Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 120-140 / Aktif Sayfa : 7
Şüphe yok ki asıl hazin olan şey bizden sonra bu âlemin aynı düzen içinde devam edecek olmasıdır. O halde kâinatın bu sonsuz düzenini soğukkanlılıkla kabul etmekten daha doğal ne olabilir? Seksen yaşına yaklaşmış bir adamın ölümün sesini böyle yanı başında duymasından korkunç ne olabilir? Fakat her felaket gibi bu en büyük felaketi de insan soğukkanlılıkla ve temkinle karşılamak kudretine sahiptir. Hâmid de bu felaketi öyle sakin ve öyle kendine yakışan bir teselli arayarak karşılamaktadır ve “Demek
Tükendi
Neyiz, Ne Olacağız? Tanrım bilemiyorum yıllardır neredeyim? Her gün yediğim ekmek, içtiğim su Koluma girip de gitmek istediğim kadınım Yaşamak kaygısı, bir de ölüm korkusu Ya Rabbim senin adın içimde saklı… Yıllar yılı içindeyim bu çileli hayatın Anıyorum gençliğimi, özlüyorum çocukluğumu. Fakat bilemiyorum geleceğimi, yarınımı… Rabbim bilemiyorum maksadını, kararını. İşte hepimiz dünyandayız hazırız. Yataktaki hastamız, topraktaki ölümüz Neyiz, ne olacağız? Her an sana hazırız. Bir şey bilmi
Tükendi
Söyleyin Bana Ey gönül bağı korusu Orada başladı, orada yaşandı aşkların en temizi, en durusu Orada başladı, orada sürdü İki sevdalının ilk göz ağrısı. Ne sadık sırdaştın ey gönül yarası… Acep biliyor musun yine yaşıyor mu Yaslandığımız o asırlık çınar ağacı? Acep misafir oluyor mu? Yosun tutmuş sıralar? Sen orada kal, ben burada doğrusu. Unutur muyum hiç seni vicdan yarası.. Söyleyin bana o koca ıhlamur hayatta mı? Kara dutla ya o yaşlı ahlat yine ayakta mı? Gök masmaviydi, yerler yaprak sa
Tükendi
"Bir çığlıktı, yüreğime bastırdığım sevgi Tonlarcaydı ağırlığı sinemde Haykırmak istiyordu dilim, Neydi bu hissettiklerim"
Önceden güneş sarısı olan saçları, şimdi siyahlar... Ona ‘mutsuz kadınlar saçlarını boyar, sen mutsuz musun?’ diye sormak istiyorum, fakat çok geçmeden vazgeçiyorum bundan. Belki de bugün işe gelmeden önce ağlamıştı. Elleriyle yüzünü saklamış, avuçlarının içine ağlamıştı. Belki de bugün her şey bitmişti onun için. Kırmızı rujlu dudaklarına sıkıştırdığı sigarasını yakacak çakmağının gazı ve koltuğunda oturduğu masanın, biraz önce çekmecesinden çıkarıp şakağına sıkı sıkıya dayayarak hiç düşünmeden tetiğini çe
Bir çiçeğin intiharını Düşleyebilir misin Tanrım? Aklına yatıyor mu, Ona verdiğin toprağı reddedişi? Sen daha çağırmadan O narin gövdesiyle ölüme gidişi? Ölülerimiz diyorum Tanrım, Ölülerimiz, Acaba toprağın altında da şarkılar söylüyor mu?
Aramızda göğe kaldırılmış bütün duvarlar ağırdan almalar, Güzel havaların pusu Rayları yolundan çıkaran sözün kudreti bitti Biten bir çarpışmanın bütün gerekçeleri Ardımızda kalacak aramızda dağılan Ukde büyüten keklik gibi çoğalacak a canım Keskin nişancı elinde can verme arzusu
Çatışmadan bahsetmek için en az bir taraf Ve karşı taraf –bu bir doğa olayı olabilir Ve haklı sebep Haklı bir sebep bir şekilde –ne şekilde olursa Ölüm korkusuyla bağlı diyorum, bağlıdır Güneşe sunduğum kamburum Kahvaltıdan kalma dört zeytin çekirdeği Açmadan taşıdığım kapılar Sormadan savdığım Baştan güzel düşündüm onu, güzeldir
kuğudaki Tanrı demiştin bir vakitler koyaklarında merceklerin aktığı diyar ve altın dallarına yarasaların konduğu göğsünün daraldığı vakitlerde kime bakmak geliyor içinden, erguvanların döküldüğü yollardan hangi atlarla geçmek yüzümün solgunluğunu safran sanma o manastırın bahçesine dikilmiş ve sonra huş ağacından küçük bir masa yapacak olanın yüzünün hayaleti olmuş bakmak dediğimiz duvara resmedilmiş
Bile Masada Su Olmasa Sen Olsan Ben Olsam Soda Şişesi Tütse Alman Birasında Buzlansak Bile Alnımızdan Sivilce Yaralarını Evlat Edinsek Huzur Evlerinde Gebersek Bile Samimiyetime Inanmasak Ikimiz Inanmasak Eski Kitaplarımıza Değsek Bile Tırnaklarımıza Adam Gibi Davransak Medeniyet Törpüsünde Yuvarlansak Bile Şifonyerin Adını Kıskansak Böyle Kırsak Kırsak Kırsak Bunu En Az Üç Defa Daha Söylesek
Terk edilmiş zarif bir yalnızlığı taşıyarak konuşuyorum Geceye dokunuyorum kılcal damarlarımla Gözlerim, aklım her şey uzak bir hanımeli Yakama takılan sadece çiçek değil İçimi titreten Büyük Türk Şiiri Rıhtımlardan çokça yalnızlık topluyorum Sesimi deniyorum giden gemilerin ardından Bolşevik bir ihtilali boş geçmeyi seçiyorum Bakışlarımda anlam arama Şiir bir reçetedir doktor yazısıyla
ya da ben giderim içimin göğünde kaynar suyum sevgim yalan değil, sarhoş değilim masmavi sarar gerçeği uyumsuz hüzün yüreğimin olmayan karşılığına hasretim. dünyanın yalanına sürdüğümüz heybetli at ilk yudumunda sevdamın düşer yere ya sevdam galip gelir ya da ben giderim..
Her mektup okunacak değil ya İki şey söyleyip gideceğim Alfia Birini anlayacaksın eminim Ötekini belki yıllar sonra Her insan yaşayacak değil Alfia İki ömür vereceğim sana Birini tüketeceksin eminim Ötekini vermekten vazgeçeceğim sonra
Güya ben hiç deniz görmemişim! Senin gözlerin neydi o zaman? Benim gördüğüm denizi görmeyen, Nereden bilsin? Boğulup da ölmediğim, En derin denizlerdeyim. Nereden bilsin, Sılam, deniz kokulu gözlerin? Deniz görmemişse gözlerim, Kalbimin kıyısına vurup duran, Mavi dalgalar zembille mi indi gökten? Güya ben hiç deniz görmemişim! Senin zeytin gözlerin neydi o zaman?
Büyük aşklar yolculuklarla başlar Gidelim istersen suyun Söğüt dallarını serinlettiği Irmağın sesine aldanarak Bir aldanma değil midir Öncesi unutulan şeyler gibi Aşklar ve yolculuklar da Belki anlatır anlatacağı Bir şey varsa bekleyen Eprimiş olsa da sözler
"The bridge between madness and salvation."
Tükendi
"Çektim yüzümü gölgemi kurşuni zamandan Yavaşlığa döndüm Sürülmesin izim"
Tükendi
"Delilik Kuş misali Kimin balkonuna konacağını, Kendi bilir"
Tükendi
"‘Bacardi Şişesine Şaşırmış Mıydı Dalgıç Ki Bu Durumda Su Çiçeğidir Gelincik’ Yakamozlardır Yelkovanların Kerterezleri Aynasını Yalayacak Bir Kedi Sonra Tüylerini ‘Çingeneler Gül Satar Değil Mi Madam Denizin Tuzu Çürütür Saksıları Misket Müzayedelerinde Kalyon Satılmaz Değil Mi Yasemin Mavi Bir Ölüm Pikaresk Yüzüyle Hüznün Unutuluyor Değil Mi’"
Tükendi
"O merhum saçlarını savur. Deri değiştirmeye başlasan iyi olur. Reçel tüten kazanlarda dalgıçlık oynuyor, Kasıklarında o meyvemsi koku ile yine başbaşa kalıyorsun. Dört duvar arası, kıvrım kıvrımsın. Ama paket hala dolu, çakmak köşede. (Sifon gürültüsüyle kendine gelir.) Eee ne derler bilirsin: “Neye niyet, Neye kısmet…”
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 120-140 / Aktif Sayfa : 7