Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 160-180 / Aktif Sayfa : 9
Geçen yıl aramızdan ayrılan şair Didem Madakın yayımlanmış üç kitabı vardır: Grapon Kâğıtları, Ahlar Ağacı ve Pulbiber Mahallesi. Bir süredir baskısı olmayan ve okurlar tarafından ısrarla aranan kitapların yeni basımını yaptık.
Tükendi
Siyah Sanatlar Hareketi’nin kurucuları arasında yer alan Sanchez, kişisel ve kolektif tinsel bölünmüşlüklerden sınıfsal çatışmalara, Vietnam Savaşı’ndan AIDS kurbanlarının dramına, yağmur ormanlarının katledilişinden küresel ısınmaya kadar birçok sorunu şiirlerinde, oyunlarında ve caz müzisyenleriyle gerçekleştirdiği sahne performanslarında cesurca işledi. Haiku, doğrudan sözellik, blues, balad, teatral epik gibi farklı şiirsel biçimler altında geniş okur, dinleyici ve izleyici çevrelerinin dikkatini üzerin
Tükendi
Eller dilinde –varsın– Densin: «Bahâne, hiçten!» Müjdenle ben senin için Geldim, koşup Meriç'den; Bir şarkı söyle, ey ses, Bir şarkı söyle içten! Yüksekte söylesen de Diler Nihad, Haliç'ten... İster sabâdan, ister Mâhûrdan, eviç'ten Bir şarkı söyle içten! Bir şarkı söyle içten!
Naatler, samimi duygularla yazılan, riya kokmayan, son derece lirik metinlerdir. Mevlid türündeki eserleri de bu kapsamda değerlendirmek mümkündür. Türk edebiyatında pek çok mevlid yazılmış olmasının ardındaki neden, bu samimi duygular olmalıdır. Sultan II. Bayezid’e sunulmak üzere kaleme alınan Kût-ı Rûhî’de (898/1493, Ruhların Gıdası) de 15. asır şairi Feyzî’nin Hz. Peygamber’e (SAV) duyduğu samimi sevgi hissedilmekte ve tabiri caizse bazı mısralar buram buram muhabbet ve özlem kokmaktadır. Kût-ı Rûhî’nin
Kesilip yok oluyor her geçen gün ormanlar Cezasını çekecek bunun masum insanlar Bir hayırsız yüzünden nice fidanlar yandı Arkasından bataklık sel erozyon kaldı Çabuk tedbir almazsak yeşili bulamayız Sonra bozkıra döner bu yurtta kalamayız Hep birlikte çıkalım bir orman yarışına Birer fidan dikelim dağın taşın başına Yeşile hasretlikten göç ettik ta Asya’dan Ağaç dik ey kardeşim çöle dönmesin vatan Ağaçtır bu ülkenin zümrüt yeşili süsü Ağaçtır ölürsen de mezarının örtüsü
Tükendi
Ânı yaşamak lazım; ânı, Şu güneşin doğuşundaki turkuaz mavisini, Ve güneşin batışındaki kan kırmızısını, Kuşların semadaki danslarını, Bir fincan sıcak kahveyle dost sohbetlerini, Ne geçmişte kalmak ne de hayatın girdabında, gelecek kaygısında yorulmak, Tek nefes o da şu anki nefesini, Koyvermek gerisini, Ânı yaşamak ve yaşatabilmek için…
Tükendi
Tam 2600 şehir var şimdi ellerimde, Hazırlıyorum kendimi, her an gidebilecek bir biçimde, Sonra son hızla duruyorum seninle, 2599 şehir yıkılıyor özleminle, Birinde sen varmışsın, Ben yokum hiçbirinde.
Uçsuz bucaksız çölde, dipsiz kuyu gözlerim, Bir rüzgâr fısıldasa kum taneler düşüyor. Gaye gitmek olunca zannetme ki özlerim, Gündüz yanan bu çölde, gece zaman üşüyor.
Elinizdeki bu kitapta, naçizane yüreğimden, düşüncelerimden dilime ve kalemime düşen sözlerde; yaşadığımız olaylar, ertelediğimiz sevgiler, onaylamadığımız kavgalar, ötelediğimiz düşünceler, örselediğimiz insanlar, kaybettiğimiz geçmiş, değerlendiremediğimiz bugün ve özlediğimiz gelecekle ilgili kırıntılar bulacaksınız. Saydığım amaçlarla ve samimiyetle paylaşma ihtiyacı duyduğum sözlerimi, hayatınızın bir anında ve bir nebze bile olsa, dimağınızda bir tat bırakır mı, karanlıkta bir
Başlar eğik, uzandı kollar Getirip, bir yere bıraktılar Toplandı herkes etrafıma Beyaz sarıklı bir adam Bir şeyler söyledi kalabalığa Sonra, hep birden döndüler benim tarafa El kol hareketleri sonra Yine aldılar eller üstüne Getirdiler bir çukurun başına Mezar diyorlar buna Bir kişi, iki kişi indi Beni de indirdiler çukura Yere yatırıp, tahtaları dizdiler Her tahtayla, ışığımı çaldılar Son tahtada karanlığa bıraktılar Sesler başladı, toprak sesleri Kürekler çalışıyor, ağırlık artıyor, Ve ke
SENSİN… Sana akmaktadır hayat, Mâzi, âti, ânım sensin… Hem gurbetsin hem de vuslat, Yerim, yurdum, yanım sensin… Ne yana dönsem sen, heyhât, Sağım, solum, yönüm sensin… İster akıt, ister damlat, İçim, dışım, kanım sensin… Kelâmındadır nasihat, Elif-lâmım, nûnum sensin… Kulluğundadır saltanat, Tacım, tahtım, ‘hân’ım sensin… Sende sükûn bulur fıtrat, Daim, taze, yenim sensin… Affın eder ruhu azat, Setrem, örtüm, yenim sensin… Seherlerindedir berat, Sabah, akşam, günüm sensin… Her mısra, bey
ne muhteşem sıfatlarla seviyoruz onları gerçeğin düşte eriyişi ruhun aşkta anam bacım sevdam canım cananım sonra birden araflaşıyor aklımız gam kasavet ve gizli oyunlarıyla cehalet kaburga kemiği hikayesi ve bilcümle safsata dördün bire armağanı kadınbudu köfte ve tanıklığı geçersiz dulavratotu çok sevdiği için çok ama çok her gün birkaçını vuruyor dişi kuş vurmaya alışkın yüreğimiz bu da gelir bu da geçer ağla ki meme vermez yoksa gökler yerlere
Tükendi
bilseniz ne çok bağışladım sizi sevebilmek için
Müjdelensin bugün haber alayım İlmek ilmek elden dokunsun Meyra Ay yüzlü ışıktan açsın yaprağın Gelen aşkı külden yakınsın Meyra Arzuhalim vardır menzil yetirin Dosta dost ol olsun gönül hatırın Göz nurunden kalem yazdı satırın Mısra mısra dilden okunsun Meyra Bir güneş misali berrak ışığın Her gören bir oldu senin aşığın Saf hayâlle olur sevda maşuğun Emanetsin kuldan hakkınsın Meyra Her harfin var bin bir manâya değer Gâhi bekler olur gâh boyun eğer Akşam olur sabah bekler gün ağar Bı
Tükendi
Biraz SEN, Biraz BEN, Biraz GURBET, Biraz VATAN, Birazda onlardan; Hayatımıza anlam katanlar ve anlamsızlaştıranlardan işte…
Sayın Hasan Begdaş’ın bazı şiirlerini kitap haline gelmeden gördüm. Sımsıcak, duygu yüklü mısralarla dolu ilk fırsatta basılırsa Türk şiirine gerçek bir katkı sunacağına inanıyorum. Vural Savaş
Tükendi
Laleş, Nora İstanbul Bir Hiçtir’de bize hafıza çekmecesinde saklanan bir aşkın gün dökümünü anlatıyor. Cezayir Sokağı’na seslerini bırakıp kendi denizlerine dönen Martılar... Yalınayak geçilen denizler... Köknar yapraklarına emanet edilen kalpler... Ve karanfilli hakikat!.. Nora İstanbul Bir Hiçtir, sır cümlelerle dolu bir Aşkşiir.
Tükendi
"Ömür bir arının iğnesi Vurdukça ölüyor her doğan güneş Bağırsakları ışıldayan zaman geçmek nedir biliyor Geçtikçe gülüyor Ne yaramaz çocuk bu zaman!"
Tükendi
"Kendine ait bir ses, kendine ait bir tavırla yazmak “nevi şahsına münhasır” şairlere özgüdür. Bir Alihan Çetiner şiiri ile karşı karşıya olduğumuz kesin. Alihan’ın şiirlerinden yükselen her itiraza katılmasanız da o şiirle kol kola gönül gönüle yürümekten kendinizi alıkoyamazsınız. Daha ilk şiir ve ilk kitabında şiirini kalınlaştırmış bir şairle tanışmaktan duyduğum mutlululuğu ve sevinci söylemek isterim. İnancı, kavgayı ve itirazı kapkalın çizen şiirler her biri. Şair, yaşadığı dönemin, çağının tanığı, g
"Dün gece mor bir kuytuda açtık Kimse duymadı çığlığımızı Tutunduk su gibi kayıp gidene Elini aradım yoktu sarmaşıklar yürüdü saçlarına Alışmadığım bu derinlik boğacaktı seni Cansız kollarını dolayacaktın boynuma Teninin son sıcaklığını içecektim Yalnızlığımı Gecenin kirpiklerine gümüş bir nehir tünedi"
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 160-180 / Aktif Sayfa : 9