Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 980-1000 / Aktif Sayfa : 50
Ey gönül yürüyorsun nereye? Aşkın beni kavuracağı yere. Aşkın seni nerede kavuracağını bilir misin? Bu yolda bilmek şart mı, aramak yetmez mi? İnsan bilmediği şeyi nasıl arar? Kalp akıl gibi değildir ki bildiğini değil hissettiğini arar... 23.18/14.11.2019
Tükendi
Mevsimlerden sonbahar, aylardan Eylül Ortalıklarda görünmez oldu Bülbül En sevdiğim çiçek Lale ile Sümbül Unuttuğumu sanmayın baş tacıdır Gül Düşünceleri sıralarken araya koy Virgül Aşkın, sevginin, inancın sembolüdür tabi ki Gül Şifa için, dertlerin için, sıkıntıların için hep Gül Ev mahremiyeti için en iyi örtüdür perde ile Tül Ateş söndükten sonra geriye kalır Kül Olmazmış Günahsız kul ile dikensiz Gül Rabbin huzurunda yükselmek için biraz Bükül Günahlarından yavaş yavaş bu şekilde Dökül Tek dileğimdir d
Tükendi
Rübab-ı Şikeste, "Karilerime" başlıklı manzum bir önsözle başlar. Şiirlerini okuyucularına ithaf ettiğini söylediği bu şiirde Fikret, okuyucudan iki şey ister: Gözyaşı ve samimiyet... Rübab-ı Şikeste'nin ilk baskısı 1900 yılında yapılmış, çok kısa sürede bitmesi üzerine aynı yıl ikinci baskısı neşredilmiştir. Uzun bir aradan sonra, o zamana kadar Fikret'in yazdığı bazı şiirler de ilave edilerek 1910 yılında üçüncü baskı yapılmıştır. 1911 baskısına ise üçüncü baskıda olmayan üç şiir daha ilave e
« İnsanı insan eden duyguların sırtta bir kambur misali taşınan yük olarak görüldüğü, tamamen tüketime ve ‘sıradaki'ne dayalı şu dijital çağda şiirin, bizi bize hatırlatmak adına büyük bir sorumluluk üstlendiğini hep düşünmüşümdür. Ancak bu sorumluluğu günümüzde kimin devralacağına dair endişelerim hep baki kalmıştır. İşte bu noktada Özgür Kınay'ın kalemi ile tanışmam, bu anlamda edebiyat ile ilişkisini masum ve kıymetli tutmayı başarmış herkes gibi benim de yüreğime su serpiyor. Olan bitene genel geçer bir
"Ertesi sabah, popomun arkasında bir kaşıntıyla uyandım. Dokunduğumda, kuyruk sokumumun başladığı yerde hafif bir çıkıntı geldi elime. Çıkıntıdan aşağıya doğru, ince uzun tüylü bir kuyruk sarkıyordu. Sıçrayarak dört ayak üzerine doğruldum. Göğüslerim kaval kemiğime uzanıyordu. Vücudumun her yeri tüyle kaplanmış, benek benekti. Ellerim ve ayaklarımda siyah toynaklar, üzerlerinde aylardır silmediğim aşınmış kırmızı ojeler. Başucumdaki kaleme uzanıp dişlerimin arasına soktum. Cep telefonumu açıp annemi aradım
Tükendi
bilmezsin. bir kirpik ucu bakış bir büyük azmettiriş bir tövbe beklentisi çırılçıplak bir dünya bir dünya çırılçıplak bir dünya kan kokuyor. bilmezsin. bir ney taksimi döner nevi kendine mahsus nevi kendinden menkul nevi pek nevizâde bir alkol akşamüstü çırılçıplak bir dünya dünya çok çırılçıplak dünya isyan kokuyor.
Tükendi
"Fesleğen kokularıyla Yerleşiyor vadilerine düşlerin Bir mutluluk vaadi gibi Bizi kokuyor şiir : Keşfedilmemiş biçimi olarak geleceğin"
Tükendi
Kitap Açıklaması "Şiir ne demek bilmiyorum. Hava gölgede 45 derece, sokaklar sıcakta kavrulmuş çiş kokuyor, bir allahım bile yok ve böyle müthiş kuş sesleri duymamıştım hiç. Gece yarısı uyandım, ışığı açmadım. Karanlıkta okunaklı yazmaya çalıştım. Yatakta doğrulmuş ‘Geriye yalnızca şiir kaldı birlikte direnecek.' diye düşünüyor, buna inanıyordum. Gece susmuş, karanlıkta her şey kaskatı sabitlen- mişti. Yazdıklarım üst üste binmiş. ‘Eski sözcüklere yeni anlamlar vermeliyiz.' Bu okunuyor yal- nızca."
Tükendi
"Peker için şairlik, tam bu nedenle bütün yaşamın parçalanmış hallerini, renk tonlarını yaşantılayabilmesi demek, imgede yaşanılır kılabilme, bunun için de şiirsel bir estetikle duyumsayabilme yeteneğidir. Şairlik her durumda yüceltilir, şair oluşun özellikleri abartılır. Kendisini en geniş anlamıyla şair olarak tasarlamış, bundan uzak düştüğünde hayıflanarak yeniden o tasarıma dönmüş bir şairdir Peker.... Saf duyunun insanıdır şair...Parçaları bütünlemeye çalışır... Şaire 'ergen şiir' in en uzun ömürlü şai
Tükendi
Türk insanı olarak çok üstün hasletlerimizin yanında çok önemli eksikliklerimiz de olmuştur. Bu eksikliklerimizin başında Türk Dili'ni koruyup, geliştirip yarınlara taşıyamamak ve o kadar çok tarihi olay yaratmamıza rağmen tarihimizi yazamamak. Selçuklular döneminde eğitim öğretim dilinin Farsça olması ile başlayan dil kaybımız Cumhuriyet dönemine kadar sürmüştür. Yüzyıllar boyu egemenliğimiz altında yaşayan hiçbir ülkeye kendi dilimizi öğretememişiz. Bin iki yüz yıl boyunca Türk coğrafyasında bizim hakimiy
Tükendi
Papatya söyledi: Aşktan bezdi Venedik Ağlatıp ağlatıp susturmayanlarından Sevdirip sevdirip kavuşturmayanlarından İnadından başka yola saptıranlarından Zamanını kaçıranların feryat figanlarından Fallarını açtım gondolların Kara sevda çıktı bahtıma Tutmadı falı bendeki aşkın
Tükendi
İsyanım sanadır ey deli gönül! Değer miydi bunca derde, kedere Yol onundur yol ver çekip gidene. Unut aşkı, sevdayı, VAZGEÇ GÖNLÜM! Dereler nehirler gibi coş sen de. Öt bülbül gibi hoş bir seda ile. Ne gülü sev ne dikene katlan. Kaşlarını çatmaktan, VAZGEÇ GÖNLÜM! Yer edinme kendine hiçbir yurdu. Bil ki geçti artık senden sevdalar. Ne bir merhem ol, ne de bir can suyu. Sen bu vefasız yardan, VAZGEÇ GÖNLÜM! Alma eline sazımın mızrabını. Bir daha çalma o deli türküyü. Yokuşlarda koşturma kıratımı. Bana umu
Tükendi
Yaşadıklarını kalem ve kağıtla tarif etmek zordur. Çünkü acının kelimelerle ifade edilip öylece anlatılıyor olması zoruna gider insanın, karşısındaki çektiği acıdan bir haber yaşarken. Bu ifade edilişi layıkıyla yerine getirmek genç kalem Yusuf Öztürk'ün harcıymış meğer. Şiirlerini ve acılarını derlediği bu kitapta kalbinizden bir parça bulmanız dileğiyle. Kendine özgü kelimelerinin ahenkle dansına şahitlik etmek gurur verici, kalemine sağlık. İrem SEVRUN
Tükendi
Kitap İçeriği Daha çok... Anlatırım hikayeler Çiçek açıp, kuş uçtukça Ve doğdukça insan Lakin anlattığım hikayeler Zoruna gidiyor gerçeklerin.
Tükendi
Nurullah Genç, Rüveyda adlı şiir kitabında en çok beğenilen şiirlerine yer veriyor. Şairin yılların birikimini bir araya getirdiği kitabına adını veren "Rüveyda"ya en güzel seslenişini şu dizelerde görüyoruz: Sular köpürmemeliydi Rüveyda Kırılmamalıydı ıslak dalları hasret servilerinin Ben zehire alışkınım, şerbete değil Rüyalar nefret eder avare duruşumdan Kâbuslar çeker ancak derdimi yeryüzünde Sen gün boyu simsiyah bir ufukla beraber Ben her gece bir Mehdî türküsüyle çilekeş Yargılamak için zeval kayıt
KUM ZAMBAKLARI Bu sabah o koyda dolaştım durdum Suskundu sevdiğin kum zambakları Bu gam neden diye onlara sordum Küskündü sevdiğin kum zambakları Dalgalar kıyıya vurdukça vurdu Kalbimi taşlara attılar sanki Hicran denizine böyle savurdu Umudum ufukta yaslı inan ki Hazan rüzgârları ağıt yakıyor Yollarda süründü solan düşlerim Ayrılık buğulu camdan bakıyor Nereye saklandı o gülüşlerim Benal Özçelik
Tükendi
Şiir yazarım Şiir okurum Şairim diyemem. Henüz gönülleri fethedemedim Şarkı söyleyemem ama Çok isterdim nağmelerle İçli dışlı olmayı Sesler dünyasına ses vermeyi. Armonik müziği de severim. Kuğu Gölü'nün Okşayıcı sesleri Kulaklarımı okşuyor şimdi. Hele keman sesi Yüreğimi deler geçer sanki! Bir zamanlar Bir keman sesi Yükselirdi komşudan Bir gün Sustu birden! Şimdi Bu akşam O keman sesini anımsadım Gürültüleri arasında klaksonların! Ve kuzum kuğucuk diyorum ki; Anılar ne derse desin Yaşamak zorundayız Herke
Tükendi
Neşeyi bulsam da avunsam yine Gençliğim beyhude soldu gurbette. Kederli, yaralı, hasta gönlüme Bir aşkın zehiri doldu gurbette. Saadetten, neşeden, huzurdan ırak Gözlerim kan döksün, erisin bırak. Beklerim bir türlü doğmuyor şafak Gündüzlerde gece oldu gurbette. Yasından karalar bağlayan âşık, Irmak gibi coşup çağlayan âşık, Durmadan günlerce ağlayan âşık, Derdine dermanı buldu gurbette.
Tükendi
Ufuk Akbal hangisi? Kimine göre havada asılı kalan mütereddit yumruğun şairi, kimine göre bütün olan bitenin kıyısında adeta şen bir diğerkâmlığın kuyumcusu. Ve kimine göreyse şiirlerindeki aslına aykırı dikiş olmasaydı sadece basit bir paparazzi. Sağcılık Şiirleri, 2010'lar Türk şiirinin ironik-politik şiirlerle bezeli, kült ve uzun süredir kayıp kitabı.
Tükendi
Bütün zulümler bizi buldu Tankla vuruldu gençliğimiz Bazen sesli bazen sessiz Karanlıklar çöktü bir yana Yaraya ilaç aradık, yok Kayıp yollarda yürürdük Bilinmez ülkelerin diyarına Karlı dağlarda ıslak yağmurda Gençliğin sıcak teri silindi Ömür kırılgan, şefkat yorulmuş İhanet sarmalıyla vurulduk...
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 980-1000 / Aktif Sayfa : 50