Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
İncelediğiniz bu eser, bir dua kılavuzu ve seçme dualar mecmuasıdır. Bu kitabın ana kaynağı, merhum ve mağfur Gümüşhaneli Ahmed Ziyaüddin Efendi'nin Mecmuatü'l-Ahzab isimli dua kitaplarından seçilmiş ve alınmıştır. Gümüşhaneli Şeyh Ahmed Ziyaüddin Efendi Hazretleri, topladığı ve meydana getirdiği Mecmûatu'l-Ahzab isimli iki bin sahifeye yakın külliyatı, dikkatle gözden geçirmiş ve her bir duayı teker teker talebelerine de okutmuştur. Bu hizbler dikkat ve itina ile düzeltilmiş ve her bir duanın ismi ayrı ayr
Tükendi
Gazi Sultanlar, İslâm tarihinin geç Orta Çağ ve erken modern döneminin uclardaki kutsal savaşçı hükümdarları idi. Elinizdeki kitap, mezkûr dönemlerde İslâm dünyasında temayüz etmiş üç gazi (Gazneli Mahmud, Bâbür, II. Murad) hakkında karşılaştırmalı ilk incelemedir. Kitap, bahsi geçen şahsiyetlerin strateji oluşturmasında ve kendilerini ifade etme biçimlerinde seleflerinin eylemlerinden ve eserlerinden nasıl ve ne ölçüde etkilendiklerini göstermektedir. Pek çok Farsça, Arapça ve Türkçe metinden faydalana
"Nihilizm örneğinde insanoğlu Allah inancından uzaklaşırken onun için hareket noktası değerler manzumesi kalmamıştır. Çünkü Tanrı inancı yoksa bağlayıcı hiçbir ahlaki ilkeden de bahsedemeyiz." Medya yoluyla çok çeşitli felsefî ve ideolojik görüşler ve inkârcı akımlarla karşılaşmaktadır. Ateizm materyalizm (maddecilik) natüralizm darvinizm marksizm pozitivizm nihilizm agnostisizm deizm panteizm bunların başlıcalarıdır. Bu inkârcı akımlar karşısında gençlik evrenin ve insanın niçin varolduğunu bir Yaratıcı'nı
Tükendi
Bu kitabın eğildiği en temel konu, Hz. Peygamber'den gelen bir hadisin Kütüb-i sitte müelliflerine nasıl ulaştığı ve bu kaynakların oluşumu ile mahiyetlerinin ne olduğu sorusudur. Bu soruyu anlaşılır bir şekilde cevaplamak için Hz. Peygamber ile tamamı III. asırda yaşamış olan Kütüb-i Sitte müellifler arasındaki zaman diliminde hadis rivayetini etkileyen dönüm noktaları tespit edilmeye çalışılmış, bu süre içerisinde hadislerin bir nesilden diğerine nakli ve nasıl korunduğu incelenmeye gayret edilmiştir. Eli
İlmin anahtarı sabırda saklıdır. Âlimler, bu anahtara ulaşmak için bıkıp usanmadan her türlü zorluğa katlanarak ilmi kendilerine yoldaş edinmişlerdir. Seyahat ederek, sıkı çalışarak, uykusuz kalarak ilim arayan her âlim, ancak bu zahmetinin sonunda başarıya ulaşabilmiştir. Abdulfettâh Ebû Gudde'nin elinizdeki bu eseri, ilim uğruna gayret sarf eden, yaz kış, gece gündüz demeden kendilerini ilme adayanların hayatlarından örnekler sunmaktadır. Bu örnekler, öğrenme azminizi artıracak, hedeflerinizi yükseltecek,
Elinizdeki eser, hadisleri bugün nasıl yorumlayabileceğimize dair birtakım pratik örnekler sunmaktadır. Eserde, hemen herkesin okuyabileceği bir dil ve üslup kullanılmış ve her metin rahatlıkla okunabilecek hacimde tutulmuştur. Hadis rivayetlerinden İslam dünyasının günümüz gerçekleriyle ilgili olanları seçilmiştir. Seçilen rivayetlerin yorumları masa başında akla gelenlerin kâğıda dökülmesinden ibaret değildir. Çoğunluğu çağdaş pek çok ilim ve fikir adamının eserlerinden süzülmüş bir hülasa da sizlere dola
Tükendi
"Müslümanların Gerilemesiyle Dünya Neler Kaybetti" Bir kitap adı için oldukça ilgi çekici bir isim, bir Müslüman için ise, acı mânâlar içeren bir ifade İslâm dünyasının gerilemesinin en büyük sebeplerinden birinin Batı özentisi olduğu son yıllarda daha da iyi anlaşılmaktadır. Başta Araplar olmak üzere İslâm âleminin, bir tarafta pejmürde, diğer tarafta da şatafatlı ve debdebeli bir hayat sürmeleri bu durumu sarahatle ortaya koymaktadır. Ayrıca Müslümanların 600 küsür yıl hamiliğini yapmış Türklerin de Jö
Şemsüddin es-Semerkandî, Hanefî-Mâturîdî kelam geleneğinde felsefî kelam yöntemini benimseyen ilk âlimdir. O, Semerkand’da doğmuş, muhtelif alanlarda birçok eser vermiş ve hicri 722 yılında vefat etmiştir. Semerkandî’nin varlık ve bilgi anlayışını incelediğimiz bu çalışma giriş, sonuç ve üç bölümden oluşmaktadır: Giriş bölümünde araştırmanın konusu, önemi, amacı, yöntemi ve kaynaklarının yanı sıra Semerkandî’nin hayatı ve ilmî kişiliği, kelam-felsefe ilişkisi, kelam ontolojisi ve kelam epistemolojisi konula
Biat, teslimiyet ve taklit kültürü hâkim olduğundan, klasik dönemde eleştiriye pek yer olmadığı zannedilir. Reddiye üzerine kurulu modernleşme sürecinde gelişen bu algının yanlışlığı için sadece tefsir tarihine bakmak yeterlidir. Eleştirilmeyen yahut başkalarını eleştirmeyen bir müfessir bulmak neredeyse imkânsızdır. Nitekim ulemâ, “Müsâdeme-i efkârdan bârika-i hakikat doğar” sözünün gereği olarak birbirini tenkitten sakınmamıştır. Sa’lebî’nin el-Keşf ve’l-Beyân’ına Ahmed er-Râzî el-Aksarâyî’nin Mebâhisü’t-
Bu kitapta, “Benim sünnetime ve Râşit Halifeler’in sünnetine sarılın/ وسنة بسنتي عليكم الراشدين الخلفاء” hadisi çerçevesinde Râşit Halifeler’in uygulamalarının İslam Hukuk ilmine katkıları ele alınmıştır. Râşit Halifeler’den kastın Hz. Ebû Bekir (r.a.), Hz. Ömer (r.a.), Hz. Osman (r.a.) ve Hz. Ali (r.a.) olduğu hususunda görüş birliği sağlanmıştır. ŞerꜤî deliller içinde Râşit Halifeler’in sözleri önemli bir görev icra etmiştir. Râşit Halifeler’in sünneti ifadesi onların sahâbe dönemindeki lider vasıflarına
İnsanların doğru bilgi edinmelerini, Kur’an’ı doğru olarak anlamalarını ve Kur’an’dan doğru bir şekilde yararlanmalarını sağlamak için Kur’an’da geçen Kur’an’la ilgili olduğunu düşündüğümüz ve görebildiğimiz kelimelere dayanan Kur’an’da Kur’an adını verdiğimiz bu çalışmamızı hazırladık. Kelimeler konunun sınırlarını belirliyor, aynı zamanda zihin karışıklığını da önlüyor. Kur’an’da âyetler arasında çok yönlü bir anlam ilişkisi var. İlk anda birbirleriyle hiçbir ilgisi yokmuş gibi duran âyetlerde aynı kökten
Bu eserin temel hedefi, “Çağdaş İslam Düşüncesi” bağlamında Müslümanların Batılı bilgi ve bilim tasavvuru ile teknolojisinin küreselleşmesi/hakimiyeti karşısında nasıl projeler geliştirdiklerine dair varoluşsal kaygıları müzakereye açmaktır. Bu bağlamda öncelikle “Çağdaş İslam Düşüncesi”nin teşekkül sürecinden ana hatlarıyla bahsedip, önce Osmanlı Devleti – Türkiye Cumhuriyeti kültürel sürekliliğinin simge isimleri olan Yusuf Akçura, Ziya Gökalp, Mehmet Ali Ayni, Ömer Ferid Kam üzerinde durulacaktır. Akçura
Anamız, bacımız, karımız, kızımız, yoldaşımız, yol arkadaşımız kadınlar! Biri olmadan ötekinin hayatını sürdüremeyeceği bir dünyada yermeden, sömürmeden ve yüceltmeden Allah’ın belirlediği sınırlarda kalarak ona hakettiği değeri verebilenlere ne mutlu! Aklımızda olanlar, zihnimize yerleştirilenler veya bize öğretilenler ile doğru bildiklerimiz! İnsanların kendi cinsinden biriyle ilgili, kadınlar hakkında doğru bilgi edinmelerini sağlamak için biz bu çalışmamızı hazırladık. Her erkek bir kadının oğlu, her ka
İnsanoğlunun tarih içindeki yürüyüşüne, yücelişine, inkırazına; ortaya koyduğu güz ve iradesine en iyi şahitlik yapan başat unsurlar şehirlerdir. Bu itibarla tarih, inançların, zaferlerin, direnişlerin ve yıkılışların sembolü haline gelen sayfalarında ayrı bir önem atfetmiştir. Mekke, insanoğlunun değişik yönlerini çerçeveleyen şehirlerin içinde insanın karakterini yapan bütün unsurları yansıtan bu önemi haizdir. Bir yanıyla cahiliye döneminde her üç semavi dinin doğuş yeri olan ve o dinin inanç sembolünü
Allah elçilerinin Yahudiler vasıtasıyla insanoğluna teblîğ etmiş olduğu vahiylerin, söz konusu toplumlar tarafından nuzûl süreçlerinde kaydedilmemesi; buna mukâbil aradan geçen uzun yılların ardından derlenerek zabt u rabt altına alınması, söz konusu din mensupları tarafından da itiraf edilen bir durumdur. Yahudi ve Hıristiyan dünyasındaki bu duruma karşılık son peygamberin tebliğ etmiş olduğu vahiy kesitlerinin daha nuzûl sürecinde yazılarak kayıt altına alındığı ise tarihin bize miras bıraktığı bilgilerde
"Allah (c.c.)'a hamd ederim. Alemlere rahmet olarak gönderilen, mahlukatın seçkini, peygamberlerin önderi Resûlullah Efendimize de salât ve selam olsun. Bu telif Mekke-l Mükerreme'de Şeriat Fakültesi Tarih Bölümü'nde öğrencilere verdiğim derslerdir. Gözden geçirerek önemli olmayan haberleri ayıklayıp çıkardım. Sağlam ve önemli olanlarını kısalttım. Bilgileri en güvenilir kaynaklardan aktardım. Bunların başında elbette ki Kur'ân-ı Kerim gelmektedir. Âyet-i kerîmelere oldukça çok yer vererek konuları onlarla
Müslümanlar Hz. Peygamber'in vefatı sonrasında yaşanan siyasi, kültürel ve ekonomik alanlardaki hızlı değişimlere uyum sağlamakta zorlandıkları için farklı görüş ve düşüncelere hep mesafeli olmuşlardır. Bu yaklaşımdan en fazla nasibini alanlardan biri Mutezile'dir. Oysa Mutezili fikirler, ömrünün çoğunda Mutezili olan Eş'âri ve Mâtüridi tarafından kültürel havzamıza dâhil edilmiştir. Öte yandan Mutezile, yekpare bir düşünce sistematiği bulunmayan, birbirinden özgün düşünürlerin altında barınabildiği bir yap
Hasan-ı Basri Medine'de doğmuş, Müminlerin annesi Ümmü Seleme'nin gözetimi altında büyümüş, ilmi, irfanı ve hikmetiyle hem Arabin hem Acemin saygınlığını kazanmış bir şahsiyet olarak kendinden sonraki tüm Müslümanlar için de örnekliğini sürdürmüştür. Müslümanlar arasında dinin anlaşılması ve yorumlanması bağlamında ortaya çıkan tüm itikadî, fikhî ve tasavvufî yorumların başlıca kurucu şahsiyetlerinden biri olarak kabul edilmiştir. Kelam, Fıkıh, Hadis ve Tefsir gibi temel İslamî ilimlerin oluşmasında tabiin
Ne Erdemli Şehir gibi bir ütopya oldu ne de Toplumsal Sözleşme diyebileceğimiz bir yönetilme oldu ama “gerçekçi bir idealizm” vardı. Karşıtlıklar üzerinden yönetilen bir sistemden ziyade, dağınıklıkları toparlayan, müştereklerde bir araya getiren, hayatın çeşitli boyutlarını bütünleyen bir “denge/vasatiyye” mantığı vardı. Mekân açısından orta yer ya da iki farklı değeri eşitleyerek aritmetik bir ortalama tutturmak anlamına gelmeyen bu denge; ideallerin, değerlerin, düşüncenin yaşanan gerçekliğe entegre edil
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3