Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 80-100 / Aktif Sayfa : 5
Cengiz Dağcı`nın İkinci Dünya Savaşını anlatan romanı.
Tükendi
Eller dilinde –varsın– Densin: «Bahâne, hiçten!» Müjdenle ben senin için Geldim, koşup Meriç'den; Bir şarkı söyle, ey ses, Bir şarkı söyle içten! Yüksekte söylesen de Diler Nihad, Haliç'ten... İster sabâdan, ister Mâhûrdan, eviç'ten Bir şarkı söyle içten! Bir şarkı söyle içten!
Dünya üzerinde hayat başladıktan milyonlarca sene sonra, varlıkların en güzeli, en şereflisi, en mükemmeli olan insan yaratıldı. İnsanlar yeryüzünde görülüp ve düşünmeye ve hayal kurmaya başladıkları zamanlarda kâinatı ve kendilerini yaratan tanrıyı aramışlardır. Esasen insan yaradılışı itibariyle yaradanı aramak fıtratında halkedilmiştir. Henüz ilmin ışık tutamadığı ve tarihin kaydedemediği, mazinin o karanlık devirlerinde insan, Tanrısını bazen güneşte, bazen yıldızda, bazen denizde, bazen ateşte aramış
Daha önce … Kadıköy’ün Kitabı’yla “geçmiş zamanların, mekânların, hatırlamaların rafında” kişisel yaşanmışlıkların eşlik ettiği bir semt monografisi kaleme alan Tamer Kütükçü, bu sefer aynı yordamı benimseyerek “yine esrarlı bir ilk gençlik düşünün” gölgesinde bu defa Beyoğlu’nu adımlıyor. Sıraselviler’den Cihangir’e, Gümüşsuyu’ndan Galatasaray’a, “tepeleri dün hülyası içinde” Kabataş-Tophane yollarından, Tepebaşı ve Şişhane’ye, Tünel ve Galata’dan Talimhane ve Tarlabaşı’na, Azapkapı(sı)’ndan Hasköy ve Sütl
Çılgın Akşamlar, Yeni Sabah gazetesinde, 5 Haziran-18 Ekim 1949 tarihleri arasında 131 tefrika hâlinde yayımlanmış. Kronolojik açıdan bakıldığında Peyami Safa’nın edebî zirvelerinden biri sayılan Matmazel Noraliya’nın Koltuğu’ndan hemen sonra. Tam bir “aşk ve macera romanı”. Yazar, diğer Server Bedi eserlerinde olduğu gibi, okuyucuyu ve romanın ana karakteri Nejat’ı peşinden sürükleyen, güçlü, ele avuca sığmayan, hiçbir davranışı, tepkisi öngörülemeyen bir kadın karakter yaratmayı başarmış. Vildan, Peyami S
Demokrasi denilen şey bir Türk icadıdır ve bundan beş bin sene evvel tatbik edilmiştir. Hem bunu Türklüğün yalnız Sümer koluna münhasır zannetmemelidir. Bu bir ırkî hususiyet olduğu için, yukarıda da söylediğimiz gibi İslamiyet’ten evvel Orta Asya’da kurulmuş göçebe Türk devletlerinde bile muhtelif tezâhürleri vardır. Mesela Hakan, bir millet mümessilinden başka bir şey değildir. … Demokraside devlet reisliği başka, hükümet başkadır. Devleti idare eden devlet reisi değil, hükümettir; eski Türkiye’de de bu v
Mehmet Samih Fethi, oğlunun ismini kullanmakla sadece M. Turhan Tan adını ölümsüz kılmaz, Türk tarihini de romanlarıyla halkın hafızasında ölümsüzleştirir. Yazarın Türklüğe sevdalı, Osmanlı tarihine ve divan edebiyatına ön yargısız yaklaşımı onu devrinde farklılaştırdığı gibi bir tür yalnızlığa da iter. Osmanlı Devleti’nden Türkiye Cumhuriyeti’ne giden yolda medeniyet değişiminin yarattığı bunalımların, dilden edebiyata, edebiyattan tarihe kadar birçok alanda hissedilen değişimlerin gerçekçi biçimde yansıdı
Samet Çıldan hikâyelerinde taşra kabul edilen yörelerin insanının (bilhassa okumuş gençlerin) zamanla, hayatla, yer yer toplumla yaşadıkları gerilimleri, iç dünyalarında yaşadıkları gelgitleri, geleneğin ve toplumsal kültürün ışığında sorguluyor. Göz ardı edildiği düşünülen bir kesimin gözlemlerini ve yaklaşımlarını ironik bir dille aktarıyor. Çözümleme gücünün zengin bir dil kullanımıyla harmanlandığı hikâyeler özellikle çağa şahitlikler ve günün sorunlarına değinme yönleriyle okurla kuvvetli bir bağ kuruy
Naatler, samimi duygularla yazılan, riya kokmayan, son derece lirik metinlerdir. Mevlid türündeki eserleri de bu kapsamda değerlendirmek mümkündür. Türk edebiyatında pek çok mevlid yazılmış olmasının ardındaki neden, bu samimi duygular olmalıdır. Sultan II. Bayezid’e sunulmak üzere kaleme alınan Kût-ı Rûhî’de (898/1493, Ruhların Gıdası) de 15. asır şairi Feyzî’nin Hz. Peygamber’e (SAV) duyduğu samimi sevgi hissedilmekte ve tabiri caizse bazı mısralar buram buram muhabbet ve özlem kokmaktadır. Kût-ı Rûhî’nin
Peyami Safa, bu eserinde insanlığı materyalizmin kör çenberini kırmağa, kendini kaybettiği ruhunu bulmaya çağırmaktadır. Asrımızda insanın bütün problemleri bu noktada düğümlenmektedir. Ve Allah` ı bilmedikçe, insanlık buhrandan buhrana yuvarlanacak, huzur ve sükun bulamayacaktır.
Tükendi
Atsız'ın yayına hazırladığı Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nden Seçmeler tam 40 yıl aradan sonra yeniden raflarda... Evliya Çelebi başka milletlerin de dikkatini çekmiş, üzerinde birçok incelemeler yapılmış, yazılar ve tenkidler yazılmıştır. Bunların listesi Prof. Cavid Baysun'un İslâm Ansiklopedisi'ndeki makalesinde gösterilmiştir. Bu yazılar umumiyetle müsbettir. Fakat yukarda da işaret ettiğim gibi, Evliya Çelebi Seyahatnamesi hakkındaki son ve kesin hükmün verilmesi için önce, eserinin karşılaştırmalı ve
Yazarın kendine has, orijinal üslübuyla okuyucuyu psikoljik bir maceraya sürüklediği bir başka romanı...
Mütareke döneminin bunalımlı günlerinde, babasını aramak amacıyla İstanbul`a gelen bir genç kızın macerası çerçevesinde, yüksek tabakanın içinde bulunduğu ahlaki çöküşü ele alır. Peyami Safa`nın ilk romanlarındandır. Yazılışı eski olmakla beraber, konu günümüzde de tazeliğini korumaktadır. Bugünün kızlarını, onları mesud yahut bedbaht edebilecek hususları birer ibret levhası şeklinde yansıtmaktadır.
Piyano tuşlarından süzülen notaların büyülü dünyasına giriş yapmaya hazır mısınız? En İyi Arkadaşım Piyano sizi; notalar, renkler ve resimlerle dolu bir yolculuğa çağırıyor. Birbirinden farklı bestelerle el ele vererek ulaşacağınız müzik evreninde, mutluluk dolu zamanlar geçirmenizi diliyoruz.
Olduğu gibi kalmak değil; öğrenmek, anlamak, bulmak, bilmek kısacası değişmek için geriye dönüp bakmadan cesur adımlar atmak… Kendilerine Mavi, Sarı, Kırmızı ve Beyaz adlarını seçen dört arkadaş; bir türlü yenemedikleri merak duygusuyla gizemli bir yolculuğa çıkıyorlar. Ellerindeki haritanın kendilerine rehberlik edeceğini düşünüyorlar. Ama ya işler umdukları gibi gitmezse… İşte o zaman yolculuk boyunca dostu düşmanı ayırmak, iyiyle kötüyü seçmek, yanlışı doğruyu bulmak için onlara kim yardım edecek? +9 Yaş
Hişşşşşttt!.. Sana anlatacaklarım var. Çilli Çirpi, karnesinde kırık bir notu olduğundan biraz üzgün. Hayır, hayır; endişelenme! Bu her zaman kötü bir şey değil. Çünkü öğretmeni ona bir keşif ödevi verdi. Hem köyü hem de hayvanları yakından tanımak kulağa nasıl geliyor? Sen hiç apartman hayatında kısılıp kaldığını düşünerek sıkıldın mı? Şöyle güzel mi güzel bir köy macerasına katılmak için daha iyi bir fırsatın olamaz. Ekrem dedenin hazine odasına girmek, folluktan yumurta toplayıp bir korkuluğa yüz dikmek
Heyyyy!.. Biliyor musun, Çilli Çirpi artık köye tamamen alıştı. Ekrem dede ve Dudu nine ile zaman geçirmekten öyle mutlu ki görmelisin. Neler neler yapıyorlar bir bilsen! Üstelik Şengül, Elmas, Ceyhun, Cumaali ve Zeynep adında beş tane de şahane arkadaşı oldu. Ekrem dede onları domalan toplamaya giden ekibe dâhil etti. Bütün ekibin kaybolup açlıktan bitkin düşerek bir mağaraya sığındıklarını ve oradan nasıl kurtulduklarını okumaya hazır mısın? Bu arada sen kaybolunca yolunu ne şekilde bulacağını biliyor mu
Özbek edebiyatında ilk modern şiir, hikâye, roman ve tiyatro türleri yirminci yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren görülmeye başlandı. Bu edebiyat muhitinde, geçen yüzyıl içinde, dünya çapında bilinen eserlere imza atıldı. Aslında kısa sürede bu başarının yakalanması çok da şaşırtıcı değildi. Çünkü Özbek edebiyatı, yaklaşık bin yıldan beri, köklü ve canlı bir edebiyat muhiti olan Türkistan’da filizlendi. Zengin Çağatay edebiyatı temsilcileri, yüzyıllar boyunca bu bereketli toprağı işledi ve kıvama
İstanbul’da Sirkeci’den başlayarak Cağaloğlu Yokuşu’nun sonuna dek uzanan cadde için “Bâbıâli”, “Bâbıâli Caddesi” yahut “Bâbıâli Yokuşu” tabirleri kullanılır ki bu cadde, asırlarca hükûmetin ve payitahtın kalbi olduğu kadar Türk edebiyat-matbuat hayatının da merkezi olmuştur. Bizim Caddeden Portreler, 1950 yılında Hafta mecmuasında, Refik Halid’den Abdullah Ziya Kozanoğlu ve Nihal Atsız’a, Peyami Safa’dan Faruk Nafiz ve Necip Fazıl’a, Reşat Nuri Güntekin’den Yakub Kadri ve Neyzen Tevfik’e, Ahmet Emin Y
Bu kitapta, unutulmuş şairlerimizden Ziya İlhan’ın, “Şair Portreleri” başlığıyla kaleme aldığı on dokuz portre yazısı bir araya getirilmiştir. Arif Nihat Asya, İdris Ahmet Pura, İsmail Safa Esgin, Hamit Salih Asyalı, Cahit Sıtkı Tarancı, Ahmet Muhip Dıranas, Ömer Bedrettin Uşaklı, Ceyhun Atuf Kansu, Behçet Kemal Çağlar, Hamit Macit Selekler, Haşim Nezihi Okay, Muvaffak Sami Onat, Baki Süha Ediboğlu, Kemal Kaplancalı, Suat Taşer, Yaşar Nabi Nayır, Vehbi Cem Aşkun ve Rıfat Ilgaz’ın portreleri 1941-44 yıl
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 80-100 / Aktif Sayfa : 5