Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4
Dâvet İlmi, İslâm'in insanlara ulaştırılmasının ve tatbikinin yollarını gösteren käide ve usuller bütünüdür. Bu ilim, doğuş itibariyle İslâmî ilimlerin en yenisidir, ancak konusu bakımında en önemlisi olduğundan bu ilmi tanıtan bir giriş kitabı yazma zarûreti hâsıl olmuştur. İslâmî dâvet, çoğu müslümanın anladığı ve pekçok dâvetçinin yaptığı gibi, sadece insanlara vaaz etmek, İslâm'ın fazilet ve âdâbını anlatmaktan ibaret değildir. Aksine o, doğduğu gün den beri esasları, hedefleri ve kaynaklarıyla temâyüz
Seni tanımıyorum ama denk geliyorsun işte; sıradan bir kitabın orta sayfasında, bir yoksunluk cümlesinde, bir şiirin en acıyan yerinde, yağmur sonrası gökyüzünde, yalnızlığın yedi renginde... Kitaplarla konuşuyorsun benimle sonra izlediğim bir filmde karşıma çıkıyorsun ansızın. Dedim ya, tanımıyorum seni. Karşımda durup sadece susuyorsun. Nefesinin sıcağını bile bilmezken sessizliğinle üşüyorum!
sa'y ile bekler seni yedi gök kere parça parça gökyüzü ciğer öd öyken zühre mirrih zuhal güneş ay iken bende külrengi bir sulusepken suların sevincine kapılır erkenden bir kolum yeterken uyumana sevgili beni benden ayırır bir kikayon gölgesi sarı yeşil zerenderzer güller söylenmemiş harfleri bekler
Şiirin dünyayı değiştirme gücüne inanmasa şiir yazmayacak sanki Murat Özel. Yadırgayan, sorgulayan ve bu sebeple insanı her önüne konanı kabul etmeden yaşamaya davet eden, kırgınlığına ortak olacak okurlar için yazan bir şair. Özel, kıvrak konuşuyor, gerçekleri kıvırmıyor, eğip bükmeden doğru bildiğini savunuyor. Bu savunmada saldırı yok, kin, nefret tohumları etrafa saçılmıyor fakat asla kabul de yok. Değişimi reddediş ve bu konuda direnen inancıyla duruş sahibi bir kalem. Şiir şaire hareket alanı açtığı k
“Kaldır başını, topla cesaretini. Bu karanlıklar, bu yağmurlar, Hiçbirinin gücü yetmesin, Soldurmaya cüretini. Eflatun'dur mahlasın, Kırmızı en yakışanın. Mavi de isterdi yeşil de Onları kuşanasın.”
Tükendi
Bu şiirde sen yoksun, Dağ taş kahrından ağladı, Yollar, köprüler kurmuştum, Hepsi yıkıldı. Bu şiirde sen yoksun... Harfler, kelimeler, cümleler... Ve daha nice çekilmemiş nefesler, Yahut derinden gelen bir serzeniş, Anlatmıyor seni, Bu şiirde sen yoksun...
Tükendi
Dünya, Dışarıdaki özgür insanların eliyle hayattan bıkmıştır. Ben, siyasi mapusların tarafındayım. Yakama fahri ünvanlar yapıştırmayın lütfen, Akademik insanlardan aklım bir şey almıyor, Ben, savadsız insanların tarafındayım. Güneşin üstümüze ışık göndermesinden değil Ben, karanlığın tarafındayım. Erkekler, sizlere güvenemiyorum artık Ben, kadınların tarafındayım. Dünyayı bu hale getiren çok bilenlerdir Ben, bilmeyenlerin tarafındayım. Çok konuşanların değil, Susanların tarafındayım.
Nurullah Genç'in hayata armağan ettiği kelimeler, şiirin en güzel duraklarına götürüyor okuru yeniden. Yürümekle yanıldım sana ey hummalı göl Heyecana gömülmek ve gülmekle yanıldım Can merhemiydi elem burcunda sessizliğin Bilemedim ki cellat değildir yâr dediğin Ey sarışın kahkaha, yeşil bakışlı ölüm Aynaları sömüren bin bir nakışlı ölüm Gir şimdi düşlerimin ebedî zindanına Çünkü cinnetle girdin yüreğimin kanına
dünyada çok önemli şeyler oldu ama ben de sizin eve baktım bir tayın bir taya baktığı bir tayın bir taya uzun uzun baktığı bir tayın bir tayı bıraktığı gibi dünyada çok önemli şeyler oldu atlar yalnız kalmamak için bu kadar koşarlar diyen o at yalnızlar koşarken de yalnızdır diyen o at yalnızlar öperken de yalnız ben sana sımsıkı sarılırken de o at buramdaydı bu ses nereden geliyor dediğim o gün göğsümdeki at kardeşlerim göğsümdeki at yere uzandı dünyada çok önemli şeyler oldu hem ölmedim yüz
Üşüyor şimdi tüm eşyalar ama korkma Korkma iyiyim ayla! Koca dolabın içinde asılı tek bir ceket gibiyim Açık yerlerimi kapıyorum, uzayan tüylerimi Güneş nasıl da doğuyor yorulmadan her sabah ayla! Sen her sabah aynı sıcaklıkta kalkabilir misin yataktan? Hatta üç ayrı aşkı taşıyabilir misin?
Şimdi hem hissediyorum hem de adını koyuyorum Doğum kanalı hayret vericidir. Yaşam formu değişirken Neler yaşar insan o kısacık anda korku ve teslimiyet Sudan havaya havadan toprağa geçerken ateş Müslüman korku ve ümit arasında gidip gelendir Annemiz Hacer’in arasında gidip geldiği İşgal altındaysan ya da kovulmuşsan yurdundan Hayvansı doğana sığınmaya ihtiyaç duyarsın Zihninin susturduğu her şey birdenbire ayaklanır Garip gelebilir ama bunun adı kahramanlıktır
Dünü kapatmak için orada durdum bir fener bekçisiydim Balıklar da durdu en dipte, ışıklarını söndürmüşlerdi Kan biraz durdu, uyku çok durdu, kan biraz daha Madenler dinlendi günün geçemeyişinden
Asırlık Hayat Bir hayat yaşanıyor ülkemde Biz son asra şahidiz Kimi sevgi gibi yumuşak Bazen bıçak gibi keskin Kimi damı akan bir gecekonduda Bazen sokakta aç biilaç Kusmuk, kusmuk sokaklar Gazeteler cinnet getirir Kimisi doymaz, kimisi yoku yetirir Bu asırlık hayatta biz Dertleri birden içtik Fazlasını biriktirdik Mutluluğu zamana yayıp Yakalamayı bekledik bekledik Eski bir mavzer Soğuktan elimize yapıştı Kıyamadık hiç bir cana Tarihe zaman ekledik Uğursuza eyvallah etmedik Tehdidi yeme
EVDEN EVRENE « BAŞKA » ŞİİRLER Zaman giderek daha mı hızlı geçiyor ? Evet. Çünkü zaman eylemlerimizdir. Ne yapsak, biraz daha birikir. Biriktikçe hızlanır. Biraz daha döner yelkovanın başı. Neyin yıldönümü olsa, « O kadar sene geçti mi ? Daha gün gibi ! » deriz. Dün yarını kucaklar, bugünü unutturur. Yine akşam olur. « Zamanın harıl harıl çevresinde döndüğü duran bir saate » benzeriz. Tayyar Ünal’ın şiirlerini okurken, zamanın dışına sürülmüş bir başka zaman hissediliyor. Önce değil, şimdi değil, so
“Her kere defasında Ölüm kere severken ben seni Kanat çırpıp giderken gün işte böyle” Paris şiiri. Bu kitap sizlere ilkokul yıllarında tohumları atılan şiir serüvenimin, felsefe ile yoğrularak bir fidana, ardından bir meyve ağacına dönüşmesi, bu ağaçta olgunlaşan meyvelerin kendiliğinden yere düşerek vücut bulması ve basılarak sizlere ulaşmasıdır. Gerçekliğin ve hakikatin bile şaştığı bu çağda, hayata tutunabilmek ve hayatı anlamlı kılabilmek için belki de en çok ihtiyacımız olan şey; şiir okumaktır. Bu
Tükendi
Ben böyle her şeyi güzeller dururum Şair demişler ya bana Bana bakıyorlar gülüyorlar bana bakıyorlar gülüyorlar Ben çok zemheri gördüm kışı bitirdim de geldim Demek böyle öpülürmüş derdi kadınlar Sepete ekle öpücüklerimi ancak paha maha biçme Biçersen tarlaların kurur Kimseler girmez bahçenden içre Zerzeler elimde kapıyı göster çık aradan Bilirim sen de ayettin bir zamanlar amma Hükmüne tamamız yettin bu kadar akşam Bu baloya maskesiz de girilir riya cepte Sirtaki mi yapacaksın harmandalı mı Ka
Tükendi
Sen, ben ve bize dair... Sensiz, bensiz, bizsiz kalan canlardık biz, betonlar arasında. Soğuk duvarlar ardında yalnız ve yanlıştık çoğumuz. Sanki duyacağımız tek ses, gözümüze ilişecek tek fotoğraf, ruhumuzu okşayacak tek söz doğru kılacak her şeyi veya o tekler tamamlayacak yapbozun kalanını. Tek tek bütünleşecek insan, tek tek doğacak, yeniden...
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4