Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 780-800 / Aktif Sayfa : 40
F. Scott Fitzgerald’ın uzun öyküsü Babil’e Dönüş, Charlie isimli bir adamın gençlik heveslerini doludizgin yaşadığı Paris’e, yıllar sonra tekrar dönüşünü ve orada geçmişle yüzleşmesini anlatır. Bu öyküde Paris, bir şehir olarak değil adeta bir hatırlatıcı, bir hesap sorucu olarak bulunur. Peki Charlie bu geçmiş hesaplaşmasından nasıl çıkacak, velayetini almak istediği kızı ile şehrin geçmişi arasında ne yapacaktır? Kısa bir romana benzeyen bu uzun soluklu öykü, karakterin sancılarını okura en canlı şekliyle
Tükendi
DÜNYA ÜZERİNDE YÜZBİNLERCE OKURA ULAŞMIŞ BÜYÜLÜ BİR MASAL! EDEBİYAT TARİHİNDE AĞAÇ SEVGİSİNİ ANLATAN EN İYİ ÖYKÜ! Jean Giono'nun, dünya çapında ses getirmiş, tartışmalar yaratmış olan Ağaç Diken Adam'ı, yaşamının son otuz yılını, yüzlerce hektarlık çorak bir alanı tek başına yeniden ağaçlandırmaya adayan ve bunu başaran olağanüstü bir karakterin hikâyesi. Doğanın, insan emeğini nasıl da fazlasıyla ödüllendirdiğinin etkileyici bir kanıtı. Jean Giono'nun bu muhteşem öyküsü gerçek mi? Elzéard Bouffier gerçekt
Tükendi
Dünyaya yaşlı bir insan olarak gelip gitgide çocuklaşsaydık ne olurdu? Ömür tersten aksaydı, biz bebekleşinceye kadar bizim için kurulan kum saati akmaya devam etseydi... Sonra bir gün bir hemşirenin kollarına verildiğimizde duruverseydi zaman...Benjamin Button tam olarak böyle bir dünyada yaşamaktadır. Dünyaya seksen yaşında bir adam olarak gelen Button yaşamın tüm kronolojisini alt üst etmektedir. Muhteşem kurgu dünyasıyla seneler evvelinden okuruna ulaşan F. Scott Fitzgerald hayranlık uyandıran bir esere
Tükendi
Öykülerinde “savaş, esaret ve özgürlük” temalarını gerçekçi bir dil ve insanı sarmalayan bir kurgu ile ele alan Tolstoy, bu öyküsünde de yine savaşan insanların ruh hallerini duygulu bir dille anlatıyor ve okura savaşın atmosferini, gereksizliğini ve kasvetini tüm dehşetiyle yaşatıyor. Aynı topraklar üzerinde yaşayan insanların birbiri ile savaşını okurken sadece öldürmeye odaklı olan askerlerin nasıl bir psikoloji içinde olduklarına ve savaşı nasıl içselleştirerek hayatlarının bir parçası olarak kabul ett
Cem Mumcu'nun Binbir İnsan Masalları serisine ait öykü kitabı Hassas Ruhlar Terazisi şimdi "La Balanza de Las Almas Sensibles" ismiyle İspanyolcada... Basta con que lo desees, en ese instante seré tuyo, con que tú lo quieras, en ese momento seré todo tuyo. Aún cuando veas que este pudiera ser ahora mi último suspiro, y hasta mi última exhalación, estaré contigo. No podría marcharme ni teniendo abiertas las puertas, ni tú teniendo el camino libre, ni cuando nosotros estuviéramos a punto de volar, ni siquie
• Sırça Köşk • Yeni Dünya • Değirmen • Kürk Mantolu Madonna • Kuyucaklı Yusuf • İçimizdeki Şeytan
Tükendi
"Doğru değil mi ama? Şu dünyayı adamakıllı görmeden, dünyanın ne olduğunu adamakıllı anlamadan buradan gidecek olduktan sonra ne diye buraya geldik sanki? Yaşadığımızın farkına varmayacak olduktan sonra ne diye yaşıyoruz?" "İyiyi kötüden ayırmak külfetini okuyucuya bıraktığım için özür dilerim." Sabahattin Ali'nin bu nahif ön sözüyle başlayan Değirmen, yazarın şiirden öyküye geçiş evresini yansıtan ilk öykülerini kapsıyor. Her ne kadar yazar, iyiyi kötüden ayırma külfetini okura bıraktığını söylese de se
Tükendi
"Kaçmak, her zamanki gibi her şeyden kaçmak... Görmekten, duymaktan ve beraber ızdırap çekmekten kaçmak... İçimde buna isyan eden bir şey vardı." Eserlerinde toplumcu yönüyle dikkat çeken çıkan Sabahattin Ali, Yeni Dünya'daki öykülerinde insancıl ve hassas duruşuyla öne çıkıyor. Tıpkı yazarın diğer kitaplarındaki gibi "insan"ı merkezine alan 13 öykünün tamamı; yozlaşma, yabancılaşma, sosyal adaletsizlik ve despotizm ana temalarından oluşurken esas güçlerini samimiyetlerinden ve sadeliklerinden alıyor. Yaz
Tükendi
"İrademiz ve kafamız bizi küçültecek bir iş yapmadıkça işkence, sade bir fizyoloji meselesidir. Etlerimiz, sinirlerimiz dayanabildikleri kadar dayanırlar. Sonra, tabiat ne emrederse o olur. Ama ruhumuzu kamçılattırmamak elimizdedir. Hâlbuki ben ruhumun üzerine bir tokat yedim ve bunda kabahatliyim!" İnsana dair hassas duruşunu yaşamının sonuna dek sürdüren Sabahattin Ali, Sırça Köşk ile toplumcu yönünü belirginleştiriyor. Bu esere dâhil edilen 13 öykü ve 4 masal, toplumlar var olduğundan bugüne dek değişme
Tükendi
Salman Rushdie, bu kitap hakkındaki bir söyleşisinde şöyle diyor: "Bu hikâyeleri Doğu, Batı ismi altında yayınlamayı düşünürken en önemi konunun virgül olduğunu gördüm. Zira bana öyle geliyor ki, ben o virgülüm işte, ya da en azından o virgülde yaşıyorum." Edebiyat tarihinin kadim şahsiyetleri ile popüler kültürün, masallar ile tarihin, fantastik ile gerçekliğin kesiştiği bu dokuz hikâye, Doğu ile Batı karşılaşınca neler olduğunu anlatıyor. Fakir bir çekçekçi, inanılmazı gerçekleştirip Bombay'da film yıldı
Saklı, öykünün şiire saygı duruşu denebilecek bir kitap. Ergin Çiftçi, Saklı ile Korsanlar Seyir Defteri Tutmaz adlı kitabındaki öykülerden hayli farklı bir yolda ilerliyor. Saklı, birbirinin izini süren on beş öyküden oluşuyor. Bir dizenin peşine düşülen bu uzun öykü, okurun "Katil kim?" sorusuyla uyanan merakını, birbirinin içine geçen yaşamların açtığı patikalara sürüklüyor. O patikalarda ilerlerken, bir üniversitedeki edebiyat topluluğunda şiirin bir araya getirdiği gençlerin ömürleri boyunca nasıl bir
Tükendi
Derler ki ölüm, savaşın en yakın arkadaşıdır. Birbirleri için yapmayacakları şey yoktur fakat savaş açgözlü olan taraftır ve hep daha çok ölüm bekler. Ülkesindeki savaştan kaçmaya ve özgürce yaşamaya çalışan fakat bunu başarmakta zorlanan bir adamın hissettiği mecburiyet, hayatında iyi olan ne varsa paramparça eder. Görev bilinci ve güçsüzlüğü onu daha büyük bir savaşla baş başa bıraktığındaysa bir karara varmak hiç kolay olmaz. Usta yazar Stefan Zweig Mecburiyet’te, “İnsanlığın ötesinde hiçbir vatanı
Çılgın bir dünyada yaşadığınız vakit aklı başında olmak bir kabahattir. Mevcut düzeni bozacak her türlü girişim delilere özgü diye adlandırılırken toplumun sıradanlığına, dünyanın çivisinin çıkmışlığına, haksızlığa, hukuksuzluğa başkaldırmak olacak iş değildir. Doktoru olduğu hastanedeki düzensizliklerle ve yolsuzluklarla mücadele etmeyi deneyip başarısız olan Andrey Yefimiç, sonunda her şeyi oluruna bırakarak bu bozuk çarkın bir dişlisi hâline gelir. Fakat bir gün öteki dişlilerin kendisini avlayacağınd
Oscar Wilde Reading Zindanı Baladı adlı muhteşem manzumesinde Charles Thomas Wooldridge adlı bir askerin kısa süren hapishane yaşamını ele alır. Wooldridge, Kraliyet Atlı Muhafız Alayı'nda bir subaydır. Genç karısının kışladaki askerlerden biriyle gizli gizli görüştüğü dedikodusunu duyar. Deli gibi sevdiği karısı Laura'yı girdiği bir hiddet nöbeti sonucu öldürdükten sonra gidip polise teslim olur. Mahkeme onu taammüden cinayetten idam cezasına mahkûm eder. Ancak Wooldridge'in iyi halinden emin olan halk, on
Tükendi
Ödüllü öykücü İsahag Uygar Eskiciyan Konteyner Zaafı'nda rutinlere getirdiği eleştirilerle kara mizah çıtasını yükseltirken öykücülükteki yerini sağlamlaştırıyor. Gündelik hayatın çatlaklarına sızarak boşlukları gerçekdışı unsurlar ve sıradışı karakterlerle renklendiriyor. Hissedenlerin melankolisine, düşünenlerin ise komedisine kapıldığı somurtuk dünyaya nanik yapan oyunbaz bir zihnin alegorik çalımları...
Öykünün Özgür Hali.. Mehmet Güreli'nin öyküleri, Çetin Altan'ın deyişiyle, "modern deneme"ler aslında. Bilginin derinliklerinden hayal gücünün enginlerine açılan, hiçbir kalıba sığmayan özgün metinler. "Geleceğin habercisi" Boris'in, tarihin, edebiyatın ve sanatın sınırlarını zorlamaya adadığı yaşamı, gittikçe bu kavramlarla bütünleşiyor, Boris tarihin potasında, bütün eğrileri ve doğrularıyla dünyaya karışıyor. Sibel, Cemil ve diğerleri ise onun izini süren -belki de açtığı yoldan ilerleyen- neredeyse o
Tükendi
Çocukluğu Birinci Dünya Savaşı içinde geçen, Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarında okul çağına gelen, Cumhuriyet Türkiye'sinin ilk yıllarında öğretmenliğe başlayan Havva Birkan, doksanlı yaşlarında o yılları anlattı. Bize de bunları yazıya dökmek kaldı. Cumhuriyet'in yaratmış olduğu ve toplumu sarıp sarmalamış olan büyük enerji ile dolan, kendi içlerindeki mucizevi güçle Anadolu'nun her köşesine dağılıp öğrencilerine içlerindeki otansiyeli hatırlatan ve onlara dünyayı tanıtan, bu amaç için ömrünü adayan
"...Bu eserde yer alan hikâyeler; yirminci yüzyılılın son çeyreğinde, hür dünyanın gözleri önünde, üstelik de tarihin canlı olarak kaydettiği en kanlı katliamlardan biri olan "Hocalı Soykırımı"na maruz kalan; Ermenistan'ın, Azerbaycan topraklarının yüzde yirmisini işgal etmesi nedeniyle, binlerce yıllık ata yurtları Dağlık Karabağ'dan; Şuşa, Hankendi, Kelbecer, Laçin, Zengilan, Cebrayıl, Gubadlı, Ağdam ve Fuzulî'den göçe zorlanan, sürgün edilen; bugün dahi kendi evine dönemeyen ve sürgün hayatı yaşayan bir
Tanıdık bir ağrı var Recep Kayalı'nın öykülerinde. Uzaklarda olduğunu sandığımız ama yakamızı bırakmayan bir ağrı. Kelimelerin arkasına saklanan küçük dünyaların sızısı. Dünyayla cezalandırılmış babaların kamburunu sırtında taşıyan çocuklar, ruhlarındaki boşluğu harf harf doldurmaya çalışan genç adamlar ve onların gerçeğe çok yakın duran gerçekdışılıkla iç içe geçmiş hikâyeleri, şiirden el almış, gördüğünü gösteren, görülmeyenleri de hissettiren, kendi yatağını bulmuş bir dille yeniden yoğruluyor bu kita
Yeni bir yola çıkarken, hayal kurarken, zor günler yaşarken, karar vermen gerekirken, dinlenirken, tohum ekerken, beklerken, bir dönemi sonlandırırken, yeni bir sayfa açarken bir masal iyi gelir! Bu kitapta, her gününe ilham üfleyecek 99 masal bulacaksın. Bir mola vermek istediğinde kitaptaki masallar, mesajlar, sorular ve alıntılar, kalbine bakmak için yol gösterecek. Haydi hiç beklemeden oyuna başla, kitabı aç, bir masal seç, kalbine dön, dinle.
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 780-800 / Aktif Sayfa : 40