Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 980-1000 / Aktif Sayfa : 50
Elinizde bu çalışma Mâtürîdî itikadî geleneğini özlü biçimde ortaya koyan bir eserlerden biridir. Bazı kaynaklarda el-Hidâye fi'l-kelâm ve el-Hidâye fî uṣûli'l-iʿtiḳād adıyla geçen eserin ismi yazma nüshalarının birinde Kitâb fî Taṣḥîḥi'l-iʿtiḳād diğerinde Lübâbü'l-kelâm şeklinde kaydedilmiştir. Söz konusu başlıkların çoğunun eserin mukaddimesindeki ifadelerden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Kelâm ilmi tahsilinde başlangıç seviyesinde olanlara yol göstermesi ve bilgilerini artırması için söz konusu eseri te
İşte bu gerçeklik zikredilen iki kaynağın nesilden nesile aktarılmasıyla beraber her zaman diliminde yeniden anlaşılması ve yorumlanması gibi bir sorumluluğu da beraberinde getirmiştir. Anlama ve yorumlama faaliyeti normal dönemlerde bir sorumluluktan ibaretken; tarihin kriz dönemlerinde bu sorumluluk bir zorunluluğa hatta devasa bir probleme dönüşmüştür. Nitekim Batı düşüncesinin büyük oranda etkili ve şekillendirici olduğu modern zamanlar İslâm dünyası için böyle kapsamlı bir kriz dönemi olmuş Müslümanlar
Tefsir faaliyetinde, tefsirin kaynağına ilişkin ve yöntemsel temelde ortaya çıkan farklı akımlarda tarihî süreç içerisinde birtakım değişimler söz konusudur. Tefsir hareketinde re’y tefsiri ile beraber en baştan beri mevcut, hatta re’y tefsirine göre daha kadîm olan, daha doğru bir ifadeyle başlangıçta ‘tefsir’in bizzat kendisini oluşturan rivayet tefsiri (naklî tefsir), günümüze kadar varlığını korumuştur. Kuşkusuz her edebî faaliyette gözlenebileceği gibi rivayet tefsiri faaliyetinde de bir dönüşüm gerçek
Hadis ilmine has ıstılahların oluşmaya başladığı rivayet asrı Hz. Peygamber'in hadislerinin doğru tespitine hizmet eden ilelü'l-hadîs ilmi açısından büyük önem arz eder. İlelü'l-hadîs hadis usulünde "sadece ehli tarafından bilinen ve rivayetin sıhhatini olumsuz yönde etkileyen gizli kusur" şeklinde tanımlanan illeti konu edinir. Bunun yanında daha genel anlamıyla hadisteki her türlü kusuru ifade eden illetin tespiti de ilel eserlerinde ele alınır. İlelü'l-hadîse dair kavramların rivayet asrında kullanıma gi
Bu kitap yaygın olarak el-Eş'arî ve el-Mâturîdî tarafından kurulduğu kabul edilen Ehl-i Sünnet geleneğinin aslında bu iki İslâm âliminden önce de mevcut olduğunu göstermektedir. Ehl-i Sünnet geleneğinin esasları Ehl-i Hadis tarafından el-Eş'arî ve el-Mâturîdî'den önce büyük ölçüde belirlenmiştir. Ehl-i Hadise bu nedenle Ehl-i Sünnet'in kurucu ataları diyebiliriz. Eserin ağırlık noktasını Ehl-i Hadisin ayırıcı yönlerinin başında gelen "Allah'ın Sıfatları" konusu oluşturmaktadır. Bu eseri okuduğunuzda Ehl-i S
Tükendi
Her bir ilim dalının kendine ait birtakım ıstılahları olduğu gibi, mutasavvıflar da kendi aralarında birtakım tabir ve terimler kullanmışlardır. Terminolojisi oluşmamış bir disiplinin ilmî anlamda bağımsızlığından söz edilemeyeceği gibi, her ilim dalına ait kavramların, o disiplinin kapısını aralayan bir anahtar işlevi gördüğünü hatırlatmak yerinde olacaktır.Ülkemizde, üzerine yoğun araştırma yapılan İslami disiplinlerin başında gelen tasavvufun, kendini ifade için kullandığı terimler, bir anlamda tasavvufu
Günümüzde İmami Şii geleneğiyle yapılan köklü hesaplaşmalar İslam dünyasının hemen her bölgesinde görülse de kendi geleneğini yani İmami Şii düşüncesini İmami Şii yapan kurucu un-surları sorgulama cesaretini herkes gösterememektedir. Sünni dünya ile Şia dünyası arasındaki mesafeyi olabildiğince en aza indirmenin İslam dünyasında ne kadar olumlu gelişmelere sahne olabileceğini tahmin etmek zor olmasa gerektir. Bu kitapta İmami Şii siyasal düşüncesinin temel dayanaklarını hem dış hem de iç tenkide tabi tutara
Tükendi
Elinizdeki eserde İslam hukukunun kaynağı olması bakımından sünnet kavramı ele alınmaktadır. Bu kavramın Muvatta’daki kullanımından hareketle ilk devir fakihlerinin konuyu nasıl algıladıkları örnekleriyle ortaya koyulmuştur. Eserde, İslam fıkhının temel mefhumları olan sünnet, hadis, icma ve ictihad üzerindeki genel geçer kabullerin, erken dönem telakkileri ile örtüşmediği gözler önüne serilmiştir. Kuru bir üslup kullanılmayıp; Muvatta’ ve konuyla ilgili başka kaynaklar kullanılarak dil, rivayet ve sosyal b
Tükendi
Mu’âviye, yaşadığı dönem üzerinden yüzyıllar geçmesine rağmen hâlâ tartışılan isimlerin başında gelmektedir. Bir kesimin yerdiği başka bir kesimin ise yücelttiği bir şahsiyet olan Mu’âviye, İslam tarihinde içeride ve dışarıda uyguladığı politikalarla lehinde ve aleyhinde pek çok eleştirinin hedefi olmuştur. Kureyş’in önemli simalarından Ebû Sufyan’ın oğlu ve Emevi Devleti’nin kurucusu olan Mu’âviye ile ilgili bu bilgilerden daha öteye gitmek isteyenler için objektif bir kaynak özelliği taşıyan bu eser, İsl
Elinizdeki kitap Kur'ân'ı hem vahiy ve vahiy öncesi dönemini hem de vahyin başlamasıyla birlikte gelişim ve değişim sürecini nüzul ve nüzul biçimlerini (keyfiyet-i nüzul) metnin oluşumunu ve nihayet Mushaf hâline geldikten sonra bir kısım ilimler aracılığıyla onun özü ve içeriğine ilişkin ele alınan temel meseleleri incelemektedir. Akademik bir çalışma olarak hazırlanan bu eser aslında Kur'ân ilimleri içinde müstakil ve bağımsız bir ilim dalı olmayı bir türlü başaramamış Kur'ân'ın doğasını doğrudan açığa çı
İnsanın kendisini tanıması gerekti. Bu tanıma ise mukaddes kelamla olmalıydı. Zira insan aklıyla yaşayan varlıktı. Akıl belli başlı donelerden yola çıkarak yürüyordu. Onun için de kendi varlığının niçin yaratıldığını bilemezdi. Ancak içinde olduğu durumu aklıyla değerlendirebilirdi. İşte bu noktada aklın ötesiyle irtibatlı bir el devreye girmeliydi. Bu el insanı yaratan el olmalıydı. Bu el insanı ve sahip olduğu tüm varlığı etraflıca kuşatmalıydı. Bu elin uzandığı alan insanın üzerine yaratıldığı tüm unsurl
İsrâiliyat'ın Arap kültürüne girmesi Ehl-i kitab'ın Arap yarımadasına yerleşmesi ve Araplarla kurduklarımünasebetlerlebaşlatılmaktadır. Hz. Peygamber'den sonra İsrâiliyat'ın Arap kültürüne geçmesinin hız kazandığı ve sahâbe döneminden itibaren artarak devam ettiği bilinmektedir. Zamanla diğer kültürlerden İslâm kültürüne geçmiş tüm bilgiler için kullanılan İsrâiliyat hem Sünnî hem de Şiî kaynaklarda çokça bulunmaktadır. Şiî âlimler tarafından da itiraf edilen bu hakikat kendi tefsir kaynaklarında daha az İs
''Peygamberimizin Ailesinde Kadınlar'' âlemlere rahmet olarak gönderilen Allah Resûlü'nün hayatında farklı rollerde yer alsa da onun en yakınlarından olan sevdiği saydığı değer verdiği kadınların yaşantılarının mücadelelerinin Allah Resûlü ile ilişkilerinin kitabın hacmi el verdiği ölçüde anlatıldığı bir eserdir. Bu eser zor zamanların güçlü şahsiyetli aynı zamanda müşfik kadınları olan kıymetli annelerimizin tüm insanlığa örnek olması saikiyle kaleme alınmıştır.
Gençlik her ne kadar insan hayatının baharı olsa da kimi zaman en problemli en kritik dönemi de olabilmektedir. İnsan geleceğini bu dönemde inşa eder ya da yanlış bir yol izleyerek bu dönemde rotasını kaybeder. Yaşadığımız dijital çağda sayısız mecradan filtresiz bir bilgi akışına maruz kalmaktayız. Bu bilgiler arasında faydalı olanlar olduğu gibi gençlerimizin zihin gönül ve inanç dünyalarını bozmaya dönük zararlı bilgiler de bulunmaktadır. Doğru dinî bilgi konusunda gençlere rehberlik yapılmadığı takdirde
Tarih içerisinde toplumsal ve ekonomik hayatta meydana gelen değişim ve gelişmelerin ortaya çıkardığı yeni ihtiyaçlar öteden beri farklı birçok finansman modelinin gelişmesine sebep olmuştur. İslamiyet'in gelişiyle birlikte ticari hayat ve finansal sistemin kuralları yeniden tanzim edilmiş haksız kazanç ve sömürü sistemini tasfiye eden adil bir ekonomik sistem inşa edilmiştir. İslam'da iktisadî faaliyetlerin Kur'ân ve Sünnet tarafından belirlenen ölçüler doğrultusunda yürütülmesinin dinî bir gereklilik oluş
Muâviye'nin ordusundan bir adam öne doğru çıkarak Ali'ye sövmeye ve çirkin sözler söylemeye başladı. Bu sözlere Muaviye'nin komutanı Hâşim b. Utbe b. Ebi Vakkas şöyle karşılık verdi: "Ey adam! Bu söz ardından düşmanlığı getirir. Allah'tan kork ve sövme. Çünkü sen Rabbine döneceksin. O da seni bu tutumundan ve sözlerinden dolayı sorguya çekecektir." Şamlı cevaben şöyle dedi: "Nasıl sövmeyeyim ve nasıl lanet etmeyeyim ki. Ali'nin namaz kılmadığı bilgisi bana ulaştı." Hâşim onun bu sözlerine şöyle karşılık ver
Hz. Peygamber'e (s.a.s.) ilâhî mesajları insanlara açıklama/beyan sorumluluğu verilmiştir. Bu saikle Resûlullah, bu görevi yerine getirirken manayı daha etkili bir şekilde ifade etmek amacıyla beyanın çeşitli vasıtalarını kullanmıştır. Bu kullanım Hz. Peygamber'in üslubunda teşbih, mecaz ve kinaye gibi ifade güzellikleri ile beliğ bir ifade manzumesi oluşturmuştur. Edebî bir bakış açısı ile incelendiğinde hadis-i şeriflerde, beyanın her alanında onun (s.a.s.) yüksek belâgatinin kendine has kokusunu hissetti
İbadet Allah rızası için yapılır. İnfak da bir ibadettir. Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak ise O'nun buyrukları doğrultusunda hareket etmekle olur. İnfakın Allah için yapılması bu ibadetin ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak suretiyle gerçekleşmesidir. İki yönlü suistimal olmaksızın tüm boyutlarıyla infak bir müminin hayatı boyuncauygulaması gereken bireysel ve toplumsal bir ibadettir.
Elest bezminden aşktan sâkiden ilham alıp yazdım Kadim sözden Yunus'tan Rûmi'dendürler bulup yazdım Şaraptan mest eden neyden öten bülbül açan gülden Ene'l-hak'tanyanıp aşk âteşinden kül olup yazdım Ne Leylâ'nın vefâsından ne ceylandan ümid vardır Aman vermez şu hasretten saçım tel tel yolup yazdım Seher rüzğarlarından sordum aşkın âşığın hâlin Gülün aşkıyla bülbül gibi hayran mest kalıp yazdım Züleyhâ'dan Yusuf'tan Aslı'dan Şîrin'den aldım ders Fenâ dünyayı Hiç saydım fezâlardan dolup yazdım
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 980-1000 / Aktif Sayfa : 50