Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 220-240 / Aktif Sayfa : 12
Modern Türk şiirinde daha çok lirik, duyarlı, melankolik yönü ağır basan şiirleriyle ön plana çıkmış olan Metin Altıok, resim ile başladığı sanat hayatını otuzlu yaşlarından itibaren yayımladığı şiirleriyle genişletmiş, üretken ve çok yönlü bir şairdir. Şiirleri 70'li yıllarda yayımlanmasına karşın Altıok, şiirlerinin kaynakları bakımından 60'lı yılların geç ürün veren (ya da geç yayımlanan) şairlerinden biri olarak nitelendirilebilir. Altıok, eksik kalmış çocukluğu, gelgitli ilişkileri, Anadolu’nun birçok
Gözler Geriye baktığımda ne çok sevmişim Çiçeği böceği, Gördüğüm güzel her şeyi Ama seni sevmek başka Sadakat, hasret, pişmanlık karıştı gitti Hatıralarım, okyanus gözlerinde son bakışta bitti. Git yolun açık olsun Bil ki mezarda bile sönmeyecek içimdeki kor Otuz yıldan sonra bunu söylemek zor Ama boş ver canın sağ olsun, Benden yana hakkım helal olsun Dağlar Özügüç
Nitelikli okurun en bariz özelliklerinden biri, kendisiyle ve yazarla / şairle yüzleşmektir. Okuduğunu bir inşa faaliyetiyle yeni den değerlendiren okur, bunun için metnin kalbine nüfuz edebilmelidir. Bu sayede metni içselleştirebilir çünkü. Şiir değerlendirmeleri, şiir geleneği / birikimi ve eleştiri imkanları içindedir. Esas olan bu donanıma sahip olmaktır. Sözü edilen yüzleşme, metne nüfuz etme ve metni içselleştirme gibi ameliyelerle işlevsel hale gelir. Eleştiri, bir bilim kabul edilip teknik olarak ve
Tükendi
Ey benim iki gözüm yaptığın güzel işler Teberrüken yürünmüş uzun bir yol gibidir Bunu bilmezse şehir bilen bulunur elbet Suya bakmak nasılsa öyledir dağın ardı Yol vardır yolcu vardır yürür menzile doğru Etrafa tebessümle isterim bakmak elbet Bakmak güzeldir çünkü bakmasını bilene Ne kalacak geriye sesin hızından gayri İnsan olmak hakeza kardeşlik dünya hali Neden sular bulanık akıyor ırmaklardan. Diyelim haydi şöyle baştanbaşa memleket Güneşlenmeye çıksa baksa yüzüne birden Görebilir elbette ka
Tükendi
Kelimeleri kelimelere ulamaktan daha kolay ne var ki? Ya yazgıyı yazgıyla anlamaksa biricik yol Bu kervan, acılar gibi beni yola yol eyleyecek Bu kervan sebeplerle sonuçlar arasında Bu kervan, aşkla merhamet arasında Bu kervan zamanla zamansızlık arasında Beni bana mahkum edecek
Tükendi
“Yaz” dedi bilge adam Sadece “yaz” Elime bir kalem tutuşturdu bir de kâğıt samandan Bir kibrit verdi bir de şamdan “Yak” dedi bilge adam Sadece “yak” Yakmak bir fiildi, yaktım şamdanı Yazmak ise bir devrim Onu kim yapacaktı?
Susuz kalmı bir oluğum, Ağa takılmış balığım, Başak oldum buğdayla, Tanem olmadı çalığım.
Tükendi
Yalnızlık Tefsiri Mimarisi lambadandır Eliflerin Çünkü yalnızlık sürekli yanan bir Elif’tir Yalnızlık varlığın en işkenceli halidir Yalnızlık kursağa oturduğunda dudağını değil kalbini ısırtır insana Ağzımdaki zaten ısırılmış bir kalbin resmidir
Aklımın susmak bilmeyen arsızlığına sebep olsalar da, Ben hep, kırmızı ışıkta geçmeye meyilli cümleler kurdum. Çünkü ruhumu, Külahıma da, pabucuma da anlatılamayacak masallarla uyuttum. Peki, mutlu muydum? Belki biraz… Ama her daim umutluydum.
Tükendi
İşte durdum burada; iyice bakın! Bu, halkımın çığlığıdır; daha bakın! Tarlalardan şehrin merkezine doğru akan Kapılardan ev içlerine hızla yayılan Bu kıtlık vebasını unutmayın! Ve unutmayın camlardaki çocuk gözlerini…
Ömür Denilen Nedir Ki? Ömür denilen nedir ki, Gerçek midir yalan mıdır? Başı sonu nerededir? Biraz oyalanma mıdır? Gelişli gidişli bir yol, Acısı çok çilesi bol, Sonunda toprağa gark ol, Yoksa bu bir talan mıdır? Yaşayıp da geçtiğimiz, Hiç kanmadan içtiğimiz, Elimizle biçtiğimiz, Ömür kısa bir an mıdır? Bilmeden zamana doğuş, Her anı başka bir oluş, Ne durak var ne bir duruş, Bu tükenen insan mıdır? Bu içinden geçtiğimiz, Her saniye göçtüğümüz, Ömür diye ölçtüğümüz , Şu kısacık
SahiBir Aşk Ne Zaman Ölür? Aşklar Ölürken Hatıralar Nereye Dökülür?Epeydir ortada yok şair. Gecenin koynuna sermiş gölgesini. Gölgeyi gören şair sanıyor. Ben bir şair gölgesi.Şair, epeydir ortada yok. Kayıp Aranıyor.
Tükendi
(1880-1918) Modern şiirin geçtiğimiz yüzyılın başlangıcında karşı karşıya kaldığı gerilime en güçlü yanıtlardan biri 1913’te yayımlanan Alkoller kitabıyla Apollinaire’den gelmişti. Modern yaşamın getirdiği yeni gerçeklik öğelerini sözcüğün tamamen özgürleştirildiği alışılmamış bir imge düzeninde parçalayarak şiire dönüştüren Alkoller, kendine özgü benzersiz temalara odaklanırken “yerleşik yazı düzenini” de sarstı. İlk kez Apollinaire tarafından kullanılan “gerçeküstü”nün, karanlık bilinçaltı yoluyla yaşantı
Tükendi
“Bir ağaç çiçek açtığında karadaVe yayın balığı inançla sıçrayıpKısmetini yakaladığında havadaGüçlü zayıfı avı yapar sen beniAslan ceylanı kartal sıçanı kaparSaldırıya geçtiğinde hayvanYaralı bırakmaz avınıTüyler dikilmiş, sırt sertleşmişGerilmiş ayaklardaki tüm kaslarDepar. Pençe. Depar. Pençe. Depar.”
“Denizler Göğe Çarpmadan Yürüyorlar Gördün Mü? Gece Hirsiz Asil, Sirtimda Hep Ağaçlarin Kökleri Dehlizlerde Siçanlar, Suda Kir, Gökte Marti Sormayin Ulan Artik Allahi Kim YarattiYürüyorsa Ayaklariniz Baliklamak ÜzereElleriniz Tek Seferde Buluyorsa Dalgayi Köşelerden Dönüyorsaniz Sormayin Işte Bulut Yok Ve Karşidan Görünüyor Şehrin Işiği Hele Gökte, Hele Gökte Köyler Vardi Her Gece”
Dalca’ya 84’te yine derin karlar yağdı, Etrafımızı silahlı coplu polisler sardı. Akif ismimi silah zoruyla Asen yazdı, Yandı ciğerimiz sadece külü kaldı. Dalca’dan Eğridere’ye ilk ayaklanma yürüyüşleri Tozcalı’da başladı ilk isyan kalkışmaları derken Hayranlar’da düşmeye başladı ilk şehitlerimiz Ana kucağında can verdi 17 aylık Türkan bebeğimiz Dalca’nın çok meyilli yolları çok taşlı Anne babaların gözleri hep yaşlı Jivkov hayatının büyük yanlışını yaptı Türk ahalisini zorunlu sınır dışı et
Şair değilim, haddimi bilirim Hak yolunda yazmak niyetim Haddimi aşsa da bu isteğim Bu yolda şehadet şerbetini içeyim Hak yolun doğrusu tektir Bu doğrunun şartları beştir En önce iman gerektir Bu yolda şehadet şerbetini içmek büyük bir nimettir. Yaratılmışların en güzelidir elçisi Kesinlikle haktan şaşmaz terazisi Doğruluk vazgeçilmez ilkesi Ümmetine bıraktı yolların en güzelini Herkese nasip olmaz bu nimet Ne güzeldir hak yolunda şehadet İki cihanda da namzet-i rahmet Büyük servet bu yolda ş
Tükendi
Sevda türkülerinin son bulduğu ve legal özgürlük sloganlarının atıldığı isyanda duvarlar vardı sen yoktun. Bir kap yemek, bir parça ekmek için demir kapılar gözlendiğinde duvarlar vardı sen yoktun. Her gelen mektubu senin mektubun her selamı senin selamın sandığım zamanlarda duvarlar vardı sen yoktun. Yüreğimdeki yangınları, hasretliği, manayı "Azad ve Azap" kelimelerinin siyonist tutumlarını fark ettiğim anda da duvarlar vardı sen yoktun. Aslında her şey vardı ama sen yoktun …
Şairin duygusallığı, Yaşadığı insan sevgisi, Çevresine yaydığı mutluluk, onun dildeki becerisini de ortaya koymuş. Bazen insanlar düşünür fakat ifade edemez. Kitapta yazar, hem düşünmüş, Hem de ifade yeteneğini ortaya bütün samimiyetiyle koymuş. Genellikle serbest vezin olarak yazılan şiirleri, her gönüle hitap etmiş, Tabir yerinde ise her çiçekten bal almıştır. Yazar, iyi özellikler ve insana dair tüm duyguları ustalıkla şiirlerine aktarmıştır.
Tükendi
Ağlasam sesimi duyar mısınız,Mısralarımda;Dokunabilir misiniz,Göz yaşlarıma, ellerinizle?Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,Kelimelerinse kifayetsiz olduğunuBu derde düşmeden önce.Bir yer var, biliyorum;Her şeyi söylemek mümkün;Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;Anlatamıyorum.Orhan Veli Kanık
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 220-240 / Aktif Sayfa : 12