Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 80-100 / Aktif Sayfa : 5
Kitabımız, iki bölümden oluşuyor. Birinci bölümde, çocuklara Allah sevgisini öğretmek için yapılması gerekenleri anlattık. İkinci bölümde ise, "Çocuklara namazı nasıl sevdirebiliriz?" sorusunun cevabını ararken, konuyu, çocukların yaşını, zekâ seviyelerini, kişiliklerini ve çevresel şartlarını da göz önünde bulundurarak ele almaya çalıştık. Çocuklara bu değerleri öğretirken, onların yaş seviyelerini dikkate alarak bilinçaltlarının göz önünde bulundurulması gerektiği üzerinde durduk. Bilinçaltının daha iyi a
Önderler, toplumların başarı kazanıp zirveye çıkmasın da ya da tam tersine yok olmaya doğru gidişlerinde büyük bir rol oynayan şahsiyetlerdir. Elbette lider tek başına her şey değildir. Ama onlar toplumu yönlendirmede en önemli rolü oynamışlardır. İşinin ehli güçlü liderler, toplumsal dinamikleri harekete geçirerek bölgesinde ve hatta dünya çapında büyük gelişme ve sıçramalar gerçekleştirebilmekte ya da başlatabilmektedirler. Burada ele alacağımız Murabitlar Devleti'nin lideri Yusuf b. Taşfin de kendi toplu
Kur’an-ı Kerim, Hz. Peygamber’e vahyedilişinden başlayarak okunmuş, anlaşılmış ve hayata geçirilmiştir. Zamanla farklı kültürlerin İslam’a dâhil olması, yaşam şartlarının değişmesi, yeni ortaya çıkan durumlar ve diğer bazı nedenler çerçevesinde birtakım anlama problemleri ortaya çıkmış, Kur’an’ın âyetleri tefsir edilmeye daha çok ihtiyaç duyulur hale gelmiştir. Bu süreçte Hz. Peygamber’le varlık kazanan tefsir ilmi, sistemleşmeye başlamış ve tarihsel süreç içerisinde birbirlerinden farklı birçok tefsir çalı
Tükendi
Her insan akıllı yaratılmıştır. Dolayısı ile insan doğuştan mantıklı düşünür ve hareket eder. Akıl ilkelerine uygun olmayan birbiri ile çelişen söz ve düşünceleri benimsemez, onlardan uzak durur. Mantığın amacı ve konusu da gerek gündelik hayatta gerekse bilimde insanları hataya düşmekten korumak ve bildiklerinden hareketle yeni bilgilere ulaştırmaktır. Mantık bilimi bilimlere giriş kabul edilir ve bilim öğrenmede vasıta olarak kullanılır. Bu yüzden mantık sistemleştirildiği tarihten günümüze temel bilim
İslâm âlimleri, gerçek peygamberle sahtesini ayırt edebilecek bazı usuller ortaya koymuşlar; kelâm ve felsefe başta olmak üzere hadis ve tasavvuf gibi diğer disiplinler de bu konuda bazı metotlar geliştirmişlerdir. Bunların en önemlisi de mucize faktörüdür. Bu çalışmada nübüvvetin ispat edilmesi açısından mucizeler, daha özel anlamda hissî mucizeler değerlendirilmiştir.
İslam fıkıh geleneğinde Ebû Hanîfe’nin en önemli öğrencisi ve Hanefi ekolüne mensup bir âlim olan Ebû Yûsuf, bu eserinde kendisine gelen problemleri rivayetler üzerinde çözmeye çalışmıştır Bu yüzden eserinin ismini KİTÂBU’L-ÂSÂR koyarak nakle bağlılığını ortaya koymaya çalışmıştır.
O,her halifeyi tek tek anlatmış, dönemindeki siyasi olayları, atadığı görevlilerle ilişkilerini ele aldıktan sonra ilim, edebiyat, şarkı ve eğlence meclislerine yer vermiştir. Kullandığı bu yöntem ile sakin ve ağırbaşlı üslubu ona çağdaşları arasında farklı ve ayrıcalıklı bir yer kazandırmıştır. Bağdat ve İrak’ın tarihini ilk yazan İbn Tayfûr bağımsız bir tarihçidir. Plan ve anlatımından da anlaşılacağı gibi eseri özgün bir eserdir. Eserinde yararlandığı kaynaklarının çoğu şifahidir. Saraya nüfuz edemediğin
Makrîzî’nin, İġāsetü’l-ümme bi-keşfi’l-ġumme adlı bu eseri, hacim itibarıyla küçük olmasına rağmen, muhteva açısından oldukça zengindir. Makrîzî, bu eserinde H 808/1405 yılına kadar Mısır’da meydana gelen kıtlıklardan, bunların sebeplerinden ve halkın yaşadığı ekonomik ve sosyal sıkıntılardan bahsetmektedir. Bu eserin kaleme alınma sebebi, H 796-808/1394-1405 yılları arasında Mısır’da yaşanan ve insanları kırıp geçen kıtlık hadisesidir. Ancak Makrîzî, bu eserinde sadece H 796-808 yılları arasında yaşanan kr
Hayat dua üzerine kuruludur.Sevinçler kadar üzüntüler de yaşama dâhildir.Keder olmadan mutluluğun kıymetini bilmek zordur.Her iki durum da imtihanın güzelliğidir. Ama ne olursa olsun bizim sözümüz hep şudur:"La tahzen innallâhe meane. (Üzülme, Allah bizimle beraberdir)."(Tevbe suresi) Ve sevgili okur; Yunus Emre'nin de dediği gibi:"Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinirim.Aşkın ile avunurum; bana seni gerek seni." "Üzülme!Kaldır yüzünü yerden...Gözlerinin içine içine bak sevdiklerinin.Rabb'in seni unut
Tevrat, Tora veya Pentateuk, Tanah ve Eski Ahit'in ilk beş kitabına verilen isim. Musa'nın Beş Kitabı olarak da bilinir. Orijinal olarak İbranice yazılmıştır. Tanrı tarafından Musa'ya vahyedildiğine inanılır. Tevrat sözcüğü bazen Tanah'ın tamamı için de kullanılır. Musa’nın 5 Kitabı: ▪ Tekvin veya Yaratılış: Dünyanın ve insanın yaratılışını, Cennetten kovuluşu, Nuh Tufanını, İbrani halkının ataları olan İbrahim, İshak, Yakup ve Yusuf'u anlatır. ▪ Çıkış veya Mısır'dan Çıkış: Yahudi halkının Musa ön
Kader bazı milletlere nevi şahsına münhasır ulvi insanlar gönderir. Hiç şüphesiz bizim milletimizin arasına kaderin garip bir cilvesiyle gönderilen ulvi ruhlardan birisi de Mevlana’dır. Esasında O, her ne kadar bizim milletimizin içinden çıkmış olsa da, karanlıkta kalmış ruhları aydınlığa kavuşturmayı kendisine vazife edinmesi hasebiyle tüm insanlığa gönderilmiş bir kutsidir. O kendisi için son derece mühim olan karanlık ruhları sinedeki ilhamla tutuşturma, tutuşturup da onları aydınlığa çıkartma, daha son
Tükendi
Fıkıh ilmi, gerek İslam ilimlerinde gerekse geniş Müslüman kesimlerinde merkezi bir konuma sahiptir. Doğrusu ona ortodoksi niteliğini kazandıran nokta, son kertede İslam’ın dünyaya dair tavır alışlarının normatif ilkelerini üretiyor olmasıdır. Esasen fıkhın normatifliğin de ötesinde toplum(lar)la etkileşimi bir arka plan ve zemin olarak içermektedir. Öte yandan toplumsal tabakalaşma açısından alt tabakaların bir konu “caizdir/caiz değildir” şeklindeki hükümlere dikkat kesilmeleri, İslam’ın bu tabakalarda ne
Elinizdeki kitap okul öncesi dönem manevî eğitimine farklı bir yaklaşım oluşturmak adına yeni bir kapı aralamaktadır. Tasavvufî ahlakı manevî eğitim çatısı altında ele alarak okul öncesi dönemde din eğitimine, ahlâk eğitimine, değerler ve karakter eğitime tasavvufî kavramlar önderliğinde farklı bir açılım yapmaktadır. Eğitimin öze dokunması, hayata geçirilmesi adına kilit bir role sahip olan tasavvufî eğitim ahlâk bazında okul öncesi döneme indirgenebilir. Tasavvuf, bir ahlâk ilmi olarak karşımıza çıkarak a
Hikmeti yitiren hayat, bayatlar, solar. Hakikati yitiren hayatsa, insanı yalnızca ağlarına bağlar, soldurur. İlim, hakikatin ‘söz’ hâlidir. İrfan, hakikatin ‘göz’ (kalp gözü) hâlidir. Hikmetse hakikatin öz hâli. İlim, ‘çağrı’dır: İlâhî çağrı. İrfan, ‘çağ’dır: Nebevî çağ. Hikmet’se, çağlayandır: İlâhî ‘çağrı’yla buluşan, nebevî ‘çağ’la oluşan insanın, hakikati çağlayana dönüştürme çabası. İlim, ‘söz’ü zenginleştirir. İrfan, ‘göz’ü derinleştirir. Hikmet’se, ‘öz’ü gürleştirir. İlim, ‘ribat’tır: Hakikate bağlan
Bu çalışma çok kıymetli öğrencilerimle birlikte yapılan özel bir ders halkasında okuduğumuz Metnü’l-‘Aşmâviyye’de geçen meselelerin müzakeresi sonucunda tutulan notların bilahare kitaplaştırılmış halidir. Bu öğrencilerim Osman Jagana (Gambiya), Muhammed Zako (Nijer) ve Abdulfattah Amara (Fas) olup bu eseri klasik Mâlikî medreselerinde okumuş olmaları yanında Mâlikî fıkhının yaşandığı bir çevrede yetişmiş olmaları yönüyle bu çalışmaya cesaret edebilmemizdeki en büyük payın sahibidirler. Bu eserin okunduğu sı
Safevîlerin İlk Döneminde İktidar-Ulemâ İlişkisi
Kur’ân, yeryüzünde en çok okunduğu halde en az anlaşılan ve hayata en az uygulanan bir kitaptır. Bu açıdan bir kitabı asırlarca okuyup, ancak onu anlamak için bir çaba göstermemek çok köklü bir problemdir. Üstelik bu, Allah’ın bütün insanlığa gönderdiği mesaj niteliğini taşıyan bir kitapsa söz konusu problem daha da derinleşmektedir. Kur’ân’ın bütün insanlığa gönderilmiş olması onun başka dillere çevrilmesini kaçınılmaz bir zorunluluk haline getiren önemli bir faktördür. Arapça inmiş olan Kur’ân, her şeyden
Bu çalışmada, İslam düşüncesini modernleştirmeye yönelik eserleri ile bilinen Tunuslu akademisyen Abdülmecîd eş-Şerefi'nin görüşleri İncelenmektedir. Şerefi doğrudan Tefsir ve Kur'an İlimleri üzerinde çalışma yapan bir bilimadamı değildir. Onun çabası İslami ilimleri modernleştirmeye yöneliktir. Elinizdeki bu eser onun genel olarak bütün görüşlerini değil, Kur'an ve Tefsire dair görüşlerini merkeze alarak meydana getirilmiştir. Yazarın, Şerefi'nin görüşlerine bakışı, eleştirel bir bakıştır. Bununla birlikte
İnsanoğlu çevresinde her gün ölüm haberleri ile karşılaşmaktadır. Peki, hayatla bu kadar iç içe olan ölümün gerçek yüzü nasıldır? Ölümle insanlar müebbet bir ayrılığa mı girer yoksa bu ayrılık geçici zamanlı mıdır? Bir sevdiğini kaybeden kişinin tutumu nasıl olmalıdır? Ölümünün yaklaştığını fark eden bir mümin nasıl davranmalıdır? Ölüm karşısında peygamberler ve salih insanlar nasıl bir tutum içerisine girmişlerdir? Son Nefes, bu sorulara ve daha fazlasına cevaplar arayan, insanın ölüme nasıl bakması
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 80-100 / Aktif Sayfa : 5