Türk edebiyatının en özgün ve
gerçekçi yazarlarından Orhan Kemal,
roman, oyun ve öykülerinin hepsinde yoksul,
hayatla mücadele etmek zorunda
olan ama umudunu, yaşama sevincini
kaybetmeyen insanlardan söz eder.
Aslan Tomson-Köpek Yavrusu'ndaki yedi öykü,
yine aynı dünyanın çocuklarını anlatıyor.
Dönem etkilerinin çocuk edebiyatına nasıl
yansıdığını gösteren bu yapıt, Orhan Kemal
külliyatını eksik bırakmamak adına
önemli bir adım.
Modern edebiyatın en çetrefil, dilin, anlatının sınırlarını yıkıp geçen, roman türünü bambaşka ihtimallerle tanıştıran yazarı James Joyce için, Beckett "onun eserleri şeyle ilgili değil, o şeyin ta kendisidir," der. Jorge Luis Borges, Flann O'Brien, David Foster Wallace, Gabriel Garcia Marquez ve başka sayısız yazarı etkileyen Joyce, sadece Dublin'i ve İrlanda'yı anlatarak evrensel ve zamansız bir edebiyat bıraktı ardında.
Joyce, Dublinliler'de, kalemini felcin merkezinde olan bu şehirde gezdirerek bir ülk
Geçiyoruz. Hem de acelemiz varmış gibi, kimsenin bizi beklemediği, kimseye merhem olamayacağımız yerlere doğru geçiyoruz. Bu geçişte ne ışıltı ne görkem, ne umut ne de gayret var. Bu geçiş yara almayı da yara açmayı da öğrendiğimiz, önce süte sonra kana özendiğimiz ve toprağa bile yettiğimiz bir geçiş. Bir de geride kalanlar var. Bu geçişin sağalmak olmadığını bilenler. Tıpkı kabuk bağlamış bir yaraya bakar gibi geçişimize bakıp 'Sen bu yaranın kabuğusun, kaşırsam kanarım, düşersen ne âlâ,' diyenler.
Mizgi
İngilizce öğretmeni Nilüfer Çınar Gökkaya'nın, samimi, akıcı, sevgi dolu üslubuyla kaleme aldığı
bu kitabı keyifle okuyacak, yazar Gökkaya'nın hayatının duraklarında ilerlerken yaşamla ilgili
gerçeklere tanıklık edecek, bol bol bilgi, umut ve sevgi biriktireceksiniz.
Bir Hikâyem Var Rengi Mavi, kalbinizin başucu kitabı olmaya aday...
"İnsanın hayatında hep yapmak istediği, ama bir türlü kendinde o gücü bulamadığı anlar vardır.
Benim de hayat serüvenimde, yaşıma rağmen yüreğimde, düşüncelerimde, elimde, avuc
"Bomba ülkenin kalbinde patladı." Uzaklarda bir yerde kimileri sağır oldu, kimileri kör kaldı. Her Kötü Geceden Sonra bazı klişelerin boynunu vurarak başlıyor. Baran Güzel'in tercihi en zayıf halkaları ayıklamak değil, onlara bahaneler sunmak da değil. Güzelce yalanlar, bir kurgu, bir montaj. Güncelin partikülleri saçıldıkları boşlukta, meydanda gözle görülebiliyor: tatminsiz tipler, sıkıntı ağaçları, yas planyası, devrimciler, akran baskısı, ekranlar ve tweet'ler, tweet'ler...
Her Kötü Geceden Sonra tüm
"Gidişleri özleyen bir Gülsun yaşıyor hâlâ içimde. Gurbet iklimlerinde üşümüş Gülsun'a inat yaşayan. Bu şehirden kimin için gidilirdi? Kime gidilirdi? Kime kaçılırdı? Lüks otellerin çay salonlarında, uzak diyarların iklimini kadehlerine karıştırıp yudumlayanlara dalıp gitmiş bir Gülsun. Kazanılan bir burs. Uzak diyarların iklimini koklatan... O kokunun karşısına annenin gözyaşları çıkar. Babanın dudağı hayır demek için bile aralanmaz. Kız başına, tek başına gâvur memleketlerine gitmek..."
Fatma Barbarosoğl
Kulaklarına fısıldanan sesleri en çok duyan,
içlerinde biriken zehri farkına varmadan ekip biçenlerin hikâyeleri...
"Göbeğim büyümüş iyice. Her şeyi karnımda toplamışım. Bütün o özlediklerim, özendiklerim. Bıktıklarım, biriktirdiklerim. Hepsi dert olmuş. Karnımda. Perdenin arkasından sokağa bakıyorum. Dışarda gürül gürül akan bir dünya, bensiz. Herkes bir yerlere gidiyor. Telefonlar ellerinde. Ya konuşuyor, ya mesaj yazıyor ya da fotoğraf çekiyorlar. İnsanları var. Ben evde tek başıma."
Hayatın yokuşu kad
Bıyıkları terlemeden koca adam olmuş oğlan çocukları, oğlan çocuğu kalmış koca adamlar,
kazanmak için her şeyi yapanlar, kaybetmeyi şeref meselesi hâline getirenler...
Ömer Çelik, Ferhat Notları'nda kendine has sakin, ironik, soğukkanlı ama bir o kadar trajik dille
çağdaş edebiyatta zaman zaman hasret kaldığımız birini, halis "insanı" anlatıyor. Bizi köyler,
kentler, hüzünler, sevinçler, muziplikler, gerçek ve gerçeküstü arasında öykünün çeşitli
imkânlarıyla dolaştırırken asla vazgeçmiyor bundan. Hırslar, n
"Kadın noir vizyonunun bu belirgin güçlü yönü, tanınabilir bir stil değil, daha ziyade başkaldırıcı derecede dişi, tabii ki feminist bakış açısıdır. Bu kitap yirmi birinci yüzyılın sosyolojik realizmden (Cha) Grand Guignol sürrealizmine (Oates); erotik cilvelilikten (Bender) karanlık masal determinizmine (Khaw) kadın seslerini, kayda değer bir çeşitliliğini bir araya getiriyor. İşte karşınızda Lisa Lim'den müthiş bir şekilde ruhsuz çizimleri olan bir öykü, Margaret Atwood'dan müthiş bir şekilde ortaya konul
"Karanlık büyüdükçe öfkesi artıyor. Nihayet avcının dişleri ense kökünde. O zaman anlıyor. Av
da avcı da birdir. Bir ömür kovaladığı da, kaçtığı da kendisidir. Zapt edilemez bir iştahla
yakaladığı da aslında kendi kuyruğudur."
Yolun sonu belki de başına çıkar. Belki bitiş, başlangıçtır aslında. Belki de yaşamak, aslında
hatırlamaktan ibarettir ve yaşam, genç girip yaşlı çıktığımız karanlık bir mağaradan başka bir şey
değildir...
Zaman yolculuğunun mucidi Kadir Bayat, bir ömür kaçtığı ölümü bu defa kovalamay
On dokuzuncu yüzyıl Rus edebiyatının son büyük temsilcilerinden biri olan ve çağının en müzikal dile sahip hikâyecisi olarak nitelenen Vladimir Korolenko, 1879'da sürgüne gönderildiği Sibirya'nın Yakutistan bölgesinde Rus toplumunun en dışlanmış insanlarıyla tanışır ve edebiyatının rotasını bu kesimlere yöneltir. Bir Yakut köylüsünün dünyasını samimi bir dille anlatan ve pek çok dünya diline çevrilen uzun hikâyesi Makar'ın Rüyası (1885), Korolenko'nun söz konusu sürgün döneminin eserlerinden en bilindik ola
Bir zamanlar küçük bir kıza ait olan bir oyuncak robot... Robit, bir gün hurdalıkta uyanır. Oraya
nasıl geldiği hakkında hiçbir fikri yoktur. Sahi, küçük kız nerede?
Robit'in hatırlayabildiği sadece iki buçuk anısı var. Bu anılar sayesinde sevildiğini ve sevginin
insanlar için önemli bir şey olduğunu bilir... Robit, çok geçmeden duygularının onu diğer
robotlardan farklı kıldığını anlar.
Tüm korkularına rağmen eve ve sahibine dönmek için cesaretini toplar. Bu sırada hayatta
kalmayı gizlice öğrenmiş robot
Romantik Bir Temel Matematik Hikâyesi
Bu hikâye uçarı bir noktaya âşık olan perişan haldeki bir düz
çizginin acıklı hikâyesidir. Ölümsüz edebi eserler arasında
muhakkak yerini alacak romantik bir hikâye...
Bazıları bu hikâyenin, bütün zamanların ortak derdinin
insanın içine işleyen ince bir dışavurumu olduğunu
söyleyebilir. Diğerleriyse bu hikâyeyi yürek parçalayan bir
ikilemin dokunaklı bir incelemesi olarak görecektir.
Veya hayatın gerçek anlamına iyice yabancılaştığımız şu
muğlak zamanda daha yüksek bir
Carl Sternheim, 20. yüzyıl Alman yazınının, özellikle ekspresyonizmin en önemli oyun ve öykü yazarlarından biridir. Toplumsal dönüşümün, hangi zümreden olursa olsun insanı paraya, iktidara ve üne koşullandırmasıyla her türlü ilişkinin ölçüsü haline gelmesine, acı ve ince alayını yöneltir.
En gizli insan niteliklerini sözün kurgusuna büyük bir ustalıkla yedirerek yarattığı yapıtlar, dolambaçlı anlatıma yüz vermez. Doğrudan betimlerken, turnayı gözünden vuran keskin gözlemini, ayrıntıları ve incelikleri zeng
"Ne kadar aydınlatıcı bir kitap! Leinwand keskin zekâsı, özenli araştırması ve bilgili
kararlılığıyla saygın yazarlarımızın Shakespeare'i nasıl ısrarla incelediklerini, kendi
yazdıklarını nasıl şekillendirdiklerini irdeliyor. Usta William bize Shakespeare'le, yedi
edebi ustayla ve kendimizle ilgili çok şey öğretiyor." -EDWARD HIRSCH, A Poet's
Glossary'nin yazarı
***
Usta William, yedi ünlü yazarın (Virginia Woolf, John Keats, Charles Olson, John
Berryman, Allen Ginsberg, Samuel Taylor Coleridge ve Ted Hughe
Halit Ziya Uşaklıgil’in öyküleri, çocuklardan cariyelere, meczuplardan iflah olmaz âşıklara ve toplumu dengede tutan insanlara kadar zengin bir mahalle vitrini gibidir. Özellikle içinde yetiştiği sosyolojiye ait gözlemleri ve kendisine nakledilenleri öykülerinde ustaca birleştirmesi yakın geçmişteki Türk toplumu adına bir sergi izlenimi verir. Temel perspektifi ise merhamettir. Sudan’dan getirilmiş bir genç kız, İstanbul kültüründe kendine yetişmeye çalışan insanlar, savaşın ardından dağılan hayatlar, zorlu
Klasik metinlerimizi günümüz insanıyla buluşturabilmeyi uzun zamandan beri düşünüyordum. Son yıllarda Mesnevî’ye karşı bir ilgilerinin olduğunu da görüyordum. Ancak Mesnevî’yi eline alıp baştan sona okuyanların sayısı çok azdı ve kanaatimce Mesnevî yeterince anlaşılmıyordu.Mesnevî’yi ruhuna uygun olarak çocuklar ve gençlere nasıl okutabileceğimi düşündüm ve bunu hayvan hikâyeleri üzerinden yapmaya çalıştım. Hayvan hikâyeleri yayınlandı ve ilgi gördü. Hikâyede geçen olayları ve hayvanları açıklamak iyi oldu,
Maskeleri düşüren sivri dilli öyküler... Caz Çağı'nın, adından en çok söz ettiren yazarlarından biri olan Dorothy Parker, Delidolu Yayınları tarafından iki cilt hâlinde yayımlanacak ''Toplu Öyküler''i ile ilk kez Türkçede. Amerikalı yazarın yirmi yedi öyküsüne yer veren ilk cilt Yarın Berbat Bir Gün; aşka inanmayanların, aşktan sarhoş olanların, aldatanların, aldatılanların, kazananların, her daim kaybedenlerin, cesurların, korkakların ve daha nicelerinin hayatına göz kırpıyor. 1920'ler ve 30'ların ruhunu g
daha yeni sustu radyodaki her dakikadaki nostaljik müzik. telefon telesekretere bağlı ve televizyon kapalı. ben insanlığımı yaşıyorum dışarıdaki yıldızların içerideki aydınlığında. parmaklarım beynime hükmediyor, ellerim yüreğime el koymuş. gözlerim kulaklarımla bir söyleşide deme gitsin. ayaklarım her bir yere gidiyor hiç gitmediği halde. şimdi hiçbir şey hatırlamıyorum. ne güzel, sadece bakıyorum. şimdi hiçbir cevap sormuyorum, sağırlığımla mağrurum. vay vay insanlığıma vay yıldızlara vay aydınlığa.
Severek okuyacağınız dört öykünün her biri gerçek olaylardan alınarak oluşturulmuş; yazarın güçlü gözlem ve mizah yeteneği ile betim gücü birleştirilerek yazılmış bu öyküler güncelliğini koruyor.
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 820-840 /
Aktif Sayfa : 42
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.