Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 100-120 / Aktif Sayfa : 6
Dünya ne kadar büyük inkılaplarla altüst olursa olsun, dünyada erkek daima hâkim, kadın daima onun emirberidir. Kocan, kardeşin, oğlun tepende birer küstah âmirdirler. Hayat piyasasında kadının değeri düşüktür. Her gün sokaklarda kıskançlık vahşetiyle kocaları, amant’ları tarafından bıçaklanarak cesetleri kaldırımlara serilen kadınların fela- ketlerini gazetelerde okumuyor musunuz? Bu sayısız vakalara mukabil hiçbir erkeğin sehpada cinayetinin cezasını çektiğini işittiniz mi? “Onun yaşayan yanı; romancı yet
Dünya ne kadar büyük devrimlerle altüst olursa olsun, dünyada erkek daima hâkim, kadın daima onun emir eridir. Kocan, kardeşin, oğlun tepende birer küstah âmirdirler. Hayat piyasasında kadının değeri düşüktür. Her gün sokaklarda kıskançlık vahşetiyle kocaları, amant’ları tarafından bıçaklanarak cesetleri kaldırımlara serilen kadınların felaketlerini gazetelerde okumuyor musunuz? Bu sayısız vakalara karşın hiçbir erkeğin sehpada cinayetinin cezasını çektiğini işittiniz mi? “Onun yaşayan yanı; romancı yeteneğ
Toplumu en iyi anlatan yazarlarımızdan olan Orhan Kemal, kitaplarında bireyin yaşamını da hiçbir zaman gözden kaçırmamıştır. Baba Evi ve Avare Yıllar'ın devamı niteliğinde olan Dünya Evi de, kimi zaman çelişkilere düşse de her zaman toplumsal olanla biçimlenen, ancak bireysel olanı göz ardı etmeyen, insanı yaşamın gerçekliği içinde ele alan bir roman. Usta bir yazarın kaleminden, umuttan ve aydınlıktan asla vazgeçmeyen bir roman... Orhan Kemal'in kitapları bir okurun hayatta rastlayabileceği o çok nadir ha
Halbuki Muazzez'e karşı olan hisleri büsbütün başkaydı. Onu hariçte bir mevcut, yabancı ve başka bir insan olarak düşünmüyor, kendinin bir parçası; kolu, gözü ve yüreği olarak tasavvur ediyordu. Burada beğenmek veya beğenmemek, sevmek veya sevmemek, hayran olmak veya küçük görmek bahis mevzuu olamazdı; çünkü böyle şeyleri bir kere bile kafasından geçirmiş değildi. Muazzez'e dair içinde uyanan ve şuuruna varan his, onun kendisinden koparılması ihtimaline karşı duyduğu müthiş bir acı oldu. Fakat şimdi bir
Tükendi
Bir sanatkârın eserlerine yönelik anlamlandırma gayreti onun ölümlü yanlarından ziyade geriye bırakmış olduğu eserlerinin çağları aşabilecek anlam dünyasına yönelik olmalıdır. Bunun için de sanatkârdan geriye kalan eserlerin ilk ve tahrif edilmemiş nüshalarına ulaşmak; edebî esere yönelik farklı okuma biçimlerini bu metinlerden hareketle yapmak önemlidir. Elinizde bulunan ve “eleştirel basım” anlayışıyla hazırlanan Kuyucaklı Yusuf’un ortaya çıkış amacının bu olduğunun altını çizmek isteriz. Sabahattin
Tükendi
Bir sanatkârın eserlerine yönelik anlamlandırma gayreti onun ölümlü yanlarından ziyade geriye bırakmış olduğu eserlerinin çağları aşabilecek anlam dünyasına yönelik olmalıdır. Bunun için de sanatkârdan geriye kalan eserlerin ilk ve tahrif edilmemiş nüshalarına ulaşmak; edebî esere yönelik farklı okuma biçimlerini bu metinlerden hareketle yapmak önemlidir. Elinizde bulunan ve “eleştirel basım” anlayışıyla hazırlanan İçimizdeki Şeytan’ın ortaya çıkış amacının bu olduğunun altını çizmek isteriz. Sabahattin Ali
Tükendi
Edebiyatımızda Batı tarzı romanın en nitelikli ilk örneklerini veren Halid Ziya Uşaklıgil’in dikkate şayan eserlerinden biri Kırık Hayatlar. Evli, iki kız çocuğu babası ve ailesine bağlı doktor Ömer Behiç, zamanın kibar geçinen ailelerinden birinin kızı olan Neyyir’in cazibesine kapılır. Ömer Behiç huzurlu ailesi ile yasak ilişkisi arasında bocalarken, küçük kızı Leyla’nın menenjitten ölmesini ilahi bir uyarı olarak görür ve bu gizli ilişkiyi sonlandırır. Sevgili karısı Vedide’ye ve yuvasına döner. Halid Z
“Bu eserin edebiyatımızda ve bütün hayatımızda devam edip giden neticeleriyle karşılaştığımız hissî edebiyata yol açtığını bir daha tekrarlayalım.” Ahmet Hamdi Tanpınar Namık Kemal’in Magosa’da sürgündeyken yazdığı Zavallı Çocuk, dönemin popüler konularından gençlerin rızaları dışında evlendirilmelerini, ailelerin çocuklarının hayatlarına müdahale etmelerinin acı neticelerini ele alır. İlk kez 1874’te Güllü Agop’un Osmanlı Tiyatrosu’nda sahnelenen Zavallı Çocuk, birbirini seven iki gencin trajik hikâyesiyle
Sait Faik bu kez bir ay boyunca izlediği adliye mahkemelerindeki “tutukluların” öykülerini yazıyor. Bu kişiler Sait Faik’in bildik evreninin bildik yüzleri: kimsesizler, yoksullar, işsizler, balıkçılar, oyun olsun diye hırsızlık yapan çocuklar... Ve öte yanda yargının soğuk yüzünü yansıtmaktan uzak, iyicil yargıçlar çıkar karşımıza. Suçlu olarak mahkemede bulunan çoğu kişiyi, önce insan olduğunu anımsatan ayrıntılarla, onların önce bir oğul ya da bir baba olduğunu vurgulayarak anlatır Sait Faik. Aslında ona
"Hüseyin Rahmi'nin batıl itikatları kendine mevzu edindiği romanlarının arasında bir romancı gözüyle en kusursuzu, bir okuyucu gözüyle en eğlencelisi Gulyabani'dir." - Halide Edib Adıvar "İçinde hakikaten bütün bir âlem yaşayan ve çok kudretli tekniği sayesinde en olamayacak şeylere en mümkün vaziyetler mahiyeti veren bu romanı, muharriri büyük bir Garp lisanıyla yazsaydı mühim bir servet kazanırdı." - Nahid Sırrı Örik Basıldığı günden bugüne birçok kuşak tarafından zevkle okunan Gulyabani, bugü
Arabalarımız Salacak İskelesi’ne doğru iniyordu. Başımı kaldırdım. Müsadif-i nazarım olan dehşetli bir köprü tüylerimi ürpertti çünkü ömrümde bu kadar azametli, bu derece dehşetli bir şey görmemiştim. Bu köprü üç kat olarak inşa edilmiş. En üst katında insanlar karıncalar gibi kaynaşıyorlardı. Şimendifer, araba, otomobil gibi vesait-i nakliye köprünün birinci ve ikinci katından gelip gidiyorlardı. “Rüyada Terakki ve Medeniyet-i İslamiyeyi Rüyet tahayyül ettiği ideal toplumu ince ve hayli ilginç ayrıntılarla
Arabalarımız Salacak İskelesi’ne doğru iniyordu. Başımı kaldırdım. Müsadif-i nazarım olan dehşetli bir köprü tüylerimi ürpertti çünkü ömrümde bu kadar azametli, bu derece dehşetli bir şey görmemiştim. Bu köprü üç kat olarak inşa edilmiş. En üst katında insanlar karıncalar gibi kaynaşıyorlardı. Şimendifer, araba, otomobil gibi vesait-i nakliye köprünün birinci ve ikinci katından gelip gidiyorlardı. “Rüyada Terakki ve Medeniyet-i İslamiyeyi Rüyet tahayyül ettiği ideal toplumu ince ve hayli ilginç ayrıntılarla
Bu kitapta Sait Faik’in deniz kokusuyla, çocuk sesleriyle, balıkçı sohbetleriyle, martılarla, türlü türlü balıklarla donattığı sıcacık hikâyeleri bir araya getirildi. Seçme Hikâyeler, Milli Eğitim Bakanlığı’nın ilköğretim öğrencileri için belirlediği 100 Temel Eser’de yer almaktadır. * Stelyanos Hrisopulos Gemisi * Zemberek * Çamaşır İpleri ve Don Gömlek Hayaletleri * Ben Ne Yapayım ? * Havuz Başı * Uzun Ömer * Kraliçenin Evinde * Açık Hava Oteli * Diş ve Diş Ağrısı Nedir Bilmeyen Adam * Bir İlkbahar
Bu kitapta Sait Faik’in deniz kokusuyla, çocuk sesleriyle, balıkçı sohbetleriyle, martılarla, türlü türlü balıklarla donattığı sıcacık hikâyeleri bir araya getirildi. Seçme Hikâyeler, Milli Eğitim Bakanlığı’nın ilköğretim öğrencileri için belirlediği 100 Temel Eser’de yer almaktadır. * Stelyanos Hrisopulos Gemisi * Zemberek * Çamaşır İpleri ve Don Gömlek Hayaletleri * Ben Ne Yapayım ? * Havuz Başı * Uzun Ömer * Kraliçenin Evinde * Açık Hava Oteli * Diş ve Diş Ağrısı Nedir Bilmeyen Adam * Bir İlkbahar
“Bu aşk günahının bütün yasak lezzetleri onun aşk susuzluğunu öyle kendinden geçirerek sakinleştiriyordu ki artık bu sevdanın dışında kalan hayatın ayrıntıları siliniyordu.”Halit Ziya Uşaklıgil, Türk edebiyatının ilk yetkin romanlarını üreten, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Kendisine kadar, romancı muhayyilesiyle doğmuş tek muharririmiz yoktur,” dediği, eşine rastlanmayan bir yazar. Aşk-ı Memnu ise ikonik karakterleri hafızalara kazınan ve birçok dile çevrilmiş cesur bir yasak aşk anlatısı.Adnan Bey’in Boğaziçi’n
Seneca (İÖ 4 – İS 65): Devlet adamı ve filozofluğunun yanı sıra Roma tarihinin en önemli söylev ustalarından biri ve tragedya yazarıdır. Antik Yunan tragedyalarına ait temaları Roma'ya özgü süslemelerle bir kez daha ele almıştır. Sahneye konmak için değil, daha çok okunmak için yazılan bu tragedyalar 16. yüzyılda İtalyan hümanistleri tarafından yeniden keşfedilmiş, Rönesans yazarlarına örnek oluşturmuştur. Troialı Kadınlar savaşın acımasızlığını, sınırsız isteklerin ağır bedellerini, hayatın bilinmezlikleri
Büyük şehirlerimizden birinin parkında her sene kurulan bir panayırda çeşit çeşit eğlence yerlerinin arasında geziyordum. Koskocaman dönme dolaplar, atlı karıncalar, esrarlı mağaralar, motosikletle dolaşılan ölüm silindirleri, bira, şarap büfeleri, nişan atma yerleri, türlü türlü piyangolar, vücutsuz başlar, elli santimlik cüceler, görülmemiş varyeteler, altı ayaklı danalar, burnuna kadar bütün vücudu kıllı yaradılış cilveleri, güldüren aynalar insanı önlerinde durmaya, içeri girmeye zorluyordu. Her salaşın
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 100-120 / Aktif Sayfa : 6