Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 800-820 / Aktif Sayfa : 41
Kelimelere dikkat et mesela. / Kendi küçük ama değeri büyük Pırlantalar gibidir kelimeler. / Çok dersin üç harfle Ama öyle bir dersin ki / Özlem içerir. Hikâyesi vardır. / Ah dersin iki boktan harf. A ve H işte. / Ama o ah, anadır, babadır, Gidendir, / Gelmeyendir, Söyleyemediklerindir. / Hele ki HİÇ dedin mi Her şeyi kapsar / Çünkü her şey kısaca uzundur. Ama HİÇ / Aslında / Çok şeydir.
"Sən heç sevdin mi Həsən'im? Könlündə sevda qürbətini yaşadınmı heç? Yetmiş il sevdiyini hər gün beş dəfə dualarının içinə aldın mı? Adı Həsən olan hərkəsi ürəyinə yaxın saydın mı? Bütün Həsənlərə bir çiçəyə baxarmış kimi baxdın mı? İllərdir bax buramda daşıdığım, içimdə diyar diyar gəzdirdiyim bir sevda qürbətini, ayrılığını yaşayıram mən!"
Türkler, yaşadıkları yerlerdeki coğrafi şekillerin en ihtişamlılarını, başına genellikle "kara" sıfatı getirerek nitelendirmişlerdir. Karadağ, Karabağ, Kara Orman gibi. Çünkü "kara" büyük demektir. Karagöl de Şavşat ve civarının en büyük ve en derin gölüdür. O yüzden adına Karagöl demiştir yöre insanı. Yoksa suyunun rengi kara değildir. Belki yeşil, belki biraz mavi. Bu kitap sizlere Karagöl'ün çevre köylerinde ve Şavşat'ta yaşayan insanların bazen bir genç kızın hayalleri gibi sıradan, bazen koca koca d
Tükendi
Doktorlar, öğretmenler, mucitler, sporcular, yazarlar, savaş kahramanları, bilim insanları... Aralarında Müzeyyen Senar, Nene Hatun, Ayşen Gruda, Leylâ Erbil, Ümmiye Koçak, Canan Dağdeviren gibi isimlerin de olduğu, Türkiye'nin her yerinden, her köşesinden yüz olağanüstü kadın. Kimi toplumsal önyargıları yıkmış, kimi fiziksel engellerin üstesinden gelmiş, birbirinden zeki, birbirinden başarılı kadınlar. Bazıları geçmişin tozlu sayfaları arasından çıkıp geldi, bazıları daha kendi tarihlerini yazmaya yeni ba
William Faulkner'ın polisiye öykülerini bir araya getiren İki Hamlede Zafer'in merkezinde Savcı Gavin Stevens var: Hem doğup büyüdüğü bölgeyi ve oranın insanını çok iyi tanıyan bir "Güneyli", hem de Harvard'da ve Heidelberg'de okumuş, eski Yunancadan çeviriler yapan bir entelektüel. Stevens, Faulkner'ın destansı coğrafyası Yoknapatawpha'da işlenen cinayetleri çözerken bu iki dünyayı iyi tanımasından destek alacaktır. Vakaları bir dedikodu havası içinde takip eden bölge halkı ve Stevens'ın yanından ayrılmaya
Yaşarken onu el üstünde tutan sevenleri, şimdi yine eller üstünde taşıyorlardı. Ama bu kez yeşil bir tabut içerisinde, musalla taşına... Çok sayıda insanın kıldığı cenaze namazından sonra, yine eller üstünde; doğup büyüdüğü evin önünden geçirilerek mezarlığa götürüldü. Yol boyunca ölüye gösterilen saygıdan sessiz olan kalabalık, evin önünden geçtikleri sırada daha fazla dayanamayarak feryat figan ağlamaya başlamışlardı. Ağızlardan çıkan feryatlar göğe yükseliyor, gözlerden dökülen yaşlar toprağa düşerek ça
Kimisi haksız yere suçlananlar, sorgulamalar, verilen kayıplar, Doğu'da yaşanılanlar ve daha niceleri... Yazar bu öykü kitabında, sürükleyici öyküleri okuyucuya en net ve doğru şekilde aktarırken kendinizi adeta gelişen olayların içinde buluyorsunuz. 10 farklı hikaye, 10 farklı yaşam öyküsü... Bu kitap sizi içine çekecek...
Tükendi
Siz hiç yaşlanan bir oyuncak bebek gördünüz mü? Ya da kafatasında gerçek bir insan beyni taşıyan kukla? Peki çocukları kaçırdığı iddia edilen Slender Man efsanesini biliyor musunuz? Tavşan adamı, gülen köpekleri, lanetlenmiş sandalyeyi, ağzı yırtık kadını, boşluktaki kızı hiç duydunuz mu? Paranormal ve korku hikayelerinin ünlü ismi Işıl Işık, birbirinden ürkütücü ve merak uyandırıcı paranormal hikayeleri sizler için derledi. Gizemli olaylardan lanetli bebeklere, şehir efsanelerinden korku dolu hikayel
O gece hiç uyuyamadım. Dalar dalmaz Hasan'ın hayali gözümün önüne geliyor, "İftiracı, iftiracı!" diye karşımda ağlıyordu. Küçük muhayyilem o vakitki dinî terbiyenin dehşetleriyle dolmuştu. Yarın ahret... Kim bilir kardeşim o haksız yediği tokadın hakkını benden nasıl çıkaracaktı? "Ömer Seyfettin öncelikle bir ‘hikâyeci'dir ve edebiyat tarihimizde hikâyenin bağımsız bir edebî tür olarak gelişmesindeki en önemli pay ona aittir. Ondan önce Ahmet Mithat Efendi, Samipaşazade Sezai, Halid Ziya Uşaklıgil gibi isim
"Yeniden, yeni bir yola çıkmaktır yaşamak!" Toplumsal ve siyasal kimliğinin yanı sıra yazarlığını da kanıtlayan Yaşar Seyman, "iki gözüm kalemim" diye başlıyor bu kez ve "ülkenin zenginliği, yüz akı, bilge" kadınları, "ruhları yaralı" kadınları, "dünyayı değiştiren, simge" kadınları, "kendini yeniden yaratan" kadınları anlatıyor okurlarına. Büyü(l)(c)ü kentlere göçlerle savrulmuş insanları resmederken göçmen kaleminin gücünü de sergiliyor. Seyman'ın önceki kitapları gibi raflardaki yerini gururla alacak
Annemi Bir Uğultuya Yasladılar Ahmet Sarı'nın yedinci öykü kitabıdır. Merhamet Dilercesine Gökyüzüne Bakmak adlı ilk öykü kitabından, Kendi İmdadına da Koşup Gelen Hızır adlı son öykü kitabına kadar Sarı'nın temel izledikleri korku, dehşet, tekinsiz olana yönelmelidir. Takıntılı ve hastalıklı figürlerin garip olaylarını; anormallikler psikolojisine kapılmış karakterlerin trajik, garip tuhaf öykülerini gördük bu hikayelerde. Yeri geldiğinde küçürek öyküler halinde vurucu bir antalımla ele alınan bu öykülerin
Başar Başarır, Buket Uzuner, Burhan Sönmez, Gönül Kıvılcım, Mario Levi, Murat Gülsoy, Murat Uyurkulak, Murat Yalçın, Nazlı Eray, Nihan Eren "Gemi Sarayburnu'na demirleyeli sekiz gün oldu. Kamaranın penceresinden bakınca hemen orada Topkapı Sarayı, biraz ötesinde Haliç, Galata Kulesi, İstiklal Caddesi. Karşıda Kız Kulesi, Üsküdar ve Kadıköy. Hani elimi uzatsam Sultanahmet'in minarelerine dokunuvereceğim, biraz zıplasam Ayasofya'nın kubbesindeyim, bir kement atsam Boğaziçi Köprüsü'nün üzerindeyim. Bu
Okur, tanış olmadığı halde bir yazarın kitaplarıyla kendine bir yaşam inşa eder. Altını çizdiği satırları, ezberlediği mısraları heybesine doldurup yürümeye başlar. Benim geçmişim de Türk edebiyatına yön vermiş şairlerin kitaplarıyla dolu. İstedim ki usta şairlerin benzersiz hikâyeleriyle uzun ve derinlikli bir yolculuğa birlikte çıkalım.
Feynmanın 1964 yılında Caltech'te verdiği bir dersin notları sonradan kay­bolmuş ve unutulmuştu. "Gezegenlerin Güneş Çevresindeki Hareketi" adı verilmiş olan bu ders, Isaac Newtonun Principia Mathemdtieasmdaki elips­ler yasasının geometrik kanıtına alışılmamış bir yaklaşımdı. David ve Judith Goodstein'ın tekrar derlediği ve yayıma hazırladığı bu ders tek bir olgu hak­kındadır, ama kesinlikle küçük bir olgu değil. Bir gezegen ya da bir kuyruklu­yıldız veya herhangi bir cisim uzayda kütleçekimin etkisi altınd
Hilal ailesiyle birlikte şehirden köye taşınıp okulundan ve şehirdeki arkadaşlarından ayrıldığı için çok üzgündü. Gerçi büyükannesinin çiftliğinde yapılacak bir çok iş vardı fakat o farklı şeyler arıyordu. Çok geçmeden uzak bir gezegenden gelen iki ilginç yaratık ve kendi yaşlarında Selim adında bir çocukla tanışır. Bu iki ilginç yaratık kimlerdi? Hilal ve Selim için bir tehlike oluşturabilirler mi?
Her yerde uymamız gereken kurallar vardır. Birlikte yaşarken bu kurallara uymak gerekir. Misafirliğe gittiğimizde ya da evimize misafir geldiğinde de uygun davranışlarda bulunmalıyız. Her zaman sevinçle beklenen bir misafir olmak için bu gereklidir. Hikâyemizin kahramanı Yusuf misafirlikte neler yapıyor bilmek ister misiniz? Haydi birlikte okuyup görelim.
Her mevsimin ayrı güzellikleri vardır. Farklı yiyecekler, farklı oyunlar, farklı eğlencelerle mevsimler gelir geçer. Yaz mevsimi geldiğinde yapabileceklerini bir düşünsene... Hikâyemizin kahramanı Yusuf yaz mevsiminde neler yapıyor olabilir? Haydi birlikte okuyup görelim.
"Birilerinin bizi mecbur bıraktığı, bize tahsis edilmiş gibi duran ‘ucuz düşler imalâthanesi'nde ömür tüketeceğime ben, kendi ‘kişisel kuyu'mun derinlerine dalıyorum. Siz de dalın kuyularınıza. Boğulmayacağınızı göreceksiniz. En dipte, derinde, her birimizin kuyularını bir diğerine bağlayan ortak ırmağımızın suyu var..." Bu sözler, "Sessiz Ayakkabılar"ın sahibine, Gülümser'e ait. Belki de size! Çünkü çoğu kez hayat gibidir edebiyat. Özellikle de yazmak, yaratmak. Sonu kestirilemeyecek bir serüvene dönüşür.
Tükendi
Şiddetli bir deprem eşlik ediyordu fırtınaya. Ama lokal bir depremdi anlaşılan. Yaşandığı yerde hissediliyordu ancak. Yer sarsıldıkça sarsılıyordu. Depremin hallaç pamuğu gibi salladığı dağlar yerinde durmakta zorlanıyordu. Çatırdadıkça çatırdıyordu kocaman kaya parçaları. Sarsıntıdan dolayı içine dağları alabilecek derecede açılmış fay hatları, kara bir dumanı savuruyordu gök yüzüne. Küçük tepeleri yutabilecek genişliğe ulaşmak üzereydi. Akan nehirler fay hattına boşalmaya başlamışlardı bile. Doymak bilmez
Büyüklerin arasında dolaşır, sohbetlerini can kulağıyla dinlerdim. Kuruyup kararmış bu adamlar çay, sigara ve dedikodu ile beslenirlerdi. Hikâyeleri, hele ki din büyüklerinin cenkleri, kerametleri hakkında ise büyülenmişçesine anlatırlardı. Coşan, dalgalanan sesleri birdenbire alçalır, yumuşar, içe doğru akardı. Az önce gürültüyle sarmalanan kalabalığın üzerine, gözyaşlarını çağıran hüzünlü bir sessizlik çöker, ortam huşu denizine dönerdi. Sonra, rüzgâr tersten de esebilir, o vakit küfürlü kahkahalar ağızl
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 800-820 / Aktif Sayfa : 41