Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 740-760 / Aktif Sayfa : 38
Tiyatronun gelişiminin iki unsura bağlı olduğunu düşünen Tarık Buğra, bu unsurları mesleklerine tutkun tiyatro adamları ve yerli tiyatro yazarları olarak sıralamıştır. Pek çok romanı oyunlaştırılmış ve hatta dizileştirilmiş bir yazar olan Buğra'nın tiyatro eserleri de çok kez sahnelenmiştir. Tiyatro eserlerini hür bir sanat anlayışı ve canlı, yoğun bir üslupla yazan Buğra'nın Patron isimli oyunu da onun tiyatronun gelişimine katkıda bulunduğu eserleri arasındadır.
Tükendi
Sevgili çocuklar, sevinçler paylaşıldıkça çoğalır. Arkadaşlarımızın mutluluğuna ortak olmak bu duygunun daha coşkulu yaşanmasını sağlar. Güzel günlerde bir arada olup sevinci çoğaltmak ne güzel. Bakalım sevgili dostlarımız sevinçlerini büyütürken neler yapıyorlar? Haydi birlikte okuyalım.
Sevgili çocuklar, bu hayatta yalnız değiliz. Etrafımızdaki varlıklarla hayatı paylaşıyoruz. Hatta onlara karşı sorumluluklarımız var. Unutmayalım ki diğer canlılar için yaptığımız küçük iyilikler gün gelir bize farklı güzelliklerde geri döner. Güzel yürekli çocuklar, bütün canlılara merhamet ederek iyilikte bulunurlar. Haydi şimdi hikâyemizin kahramanını birlikte tanıyalım, bakalım neler yapmış?
"Soğuk bir kış günü, yaşamın bir cilvesi olarak 29 Şubat'ta doğdunuz. Dört yılda bir varsayılan bir insan oldunuz. Dahası da geldi başınıza. Artık yıllardan bir gün, yine doğum gününüzde, Türkiye diye bir ülkede, teyzenizin askerdeki torununu ziyarete giderken bir trafik kazası nedeniyle sırra kadem bastınız." Müge İplikçi'nin yeni kitabı bu sözlerle başlıyor. Kalpten Seven İnsanlar'ın bir öykü kitabı kadar gücünü kadim masallardan, anlatılardan alan öykülerin birbirlerine teyellendiği bir kısa roman olduğ
Yazar, 1959 ve 1976 yılları arasında Koyulhisar ve çevresinde çeşitli nedenlerle ortadan kaybolan ırgat kültürü geleneğini Çarli Çiçekleri hikâyesiyle anlatmaya çalışmış; diğer hikâyelerini de bu kitapta toplamıştır. Angut kuşları: Dostluk ve dayanışmayı, aynı zamanda Doğu Karadeniz'in çetin ve amansız dünyasında, küçük bir kızın hayatta kalma mücadelesini büyüleyici ve gerçekçi bir şekilde, duygusal boyutuyla da anlatan bir hikâyedir. Çarli Çiçekleri: Kelkit vadisi çevresinde geçen, sosyal boyutu da ola
Tükendi
Garanti Bankası'nın efsanevi genel müdürlerinden Akın Öngör, 2000 yılında görevinden ayrıldığında herkesi, özellikle de bankacılık çevrelerini hayrete düşürdü: Kariyerinin doruğundaki bu insan, kendi isteğiyle neden bu gücü bırakıyordu, ne yapacaktı? Akın Öngör, "Güç"ten Sonra Devam adlı kitabında tam da bunu anlatıyor. Öncelikle hayatın güçten ve onun kullanımından ibaret olmadığının, insanın kendine ve çevresine zaman ayırması gerektiğinin altını çiziyor. Projelerini, meşgalelerini, zevklerini, yaptıklar
Rus edebiyatının en önemli isimlerinden biri olan Fyodor Mihayloviç Dostoyevski'nin 200. doğum yıldönümü tüm dünyada kültür-sanat çevrelerinde kutlanırken, VakıfBank Kültür Yayınları da bu büyük yazarın gençlik döneminden üç dramatik hikâyeyle okurlarını selamlıyor. Dostoyevski'nin henüz yirmi bir yaşındayken kaleme aldığı Beyaz Geceler, Polzunkov ve Yufka Yürek adlı üç hikâyesi, Rusya'nın en modern ve çelişkilerle dolu kenti olan St. Petersburg'un gündelik yaşamından beslenmektedir. Bu hikâyelerin ortak öz
Nezaket Dili: Bir Hemşirenin Öyküsü Christie Watson Tüp üzerindeki bantları değiştirip sabitlemek basit bir hemşirelik işi. Çoğu hemşirelik görevi ve nezaketin bizzat kendisi gibi basit ama son derece önemli. Çoğu zaman kapısının önünden bile geçmek istemediğimiz soğuk görünüşlü hastanelerde, her şeye rağmen hayatla ölüm arasındaki ince çizgide görevini yerine getirmeye çalışan hemşireler... Christie Watson yirmi yıllık hemşirelik kariyerini tam da bu eksende anlatıyor. Doğumhaneden morga, acil servisten
Tükendi
Kör Baykuş, uyku ve uyanıklık halinde geçen iki bölümden oluşmaktadır. Ancak rüyanın gerçekten ayırt edilmesi ne kadar zorsa, gerçek de gerçek olamayacak kadar ilginçtir. Ölümün peşinden ayrılmayan, epey ince fikirli bir yazardır Sâdık Hidayet; yirminci yüzyıl İran edebiyatına yön veren isimdir. Kör Baykuş'ta kurguladığı anlatıcı, hayalle gerçek arasında, dünle bugün arasında gidip gelir; hayat ve gerçekler karşısında yenik düşen insanın hikâyesini bugüne nakleder. Birinci şahsın ağzından anlatılan hikâye,
"... elimde filmler, cebimde kırıntılarla dolaşmasam, ben kendimin masal kuşu olmaktan, kendi yolumu kendime kaybettirmekten kurtulur muyum?" Uğur Nazlıcan ilk kitabı Bir Dükkânı Beklemek'tezorlamasız, etkileyici, farklı bir anlatı sunmayı başarıyor.Hansel ve Gretel'den Van Gogh'a, Siyah Kalem'den Binbir Gece'ye çağrışımlarla örülü on dört öyküden oluşan kitap, daha ilk cümleden yakalıyor okuru. Düşünülenle olanın, gerçekle rüyanın, asılla suretin, geçmişle geleceğin birbirine erdiği, birbirinde eridiği an
Tükendi
Usta şair Arif Ay'ın ilk öykü kitabı olan Saat Yirmi Dörtte Saksafon Dersi, içinde coğrafyamızın ruhunu ve insanımızın gizlerini barındırıyor. Anadolu'nun en uzak köşelerinden kalabalık şehrin ortasına her yaştan, her sınıftan insanın yer aldığı öyküler Ay'ın kusursuz üslubuyla birleştiğinde nefes alabilecek kadar canlı bir yapıya dönüşüyor. Arif Ay, huzursuzluğu, boğultuyu, varoluş sancısını insan olmanın ödülüymüşçesine üzerinde taşıyan karakterleri ve öyküler boyunca kulağımıza fısıldadığı memleket türkü
Tükendi
Yüksek ve üzerinde yer yer otlar fışkıran bir duvara dayanıp yarı kapalı gözlerini yukarı kaldırınca, etrafa alaca karanlığın çökmüş olduğunu gördü. Gideceği yere yaklaşmış biri gibi derin bir nefes aldı. Önünde, üzerinden demiryolu geçen bir köprü vardı. Bunun altına doğru, duvarlara tutunarak yürüdü. Ayakları titriyor ve göğsü müthiş hırıltılar çıkararak inip kalkıyordu. "Buracıkta ölebilirim!" diye düşündü. Fakat sanki onda bu ümidin bir andan fazla yaşamasını istemiyorlarmış gibi, karşı taraftan, elle
Günübirlik bir fikir hayatının tabii bir neticesi olarak tezatlara, manasızlıklara, hatta edepsizliklere düşüyordum. İsteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimî bir mesulünü bulmuştum. Buna içimdeki şeytan diyordum, müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görü
Yüksek ve üzerinde yer yer otlar fışkıran bir duvara dayanıp yarı kapalı gözlerini yukarı kaldırınca, etrafa alaca karanlığın çökmüş olduğunu gördü. Gideceği yere yaklaşmış biri gibi derin bir nefes aldı. Önünde, üzerinden demiryolu geçen bir köprü vardı. Bunun altına doğru, duvarlara tutunarak yürüdü. Ayakları titriyor ve göğsü müthiş hırıltılar çıkararak inip kalkıyordu. "Buracıkta ölebilirim!" diye düşündü. Fakat sanki onda bu ümidin bir andan fazla yaşamasını istemiyorlarmış gibi, karşı taraftan, elleri
Sümsük otu gibi yapışıp iyi niyetimi kaşık kaşık götürdü. Yaşasın hakkaniyet, hep benimkiler mi ölecekti. Acısı yüreğime su serpse de insanlık edip "Izdırap koca kanatlı kuştur, her gün bir dağ aşar, azıcık sabret," diyorum anlamıyor. "Bazı ilaç terkiplerinin altında mücerreptir yazar. Bak işte ben o sınanmış hapım. Farz et cezaevindesin, gün say bir yıla tahliye olacaksın, çığrışmak çözüm değil," diyorum anlamıyor. Buyur kendini yırt o zaman, niye bana geliyorsun. Taşeron firmayım sanki. Azrail'le imzalanm
Bir saat kadar sonra resmi tamamladı, daha doğrusu kendi kendine: "Eh, yeter artık!" diye işi bıraktı. Elinin tersiyle alnının terlerini silerek bir iki adım geri çekildi. Hiç de fena olmamıştı. Günün resim yapmaya en uygunsuz olan bir saatinde çabucak çırpıştırdığı bu tablo bile, onun epeyce kabiliyetli bir sanatkâr olduğunu gösteriyordu. Yaptığı resme baktıkça bunu kendisi de fark eden Tevfik, "Ah, Fransa'da birkaç sene daha kalabilseydim! İnsan altı ayda ne görür ne öğrenir ki?" diye zihninden geçirdi, e
Yüksek ve üzerinde yer yer otlar fışkıran bir duvara dayanıp yarı kapalı gözlerini yukarı kaldırınca, etrafa alaca karanlığın çökmüş olduğunu gördü. Gideceği yere yaklaşmış biri gibi derin bir nefes aldı. Önünde, üzerinden demiryolu geçen bir köprü vardı. Bunun altına doğru, duvarlara tutunarak yürüdü. Ayakları titriyor ve göğsü müthiş hırıltılar çıkararak inip kalkıyordu. "Buracıkta ölebilirim!" diye düşündü. Fakat sanki onda bu ümidin bir andan fazla yaşamasını istemiyorlarmış gibi, karşı taraftan, elleri
"Ali Baba and the Forty Thieves" is a story from the world-wide known Arabian Nights. One day, Ali Baba, who is a good, honest and wise man, finds a magical cave in the woods. This exploration changes his life completely and leads him into a dangerous game with the cruel ‘Forty Thieves'. Dorlion Readers (Stage 1) Dorlion Readers is a series of retold and simplified stories which are classifed into 4 stages, each stage consists of 10 story books, in accordance with their degrees of difficulty. The selected s
Tükendi
"Size kendinizden başka hiçbir şey, mutluluk getirmez." Dale Carnegie Her anlatı, insanlar için önemli noktalar barındırır. Her bir hikaye ise, tek başına güçlü bir anlatı olarak insanlara kısa sürelerde birçok mesaj verir. Kimi hikayelerde bir ders, kimi hikayelerde bir hatırlatma, kimi hikayelerde de birer ibret vardır. Birbirinden güzel, birbirinden sıcak, birbirinden samimi hikayeler sizler için derlendi. Okurken birçok dersler çıkaracak, yer yer düşündürürken yer yer güldürecek hikayelerle ruhunuzu ısı
"Bir yerde yaşam varsa, orada umut da vardır." Cicero Her anlatı, insanlar için önemli noktalar barındırır. Her bir hikaye ise, tek başına güçlü bir anlatı olarak insanlara kısa sürelerde birçok mesaj verir. Kimi hikayelerde bir ders, kimi hikayelerde bir hatırlatma, kimi hikayelerde de birer ibret vardır. Birbirinden güzel, birbirinden sıcak, birbirinden samimi hikayeler sizler için derlendi. Okurken birçok dersler çıkaracak, yer yer düşündürürken yer yer güldürecek hikayelerle ruhunuzu ısıtacaksınız. Umut
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 740-760 / Aktif Sayfa : 38