Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 80-100 / Aktif Sayfa : 5
“Bir bahar günü Sait Faik ve Orhan Veli ile birlikte yaptığımız bir Boğaz gezintisini anımsıyorum. Üsküdar’dan Beykoz’a kadar her iskelede Sait beni sınava çekmişti: ‘Şu iskeleyi anlatmak gerekse neresinden başlarsın?’ Anadoluhisarı İskelesi’nin yanında küçük bir kahve vardır. ‘Haydi’ dedi, ‘mademki hikâyecisin, şu kahvede ilk gözüne çarpan nedir, söyle bakalım?’ Baktım üç dört kişi oturmuş, kâğıt oynuyor, kahve içiyor, duvarda birtakım basma resimler… İran şahının, Atatürk’le resmi falan. ‘Bu resimleri bel
“Bir bahar günü Sait Faik ve Orhan Veli ile birlikte yaptığımız bir Boğaz gezintisini anımsıyorum. Üsküdar’dan Beykoz’a kadar her iskelede Sait beni sınava çekmişti: ‘Şu iskeleyi anlatmak gerekse neresinden başlarsın?’ Anadoluhisarı İskelesi’nin yanında küçük bir kahve vardır. ‘Haydi’ dedi, ‘mademki hikâyecisin, şu kahvede ilk gözüne çarpan nedir, söyle bakalım?’ Baktım üç dört kişi oturmuş, kâğıt oynuyor, kahve içiyor, duvarda birtakım basma resimler… İran şahının, Atatürk’le resmi falan. ‘Bu resimleri bel
İlk kez 1927’de basılan Define, hem tarz hem de dil olarak Mehmed Rauf’un ünlü romanı Eylül’e hiç benzemez. Roman, esas itibarıyla babadan miras kalan bir defineyi bulmak ve elde etmek için yaşanan maceraları konu edinen bir polisiyedir. Rauf, çok da uzun olmayan bu eserinde ana düğüm ve ara düğümlerle okurun merakını diri tutmayı başarır. Babadan kalan büyük bir servetin şifresi, nerede olduğu, onu bulmak için yaşanan heyecan dolu olaylar… Yazar, oldukça sade bir dille yazdığı bu eserde polisiye türünde d
Mehmed Rauf’un Eylül’ü ilk olarak Servet-i Fünûn dergisinde 7 Haziran 1900-14 Mart 1901 tarihleri arasında tefrika edildi. Eserde yasak bir aşkın ruhlarda yarattığı çırpınışları yansıtan psikolojik tahliller, bu ruh hâline uygun tabiat tasvirleri ve musikî geniş yer tutmaktadır. Türk edebiyatında bireyi öne çıkaran ilk psikolojik roman olarak kabul edilen Eylül, Servet-i Fünûn edebiyatına özgü melankolik atmosferi ve santimantalist diliyle de dikkati çeker.
Samipaşazade Sezai, Küçük Şeyler’in ön sözüne “Dünyada bir zerre yoktur ki güzel yazılmak şartıyla bir mevzû-i mühim addedilmesin?” diyerek başlar ve ilerleyen cümlelerde şöyle devam eder: “En mufassal, en mükemmel kitaplarda bazı küçük şeyler noksandır ki o küçük şeylerin edebiyatça ehemmiyeti pek büyüktür.” Anlaşıldığı üzere yazar, edebî özgünlüğün nüvesi olarak gördüğü detay ve nüanslara özel bir anlam atfeder; tabiri caizse kalemini onların sunduğu estetik imkânların peşine sürer. Bununla beraber sanatç
Tükendi
İntibah, Türk edebiyatında roman türünün ilk örneklerinden biridir. Bu bakımdan eserde yer yer geleneksel edebiyatın izleri görülür. Örneğin meddaha özgü araya girişler, okurla söyleşmeler, okura bilgi vermeler gibi. Ama Kemal, özellikle Mehpeyker’in psikolojisini anlatmada dönemine göre oldukça başarılıdır. Dönemin gençlerine bir ahlak dersi vermeyi amaçlayan yazar, romanında kötü bir kadına tutkuyla bağlanan bir gencin sefalete sürüklenişini anlatıyor.
Ömer Seyfettin’in günümüzde bile eskimeyen, edebiyatımıza önemli katkılar sunan Bahar ve Kelebekler, Kaşağı, Kurbağa Duası, Antiseptik, Bir Hatıra, Külah ve Kütük adlı öyküleri sizler için tek bir kitapta topladık. Okurken güzel vakit geçirecek ve aynı zamanda hem tarihimizle hem de bugünlerimizle ilgili bilgiler edineceksiniz. Ömer Seyfettin, 28 Şubat 1884 tarihinde Balıkesir'in Gönen ilçesinde doğdu. Öğrenimine Gönen'de başladı. İzmir'de (1903-1910) teğmen, sonra Rumeli'de (1908-1910) üsteğmen olarak göre
Tükendi
Ömer Seyfettin’in günümüzde bile eskimeyen, edebiyatımıza önemli katkılar sunan Primo: Türk Çocuğu, Pembe İncili Kaftan, Başını Vermeyen Şehit, YüzakıveZeytin Ekmekadlı öyküleri sizler için tek bir kitapta topladık. Okurken güzel vakit geçirecek ve aynı zamanda hem tarihimizle hem de bugünlerimizle ilgili bilgiler edineceksiniz. Ömer Seyfettin, 28 Şubat 1884 tarihinde Balıkesir'in Gönen ilçesinde doğdu. Öğrenimine Gönen'de başladı.İzmir'de (1903-1910) teğmen, sonra Rumeli'de(1908-1910) üsteğmen olarak görev
Tükendi
Ömer Seyfettin’in günümüzde bile eskimeyen, edebiyatımıza önemli katkılar sunan Aleko, Nasihat, Yalnız Efe, Antve Topuzadlı öyküleri sizler için tek bir kitapta topladık. Okurken güzel vakit geçirecek ve aynı zamanda hem tarihimizle hem de bugünlerimizle ilgili bilgiler edineceksiniz. Ömer Seyfettin, 28 Şubat 1884 tarihinde Balıkesir'in Gönen ilçesinde doğdu. Öğrenimine Gönen'de başladı. İzmir'de (1903-1910) teğmen, sonra Rumeli'de (1908-1910) üsteğmen olarak görev yaptı. Askerlikten ayrılıp Selani
Tükendi
“Üç sene evvel bizim ağa, dere boyundaki ufak tarlamıza sahip çıkar oldu. Bağırdık çağırdık, fayda etmedi. Oğlan sakat, bende de derman yok, hakkımızı kendimiz arayamadık. Mecbur olduk hükümet kapısına düşmeye. İki sene mahkememiz sürdü. Bizim tapumuz filan yoktu ama bütün köylü o tarlanın bize dededen kaldığını bilirdi. Bunu soran olmadı, ağa yalancı şahit dinletti, mahkemeyi kazandı…” Sabahattin Ali’nin 1935 ve 1936 arasında yayımladığı on üç öyküyü içeren Kağnı, daha öncesinde Değirmen adlı öykü kitab
Bir sanatkârın eserlerine yönelik anlamlandırma gayreti onun ölümlü yanlarından ziyade geriye bırakmış olduğu eserlerinin çağları aşabilecek anlam dünyasına yönelik olmalıdır. Bunun için de sanatkârdan geriye kalan eserlerin ilk ve tahrif edilmemiş nüshalarına ulaşmak; edebî esere yönelik farklı okuma biçimlerini bu metinlerden hareketle yapmak önemlidir. Elinizde bulunan ve “eleştirel basım” anlayışıyla hazırlanan Kürk Mantolu Madonna’nın ortaya çıkış amacının bu olduğunun altını çizmek isteriz. Sabahattin
Tasvir gibi bakma öyle yüzüme Bakar gibi gökyüzüne Mahzun mahzun Mazlum, Mazlum!.. Ölmekle silinir mi sandın, Silinir mi, bre hâyin, İnsanları sevme suçun?.. (…) *Oktay’a *Tansık Gerçekliği * İntizar *Bir Enik İçin Çin Şiiri *Miraç *Canhavliyle *Akşamla İntihar *Bir Resmin Karşısında *Bir Söylenti *Sisley’den *Aşk Çocuğu *Konuş *Bahar Yazısı *Rezistans *Takaza *Acel *İdris’in Şu İşi! *Düşe Durduk Bir Eyyam *Allah Kabul Etsin ki...*Poetika *Fotofiniş *Çok Bi Çocuk *Başsağlığı *Alttan Almayan Altan'a *Çalın
Tükendi
Tasvir gibi bakma öyle yüzüme Bakar gibi gökyüzüne Mahzun mahzun Mazlum, Mazlum!.. Ölmekle silinir mi sandın, Silinir mi, bre hâyin, İnsanları sevme suçun?.. (…) *Oktay’a *Tansık Gerçekliği * İntizar *Bir Enik İçin Çin Şiiri *Miraç *Canhavliyle *Akşamla İntihar *Bir Resmin Karşısında *Bir Söylenti *Sisley’den *Aşk Çocuğu *Konuş *Bahar Yazısı *Rezistans *Takaza *Acel *İdris’in Şu İşi! *Düşe Durduk Bir Eyyam *Allah Kabul Etsin ki...*Poetika *Fotofiniş *Çok Bi Çocuk *Başsağlığı *Alttan Almayan Altan'a *Çalın
A’mâk-ı Hayâl, son devir Türk edebiyatımızın klasikleşmiş eserleri arasında mümtaz bir yere sahiptir. Eserde, felsefî-tasavvufî bilgi ve tecrübeler, geleneksel bir yöntem olan öğretici dil usulüyle okuyucuya sunulmuş, yazıldığı dönemin sosyokültürel sorunlarına da yer yer değinilmiştir. Ayrıca gerektiğinde açık bir şekilde, gerektiğinde remiz yoluyla birçok ayete, hadis-i şerife ve tasavvufî inceliğe atıfta bulunarak yazılmış bir seyr u sülûk hikâyesidir. Şehbenderzâde Filibeli Ahmed Hilmi, kendi tefekkürün
Baldwin’in on yıl yaşadığı ve yaratıcılığını bulduğu Paris’te yazdığı Givanni’nin Odası, (1956) o günler için işlenmesi bir hayli cesaret isteyen bir konuyu, “eşcinsel aşk”ı ele alıyor: Amerikalı beyaz delikanlı David’in Paris’te İtalyan garson Giovanni ile yaşadığı eşcinsel ilişki, toplumsal değer yargılarının baskın çıkışıyla bu ilişkiden kaçıp ve evli bir erkek olarak “güvenli” bir hayat sürmek için eski sevgilisi Hella’ya sığınması ve bütün bu çabaların üçüne de trajik sonuçlar getiren sonuçsuzluğu...
Tükendi
"Bir Salı sabahı uyandım. Bütün gazeteler hayatta en çok sevdiğim kadının bir cinayet işlediğini yazıyordu.Bunu hiç beklemiyordum. Beynimden vurulmuşa döndüm. İç dengelerim şiddetle sarsıldı. Oysa gerçeği biliyordum ama bana kimse kek bir şey sormamıştı.Onu mahkûm etmişlerdi! kapı çalındı. İki asker beni almaya gelmişti. İç savaş çıkmış, seferberlik ilan edilmişti. Bunu bekliyordum. Hiç şaşırmadım. Bunu uzun zamandır korku ve kuşkuyla hep bekliyordum. Hazırlandım ve o Salı sabahı evden çıktım. Genç bir öğ
Tükendi
Ah, ben bu zaafı onların yanında neden göstermiştim? Şimdi ne kadar utanıyorum! Ne söyleyeceğimi şaşırmıştım. Bunu ancak yine metanetimle tamir edebileceğimi düşündüm. Bu anda her şeyden, hatta kendimden bile iğreniyordum. Artık beyhude yorgunluk, bu faydasız didişmeden bıktım... Gözlerimden akan yaşlar, ruhumda yanan ateşle kurumuştu. “Romanlarında kırılgan aşkların duygu yüklü dünyasını aksettiren Güzide Sabri’nin en önemli romanı, ilk baskısı 1905’te yapılan Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi’dir. Öl
“Bu eserin edebiyatımızda ve bütün hayatımızda devam edip giden neticeleriyle karşılaştığımız hissî edebiyata yol açtığını bir daha tekrarlayalım.” Ahmet Hamdi Tanpınar Namık Kemal’in Magosa’da sürgündeyken yazdığı Zavallı Çocuk, dönemin popüler konularından gençlerin rızaları dışında evlendirilmelerini, ailelerin çocuklarının hayatlarına müdahale etmelerinin acı neticelerini ele alır. İlk kez 1874’te Güllü Agop’un Osmanlı Tiyatrosu’nda sahnelenen Zavallı Çocuk, birbirini seven iki gencin trajik hikâyesiy
Yangın gündüz yandı, gece yandı, ertesi günü oldu, hâlâ yanıyordu. Biz İstanbul’da hiç ev kalmadı zannettik. Çünkü etrafımız göz alabildiği kadar virane olmuştu. Yalnız bacalar gözüküyor, her yandan dumanlar tütüyordu. Bilmiyoruz kaç saat olmuştu, biz hiçbir şey yememiştik. Evde babamızın getirdiği pastırmalar, peynirler, tereyağları, kuru üzümler, incirler vardı. Hepsi, hepsi yandı efendim. “Çocukluğumu, delikanlılığımı ve kırkına merdiven dayayan yaşımı kitaplarında toplayan bir yazıcı olduğu için onu, şu
Yangın gündüz yandı, gece yandı, ertesi günü oldu, hâlâ yanıyordu. Biz İstanbul’da hiç ev kalmadı zannettik. Çünkü etrafımız göz alabildiği kadar virane olmuştu. Yalnız bacalar gözüküyor, her yandan dumanlar tütüyordu. Bilmiyoruz kaç saat olmuştu, biz hiçbir şey yememiştik. Evde babamızın getirdiği pastırmalar, peynirler, tereyağları, kuru üzümler, incirler vardı. Hepsi, hepsi yandı efendim. “Çocukluğumu, delikanlılığımı ve kırkına merdiven dayayan yaşımı kitaplarında toplayan bir yazıcı olduğu için onu, şu
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 80-100 / Aktif Sayfa : 5