Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
Sünnetin Sahihliği ve bağlayıcılığıyla ilgili sorunlar, uzun zamandır İslam incelemeleri için, özellikle de İslam hukukuyla ilgili çalışmalar için merkezi bir yere sahip olmuştur.
Artık yakından biliniyor ki, Yüce Allah’a yakınlaşma adına O’nun gönderdiği elçiler ve onların peşinden gelen iyi insanların yolunu takip etmekle işe başlayan bu süreç, zamanla o kişileri işin merkezine yerleştirmekle kalmamış, zaman içinde insanın pek çok isteğini de din diye sunmaya başlamasına neden olmuştur. İşbu nedenledir ki, yola çıkılan değer ile yolda bulunan değerin uyuşmazlığı olan şirkin, zaman içinde tevhidin en büyük çeldiricisi olduğunu görmek şaşırtıcı gelmemelidir.
Modern zamanlarda bilincimize arız olan muhtelif illetler, İslâm'ın ve onun kaynaklarının doğru/sahih biçimde algılanmasını önemli ölçüde engellemektedir. Bu "arıza" durumunun sadece algı seviyesinde kalmayıp, imana ve amelî hayata dolaysız biçimde etki ettiği ise izâhtan varestedir... "Bahsedilen durumun bir "arıza" olarak tesbiti ne kadar doğrudur?" sorusu bu noktada önemlidir. Ancak bu sorunun cevabına burada eğilmektense, onu, makaleler okunduktan sonra okuyucuda oluşacak kanaate havâle etmenin daha d
Tükendi
Hz. Peygamber'in vefatından sonra râşid halifeler arasında yaşanan hadise-lerle ilgili olarak nakledilen bazı rivayetler ve bu rivayetlere dayanarak ileri sürülen bir kısım görüş ve iddialar, günümüz Müslümanları arasında çeşitli fikri ve siyasi ayrılıklara neden olmakta ve bazı meselelerin istismar edilmesine kapı aralamaktadır. Bu durum, ilk dönem islam tarihine damgasını vuran râşid halifelerin arasında yaşanan hadiselerle ilgili rivayetleri ele almayı, incelemeyi, değerlendirmeyi ve mezkeır halifelerin
Hz. Peygamber'in vefatından sonra râşid halifeler arasında yaşanan hadise-lerle ilgili olarak nakledilen bazı rivayetler ve bu rivayetlere dayanarak ileri sürülen bir kısım görüş ve iddialar, günümüz Müslümanları arasında çeşitli fikri ve siyasi ayrılıklara neden olmakta ve bazı meselelerin istismar edilmesine kapı aralamaktadır. Bu durum, ilk dönem islam tarihine damgasını vuran râşid halifelerin arasında yaşanan hadiselerle ilgili rivayetleri ele almayı, incelemeyi, değerlendirmeyi ve mezkeır halifelerin
İnsan iradesinin hür olduğunu ifade eden hadislerin dışındaki bazı hadislerde telkin edilen cebirci anlayışın, toplumun çeşitli katmanlarında etkisini gösterdiği bilinen bir gerçektir. Dolayısıyla toplumda, her şeyi kadere bağlama, kaderden bilme ve insanın alnına ne yazılmışsa onun olacağına inanma gibi birtakım fikir sapmaları meydana gelmiştir. İnsanlar kaderde ne varsa o olur düşüncesiyle kendilerini atıl hale getirmekte, tedbir almayı ve üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmeyi -kasıt
Hıristiyanlık denince akla hemen İsa gelmesine ve asırlardır yüz milyonlarca insanın onun adını yüceltmesine rağmen çok az sayıda insanın tarihin İsa'sını anladığı ve onun yapılmasını istediği şeyleri yapmaya çalıştığı inkar edilemez bir olgudur. Çünkü onun sözleri ölümünden sonra ilk Hıristiyan toplumu ve İncil derleyicileri tarafından zaman içinde ortaya çıkan yeni durumlara uygun olarak yeniden yorumlanarak, redaksiyon ve revizyona tabi tutularak orijinal bağlamlarının dışına itilmişlerdir. Öyle ki bu sü
Bu kitapta, İslâm Hukuku içerisinde muâmelât olarak isimlendirilen bölümün borçlar hukuku ile ilgili konularına yer verilmiştir. Birinci bölümde; borç, borcun unsurları, hükmü ve borcu sona erdiren durumlar ele alınmış, ikinci bölümde; başta satım akdi olmak üzere diğer akit çeşitleri, üçüncü bölümde ise; şirketler hukuku üzerinde durulmuştur. Ayrıca ele alınan bütün konuların klasik İslâm Hukuku kaynaklarında nasıl ifade edildiğine örnek teşkil eden Arapça metinler ve çevirisine yer verilmiştir.
İslam inanç esaslarının temelini teşkil eden ilâhiyât bahsi, kelâm ilminin en önemli ve kapsamlı konularındandır. Sahâbe döneminin sonlarından itibaren Allah’ın varlığının ve birliğinin delilleri, zâtı ve sıfatları başta olmak üzere ulûhiyet meseleleriyle ilgili tartışmalar ve mühim düşünce ayrılıkları ortaya çıkmaya başlamıştır. İslam inanç esasları alanında özgün düşünceler serdeden yetkin ilim adamlarından biri, aynı zamanda Mâtürîdiyye mezhebinin kurucusu olan Ebû Mansûr el-Mâtürîdî’dir. Mâtürîdî, Ehl-i
Dünyada çoğulcu din eğitimi modellerinin geliştirilmesinin yanı sıra çoğulculuğun somut belirtisi olan farklı din ve inanç anlayışlarının, mezhep ve kültürlerin öğretimi üzerine çeşitli araştırmalar yapılmıştır. Ülkemizde ise din eğitimi çerçevesinde çoğulculuğun yeterli ve nitelikli akademik ilgiyi gördüğünü söylemek oldukça zordur. Bunun gerekli olduğuna dair inancın da güçlü olmadığı anlaşılmaktadır. Elimizde bulunan Dinde Çoğulculuk ve Din Eğitimi: Türkiye Tecrübesi isimli eserde de Türkiye’deki din eği
Müslümanların, karşı karşıya kaldıkları zorlukların üstesinden gelebilmeleri için, İslâm’a hükmeden kültürel tasallutlardan arınmaları gerekmektedir. Bunun için de, ilahi alanla beşeri alan arasındaki çizgilerin iyi tespit edilerek, her iki alana, kendi konumlarıyla mütenasip bir değer atfetmemiz icap etmektedir. Böylece kültürel alan, kendi tabiî sınırlarına çekilip, vahyin inşâî gücü yeniden çalışmaya başlayınca, tevhide dayalı İslâm kardeşliğiyle birlikte, Müslümanların gücü de geri gelecektir. Aksi takd
Bu yazılar, her ne kadar kısmen polemik tarzında olsa da, tarihî okuma denemesini okuyucularla paylaşmayı, dahası onlara farklı ve alternatif bir okuma yöntemi sunmayı hedeflemektedir. Kur’an’ın siyerle ve tarihle, o dönemin düşünsel/tinsel ve toplumsal kültürüyle birlikte okunması gerektiği hususundaki ısrarımız, Kur’an’ın anlaşılabilmesi için indiği bağlamın hiçbir zaman gözardı edilmemesi gerektiğine ilişkin olan inancımızdan kaynaklanmaktadır. O bakımdan teolojik metinlerin ve bu metinlerde geçen tarihî
Bu çalışma küresel siyasetin İslam coğrafyasında ve özelde ise Türk siyasetinde derin kırılmalara yol açtığı bir dönemde Ebû Hanife’nin din ve siyaset anlayışını kendi doğasında analiz etme, bu bağlamda geleneğin modern izdüşümlerini tartışma, farklılığı ve zenginliği ararken kültürel mirasın yaşam dinamiklerini etüt etme, güncel sorunların anlaşılmasında tarihsel birikimden yararlanma düşüncesinin bir ürünü olarak doğmuştur. Bu çerçevede verilerin sosyolojik bir analize hizmet etmesi dışında teolojik tartı
Geleneksel dini otoriteyi yıpratan ve törpüleyen süreçlerden biri de modernitenin beraberinde getirdiği “rasyonelleşme” olgusudur. Modernleşmeye gönüllü bir şekilde katılan Alevi topluluklar, onun bagajında taşıdığı rasyonellik gözlüğünü de sorgusuz sualsiz takıp kabullenmişler ve bu gözlükle, şehirlerde yeniden baktıkları Aleviliği geleneksel yapısından farklı olarak görmüşlerdir. Rasyonalite gözlüğünün gösterdiği Alevilikte dedenin yeri ancak din adamlığı ve cem yönetme fonksiyonudur. Rasyonal
Tükendi
Cebrail’in Peygamber’imize sorduğu iman, İslam ve ihsan kavramları, dinî ilimlerin üç saçayağını oluşturan Kelâm, Fıkıh ve Tasavvuf ile sistematik hale gelmiştir. İslâm ilim geleneğinin şekillenmesinde önemli bir yeri teşkil eden Kelâm ilmi olmadan diğer ilimlerin usûllerini belirlemek mümkün değildir. Akıl ve nakil dengesini bir kuşun iki kanadı gibi kabul eden Kelâm ilmi her ikisinin alanlarını ve işlevlerini tespit etmeyi üstlenmiştir. Ümmet-i Muhammed’in ifrat ve tefrite sapmadan itidalli bir yol takip
Tükendi
Edebiyat, tarih ve İslami ilimler alanında kaleme aldığı eserler ve bu eserler üzerine yapılan çalışmalar Hüseyin Âlî Efendi’nin 17. yüzyıl Osmanlı toplumunda çok yönlü bir âlim ve sanatçı olduğunu göstermektedir. Eserleri arasında Riyâzü’r-rahme, müellifin nesir alanındaki ustalığını ve İslami ilimlerdeki derinliğini göstermesi bakımından ayrı bir öneme sahiptir. Riyâzü’r-rahme, İslam’ın esaslarını ayet ve hadislerin ışığında ele alan dinî, ilmî ve edebî bir eserdir. Eser, mukaddime olarak niteleneb
Tükendi
İslâm mezheplerinden biri olan İmâmiyye Şîası birçok hususta diğer İslâm mezheplerinden ayrılmaktadır. Zira imâmet düşüncesine bağlı olarak Kur’ân’ın mevsûkiyeti, Kur’ân’da zâhirî/ bâtınî anlam, takiyye, Ehl-i beyt kavramı, ric’at inancı, sahâbenin adalet vasfı vb. hususlara özgün yaklaşım sergilemiştir. Bu kitap, İmâmiyye mezhebine mensup Muhammed Cevâd Muğniyye’nin (öl. 1979) et- Tefsîru’l-kâşif adlı eserim muhteva ve metot açısından ele almıştır. Genelde İslâm mezheplerini, özelde ise Ehl-i Sünnet ve Şîa
İslam hukukunda inananlar ve inanmayanlar arasında ahiret açısından fark vardır; ancak dünya hayatını düzenleyen kurallarda fark yoktur. Bu çalışmada Hanefi mezhebinde din farklılığının yeri ve hukukta ne gibi farklılıklara yol açtığı konusu ele alınmış, bu amaçla Hanefi mezhebinin yedi klasik eseri seçilmiştir. Bu eserlerde cihat ve siyer başlıkları yanında ibadet konuları hariç bütün bölümlerde az veya çok ehli kitapla ilgili bilgilere rastlanılmıştır. Öte taraftan Kur’an ve sünnet temeline dayanan İslam
Kolay okunabilir harf tasarımı ve aynı satır altındaki Türkçe meâli, orijinal ve dayanıklı cildi ilk bakışta dikkat çeken özellikleri. Kur'ân-ı Kerîm metni, Diyanet İşleri Başkanlığı Mushafları İnceleme Heyeti'nin aradığı özelliklere göre hazırlanıp kontrol edilmiş; sayfa tutar ve med'li-kasır'lıdır. Türkçe âyet meâli, Kur'an metninden ayrı olarak farklı renkte basılıdır.
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2