Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 220-240 / Aktif Sayfa : 12
Türk Edebiyatı'nın en temel eserlerinden birisi olan Divan-ı Hikmet'in, yayınevimiz tarafından ciltli ve lüks olarak baskısı yapıldı. Ahmed Yesevi konusunda birçok yayını bulunan Hayati Bice'nin, 23 yıllık emeğinin mahsûlü olan bu eser, bilinmeyen yazmalardan elde edilen yeni şiirlerin de eklenmesiyle en mükemmel metin halini aldı. Asıl klasiklerimizden birisi olan Divan-ı Hikmet'i yayınlamaktan dolayı tarifsiz bir onur duyuyoruz. Okuyucunun takdirini kazanmak ümidiyle... "İlk kez 1993 yılında Hoca Ahmed Y
Tükendi
Terzi Baba adıyla bilinen Necdet Ardıç'ın kaleme aldığı bu eser; nefs-i emmare, nefs-i levvame, nefs-i mülheme, nefs-i mutmaine, nefs-i razıyye, nefs-i marzıyye, nefs-i safiye olmak üzere nefsin yedi mertebesini ve isimler tevhidi, fiiller tevhidi, sıfatlar tevhidi, zat tevhidi ve insan-ı kamil olarak bilinen "hazerat-ı hamse"yi konu edinmektedir. Kitabın son kısmında ise, insanlık aleminin seyrini; umumi seyr, bireysel seyr, senelik seyr, günlük seyr, nefes seyri ve anlık seyr başlıkları altında okuyabilec
Tükendi
Türk tasavvuf edebiyatının tarihi seyri sürecince pek çok isim eserleriyle gönüllere seslenmiştir. Şehir merkezlerinden taşraya kadar estetik zevkle yetişmiş bu zatlar, Türk-İslam medeniyetine hizmet etmişlerdir. Bu isimlerden biri de Armağan Efendi'dir. Elmalılı Vahib Ümmî'nin halifesi olan Armağan Efendi'nin elinizdeki şiirleri, kendi ifadesiyle her söylediği irfân olan, ölü gönüllere aşk ve irfân veren şiirlerdir.Eser, dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Armağan Efendi'nin hayatı ve sanatına yer
Tükendi
Tasavvuf ve tarikatlar sahası, yeni zamanlarda Müslüman aydınlar tarafından hem yer yer sertleşen bir tenkit ve tasfiye alanı hem de yeni şartlarda bir imkânlar ve açılımlar manzumesi olarak görülmüş ve yorumlanmıştır. Tenkit ve tasfiye hattı büyük ölçüde tasavvufun İslâm'a ve Müslümanların hayatına dışarıdan ilişmiş bir yorum, bir dinî anlayış ve hayat tarzı oluşuna odaklanmaktadır. Buna paralel olarak tasavvuf ve tarikatlara ilim-bilgi bakımından da fiiliyat ve yaşama üslubu itibariyle de imkânları ve aç
Tükendi
Çağının sıra dışı isimlerinden biri olan Râbia el-Adeviyye, korkunun ümide, beklentinin beklentisizliğe, sınırlı ilgilerin sınırsız sevgiye dönüştüğü yerde karşımıza çıkar. O, tasavvuf tarihinin erken dönemlerindeki arayışlara sözleri ve yaşantısıyla yaptığı katkıdan ötürü hep hatırlanan, hatırlandıkça yorumlanan, yorumlandıkça yeni kavrayışlara yol açan ve adı evrenselleşen bir sûfîdir. Bin iki yüz yılı aşkın bir zaman dilimi boyunca nesillerin hafızasında yer bulması onun sözlerine ve yaşantısına anlam ve
12. yüzyılın büyük İslâm âlimi İmam Gazâlî (rah.) kaleme aldığı eserlerle yalnızca yaşadığı dönemde değil, hemen her asırda derin izler bırakan fakih ve mutasavvıf bir âlimdir. Bu değerli eserlerin arasında öyle bir kitap vardır ki fıkıh, ahlâk ve tasavvuf konularında, yazıldığı günden şimdiye dek İslâm âleminde derin saygı ve kabul görmüştür; İhyâü Ulûmi'd-Dîn... Semerkand Yayınlarından bölüm bölüm müstakil kitaplar halinde yeniden tercüme edilen ölümsüz eser, hem çeviri dili hem de tasarımı yönüyle dikka
Mükâşefetü'l-Kulûb konu itibariyle tasavvufî bir eserdir. İçerik itibariyle kalpleri hassas bir İslâmi hayata sevk etmeyi, oraya saf bir İslâmî hayatı sıkıştırmayı hedef edinen bir eserdir. Mükâşefetü'l-Kulûb bir "Kalpleri İhyâ" kitabıdır. Durumlarını tespit ve keşfedip aralayarak, ortaya çıkararak ıslaha çalışmayı öğreten bir eserdir. Tasavvuf kalp ile meşgul olan bir ilimdir. Malûmdur ki, kalp nasıl olursa dış âzâ ve yaşayış da ona uygun bir manzara arz eder. Allah Teâlâ'nın; "Her kulun kalbini günde birk
Aziz büyüğümüz, merhum Muzaffer Ozak tarafından 1981 yılında kurulan Türk Tasavvuf Mûsikîsi ve Folklorunu Araştırma ve Yaşatma Vakfı’nın inceleme, araştırma ve nota tespit çalışmaları yapması ve bu kültüre hizmet gayesi ile ortaya çıkan, neşredilen eserlere bir yenisi ilave oldu.Vakfımızdaki çalışmaları ile temayüz eden ve bu çalışmalarını birer eser olarak ortaya çıkaran Cumhur Enes Ergür’ün, bu çalışması da huzurunuza bir kitap olarak geldi.99 Bestekârdan İlâhîler...Bu bir nota kitabı...Ama, Evliyâ nutukl
Tükendi
Bu eser, tasavvufa dairdir. İçindekiler de tasavvufu sözde değil, özde yaşayanlardır. Bunların her biri, İslâm âleminin yetiştirdiği nadide çiçeklerdir. Koklamasını bilmek gerek. Bu eserde sizlere, halka halka veliler zinciri, bir başka deyişle ?Mukaddes Makamlardan Huzur Nefesleri' sunulacak. Doya doya içinize çekiniz. Zira ilâhi âlemden esip gelen lütuf rüzgârlarıdır. Öz kaynağı da rububiyet merkezidir. Bu nefesler her zaman bulunur; kendinizi onlara atmaya bakınız. Bu eseri okuyan kimselerin keremli huy
Tükendi
Gösterişe ve dünya tutkusuna karşı zâhidâne bir başkaldırış olarak ortaya çıkan İslâm tasavvufu, ilâhî gerçekleri en yüksek seviyede kavramayı ve bu suretle marifetullaha ulaşmayı bütün gayelerin başına koydu. Bunun için de insanın her şeyden önce kendisini tanıması, nefsiyle hesaplaşması, beşerî yönünü hiçliğe indirerek ruhî cephesiyle mümkün olan en ileri seviyede ilâhî âlemle münasebet kurmasının gerektiğini savundu.
...eserimizde tasavvufun umûmî olarak muhtevâsını verdikten sonra, onun ana mevzûunu teşkileden mârifetullâh, muhabbetullâh, tezkiye-i nefs, tasfiyei kalb, tasavvufî üslûb vb. hususları îzâh etmeye gayret ettik. Başta Peygamber aleyhissalâtü vesselâm olmak üzere, o mübârek varlığın vârisleri olan İslâm büyüklerinin davranışlarından örnekler sunmaya çalıştık. Yer yer de tasavvufun derinlik ve incelikleriyle ilgili birtakım tereddüt ve muhalif görüşlere cevap mahiyetinde şahısları hedef alarak değil sadece fi
İlahi Armağan “Ey cemaat! Hak Teâlâ ile karşılaşacağınızı biliniz. İşlerinizi ona göre yapınız.” “Mahrum, Allah’tan yardım bulamayandır.” “Asıl zavallı, ahirette Allâh’a yakınlık duygusunu kaybedendir.” “Nefsinin perişanlığına ağla. Bir çocuğun ölse, kıyamet kopmuş gibi gözyaşı dökersin. Kalbindeki inancın ölürse hiç düşünmezsin.” “...Her zaman Hakk’a hitap ediniz. O’na hitabınız yalnız namaz vaktine mahsus olmasın. O’nun varlığını hazır bilin; kulluğunuzu o niyetle yapın.” “Ey cemaat! Kendinizi tevbe
Tükendi
Küçük Sözler İnsan bir yolcudur. Çocukluktan gençliğe, gençlikten ihtiyarlığa, ihtiyarlıktan kabre, kabirden haşre, haşirden ebede kadar yolculuğu devam eder. Bu yolculuğun en mühim safhaları "dünya hayatı"nda yaşanır. Esasen dünya, ebedî hayata hazırlık için Rabbimizin tayin ettiği müddet zarfında kalınan bir imtihan meydanıdır. Bu imtihanın seyrini ve neticelerini ise büyük ölçüde insanın ‘tercihleri' şekillendirir. İşte, büyük İslâm âlimi ve mütefekkiri Bediüzzaman Said Nursî, Küçük Sözler isimli eseri
Tükendi
Eser; tasavvufun gayesi ve marifetullahı tanımayı ele almaktadır. Tasavvuf,nihayeti olmayan bir ummandır.Bütün kainatı içine ala,ilmi ilahidir.Bu tarif edilemez,ancak herkes nasibine,anlayışına,derecesine göre söz eder.Tasavvuf ehli güzel ahlak,sehavet,merhamet,nezaket,tevazu gibi güzel sıhatlarla muttasıflardırlar.Bunlar ALLAH teala ve tekaddes hazretlerinin ve habib-i edibini canlarından,mal,mülk ve evladlarından daha fazla severler.
Mürid yeryüzü gibidir. Her kötü onun üzerine basar geçer, ondan ise daima güzel şeyler çıkar. İçindeki doğruluk cevherinin nurları yüzüne vurmuştur. Bütün çalışması ve arzusu Rabbının rızasını kazanmak içindir. Bütün dikkati ve himmeti Rasuli Ekrem'e tabi olmak, izinden gitmektir. Müridin sözü zikir ve hikmet, sükutu tefekkür ve ibrettir. Fiili sözünden ileridir, ameli ilmini tasdik eder. Şiarı huşu ve vekardır, hazinesi tevazu ve inkisardır. Daima hakka uyar ve onu her şeye üstün tutar, batılı red ve inkar
Büyük mutasavvıflardan Abdullah bin Alevi el-Haddad'dan müminleri yönlendirici ve usül öğretici bir kitap Hiç kimse, aile fertlerine onları Allah'a kulluk etmeye çağırmaktan daha iyi bir şekilde faydalı olamaz. Mutlaka bilmeleri gereken dini bilgilerini öğretmekten daha hayırlı bir bağışta bulunamaz. Şu dünyada evlad u iyaline müjdeleyerek ve sakındırarak dini sevdirmekten daha güzel bir şey olabilir mi? Abdullah bin Alevî el- Haddâd'ın Adım Adım Allah Yolunda adıyla tercüme edilen kitabı, insanları Allah'ı
Tasavvuf ve dergâh kültürümüze dâir muhtelif yazılardan oluşan ve Derviş Keşkülü adıyla okuyucuya sunulan bu eser, sûfîlerin düşünce dünyası ve gelenekleri hakkında faydalı ve önemli bilgiler sunmaktadır. Tasavvuf kültüründe çiçek konusuyla başlayan eser, İslâmiyetin yayılmasında sûfîlerin rolü, tasavvuf ehlinin miracı, sûfî gözüyle hac, hoşgörü, tekke yemekleri, aşure gelenekleri, tasavvuf kültüründe meyve, Yesevîlikte zikir, Üveysîlik ve râbıta gibi konularla devam etmekte ve Bandırmalı iki Allah dostunun
El-Makamat
Tükendi
Medeniyetimizi Bugünlere Ulaştıran Sistem Üniversitelerimizden mezun olanlar artık ihtisas yapmak istemiyor, para kazandıracak işlere yöneliyorlarsa... Binbir zahmetle okuyup doktor oluyor, sağlık turizmi pazarlaması yapıyorlarsa, sarraflar işi bırakıp müteahhitliğe girişiyorsa, emekli imamlar umre pazarlıyor, emekli öğretmenler emlakçılık yapıyorsa bazı şeyleri tekrar gözden geçirmemiz gerekiyor. Çok uzağa gitmeye gerek yok. Anadolu'da 11 yüzyıldan yakın tarihimize gelene kadar ahilik iktisadi hayatın bel
İnsanın, özünü/hakîkatini/bâtınını/gaybını oluşturan Rûh'undan zâhire/şehâdete/görünene/bedenine çıkardığı her bilgi/idrâk/tecellî onun varlığını/dağını Tûr'a dönüştürmektedir. Varlığını Tûr'a dönüştüren ve kendi sinesinden hakîkati sıfata/kelâma dökerek duyuran bir insan artık Rûh'a inkılâp etmiştir. Böylece o, içindeki ezelî hakîkati/bilgiyi/vahyi çevresiyle paylaşan yürüyen/konuşan/yansıtan bir dağa/Tûr'a dönüşmüş olur. Varlığını Tûr'a dönüştürenler yani kendi içlerindeki ilâhî hakîkati/kelâmı/vahyi zâhi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 220-240 / Aktif Sayfa : 12