İnsanın fıtratında var olan ve ona doğuştan ilham edilen yaratıcısını arama, bilme, tanıma ve ibadet etme duygusu evrenseldir. Bu sebeple insanın olduğu her yerde din, dinin olduğu yerde de ruhî-mistik bir yapıdan bahsedilebilir. Mistisizm dinler arasında akıp giden büyük bir ruh nehri olarak görülse de, inançlardaki mistik unsurların birbirleriyle ortak yönleri olduğu gibi, onları farklı kılan yönleri de bulunmaktadır. İslam dünyasında ortaya çıkan mistik, deruni, ahlâkî hayata; ruhanî fikir ve hareketlere
Bu eser, Hz. Mevlâna'nın Mesnevî'sinin çok veciz ve muhteşem bir özetidir.
Bu eser, Hz. Mevlâna'nın o şaheserindeki sırların ve verdiği mesajların özlü bir
açıklamasıdır. O yüzden mânevî etkisiyle okurun içine işler, yüreğine dokunur.
Bu kitap, başta Hz. Mevlâna olmak üzere büyük velilerin Allah aşklarını dillendiren ve
sûfîlerin bu dünya ve öte âlemle ilgili sırlarının bir kısmını okuyucularıyla paylaşan bir
sırlar hazinesidir.
Bu eser, insanı dünyaya ve geçici dünya zevklerine taparcasına bağlanmakt
Menâkıb-ı Eşrefzâde adını taşıyan ve Abdullah Veliyyüddîn Bursevî tarafından kaleme alınan bu eser, Kādiriyye tarîkatının ikinci pîri kabul edilen Eşrefoğlu Rûmî'nin hayatını ve kendisinden sonra şeyhlik makamına geçen tarîkat büyüklerinin menkıbelerini ihtiva etmektedir.
Eserin müellifi olan Abdullah Veliyyüddîn Bursevî ise, bizzat kendisinin ifadesine göre, Eşrefoğlu Abdullah Rûmî'nin üçüncü göbekten torunu Şeyh Hamdî Efendi'nin mürîdlerinden olup aynı zamanda Bursa'daki Emîr Buhârî Camii hatiplerindendi
İmam Rabbânî'nin gölgesinde kalmış görünse de İslâmiyâtın bütün alanları itibarıyla onun kadar önemli bir âlim-sufi sima, oğlu ve halefi İmam Muhammed Mâsûm'dur. İmam Muhammed Mâsûm'un, önemli ve ünlü eseri Mektûbât-ı Mâsûmiyye'de ele alıp işlediği konuların ‘asılları' İmam Rabbânî'nin Mektûbât'ında mevcuttur. Ancak, genel anlamda babasının şârihi ve dini-manevi büyük işlevinin kısmen devam ettiricisi olan Muhammed Mâsûm'un "irade" gibi bazı konularda babasını geçmiş/aşmış olması söz konusudur. Onun, irade
Sûfî güneş gibidir, yeryüzünde bulunan her şeyin üzerine doğar.
Yer gibidir, her şey onu çiğner.
Su gibidir, her şey onu içer.
Ateş gibidir, her şey ondan ışık alır.
Yer gibidir, eziyete katlanır, ot bitirir.
(Ali b. Abdulhamid)
Sûfî gelenek, beden içerisinde hapsedilmiş rûhun özgürleşme serüvenini çeşitli yöntem ve uygulamalarla
ortaya koyan mânevî bir disiplin olarak insan psikolojisine katkıda bulunmuş ve bulunmaya da devam
etmektedir. Bu nedenle, sûfî geleneğin insan mâneviyatına sağladığı katkı rûhî bo
Klasik İslâmî ilimlerden biri olan tasavvufun, insan tutum ve davranışları üzerine
çalışmasıyla da dikkat çeken bir dini disiplin olarak, günümüz psikolojisinde ele
alınan mevzulardan biri olan kişilik ve benlik gelişimi konusuna katkı sunabilecek
bir potansiyele sahip olduğunu söylemek mümkündür. Çünkü tasavvuf, ruhun
manevi kabiliyetlerinin insan benine yerleşmesi ve böylece manevi kişilik ve benlik
gelişimini amaçlayan ilmî bir disiplindir. Bu nedenle Sûfî geleneğin ortaya koyduğu
tecrübî bilgi ve uygula
Rabbimiz
ahlaki
kurallara
ve
etik
değerlere
çok
büyük
önem
vermiştir.
Son Peygamberi ve sevgili Habibi olan Hz. Muhammed'i (Sav) özel bir terbiyeden geçirdikten sonra,
güzel ahlakı insanlara öğretmek, benimsetmek ve bizzat kendisi örneklik yaparak yaşamak ve yaşatmak
gayesiyle
göndermiştir.
Evet,
Allah
Resûlü
ile
güzel
ahlak
ve
etik
değerler
tamamlanmıştır.
O halde, Onun hayatında yer almayan, eksik kalan hiçbir ahlaki davranış yoktur.
Allah Resûlü, güzel ahlakın ve değerlerin istisnasız tümünü kendi şahsın
Elinizdeki bu kitapta İbn Arabî sonrası tasavvuf tarihinin en önemli problemi konumunda
olan vahdet-i vücûd tartışmaları ve bu tartışmalar içerisinde Abdülganî Nablûsî'nin yeri ve
önemi incelenmiştir. Sûfîler ilk devirlerden itibaren tasavvufun gerek bir dindarlık modeli
gerek bir ilim olması nedeniyle ortaya koydukları dünya görüşleri dolayısıyla toplumsal ve
entelektüel açıdan çeşitli tartışmalarda taraf oldular. Bu tartışmalar sonucunda bazı din
bilginleri ve dînî gruplar tarafından bid‘atçilik, ilhâd ve
"Kitap, tasavvuf geleneğini Osmanlı'dan Cumhuriyet'e taşıyan Ken'an Rifâî'nin sohbet notlarına
dayanıyor. Talebesi Meşkûre Sargut'un tuttuğu bu notları, tasavvuf hayatının esasını teşkil eden
‘dervişlik' anlayışı üzerinden akademik bir çalışmayla gün yüzüne çıkarmak, çağımızda
tasavvufun nasıl yaşanacağına dair mesajlar içermesi bakımından ayrı bir önemi hâizdir."
Prof. Dr. REŞAT ÖNGÖREN
"Tasavvuf tarihinde entelektüel ürün ortaya koyma sadedinde ustaların üç tarzda hareket
ettiklerini görürüz. Hem eser yaz
Bu eser, her ne kadar Gazâlî gibi sarsılmaz bir ilim dağını anlatıyorsa da, bu bağa giren okuyucu tarihe ün salmış İbn-i Sînâ gibi filozofları, Hallâc-ı Mansûr ve Sühreverdî gibi tasavvuf yolunda can vermiş büyükleri de ziyaret edecektir. Ve burada tasavvufun dereceleriyle beraber Abdülkadir Geylani, Ahmed er-Rufâî, Muhyiddin Arabî, Sâdî-i Şirazî, Ferîdüddin Attâr ve Celaleddin Rumî misali büyüklerle, Ömer Hayyam gibi çok renkli ve tartışmalı kimselerle de tanışacaktır. Sonra bunların karşısında yer almış o
Ey uğraş olarak Kur'ân ile meşgul olan, ancak bu hususta gevşek davranıp Kur'ân'ın sadece zâhirî mânâlarını ve lafızlarını hızlıca kapan kişi! Sen nereye kadar okyanusun sahilinde gözün kapalı dolaşarak Kur'ân'ın harikulâde ahvâlinden gâfil olacaksın?
Artık Kur'ân'ın güzelliklerini görüp de, hoş ve tatlı şeylerini sahile çıkartma zamanı gelmedi mi?
Onun derinliklerine dalarak mücevherlerini çıkartıp da, zengin olma zamanı gelip dayanmadı mı?
Okyanusun sadece sahillerine ve manzarasına sürekli bakıp da in
"Alem ancak ilimle anlaşılabilir. İlim arttıça da alemdar değişir ve çoğalır. İşte biz bu ayrı ayrı alemleri süratle bir noktada toplayabildiğimizde insan oluruz."
"Ahiret alemi diye bahsedilen insanın düşünceleridir ve kişi bu alemde hangi düşüncelerle yaşıyorsa gittiği alemde de o düşüncelerle yaşayacaktır."
"Kainat, bir noktadan ibaret iken kalem bu noktayı uzatıp harfler, of harlerden kelimeleri yazmıştır. Her kelimeye birer isim, her isme de ayrı bir huy verildiği için dağdağalar çoğalmıştır. Eğer
Aldığı iyi eğitimlerin sonucu fıkıh alanındaki bilgisi ve
eserleriyle büyük bir alim; Hüseyin Ahlati vasıtasıyla tasavvufla tanışması ve Batınilik etkisiyle bir tasavvuf ehli olarak ortaya koyduğu görüş ve düşünceleriyle inanç ayrımı olmaksızın etrafına binlerce insanı toplamayı başarmış bir sufi; Fetret devri sonrasında sosyal ve siyasal kaos ortamında yaydığı mal paylaşımı, eşitlik fikirleriyle insanları otoriteye karşı ayaklandıran bir önder, isyanın başarısızlığa uğramasından
Ünlü bir sûfî bizlere şu müjdeyi verir: "Eğer insanlar, nasıl bir Allah'ın kulu olduklarını bir
bilselerdi, sevinçten uçarlardı!"
Elinizdeki eser, işte o bilgiye ermiş, yani "nasıl bir Allah'ın kulu olduklarının" farkına varmış,
seçkin insanların Allah'a olan sonsuz muhabbetlerini, onların tarifsiz Allah aşklarını
dillendiriyor.
Gerçek Sevgili'nin O olduğunu, O'nun ve Elçisi'nin dışındaki sevgililerin geçici, yanıltıcı ve boş
olduğunu, bu kitabın sayfaları arasında gezinirken sizler yakinen göreceksiniz. Va
Hz. Mevlânâ'nın "birlik dükkânı" olarak tanımladığı, içinde birbirinden hikmetli hikâyelerin,
kıssaların, mesellerin ve beyitlerin bulunduğu Mesnevî-i Şerîf'in günümüze kadar birçok
tercümesi ve şerhi yapıldı. Mesnevî'deki bazı uzun hikâyeler de birçok dilde muhtelif
girişimlerle derlenerek yayımlandı.
Fakat Ben Sağırım Efendim: Mesnevî'den Hikmetli Hikâyeler, Fars dünyasının yerel ve hikemî
eserler ile edebiyat alanındaki en itibarlı isimlerinden biri olup bu alanda hatırı sayılır bir ağırlığı
bulunan, y
Zikir, bilmek, hatırlamak, dile getirmek ve gereğini yapmaktır. Öncelikle bir şeyi bileceksin, onu hatırlayacaksın, hatırladığını zihin, duygu veya sözel olarak dile getireceksin ve gereğini yapacaksın.
Vahiy Allah'ı ve isteklerini dile getirdiği, bildirdiği ve hatırlattığı için aynı zamanda zikir olarak isimlendirilmiştir. Allah'ın vahyine zikrullah da denilmektedir. Kur'an Allah'ı ve isteklerini bildirdiği için aynı zamanda zikrullahtır. Bir şeyin genel ismi parçasına da isim olarak verilebilmektedir.
A
Hadis usûlünün oluşum safhaları dikkatle okunduğunda, usûlden bahsedilmediği dönemlerde hadis ile hayatı birbirine bağlayan öncüller tamamen dinî bir muhtevaya sahipken, asırlar ilerledikçe bunlara ilmî, fikrî hatta siyasî öncüllerin de eklendiği görülecektir. Akıp giden hayatla değişen dengelerin, hadis ve hadis usûlü üzerinde yoğun bir etkiye sahip olduğu kesindir. Hadis usûlü, önce mütehassıslar tarafından masa başında belirlenip, sonra hadislere uygulanarak sağlamaları yapılan bir kurallar bütünü olmayı
Güzel sözlü ve güleç yüzlü ol. Konuşursan doğru konuş, Asla yalan söyleme, kendini rezil etme. Söz verir isen yerine getir, Sözün en güzeli kısa ve anlamı derin olandır. Sözleri güzel olanın güzelliği artar.
Hak şerleri hayr eyler
Zannetme ki ğayreyler
Arif ânı seyreyler
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler
Sen Hakk'a tevekkül kıl
Tefviz et ve rahat bul
Sabreyle ve razı ol
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 240-260 /
Aktif Sayfa : 13
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.