Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 167 kayıt bulunmuştur Gösterilen 100-120 / Aktif Sayfa : 6
Max Weber, Alman sosyo-kültürel yapısı içinde yetişmiş ve bu iklimin etkisi ile eserlerini kaleme almıştır. Buna rağmen yazmış olduğu eserler tesir bakımından Alman sınırlarını çoktan aşmıştır. Sanayi sonrası yakın dönemin toplumsal değerlendirmesini yapan Weber küresel diye nitelendirilen bu zamanlarda hala tartışılan ve metinlerine baş vurulan bir klasik olma özelliğini sürdürmektedir. Bu da sosyolojisinin özgünlüğünü ve tespitlerinin önemini göstermesi açısından dikkate şayandır. Weber derin bir bilgi,
Tükendi
Ortak bir çabanın ürünü olan elinizdeki kitap, klasik ve çağdaş Din Sosyolojisinin konularını bir başlangıç olarak sunmayı ve ileri okumalar-araştırmalar için bir zemin oluşturmayı amaçlamaktadır. Eser; Din Sosyolojisinin tarihsel gelişimi, yöntemi ve belli başlı konularını (Sosyolojinin Din Sorunsalı-Din ve Kültür-Toplumsal Değişim ve Din-Sosyal Bütünleşme ve Din-Sosyal Çatışma ve Din- Din ve Siyaset- Küreselleşme Olgusu ve Din-Kamusal Alanda Din-Dini Gruplar Sosyolojisi-Çağdaş Bir Fenomen: Yeni Dini Har
Tükendi
Bu eserde, şöhretini ve kalemini lüks bir hayat yaşamak için değil de, milletinin huzurlu ve gelişmiş bir istikbali için kullanan ve bu uğurda varını yoğunu ortaya döken bir ideal adamının şimdiki ve gelecek kuşaklarca örnek alınacak gayret ve çırpınışları yankılanıyor. Ben asla taviz vermedim. Bilerek taviz vermedim. Yazılarım 1960tan bu yana ortadadır. Bunlara ben alnı ak olarak bakar ve güvenirim. Bir kimse kalkıp da bana Hoca, sen evvelce şöyle derdin, şimdi nasıl böyle konuşuyorsun? diyemez. Evet, yan
Modernlik, Batı Avrupa'da 17 ve 18. yüzyılda ortaya çıkmaya başlayan, en bariz örneğini Kuzey Amerika'da gördüğümüz toplum biçimidir. Bu toplum biçiminin oluşumunu sağlayan düşünce tarzına da "modern düşünce" denir. Bu düşünce sisteminin temelinde deney ve gözleme dayalı nesnel bir bilgi arayışı yer aldığı için, hakikat, düşünen öznenin aklıyla sınırlandırılmakta, beşerî kültürün değerlerle normlarını da içine alan ideal yönlerinin tamamı öznel alana hapsedilmektedir. Bu yüzden modern düşüncede, hayatın dah
Tükendi
2001 yılı 11 Eylül olayları ve en son Avrupadaki finansal krizler, aslı itibarıyla paradigmal bir iflasa işaret etmektedirler. Batı dünyasının (Baudrillard gibi birçok önemli Batılı düşünürün de farkına vardığı gibi) krizi paradigmaldır ve aynı perspektifle bakmaya devam edildiği sürece krizin derinleşeceğini görmek hiç de zor değildir. Batı düşüncesinin artık dünyaya yeni bir önerisi kalmamıştır. Fakat buna karşılık İslam dünyasının öncelikle düşünsel ve ilmi alandan başlayarak dünyaya yeni öneriler sunmas
İnsan davranışları ile ilgili determinizm-iradecilik dikotomisi, gerek sosyal bilimlerde gerekse dini ilimlerde teorik kamplaşmalara sebep olmuştur. Sosyal bilimlerde, pozitivist-natüralist sosyal bilim anlayışının determinist kampta; söz konusu anlayışa tepki olarak doğan yorumlayıcı-inşacı perspektifi n ise iradeci kampta yer aldığını rahatlıkla ifade edebiliriz. İslami ilimlerde, insan davranışlarının Allah tarafından önceden belirlendiğini ima eden kader problemi, Allahın sonsuz irade ve kudretiyle insa
Tükendi
Dinler söz konusu olduğunda ilk akla gelen ortak inanç ve prensiplerdir. Bu sayede her din kendisini diğerlerinden ayırt eder; bağlıları arasında birlik ve bütünlüğü sağlar. Dinler kendi içindeki bu sistemli inanç, prensip ve ritüel birliktelikleri yanında farklılıklara da sahiptir. Dindeki farklılıklar sadece dindeki düşünce ekollerinin mevcudiyetinden, düşünce ve yorum farklılıkları vb. konulardan oluşmaz. Toplumsal bazı farklılıklar da dini alandaki farklılaşmalara sebebiyet verebilir. Dini farklılaşmanı
18. yüzyılın sonundan itibaren hayatın tüm alanlarında yaşanan dramatik değişim ve dönüşüm, insanlığı sosyo- kültürel yaşamın geleneksel akışından uzaklaştırıp, kurumsal boyutları farklı yeni üretim ve yönetim biçimleriyle tanıştırdı. Din ve geleneklerin etkin bir rol oynadığı homojen yapıdaki geleneksel toplumlar; sanayileşme ve kentleşme süreçleriyle birlikte heterojen ve bireyselci bir yapıya dönüştü. Bu değişimin etkisindeki filozoflardan Friedrich Nietzsche, Tanrının öldüğünü ve artık dinin yerini akıl
Din Sosyolojisi: Yaşadığımız Dünya başlıklı bu eserde, din sosyolojisinde ele alınmış olan yerleşik ya da standart konuların toplumsal değişim süreçleriyle birlikte geçirdiği değişim ve bu konuların ilk kez gündeme geldikleri dönemdekinden farklı form ve içeriklerde tartışıldığı gösterilmektedir. Eserde, bugünün toplumlarında dinin statüsüne ilişkin başlıca sorunların çözümlenmesine yönelik yeni analiz biçimleri kullanılmaktadır. Bu çerçevede, din sosyologları tarafından uzun süredir ele alınmakta olan konu
Din Sosyolojisi - Kuram ve Yöntem başlıklı bu eserde, klasik ve çağdaş sosyolojik kuramların yanı sıra sosyolojik din araştırmalarında kullanılan yöntem ve teknikler, çeşitli yönlerine ilişkin eleştirel düşünceler çerçevesinde sunulmaktadır. Ayrıca din sosyolojisinin kuramsal, metodolojik ve empirik sorunları, din ve toplum arasındaki karşılıklı ilişki ve etkileşimler bağlamında incelenmektedir. Eserde, din sosyologları tarafından uzun süredir ele alınmakta olan konularda eleştirel düşünme fırsatı, din sosy
Din Sosyolojisi - Çağdaş Gelişmeler başlıklı bu eserde, geleneksel dinlerin gerek kendi içinden gerekse dışarıdan olmak üzere geçirdiği önemli değişimler ve yaşadığı zorluklar çözümlenmektedir. Eserde, kuşaklar ile dini inanç ve uygulamalar arasındaki bağın önemi üzerinde durulmakta; dışavurumcu, edimsel, sembolik ve rasyonel boyutları barındıran ritüellerin dinin aktarımında ve yeniden üretilme dinamiğinde belirleyici bir unsur olduğu vurgulanmaktadır. Eserde, din sosyologları tarafından uzun süredir ele a
Bu kitapta yer alan makaleler değişik vesilelerle çevirdiğimiz veya çevrilmesini teşvik ettiğimiz Din Sosyolojisi ve Din Antropolojisiyle alakalı çeşitli dergi ve yayın organlarında daha önce yayınlanan sekiz farklı yazarın makalesidir. Bunların bir kısmını Din Sosyolojisinde Yabancı Dil Metinleri adlı doktora derslerimde öğrencilerle birlikte çevirdiğimiz makaleler, bir kısmını çevirisini teşvik ettiğimiz makaleler ve bir kısmını da Peter Clark tarafından edite edilen Din Sosyolojisi El Kitabının bölümleri
Tükendi
''Türkiye'de resmi akademik dini bilginin''halk katındaki değerini ortaya koymayı amaçladığımız bu çalışmada ;Osmanlı medreselerinden günümüze bilimsel yöntemler kullanılarak elde edilen dini bilginin halk için değerinin ne olduğu;Cumhuriyet döneminde eğitim öğretimde yapılan ıslahat çalışmalarının sonucu olarak din eğitimi ve öğretiminde meydana gelen başlıca değişiklikler ve 1970 sonraki dönemde güçlenen ve kurumsallaşantarikatler ve cemaatler (alaylı din alimleri)ile akademik dini bilgi üreten resmi
Tükendi
Türkiye bir ihya hareketine muhtaçtır. Bu ihya ameliyesi, son iki asrın müslüman aydınlarının anladığı gibi tarihi, devasa İslâm ilim, irfan ve kültür mirasını, ayak bastığımız ve bizi var kılan unsurları atlayarak, asr-ı saadet gibi, kaynaklara dönüş gibi, muasır Avrupa medeniyeti gibi parlaklıkları ölçüsünde güçlü dayanakları ve derinlikleri olmayan yönelişlerle, hülyalarla olamaz. Artık şuurlu bir geriye dönüş yaşanmalıdır. Tarihten hesap soran, tarihe hesap veren bir geriye dönüş. Yani kuvvet ve zaafla
Türkiye bir ihya hareketine muhtaçtır. Bu ihya ameliyesi, son iki asrın müslüman aydınlarının anladığı gibi tarihi, devasa İslâm ilim, irfan ve kültür mirasını, ayak bastığımız ve bizi var kılan unsurları atlayarak, asr-ı saadet gibi, kaynaklara dönüş gibi, muasır Avrupa medeniyeti gibi parlaklıkları ölçüsünde güçlü dayanakları ve derinlikleri olmayan yönelişlerle, hülyalarla olamaz. Artık şuurlu bir geriye dönüş yaşanmalıdır. Tarihten hesap soran, tarihe hesap veren bir geriye dönüş. Yani kuvvet ve zaaflar
Tükendi
Th e Sacred Canopynin (Kutsal Şemsiyenin) dikkatsiz okuyucular üzerinde muhtemel etkisinden rahatsız olan Berger bu yüzden kitabın öne sürdüğü görüşlerin birtakım olası teolojik çağrışımlarını ele alan bir ek bölüm yazmış.Bu çıkış yolu da onu tatmin etmemiş ve elinizdeki kitap bu tatminsizliğin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu kitabı Berger şu şekilde takdim eder: Bu kitapta modern dünyada dinin durumu hakkındaki kısa süre önceki eserlerimde yapmış olduğum müteaddit öneriyi tekrar ettikten
Tükendi
Bu kitapta yer alan makaleler Din Sosyolojisi ve Din Antropolojisiyle alakalı çeşitli dergi ve yayın organlarında daha önce yayınlanan sekiz yazıyı içermektedir. İkisi sempozyum tebliği olan yazılardan sonuncusu yani boşanmanın çeşitli sebeplerine ilişkin makale bu derleme için kaleme alınmıştır. Beş makalede değişik dergilerde daha önce yayınlanan makalelerden oluşmaktadır. Kitabın sevgi sosyolojisiyle başlayıp bir nevi nefretin sosyolojik sonuçları olan boşanmanın sebepleri ile sona yaklaşması gerçekten i
Tükendi
Hemen hemen bütün dinlerde evrensel olarak var olan unsurlardan birisi de duadır. Aslında dua, Allah ile insanlar arasındaki çok özel ve biricik bir ilişki tarzıdır. Hangi dine inanırsa inansın, insanlar günahlarından tevbe etmek, sıkıntılarını hafi fl etmek ve gerçekleşmesini istedikleri dünyevî ve uhrevî tüm dilekleri için Tanrıya dua ederler. Bir anlamda dua, seslendirilen hayalleri de ifade etmektedir. Şüphesiz dua, günahlardan arınmak, tevbe etmek gibi nedenlerle yapılmakla birlikte, insanların dünyevî
Tükendi
Bugün Din Felsefesi gibi aslında oldukça verimli olabilecek ve öyle de olması beklenen bir ilmî-düşünsel disiplinin, büyük ölçüde Anglo-Amerikan eksenli analitik felsefe geleneği içerisine sıkışıp kalmış ve dolayısıyla önemli ölçüde üretkenliğini yitirerek tekdüze kuru bir entelektüel uğraş hâline gelmiş olduğuna şahit olmaktayız. Durum böyle olmasına rağmen, söz konusu disiplinle uğraşan çevrelerden ciddî bir özeleştiri yapmak ve din felsefesinin bu sıkışmışlığını giderip ufkunu açmak amaçlı çabalar yerine
Tükendi
Günümüz itibariyle İslam dünyasının nüfusu bir buçuk milyar olup, 2025te bu rakam iki milyar altmış milyona, 2050de ise iki milyar altı yüz seksen sekiz milyona ulaşacaktır. Müslümanların dünya nüfusuna oranı günümüzde yüzde yirmi olup, 2025te yüzde yirmi beş, 2050de ise yüzde yirmi sekize ulaşacaktır. Böylesine bir beşeri potansiyele sahip İslam ülkelerinde; dünya petrolünün yüzde altmış beşi, kaucuğunun yüzde yetmiş, uranyumunun yüzde otuz dokuzu, kalayının yüzde otuz üçü, buğdayının yüzde on yedisi, piri
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 167 kayıt bulunmuştur Gösterilen 100-120 / Aktif Sayfa : 6