Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4
Ömer Seyfettin 1884 yılında Balıkesir’de doğmuş, 1920 yılında vefat etmiş gazeteci, yazar ve askerdir. Türk Edebiyatı’nın önde gelen hikaye yazarların ve Türkçülük akımına yön veren isimlerin başında gelir. Yeni Lisan anlayışına öncülük eden yazarlar arasında yer alan Ömer Seyfettin, Türk Edebiyatının ve özellikle edebi yazın türlerinden “hikaye”nin gelişmesinde büyük katkı sağlayan önemli eserler ortaya koymuştur. Ömer Seyfettin, öğrenimine Gönen, Balıkesir’de başlamış; daha sonra İstanbul’da Mekteb-i Osma
"Ne tuhaf, bu gökkubbenin altında herkes bir şeyler duyup bir şeyler söylüyor; fakat her duyuş, her söyleyiş ve her görüş, nihayet, mukabil olduğu eşyayı aksettiren bir ayna parçacığına benziyor. Fakat nerede o kamil ve mükemmel duyuş ve duyuruş ki, içine bütün cihanın aksettiği muazzam bir ayna olsun..."
“Han’ım hey!” Yolundan gitmeye çabaladığımız Ulu Destancı Atalar, böyle başlamayı görev bilmişlerse, töredir. Bizim gibi toyların, bu töreyi değiştirmesi düşünülemez. Kutlu bir Kırgız Türk Destan’ını anlatma çabamızda, Ulu Tanrı yardımcımız olsun. Hata varsa bizimdir, bağışlansın. Hak ettiğince anlatamadıysak, toyluğumuza yorulsun. Niyetimiz iyidir. Ereğimiz hoştur. Ter derdimiz, Türklüğü anlatmaktır. Kırgız budun has, övünçlü Türk budunlardandır. Bu kutlu budunun sayısız yiğit kişilerinden, yaşamı ba
Bu kitap, kendi bilgi ve görgülerim dışında, bir lokma ekmek için kötü iş şartları içinde zehir gibi bir hayatı yaşayanlardan derlenmiş malzemeyle meydana gelmiştir. Yayımlanmadan önce, çeşitli ırgat, usta, usta yardımcısını toplayarak bir gece sabaha kadar okudum onlara. Dinlediler. 'Pardon,' dediler, 'bu bu kadar olur. Bütün anlattıkların doğru. Eksik bile. Çukurova'nın bereketli topraklarında öyle işler olur ki, aklın durur. Sana anlatsak, bir değil beş roman çıkarırsın...'" Orhan Kemal'in kitapları b
SERGÜZEŞT - SAMİPAŞAZÂDE SEZÂİ Samipaşazâde Sezâi’nin bu eserinin konusu “esaret”tir. Evinden, yurdundan, annesinin sevgi dolu şefkatli kollarından, acımasızca koparılarak esir pazarında satılan ve hayatı âdeta bir zindana dönen, küçük Çerkez kızı Dilber’in acı dolu hayatını konu alır. Türk edebiyatında romantizmden realizme geçiş eseri olarak kabul edilir. Roman; halkı eğitmeyi, köhnemiş kurumları ve düşünceleri değiştirmeyi amaçlayan Tanzimat dönemi düşünce sisteminin kölelik kurumuna yönelttiği toplumsal
ARABA SEVDASI - RECAİZADE MAHMUT EKREM Kitap sıradan bir aşk hikâyesini anlatmakla beraber, dönemin gerçeklerine de ayna tutar. Recaizade Mahmut Ekrem Bey kendisi ile ilgili bir özeleştiri de yapar satır aralarında. Çünkü kendisi de o dönemin aydınlarındandır. Bu hikâye aslen Bihruz Bey‘in Periveş Hanım’a olan aşkını anlatıyormuş gibi görünse de gerçekte o dönemin toplumu ve sosyal yapısı ile ilgili önemli eleştiriler yapmaktadır. Araba Sevdası göstermelik bir aşk hikâyesi ekseninde dönemin üst tabakasının
BİZE GÖRE - AHMET HAŞİM Hiç tartışmasız bir şekilde Ahmet Haşim öncelikle şairdir ve okuyucu kitlelerinin büyük çoğunluğu tarafından da bu özelliği ile tanınmaktadır. Ancak nesir ve makaleleri de şiirleri kadar beğenilmiş, kabul görmüştür. Dış dünya gözlemlerini kendi prizmasından geçirerek anlatır; sonbahar, akşam kızıllığı ve karamsarlık önemli temalardır. Ahmet Haşim fıkraları, denemeleri ve gezi yazılarıyla da önemli bir yazardır. Düz yazılarında dili sade ve oldukça başarılıdır.
Tükendi
ÇAĞLAYANLAR - AHMET HİKMET MÜFTÜOĞLU Diplomat olarak görev yaparken bir yandan da edebiyatla uğraşmış olan Ahmet Hikmet Müftüoğlu, başlangıçta Servet-i Fünûn hareketi içinde yer almış, daha sonra bu toplulukla bağlarını kopararak Türkçülük akımını benimsemiş bir yazardır. ‘Çağlayanlar’ adlı eserinde, Türk tarihinin çeşitli dönemlerini ve bu dönemlerin acıklı olaylarını halk bağlamında ele almıştır. Ahmet Hikmet Müftüoğlu dinî ve millî değerleri yücelten hikâyelerini ve “Alparslan Masalı”nı bu eserde bir ara
Tükendi
GÜLNİHAL - NAMIK KEMAL Namık Kemal, Türk milliyetçiliğine ilham kaynağı olmuş, Genç Osmanlı hareketi mensubu yazar, gazeteci, devlet adamı ve şairdir. Namık Kemal’in ihtilalci ruhunu yansıtan bir tiyatro eseridir. İntikam fikri, esasını oluşturur. Rumeli âyanlarının, kendi başlarına buyruk hareket etmeleriyle âdeta birer despot kesilmelerini anlatan eserin kahramanları; sevilen Muhtar Bey ile nefret edilen Kaplan Paşa ve onların çevresinde yer alanlardır.
Tükendi
KÜÇÜK ŞEYLER - SAMİPAŞAZÂDE SEZÂİ Samipaşazâde Sezâi, Namık Kemal, Abdülhak Hamit Tarhan gibi yazarlardan etkilenerek Batı edebiyatına yönelmiştir. Fransız edebiyatından esinlenerek yazdığı kısa öykülerle Batılı anlamda ilk gerçekçi eserlerini vermiştir. Hikâye ve romanlarında halkın içinden kahramanları kendi dilleri, çevreleri ve günlük yaşamlarıyla yansıtmıştır. Eser başta Halid Ziya Uşaklıgil olmak üzere Edebiyat-ı Cedide yazarları üzerinde büyük ölçüde etkili olmuştur.
Tükendi
MAİ VE SİYAH - HALİD ZİYA UŞAKLIGİL İyi bir edebiyatçı olma hayalleriyle yaşayan bir gencin, babasının vefatı ile yıkılan hayallerini ve çektiği zorlukları anlatan bu roman, Türk edebiyatının Batılı anlamda ilk romanıdır. Yazıldığı yıllardan günümüze kadar değerini hiç kaybetmeyen ve unutulmayan Mai ve Siyah, Halid Ziya Uşaklıgil’in üslubunda hiç değişiklik yapılmadan günümüz Türkçesiyle yeniden okurlara sunulmuştur.
ÖMER SEYFETTİN HİKÂYELERİNDEN SEÇMELER Ömer Seyfettin, kısa ve çileli ömründe kimsenin başaramayacağı kadar esere imza atmıştır. 125 hikâyesi, tek perdelik bir draması ve birçok şiir ile düz yazı çalışmaları vardır. İki büyük roman denemesi ise ne yazık ki yarım kalmıştır. Edebiyatta Türkçülük akımının kurucularından olup Türkçede sadeleşmenin savunucusudur. Ömer Seyfettin’in hikâyelerinde eğitsel bakış açısı ve modern Türk hikâyeciliğine etkisi, Türkçe öğretimine katkıları akademik çalışmalara konu olmuştu
Recaîzade Mahmut Ekrem Külliyatı”nın ilk cildinde, üstadın mektupları, arîzaları ve yazıları yer alıyor. Bu kitaptaki metinler, Recaîzade Ekrem’i hayatının ve döneminin gerçekliği içinde karşımıza çıkarıyor. Dolayısıyla, mektuplarında, sunularında ve yazılarında üstadın edebî faaliyeti, edebiyat çevresindeki yeri, ilişkileri, psikolojisi, günlük yaşamı gibi pek çok hususta biyografisine ve edebî konumuna ciddi katkılar getirecek yeni bilgiler bulunuyor. Bu kitabın gerisindeki mesai ise yakın tarihimize ait
Tükendi
“Gulyabani bugünkü korku romancılığı ile kıyaslandığında basit bir öyküye ve kolay bir yapıya sahip olmasına rağmen korku edebiyatımızın adından bahsedilmeden geçilemeyecek bir eseridir.” Veli Uğur Kimsesiz ve parasız kalan Muhsine Hanım, bir konağa hizmetçi olarak girer. Ancak konakta garip ve esrarlı bir hava vardır. Çeşmifelek Kalfa ile Ruşen Kadın konakta cinler, periler olduğunu iddia edince Muhsine Hanım oradan ayrılmak ister. Fakat bu imkânsızdır çünkü Ruşen Kadın, Muhsine’nin artık onlara karıştığın
Ahmet Cemil, Mülkiye Mektebi’ni bitireceği sırada babasını kaybeder ve bunun üzerine ailesinin geçimini sağlamak için bir taraftan roman çevirileri yapıp bir taraftan da akşamları özel dersler vererek çalışmaya başlar. Edebiyata bir hayli meraklı olan ve edebiyat dünyasına büyük bir yenilik getirecek bir eserin hayalini kuran Ahmet Cemil, hayalleriyle gerçekler arasında sıkışıp kalır. Mai ve Siyah, modern roman anlayışına uygun kurgusu ve hayal ile hakikat arasındaki çatışmayı gerçekçi bir şekilde vermesi a
Âhir Zaman, Celal Nuri’nin Afife Fikret takma adıyla yazdığı on altı bölümden oluşan bir romanıdır. Romanda Birinci Dünya Savaşı yıllarındaki harp zenginleri, kadın- erkek ilişkilerindeki ahlâki yozlaşma, Osmanlı ailesinin çöküşü, Batı hayranlığı gibi sosyal meseleler işlenmektedir. Celal Nuri, İkinci Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e değin uzanan dönemde kendine özgü fikirleriyle Cemil Meriç’in de dikkatini çeken bir yazar.
Esaret, Tanzimat roman ve hikâyesinde en çok işlenen konulardan biridir. Hatta dönem edebiyatının duygusal çerçevesini neredeyse tek başına esaret çizer. Sâmipaşazâde Sezâi de esaret aleyhindeki düşünceleriyle kendinden önce yazılanlardan daha derli toplu ve olgun bir bakış açısı geliştirdiği Sergüzeşt romanında, kendi hayatından getirdiği birtakım gözlemleri de kullanır. Elbette Sâmipaşazâde Sezâi, esareti sadece romantik ve melankolik bir duygunun tezahürü olarak görmez. Annesi Gülarayiş Hanım’ın Kafkasya
“Her acı çekene hayatın devam ettiğini hatırlatmalarından nefret diyorum. O anlarda hayat devam etmiyor aslında. Sen durduğun anda hayat da duruyor. Ama sen yitirmeye devam ediyorsun.” Bir radyo istasyonunda gece programları yapan genç bir adam. Mikrofonun başında gece yarılarına kadar hayat hakkında savrulan karanlık ve öfkeli sözler. Fonda doksanlı yıllar var ve bir yandan akıp duran da o yılların acılı, sancılı sesleri. Zamanın bulanıklaştığı gece yarısında radyo, şehrin farklı yanından yükselen hikâyele
“Bu kesik başın çehresi, kulaklarına kadar bir ressam paleti gibi türlü renge, teşhis edilemez bir hâle getirilmişti. Lakin onun bütün kimliği gözlerine toplanmıştı. O esrarengiz, o muammalı, o korkunç bakışıyla, ölümün sessiz, donuk, derin süzüşüyle sanki, ‘İşte beni kestiler. Bu kuyuya attılar. Katillerimi bulunuz. Adalet isterim. İnsan kardeşlerim!’ demek istiyordu…” Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın 1921 yılında Heybeliada’da tamamladığı, daha sonra İkdam gazetesinde tefrika edilen ve 1942’de tam hâliyle ilk
Tükendi
Antalyanın Kaş ilçesine bağlı Beymelek köyünde yaşayan Karabibik, tarlasını sürmek için Koca İmamın öküzlerini kiralar. Karabibik o devir Türk köylüsünün geçim şartları, hayalleri, evlilik düşünceleri, kılık kıyafeti hakkında sunduğu bilgilerle Türk romanının köye yönelik ilk eseri olması bakımından önemlidir. Karabibikin en büyük hayali bir çift öküz sahibi olmak ve kızını evlendirmektir. Bu hayalinin gerçekleşip gerçekleşmediğinin cevabını Nâbizâde Nâzım'ın 1890da yayımladığı Türk edebiyatının ilk köy r
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4