Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 160-180 / Aktif Sayfa : 9
Mustafa Tatcı bu kitapta Hacı Bayram-ı Velî'nin hayatını ana kaynaklardan hareketle ortaya koyuyor; onun elimize ulaşan beş şiirini ve ebadı küçük olmakla beraber manâsı çok derin olan risâlesini okuyucuya sunuyor... Hacı Bayram-ı Veli: Ahmet Yesevî, İbrahim Zahid-i Geylânî, Yunus Emre ve Somuncu Baba gibi erenlerin izine basarak asırların içinden çıkagelmiş bir erendi o. Peygamber Efendimizin mayasıyla mayalanan gönlü, onun sevgisinin ve sırrının mahzeni idi. Bir gizli hazine idi o! Dertlilerin derman
Tükendi
Üftâde'den Aşk Dersleri adıyla yayımladığımız bu eser Celvetî pîri Üsküdarlı Azîz Mahmûd Hüdâyî ile mürşidi Mehmed Muhyiddîn Üftâde Hazretleri arasında geçen ledün sohbetlerinin tercümesidir. Bu sohbetler, Hüdâyî'nin, Üftâde'ye intisap ettiği 1576 yılının son aylarında başlamış, sülûk çıkardığı üç sene boyunca (1 Şubat 1579) devam etmiştir. Notların aslı Arapça'dır. Elinizdeki bu tercüme Hüdâyî'nin dervîşlerinden Mehmed Muizziddîn Efendi'ye aittir. Fakat bu tercüme de bilâhire mütercimin kendisi veya bilmed
Tükendi
"Klasik olacağı ezelden tayin edilmiş çok güzel bir kitap..." Dr. Alan Godias, İlahiyat Bölümü, Georgia Üniversitesi "Michael Sugich'in anlattığı hikayeler muazzam." S. Abdallah Schleifer, Fahri Profesör, Kahire Amerikan Üniversitesi "İslam üzerine yazılmış bir modern klasik." Abdulhakim Murad, Dekan, Cambridge Muslim College Ufuklardaki Ayetler, hayatı boyunca sayısız Allah dostu ile karşılaşmış, onlarla sohbet edip hemhal olmuş bir talibin büyüleyici hatıratı. Yaklaşık 40 yıl önce tasavvuf yoluna intis
Anadolu coğrafyasının pek çok bölgesinde irşad faaliyetinde bulunan Nakşibendiyye'nin Hâlidiyye kolu tekke ve zaviyeleri, İslam düşünce ve kültür hayatında önemli yeri olan münevverler yetiştirmiştir. İşte bu kola mensup olup Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde Kuzey Irak bölgesinde yaşamış Şeyh Bahâuddin Tâhâ b. Abdurrahmân el-İmâdî tarafından kaleme alınan ve orijinal adıyla kısaca Minhâc olarak bilinen Ahyâr ve Ebrârın Yolu: Tasavvuf, günümüze ulaşan tek el yazması nüshası üzerinden ilk kez Türkçeye ter
Peygamberimizin Çevresindeki Hanımlar', Allah'ın Son Elçisi olan Efendimizin çevresinde, islam'a hizmette bulunmuş ve asılar boyu yeni nesillere örneklik oluşturmuş belli başlı hanım sahabilerin hayatlarına dair anekdotlar içermektedir. Hayatlarının hemen hemen en çarpıcı yanları yansıtılan bu hanımları, "destanlaşan hanımla?, "efsaneleşmiş kadınlar" gibi ifadelerle zarif etmek imkansız. Bu ve benzeri ifadeler onların islami yaşamları, dini hayatı algılayış biçimleri, sosyokültürel yaşama entelektüel yaklaş
"... Şems-i Tebrizî Hazretleri bir gün Mevlânâ'nın medresesinde muarefeden bahsediyordu. Buyurdu ki: Hakk Sübhanehu ve Teâlâ bütün halktan üç şey ister. Biri itaat, ikincisi amel-i makbul, üçüncüsü hatırda tutmaktır. İtaat imandır, amel-i makbul ubûdiyettir, hatırda tutmak ise mârifettir. Ey salik, kendi yükünü başkalarına yükletme. Yani kimseye yük olma. Bilakis onların yükünü yüklen yani hizmetlerinde bulun. Halktan ümidini kes, bilakis kendi malını onların önüne koy. Herkes izzet ve azamet talibidir. Sen
Tükendi
Asırlar boyu İslâm dünyasında mevcudiyetini koruyan ve insanları pek çok yönden etkileyen en önemli akımlardan biri de tasavvuftur. İslâm kültür birikiminin temel unsurlarından birini oluşturan ve inanç, düşünce, ahlâk, sanat ve aksiyon plânında yoğun bir şekilde tesirini hissettiren tasavvuf hareketi, son zamanlarda gerek ülkemizde, gerekse tüm dünyada tekrar ilgi odağı haline gelmeye başlamıştır. Ne var ki, tasavvuf ve tarikat meselesi, eskiden olduğu gibi günümüzde de en çok tartışılan, lehinde ve aleyhi
Hikâyelerle büyürüz.., Yaşama kulak verdiğimizde işittiğimiz ilk tını ise, ‘...bir varmış, bir yokmuş...' değil mi? İşte insan bu! Değil mi ki, bir taraftan kendi hikâyemizi yaşayarak büyürüz, bir taraftan da hatıralar ve hikâyeler biriktirerek mühletli yolcuğumuza devam ederiz... Ayrıca hikâyeler, bir milletin etik ve estetik belleğini de taşır ve şahsiyetimizi çelikler. Kaldı ki Batı medeniyeti, bu konuda bize dışarıdan seslenir ve der ki, ‘insan insanın kurdudur ve insan ölüme doğru giden varlıktır.' İ
O, her makamda ve mertebede ayrı bir yüz, her yüzde ayrı bir güzellik, her güzellikte ayrı bir aşk, her aşkta ayrı bir gamze, her gamzede ayrı bir eda, her edada ayrı bir işve, her işvede ayrı bir naz ve her yerde ayrı bir başlangıç gösterir. Bu nedenle dîvâne ve perişan âşık, türlü hâllere ve sevdalara uğrar. Gâh kabz, gâh celâl ve gâh bast mazharı olarak, zevk, şevk, safâ ve cemâl üzre naz ve niyâzla sıfatlanmış olur. Böyle olunca, ârif niçin kendisini belirli bir itikâdla ve hâlle kayıtlasın?
Tükendi
Dini-Tasavvufi Türk edebiyatının en önemli konularından biri; tasavvuf ve tasavvufi eserlerdir. Türkler arasında, İslamiyetin kabulünü meteakip tasavvuf cereyanı gelişmeye başladıktan sonra, elbette bunun edebiyat sahasında tesirini göstermesi tabiiidir. Nitekim öyle de olmuştur. Bilindiği gibi tasavvuf, Türkler arasında geniş halk kitleleri arasında derin alaka ve heyecan uyandıran bir inanç,bir fikir ve irfan cereyanı ve aşık hadisesidir. Orta Asya´da Ahmed Yesevi ile başlayan Tarikat ekolü ve Hikmet gele
Tükendi
Mesnevî üzerine yapılan şerhlerden biri olan Nay-nâme yani Neyin Feryadı, Hoca Neşetin İran Edebiyatının büyük ismi Abdurrahmân Câmînin Şerh-i Dü Beytinin tercümesidir. Farsça 115 beyit ve mensur parçalardan oluşan eser Hoca Neşet tarafından beyit beyit ve bölüm bölüm Türkçeye tercüme edilmiş ve mütercim yeri geldikçe kendi bilgisini de çevirisine ilâve ederek metnin anlaşılmasını sağlamıştır. Kitap iki ana bölümden oluşmuştur: I. Bölümde Hoca Neşetin hayatı ve eserleriyle ilgili bilgi verilmiş, daha sonra
Elinizdeki eser Osmanlının son dönemlerinde Beyrut Yüksek Hukuk Mahkemesi başkanlığında bulunan ve çok yönlü bir âlim olan Yusuf en-Nebhânî’nin hayatı ve şiirlerini inceleyen bir çalışmadır. Yusuf en-Nebhânî, ehl-i sünnet akidesini savunmaya bir ömür adamış, ehl-i bid’ata sed olmuş, halifelik makamına ve Sultan Abdülhamid Han’a sadakatle bağlı kaldığı için bedel ödetilmiş büyük bir şahsiyettir. Tasavvufî açıdan incelenen Yusuf en-Nebhânî’nin şiirleri, duygu yüklüdür. İslam âleminin her yönden darmadağ
Sünnet-i nebevînin kandili İmam Buharî'nin yüzyıllardır başucu kitaplarından biri olarak okunan, öğrenilen ve uygulanan el-Edebü'l-Müfred titiz bir çalışmayla iki cilt hâlinde yayınlandı. Hadis-i şeriflerin ışığını aktaran en önemli kaynaklardan biri olarak görülen eserde kısa açıklamalarla izah edilen çok sayıda konu başlığında yüzlerce hadis bulunuyor ve adı geçen sahabilerin hayatı hakkında da bilgiler yer alıyor. Mehmet Yaşar Kandemir hoca efendinin ince kaleminden.
Sayfa sayısı : 1.cilt 742 sayfa / 2.cilt 744 sayfa Sünnet-i nebevînin kandili İmam Buharî'nin yüzyıllardır başucu kitaplarından biri olarak okunan, öğrenilen ve uygulanan el-Edebü'l-Müfred titiz bir çalışmayla iki cilt hâlinde yayınlandı. Hadis-i şeriflerin ışığını aktaran en önemli kaynaklardan biri olarak görülen eserde kısa açıklamalarla izah edilen çok sayıda konu başlığında yüzlerce hadis bulunuyor ve adı geçen sahabilerin hayatı hakkında da bilgiler yer alıyor. Mehmet Yaşar Kandemir hoca efendin
Hani Yunus Emre diyordu ya: "Benliğini çıkart aradan işte orada Yaradan." Elinizde tuttuğunuz bu kitap aslında bir anahtardır. Bu anahtarla benlik kapısını ardına kadar aralayıp şahdamarından sana daha yakın olan Allah'a varmanı sağlayacak bir kılavuzdur... Bu kitap iki konu içerir. İki ayrı kitap özelliğinde kısa ve öz anlatımla yazılmıştır. Birinci konu Allah'a yaklaşmak, ikinci konu ise, kulun yaşadığı haksızlıklar, hastalıklar, kısacası imtihanlar karşısında kendisini sahipsiz ve yalnız hissetmemesi adı
İbnu'l-Arabi'nin en meşhur eseri olan Fusûsu'l-Hikem, İslam tasavvufunun Mesnevi ile birlikte şah eserlerinden biridir. Hacmi küçük olmakla beraber anlaşılmasındaki güçlük, Sadreddin Konevî'den itibaren günümüze kadar yüzden fazla Arapça, Farsça ve Türkçe şerhlerinin yapılmasına sebep olmuştur. XX. asrın başlarında Avrupa'da İslam Tasavvufuna gösterilmeye başlayan alâka gittikçe artmış, İbnu'l-Arabî'nin eserleri hakkında çalışmalar yapılmış ve tercümeleri neşredilmiştir. Denebilir ki bugün batı dünyası İbnu
İbnu'l-Arabi'nin en meşhur eseri olan Fusûsu'l-Hikem, İslam tasavvufunun Mesnevi ile birlikte şah eserlerinden biridir. Hacmi küçük olmakla beraber anlaşılmasındaki güçlük, Sadreddin Konevî'den itibaren günümüze kadar yüzden fazla Arapça, Farsça ve Türkçe şerhlerinin yapılmasına sebep olmuştur. XX. asrın başlarında Avrupa'da İslam Tasavvufuna gösterilmeye başlayan alâka gittikçe artmış, İbnu'l-Arabî'nin eserleri hakkında çalışmalar yapılmış ve tercümeleri neşredilmiştir. Denebilir ki bugün batı dünyası İbnu
İsmail Hakkı Bursevî (1653-1725) Aziz Mahmud Hüdâyî zamanında teşekkül eden Halvetî-Celvetiyye yolunun şeyhi olarak gerek yaşadığı dönemde gerekse kendinden sonra olsun derin izler bırakmış; dinî ve tasavvufî yüzden fazla eser telif etmiştir. Tefsir, tasavvuf, hadis, fıkıh, kelâm gibi pek çok alanda eser veren Bursevî, şiir sahasında ise yine kendi bildirdiğine göre on binden fazla manzumenin sahibidir. Hz. Hüseyin Risâlesi İsmail Hakkı Bursevî'nin, "Hüseyn" isminin ve harflerinin tasavvufî/işârî yorumunu y
Tükendi
"Azizim! Malûmun olsun dünya, kıyamet sahrasının (çölünün) giriş yerinde kurulmuş bir ribat ve ezel ile ebed arasında bulunmuş bir menzildir. Bu menzil, ruhlar âlemi sahrasından kıyamet sahrasına sefer edecek yücelik ve ululuk Hazretleri'nin misafirlerinin uğrağıdır. Onlar bu menzile konarlar. Buradan âhiret azığı tedarik ederler ve nihayetsiz bir seferin tedbiriyle meşgul olurlar. Hikmet-i ilahî gereğince bu misafirlerin ahvali çeşit çeşit, türlü türlüdür. Bazıları surette kavî, manada zayıf, bazıları ise
Tükendi
I. Uluslararası Tasavvuf Araştırmaları Lisansüstü Öğrenci Sempozyumu Bildiri Kitabı I. Uluslararası Tasavvuf Araştırmaları Lisansüstü Öğrenci Sempozyumu; Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü lisansüstü öğrencileri tarafından, Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü ve Kerim Vakfı'nın destekleriyle organize edilmiştir. Sempozyuma; Türkiye'nin yanı sıra aralarında Çin, Japonya, Lübnan, Almanya, İran, Amerika ve Malezya'dan lisansüstü öğrenciler katılmış, üç gün süren Sempozyumda toplam 61 öğrenci bi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 160-180 / Aktif Sayfa : 9