DEYİMLER ve ATASÖZLERİ dilimizin en büyük hazineleridir. Uzun deneme
ve gözlemlere dayanılarak söylenmiş ve halka mal olmuş bu söz grupları
yazılarımıza ve anlatımlarımıza müthiş bir renklilik ve canlılık katar. Bazen
saatlerce anlatmaya çalıştığımız bir konu, bir deyim veya atasözü ile bir
anda dilimize tercüman olur.
Yıllarca dilimizde dolaşan atasözlerin ve deyimlerin kaynağını büyük bir
merakla araştırarak ilginç öykülerini derledik. Bu kitaptaki öyküleri sizler de
keyifle okuyacaksınız.
R-Z HARFLERİYLE
DEYİMLER ve ATASÖZLERİ dilimizin en büyük hazineleridir. Uzun deneme
ve gözlemlere dayanılarak söylenmiş ve halka mal olmuş bu söz grupları
yazılarımıza ve anlatımlarımıza müthiş bir renklilik ve canlılık katar. Bazen
saatlerce anlatmaya çalıştığımız bir konu, bir deyim veya atasözü ile bir
anda dilimize tercüman olur.
Küçük kız doğduğu evde sevilmek için bir sıcaklık, onu şefkatle saran bir eli aramaktan yorgun
düşmüştü.
Hissettiği içsel boşluk onu çaresizliğe sürüklerken çok da korkutuyordu. Evi kalabalık olsa da
derinlerinde hissettiği ruhsal yalnızlıktan ezilen kalbine çok acıyordu. Gençliğinde de bir eli tutmak, tuttuğu ele güvenmek ve onu hep sevmek istedi. Bir yandan da hata yapmaktan, sevilmemekten, reddedilmekten ve önemsenmemekten hep tedirgin olarak... Tüm bu endişelerine rağmen değer görmek, sevilmek için ken
Yazar, kaleminden dökülen öyküleri nereye fırlatıp atacağına karar veremedi önce...
Şöyle bir etrafına bakındı... Önünde uzanan masmavi, engin denizi gördü. Öyküyü ufuk çizgisinin ortasına kadar fırlatıp atıverdi. Ufuk çizgisinde yüzen öyküler dalga dalga kıyaya vurdu...
Çocuklar, denizin kıyısında... Dalgaların kıyıya savurduklarını toplamaya başladılar.
Kucaklarında;
Umut...
Sevgi...
Doğa...
Dayanışma...
Barış...
Ve
"Aylan Bebek" vardı.
Özge, o gün yaşadığı anıyı, kalbinin en gizemli satırlarında bir sır gibi saklar. Ta ki günlükten öğretmene; öğretmenden, savrulan kar tanelerine kulaktan kulağa yayılana kadar...
Minik bir kalbin, soğuk bir dünyayı gül bahçesine çevirişinin öyküsü...
Kalbinin Gözü Olmayanın
Yüz Bin Gözü Olsa Da Kördür.
Beş yaşında kollarını kaybeden Ayşe, ayrılmak zorunda kaldığı okulunun özlemini çekmektedir. Ayak parmaklarının arasına sıkıştırdığı kalem ve fırçayla, günler ve geceler boyu, evlerinin bodrum katında resimler çizmektedir. Bir gün köylerine bir öğretmen atanır. Ayşe'nin resim yeteneğini keşfeder!
Sonra mı?
Okul!
Arkadaşlar!
Resim yarışmaları!
Bitmeyen Umut!
Ödüller!
Kollarına kavuşması!
"Ressam Ayşe" artık herkesin dilinde bir efsanedir!
“Şimdi uzaklarda bir yerlerde, arada yüzlerce, binlerce duvar bile olsa bir kemiğin kırılışını işitebiliyorum. Elektrik düğmelerine basıldığını, bir kapının kapandığını, bir sandalyenin devrildiğini, bir musluğun açıldığını, bir sabunun kayıp yere düştüğünü. Çığlıkları, küfürleri, her şeyi...”
İlk kez 1915'te "Die Weissen Blaetter" adlı aylık dergide yayımlanan Dönüşüm, Kafka'nın en uzun ve en tanınmış öyküsüdür ve yayımlanmasının üzerinden nerdeyse bir asır geçmesine rağmen hâlâ tüm dünyada en çok okunan kitaplar arasındadır.
17 Ekim 1912'de Felice Bauer'e gönderdiği mektupta Kafka Amerika romanı üzerinde çalıştığını, ilerleyemediğini görünce sıkıldığını ve yataktan kalkamaz hale geldiğini, bu nedenle bir öykü yazarak ara vermek istediğini yazar. Dönüşüm işte böyle ortaya çıkar.
Kumaş pazarlam
Ben gönüllere satırlarımla bir huşu ağacı tohumu ektim. Yürekler Yaradan'ın sevgisiyle gölgesinde dinlensin, kuşlar meyvelerinden şifalansın ve dallarında dinlensin, çocuklarsa kabuklarından kayık yapıp yüzdürsün.
Dilerim bu tohum kocaman bir ağaca verilir ve huzura aç gönülleri gölgesinde birleştirir. Zaten Yaradan kendi kelamı ile de müjdelemiştir: "Kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulacaktır."
Bu kitap huzuru aramak için kendi içine yolculuğa çıkan gönüllerin hikâyesidir. Ne demiş Tabduk Emre? Uyanm
Merzubânnâme, "Güzel Çocuklara Güzel Hikâyeler" dizisinin ikinci kitabıdır.
Kitapta Merzubânnâme'den seçilmiş yirmi bir hikâye yer almaktadır. Hikâyelerin tamamı Farsça metinden alınmış sadeleştirilerek daha kolay anlaşılabilir bir dile aktarılmıştır. Merzubânnâme'nin iki açıdan önemi oldukça büyüktür. Birinci önemli özelliği bu kitapta görüleceği gibi içeriğindeki konular ve önemli hikâyeleridir. İkinci özelliği de yazım tarzı açısından sanatlı nesir olması ve taşıdığı edebî üstünlüğüdür. Yüksek sanatlı n
Henüz on üç yaşındayken, annesinin ölümüyle birlikte, ilk defa ölümün soğuk
yüzüyle tanışan Kemal'in, gençliğinin ilk yıllarına kadar ailesiyle yaşadığı olayların
anlatıldığı bir öyküdür bu.
Annesinden yarım kalan, kendisinin ve kardeşlerinin dudaklarındaki yarım kalmış
gülümsemelerini ve sevgi açlığını tekrar bulabilecek midir Kemal? Ya da ömrünün
sonuna kadar ölümü, yalnızlığı ve sevgiyi sorgulayacak mıdır?
Çizginin insana söyleyeceği çok şeyleri vardır. Güftesiz ve bestesiz bir şarkı gibi sessizliğin diliyle iletişim kurar. Yazının da kelimelerin arkasına sakladığı koca bir dünyası bulunur. Harflerle perdelenmiş bir âleme sürükler insanı. Çizginin yazgıyla buluşması ise hoş bir müzikalin kapılarını aralamak gibidir. Görüntüler ve sesler birbiriyle kaynaşıp manidar bir oyunu sahneler. Bu kitap, ismine münhasır bir şekilde Hasan Aycın'ın en özel çizgileriyle yirmi farklı öykü yazarının kalemini buluşturuyor. Çi
Kaybolan gölgelerin peşi sıra giden hayatlar ve o hayatların öyküleri... İnsanın kaybettiği bazı şeyler koca bir noksan olarak kalır; ne öteye gider ne beriye. Ne yere sığar ne de göğe. Noksanlar kaybolan gölgelerimizin peşinden koşuyor, onları hiç olmadık yerlerden çıkarıp bizimle buluşturuyor. Bu öyküleri okurken bazen çocukluğunuzun berber dükkânına dönüp oralet içecek, bazen ilkokul sıralarındaki bir arkadaşınızı anımsayacak, bazen de gelecek nesillere anlatacağınız hikâyelerin kurgusunu yapacaksınız. N
Gençliğe ilk adımlarını atan bir grup öğrencinin arkadaşları ve aileleri arasında geçen bir hikaye.
Gençlik gibi hem neşeli hem hüzünlü,
Hem coşkun hem durgun,
Hem ders veren hem ders alan,
Hem gerçek hem hayal...
Meryem ve Yavuz arasındaki mücadele o yıl ikisi için de hayatlarında dönüm noktası oldu.
Hayaller, rüyalar, tuzaklar...
Zorluklar güçlendirir mi yoksa yere mi serer, onlar yaşayarak öğrendiler.
Sevgili çocuklar, bu hayatta yalnız değiliz. Etrafımızdaki varlıklarla hayatı
paylaşıyoruz. Hatta onlara karşı sorumluluklarımız var. Unutmayalım ki diğer canlılar
için yaptığımız küçük iyilikler gün gelir bize farklı güzelliklerde geri döner. Güzel
yürekli çocuklar, bütün canlılara merhamet ederek iyilikte bulunurlar. Haydi şimdi
hikâyemizin kahramanını birlikte tanıyalım, bakalım neler yapmış?
Sevgili çocuklar, çok sevinçli olduğumuz
anlarda başkalarını rahatsız etmemeliyiz. Tabiattaki güzellikler bizim onları
koruduğumuz sürece devam eder. Kendimizi düşündüğümüz gibi başka canlıları da
koruyup gözetmek bizim en önemli görevimizdir. Hikâyemizdeki
sevimli dostlarımız eğlenirken çevrelerini
ne kadar düşünüyorlar acaba?
Haydi hep birlikte okuyup görelim.
Sevgili çocuklar, bu hayatta yalnız değiliz. Etrafımızdaki varlıklarla hayatı
paylaşıyoruz. Hatta onlara karşı sorumluluklarımız var. Unutmayalım ki diğer canlılar
için yaptığımız küçük iyilikler gün gelir bize farklı güzelliklerde geri döner. Güzel
yürekli çocuklar, bütün canlılara merhamet ederek iyilikte bulunurlar. Haydi şimdi
hikâyemizin kahramanını birlikte tanıyalım, bakalım neler yapmış?
Sevgili çocuklar, bu hayatta yalnız değiliz. Etrafımızdaki varlıklarla hayatı
paylaşıyoruz. Hatta onlara karşı sorumluluklarımız var. Unutmayalım ki diğer canlılar
için yaptığımız küçük iyilikler gün gelir bize farklı güzelliklerde geri döner. Güzel
yürekli çocuklar, bütün canlılara merhamet ederek iyilikte bulunurlar. Haydi şimdi
hikâyemizin kahramanını birlikte tanıyalım, bakalım neler yapmış?
"Çatlak Kızlar Sağlam Kapıda"dan sonra yayınladığımız "Kimseye Söylemedim" başlıklı bu kitabında Ayten Kaya Görgün, yine yolda karşılaştığı, hikayelerine girdiği, dinlediği bütün kadınları anlatıyor...
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.