Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
kızı olan Sabite, akrabalarının çevirdiği miras entrikalarıyla sefaletin pençesine düşer. Yaşadığı tüm sıkıntılara rağmen ilkelerinden ödün vermeyen genç kadın, dostlarıyla beraber uzun ve zorlu bir hak arama mücadelesi başlatır. Yayımlandığı dönemde büyük yankı uyandıran Sefalet, çaresizliğin olduğu kadar sağlam bir kadın dayanışmasının da romanıdır. Sırpçaya da çevrilen roman Saint Sava ödülüne layık görülmüştür. Emine Semiye (1868-1944) Emine Semiye tarihçi, devlet adamı ve hukukçu Ahmet Cevdet Paşa ile
kızı olan Sabite, akrabalarının çevirdiği miras entrikalarıyla sefaletin pençesine düşer. Yaşadığı tüm sıkıntılara rağmen ilkelerinden ödün vermeyen genç kadın, dostlarıyla beraber uzun ve zorlu bir hak arama mücadelesi başlatır. Yayımlandığı dönemde büyük yankı uyandıran Sefalet, çaresizliğin olduğu kadar sağlam bir kadın dayanışmasının da romanıdır. Sırpçaya da çevrilen roman Saint Sava ödülüne layık görülmüştür. Emine Semiye (1868-1944) Emine Semiye tarihçi, devlet adamı ve hukukçu Ahmet Cevdet Paşa ile
Tükendi
İstanbul’un bir paşa konağında doğacak bebek için sütanne aranır. Anadolu’nun bir köyünden getirilen, yeni doğum yapmış Selime, beraberinde kırk günlük oğlu Salih’le konağa alınır. “Küçük Paşa” olarak çağırılan Salih yedi yaşına kadar burada, Büyük Paşa’nın oğlu gibi yaşar, ta ki paşanın ölümüyle kapı önüne konana dek. Hiç tanımadığı köyüne, doğru dürüst hatırlamadığı anne babasına dönen Salih’i eziyet dolu günler beklemektedir... Ebubekir Hâzım Tepeyran Küçük Paşa’da köy-kent uçurumuna, köylerdeki eğitimsi
Ahmet Efendi ile Hulusi Efendi, Fransız Tiyatrosu’nda sahnelenen bir oyunu izlemek üzere gittikleri Beyoğlu’nda fazlaca içip sarhoş olur, geç saatte yağmur bastırınca geceyi geçirmek için bir geneleve giderler. Ahmet Efendi’nin karşısına çıkarılan kız “henüz 17 yaşındaki” Kalyopi’dir. O geceyi izleyen günler, hem Kalyopi’nin hem de Ahmet Efendi’nin hayatını tümüyle değiştirecektir… Tanzimat Dönemi eserlerinde “ahlaksız kadın” tiplemesine çoklukla rastlanır. Ancak bunlar, genellikle erkek başkişisini yolunda
Namık Kemal için tiyatro, halka doğrudan ulaşabilmesi bakımından oldukça önemli bir türdür. Vatan yahut Silistre oyununda da vatan sevgisini türlü duygularla çarpıştırıp nihayet hepsinden üstün çıkararak halka vatan fikrini ve sevgisini aşılamak ister. Kırım Savaşı’nın yaşandığı yıllarda Zekiye ve İslam Bey arasında yeni başlayan aşk, İslam Bey’in cepheye gitmesiyle beklenmedik bir hal alır. Zekiye İslam Bey’in ardı sıra erkek kılığına girerek Silistre savunmasına katılır ve böylece savaş meydanında aşkın
“Beyin haysiyetinden bu kadar kaybettikten sonra, hayati faaliyette insanın filden, karıncadan, leylek veya zürafadan hiçbir farkı kalmıyor. Rabbim! Her zevki tatmin edecek ve ismi yine ‘sanat ve edebiyat’ olacak olan felsefe taşını nasıl bulmalı!” Ahmet Haşim şairliği kadar nasir kimliği de ön planda olan bir söz ustasıydı. Küçük bir tahtakurusundan büyük medeniyet sembollerine, dert edindiği tüm meseleleri kâğıda dökmekten imtina etmedi. Bize Göre’de yer alan ve Mehmet Kaplan’ın yayıma hazırlarken “dolgun
Mehmet Rauf’un bütün eserleri içinde şöhretini borçlu olduğu esas eseri Eylül’dür. Şiir ve musiki dolu bir aşkın ele alındığı roman, edebiyat tarihimizin ilk başarılı psikolojik romanı kabul edilir. Romanda “yasak aşk” teması, cinselliğe dönüşmeden, “eylül” ayının hüzünlü atmosferinde çarpıcı bir şekilde işlenir. 1899-1900 yıllarında Servet-i Fünun dergisinde tefrika edildikten bir yıl sonra kitap halinde basılan Eylül, girift ruh tahlilleri ve çarpıcı tabiat tasvirleri ile ele aldığı konuyu başarıyla işley
İlk önce 1901’de İkdam gazetesinde “Alafranga” adıyla tefrika edilmeye başlanan fakat sansür heyeti tarafından neşri durdurulan ve ilerleyen yıllarda Sabah gazetesinde tefrika edildikten sonra 1911’de kitaplaşan Şıpsevdi, Hüseyin Rahmi’nin en önemli romanlarındandır. Meftun Bey adlı baş karakterinin kişiliğinde yanlış Batılılaşma temasına yoğunlaşan ancak bunu alışılmışın dışında olaylarla zenginleştiren bir eserdir. Romanda, Meftun Bey ve ailesi etrafında yaşanan hadiseler akıcı bir dil ve mizahi bir üslup
Udi
Fatma Aliye’nin 1899’da yayımlanan romanı Udi’nin merkezinde bir müzisyen kadının, Bedia’nın talihsiz yaşantısı yer alır. Aldatılmış, yuvası dağılmış, hakir görülmüştür Bedia. Acılarını da hep musikiyle, uduyla teskin etmiştir. Zamanı geldiğinde ayağa kalkma cesaretini göstermiş, kendi ayakları üzerinde durmak için savaş vermiştir. Bu savaşında onu yalnız bırakmayan yine udu olmuştur. Bedia acıklı bir kurgunun devindirici bir karakteri değildir sadece; romanın yazıldığı sıralarda emekleme evresinde bulunan
Düşlenen, tümüyle düşsel olan sevgililer, topu topu üç geceye sığdırılan, doyasıya yaşanamayan aşklar, gözlerinden yıldız rüzgârları geçen sevgililer, Paris sokakları, limanlar, yolculuklar, deniz insanları... ve Anadolu. Uzun havalar, halk türküleri... Sisler Bulvarı’yla başka dünyalara doğru yolculuğa çıkacağız biz de, Emperyal Oteli’nde üç gece kalacağız, biraz mehtabı içeceğiz, içimizde isyanlar çıkacak ve Sisler Bulvarı’nda öleceğiz... *Başka Yerde Olmak /Şâhâne Serseri /Başka Adam /Bir, Üç ve Beş /Esk
Tükendi
Düşlenen, tümüyle düşsel olan sevgililer, topu topu üç geceye sığdırılan, doyasıya yaşanamayan aşklar, gözlerinden yıldız rüzgârları geçen sevgililer, Paris sokakları, limanlar, yolculuklar, deniz insanları... ve Anadolu. Uzun havalar, halk türküleri... Sisler Bulvarı’yla başka dünyalara doğru yolculuğa çıkacağız biz de, Emperyal Oteli’nde üç gece kalacağız, biraz mehtabı içeceğiz, içimizde isyanlar çıkacak ve Sisler Bulvarı’nda öleceğiz... *Başka Yerde Olmak /Şâhâne Serseri /Başka Adam /Bir, Üç ve Beş /Esk
“1953’te Sait Faik, ikinci Türk olarak, Amerika’daki Uluslararası Mark Twain Derneği’nin onur üyeliği payesini aldı. Bu kadarı küçük bir haber olarak gazetelerde çıktı çıkmasına ama, sanatçılar gazete sütunları için pek çekici konu değildi. Oysa bundan önceki Mark Twain üyeliği ilk Türk olarak Atatürk’e verilmişti. Şimdi ikinci Türk de Sait Faik oluyordu. Aradan yıllar geçti, bugüne kadar başka hiçbir Türk bu onura layık görülmedi.”
“1953’te Sait Faik, ikinci Türk olarak, Amerika’daki Uluslararası Mark Twain Derneği’nin onur üyeliği payesini aldı. Bu kadarı küçük bir haber olarak gazetelerde çıktı çıkmasına ama, sanatçılar gazete sütunları için pek çekici konu değildi. Oysa bundan önceki Mark Twain üyeliği ilk Türk olarak Atatürk’e verilmişti. Şimdi ikinci Türk de Sait Faik oluyordu. Aradan yıllar geçti, bugüne kadar başka hiçbir Türk bu onura layık görülmedi.”
Size, bize, “mevcutlu” götürülen, az sonra karısından ayrı düşecek olana, Beyoğlu’nun arka sokaklarında çamurlara bata çıka yürüyene, karanlık odalarda kendini arayana, “eksik” sevene, dövülmüş halini kimseler görmesin isteyene, cam yeşili etek giyene, sonbahar uğultusu duymamış olana bakıyor Attilâ İlhan, bakıyor ve onlardan, sizden, bizden şiir yapıyor. İlk kez 1962’de basılan Belâ Çiçeği’nde onun, kendine, hayatından şöyle ya da böyle gelip geçen insanlara, dostlarına, sevgililerine, sokaklara, meydanlar
Size, bize, “mevcutlu” götürülen, az sonra karısından ayrı düşecek olana, Beyoğlu’nun arka sokaklarında çamurlara bata çıka yürüyene, karanlık odalarda kendini arayana, “eksik” sevene, dövülmüş halini kimseler görmesin isteyene, cam yeşili etek giyene, sonbahar uğultusu duymamış olana bakıyor Attilâ İlhan, bakıyor ve onlardan, sizden, bizden şiir yapıyor. İlk kez 1962’de basılan Belâ Çiçeği’nde onun, kendine, hayatından şöyle ya da böyle gelip geçen insanlara, dostlarına, sevgililerine, sokaklara, meydanlar
Mehmet Rauf’un ilk polisiye romanı Define’de Başhekim Şakir Feyzi’nin başından geçen maceralara tanık oluruz. Erzurum Hastanesi’nde karşısına çıkan yaşlı bir hastasından öğrendiği miras hikâyesiyle soluğu İstanbul’da alan doktor, eldeki şifreli metni çözmeye ve mirasın sahibini aramaya koyulur. Sherlok Holmes ve Arsen Lüpen maceralarının sıkı takipçisi, polisiye roman okuru Doktor Şakir Feyzi, definenin esrarını çözmeye çalışırken türlü belalar ve ölüm tehlikelerinin yanı sıra aşkla da karşılaşacaktır. Meh
Mehmet Rauf’un ilk polisiye romanı Define’de Başhekim Şakir Feyzi’nin başından geçen maceralara tanık oluruz. Erzurum Hastanesi’nde karşısına çıkan yaşlı bir hastasından öğrendiği miras hikâyesiyle soluğu İstanbul’da alan doktor, eldeki şifreli metni çözmeye ve mirasın sahibini aramaya koyulur. Sherlok Holmes ve Arsen Lüpen maceralarının sıkı takipçisi, polisiye roman okuru Doktor Şakir Feyzi, definenin esrarını çözmeye çalışırken türlü belalar ve ölüm tehlikelerinin yanı sıra aşkla da karşılaşacaktır. Meh
Namık Kemal’in ilk kez 1876’da yayımlanan romanı İntibah yahut Sergüzeşt-i Ali Bey’de iyi eğitim görmüş, varlıklı bir ailenin oğlu olan Ali Bey’in kötü bir kadın olan Mehpeyker’e âşık olması sonucunda gelişen olaylar konu edilir. Bu aşkın Ali Bey’de yol açacağı maddi ve manevi yıkım, merak duygusu daima zirvede tutularak anlatılır. Edebiyatımızın ilk “edebi roman”ı olarak kabul edilen İntibah’ta iyi ve kötü keskin çizgilerle birbirinden ayrılmış olarak verilir. Gazeteciliği ve tiyatroculuğuyla topluma yön v
Ömer Seyfettin 1884 yılında Balıkesir’de doğmuş, 1920 yılında vefat etmiş gazeteci, yazar ve askerdir. Türk Edebiyatı’nın önde gelen hikaye yazarların ve Türkçülük akımına yön veren isimlerin başında gelir. Yeni Lisan anlayışına öncülük eden yazarlar arasında yer alan Ömer Seyfettin, Türk Edebiyatının ve özellikle edebi yazın türlerinden “hikaye”nin gelişmesinde büyük katkı sağlayan önemli eserler ortaya koymuştur. Ömer Seyfettin, öğrenimine Gönen, Balıkesir’de başlamış; daha sonra İstanbul’da Mekteb-i Osma
Sabahattin Ali’nin 1944-1947 yılları arasında yazdığı hikâyelerden derlediği Sırça Köşk, hayatını altüst eden, kendisini ölüme kadar götüren o keskin devrede yaşadığı ve hayatını şiddetle etkilemiş olayları da yansıtmaktadır. Ayrıca Sinop Cezaevi’nde karşısına çıkan mahkûmun başından geçenler gibi Rıfat Ilgaz’ın emniyetteki bir sorgusu da bu hikâyelere girmiştir. Sırça Köşk’te biyografik ve otobiyografik parçalarla yazarın kendine döndüğünü söylemek yanlış olmaz. Sabahattin Ali (1907-1948) İstanbul Muallim
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2