Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 120-140 / Aktif Sayfa : 7
-​Akif Bey -Cezmi -Gülnihal -İntibah -Vatan Yahut Silistre -Zavallı Çocuk
Tükendi
Şadan Bey’in çapkınlıklarından usanan ailesi onu alelacele evlendirir ve kendisinden entelektüel bakımdan üstün olan karısının köşküne içgüveyi verir. Şadan Bey evlenmiştir, ancak çapkınlıktan vazgeçmez. “Karımı Nasıl Aldattım” başlığıyla açılan roman, adeta gönül ilişkileri resmi geçidine dönerek okuru, hatta Şadan Bey’i bile şaşırtmayı başarıyor. Hüseyin Rahmi Gürpınar, genel toplumsal ahlakı irdelerken kurguladığı girift olay örgüsü, ilginç karakterleri ve mizahi diliyle okuruna sürükleyici bir hikâye an
Sakın tepenize bir sırça köşk kurmayınız. Ama günün birinde nasılsa böyle bir sırça köşk kurulursa, onun yıkılmaz, devrilmez bir şey olduğunu sanmayın. En heybetlisini tuzla buz etmek için üç-beş kelle fırlatmak yeter. Sabahattin Ali öykülerinde kendi dönemi içinde zamansız olanı buluyor, yerel olandan evrensele ulaşıyor. Habercilikle masalcılığı, anıyla efsaneyi, bir gözlemcinin tarafsızlığıyla kıssadan hisseler anlatan bir çınar altı meddahının dilini birbirine harmanlıyor.
Aşk-ı Memnu yirminci yüzyıl başında İstanbul’da, Batılı yaşam tarzını benimsemiş bir toplum katında geçen gönül macerasını konu edinir. Her bir karakterin özel bir hayat yaşaması romanın başlıca özelliği sayılır. Öte yandan bunlar tarihimizde bir dönüm noktası olan Batı’ya açılışın insanlarıdır, ama ne kadar Chopin çalsalar, Alexandre Dumas okusalar, redingot giyseler de düşünce ve duyarlıklarıyla bizim insanlarımızdır.
“Hiçbir şey istemiyorum. Hiçbir şey bana cazip görünmüyor. Günden güne miskinleştiğimi hissediyorum ve bundan memnunum. Belki bir müddet sonra can sıkıntısı bile hissedemeyecek kadar büyük bir gevşekliğe düşeceğim. İnsan bir şey yapmalı, öyle bir şey ki… Yoksa hiçbir şey yapmamalı.” Sabahattin Ali’nin önce Ulus gazetesinde tefrika edilip daha sonra 1943’te kitap hâlinde yayımlanan ikinci romanı İçimizdeki Şeytan, faşizme daha da yaklaşan 1930’lar sonrası dünyada bir tarafa iliştirilmek istenenlere dair b
Tükendi
“Bütün hayatının, bütün hislerinin, bütün çaresizliklerinin acısını şu dakika kendi ruhunda taşıdığı hâlde karanlık ve dikenli bir yolun ufuklarına doğru yürüyordu. Halbuki o, zavallı kadın, gözyaşlarından ibaret olan hayatını bütün izahıyla gözleri önüne dökmüş, ona bir hayatın bütün ıstıraplarıyla dolu bir kitap bırakmıştı.” Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında karasevda temalı eserler kaleme alan ilk kadın yazar Güzide Sabri, kendi hayatında tanık olduğu kasveti ve hüznü kurguya aktarmaktaki ustalığıyl
Tükendi
“İnsan her adımını mezardan uzaklaşmak için atar, yine her adımda mezara bir adım daha yaklaşır! (Nitekim her nefesini hayatını uzatmak için alır. Yine her nefeste hayatından bir nefeslik zaman azalır!) İşte Ali Bey de bu türden olarak Çamlıca’dan uzak kalmak arzusuyla yol değiştirmeye başladı fakat her yol değiştirdikçe Çamlıca’ya daha kestirme ulaşan bir sokağa girerdi.” Yurtseverlik ve millet gibi kavramların Türk düşünce hayatına girmesine büyük katkısı olan ve “Vatan Şairi” olarak tarihe geçen Namık
“Mahalleye alışmıştı. Gözlerinin önünde sürü sürü uzayan şu evlerin hepsinin içini biliyordu. Burada her nevi insanlar vardı. Bu mahallede yüksek tabaka, orta sınıf ve halk tabakası, tıpkı birbirleriyle karıştırılmış, mahallenin muhtelif semtlerine atılmışlardı. Yüksek ve orta tabaka yan yana yaşıyordu.” Peyami Safa’nın “Ömer Seyfettin’le beraber ilk sayılı hikâyecilerimizden biriydi,” dediği Selahattin Enis, hemen hemen tüm eserlerinde Osmanlı İstanbul’unun son dönemlerini ele alan, toplumsal ve ahlaki
1. Beyaz Gemi 2. Cemile 3. Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek 4. Deve Gözü 5. Elveda Gülsarı 6. Erken Gelen Turnalar 7. Gün Olur Asra Bedel 8. İlk Öğretmenim 9. Kızıl Elma/Oğulla Görüşme 10. Selvi Boylum Al Yazmalim 11. Toprak Ana 12. Yıldırım Sesli Manasçı 13. Yüz Yüze 14. Cengiz Han'a Küsen Bulut 15. Dişi Kurdun Rüyaları
Mehmet Âkif Ersoy, fikir, karakter ve duruşu ile yaşadığı toplumun aynasıdır. Hayatımızın her döneminde aynı heyecan ve coşkuyla okuduğumuz şiirleri, güncelliğini yitirmeden bize yol göstermeye devam ediyor. Âkif’in şiirlerini okuyan gençlerimiz onun hayata bakışını, maddi-manevi fikir ve değerlerini anlıyor, ülkesine ve hayata karşı olan sorumluluk bilincinin idrakine varıyor. Âkif’i bizden biri yapan, şiirlerinde toplumun her kesimi konu alıyor olmasıdır. Onun şiirlerini okuyunca bütün hayatı yaşayıp tecr
Araba Sevdası, Recaizade Mahmud Ekrem’in sosyal sınıfının yaşayış ve düşüncesinin ideolojik, varoluşsal, psikolojik yönlerini başarıyla yansıtan bir romandır. Araba Sevdası Osmanlı modernleşme sürecinin edebiyata en özgün yansımalarından birisidir. Modernleşmenin insan ile eşya arasındaki ilişkiyi ideolojik düzenleme mahareti anlatılmıştır. Mahmud Ekrem, araba simgesi üzerinden Osmanlı devletinin ve İstanbul’da halkın Batı kültürünü tanımaya başlayarak çıktığı modernleşme serüvenine odaklanmaktadır. Romanın
"Söz vermiştim kendi kendime: Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da, bir hırstan başka ne idi? Burada namuslu insanlar arasında sakin, ölümü bekleyecektim. Hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem kağıt aldım. Oturdum. Ada ‘nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım." "Haritada Bir Nokta" adlı öyküden.
“Sait Faik Adalı Abasıyanık’ı tanımakla yeni bir ada keşfetmiş kadar sevinebilirsiniz, Adalı’nın adası bir dünyadan büyüktür, içinde her şey var. Gorki’nin Rus edebiyatına yaptığı hizmeti, Adalı Türk edebiyatına yapacak. Fakir fukaralar anafordan futbol maçına girer gibi Sait Faik’le beraber kitaplarımıza girdiler, yuria! (...) Sait Faik için hikâyeci demek onu hapsetmek demektir. Sait Faik romancıdır, piyes muharriridir, her şeydir. Sırasıyla usta bir hokkabaz gibi piyesi ve romanı en ummadığınız yerind
“[Sait Faik’e] geceleri sinemalarda rastlardım. Tanışmazdık. Sinemanın ön sıralarına oturur, koltuğuna iyice gömülürdü. Koyu yeşil bir pardösüsü, çok dar kenarlı, kafasının biraz üstünde kalan kahverengi bir şapkası vardı. Sinema dönüşü dalgın, Beyoğlu’nun gece yarısı kalabalığına dalar, çeker giderdi. Sinemada bulunanlar arasında bu gedikli birinci mevki müşterisinin yazısını okuyan var mıdır acaba, diye çok düşünmüşümdür. Kuşkusuz, yoktu. Sait Faik, edebiyattan hoşlanacak bir okur topluluğunu hazır bulan
Boğaziçi’nde Melih Bey takımı diye bilinen aileden Firdevs Hanım’ın genç ve güzel kızı Bihter, refah bir yaşam sürmek arzusu içinde ve biraz da annesine inat olarak iki çocuk sahibi, kırklı yaşlarındaki Adnan Bey’le evlenir. Fakat bu evlilikte aradığını bulamayan ve yaşamındaki eksiğin aşk olduğuna inanan Bihter, kocasının çapkın yeğeni Behlül’le bir ilişki yaşamaya başlar. Bu yasak aşk, Adnan Bey’in yalısında öngörülemeyecek büyük felaketlere yol açacaktır. Halit Ziya Uşaklıgil’in en başarılı romanların
“Namık Kemal’in tiyatro projesi ve pratiği, vicdana seslenmek üzerinedir. Aynı zamanda vatan fikrinin de mecrası olan vicdanı etkileyerek, onun örtülerini kaldırıp açarak ahlaki etkileyiciliği olan estetik deneyimler oluşturmayı amaçlamaktadır Namık Kemal.” -Fatih Altuğ- İslam Bey, uzaktan uzağa Zekiye’yi sevmektedir ve gönüllü olarak orduya katılır. Vedalaşmak üzere Zekiye’nin yanına gider. İslam Bey’e çılgınca âşık olan Zekiye ise kılık değiştirerek sevdiği adamın arkasından gider ve gönüllüler takı
Dilber daha ufacık bir çocukken bir esircinin eline düşerek kendi vatanından koparılıp İstanbul'daki bir aileye satılır. Satıldığı ailede Dilber'e iyi davranılmaz; sürekli tehdit edilip aşağılanan Dilber, çocuk yaşına rağmen zamanla esaretin ne olduğunu kavrar. Ardından yanında kaldığı ailenin taşınacak olması sebebiyle başka yere satılan Dilber'i, satıldığı ailenin ressam oğlu Celal, bir nevi oyuncağı görecek ve resmini yapmakta olduğu bu esire günden güne âşık olacaktır. İlk realist romanlardan biri sa
Namık Kemal’in 1876 tarihinde basılmış olan İntibah romanında, dönemin iyi yetiştirilmiş gençlerinden sayılan Ali Bey'in Mehpeyker'e âşık olması ve bu aşkın sonunda Ali Bey'in başından geçenler anlatılır. Namık Kemal İntibah’ta toplumsal hayatta kadın ve erkeğin konumunu, cariyelik kurumunu, iradesiz ve mirasyedi gençliği, intikam ile kişilik hezeyanlarını ele alır. Tüm bunların sonucunda gerçekleşen bir uyanışı (intibahı) romanın ana erkek kahramanı Ali Bey ile onun ailesinin yaşadığı facia üzerinden or
“... Felatun Bey ile Rakım Efendi benim birçok kere çok severek okuduğum, Ahmet Mithat’ın romanına ilk başlangıç yapmak isteyenler için de ideal olduğunu düşündüğüm bir roman.” -Nüket Esen- İki farklı karakter olan Felatun Bey ve Rakım Efendi, on dokuzuncu yüzyılın son çeyreğinde Osmanlı İstanbul'unda karşımıza çıkar. Felatun Bey, Batı ile Doğu kültürünü tam bilmeyen, züppe, şımarık ve savurgan bir karakterken, Rakım Efendi hem Doğu hem Batı kültürünü kendince harmanlayan, çalışkan, gelenekçi ve tutum
Suat ile Süreyya evli ve mutlu bir çifttir. Yaz için Boğaziçi’nde bir yalı kiralayan bu çifti, hem akrabaları hem de yakın dostları olan Necip sık sık ziyaret eder. Necip, Suat’ı diğer kadınlardan farklı görerek ona hayranlık duymaya başlar ve zamanla bu hayranlık artık vazgeçemeyeceği bir aşka dönüşür. Bu aşk, her birinin yaşamında büyük felaketlere neden olacak çıkmazları da beraberinde getirir. “İlk psikolojik roman” olarak nitelendirilen Eylül’de Necip ile Suat’ın iç dünyalarına, bunalımlarına, dünya gö
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 120-140 / Aktif Sayfa : 7