Tanrılar arasında insan yalnızlığı mı
İnsanlar arasında insan yalnızlığı mı?
Korkusu küçük düşürüyor hayatımızı.
Ne diyordu ince şeylerin annesi
Ötekini oku, derinde dipte duranı.
Kilisenin bahçesinde mumdan bir harita
Bütün göç yollarının iki ucuna tutunmuş
Geride kalmanın cezasıyım diyor-
Biliyor musun, hoyratlık değil de
İncelik yakıyor canımı...
Bu kalabalıkta bu tenhalık--
Sevgilim, bütün sözlerimi
Mazlumların rüyasından seçtim ben.
Budur, düşünmeden bildiğim
Budur, ayaklarına serdiğim has bahçe...
Yaslı ve tedirgin değiliz
Aynı gemide değiliz
İyice keskinleşmiş, geçiştirilmiş o ses
Bize nasılsa ulaşır.
Dağılmış izmaritlerin teneke kutuların
Erkeklerin her yere kan sıçrattığı hayatın
Erkeklerin ve hayatın -belirtili isim tamlaması-
Ve seyyar tuvaletlerin
Karaköy altgeçidinde korktuğum çocukların
Korkuttuğum evsizlerin içinden aynı saatte hiç aşınmadan.
bir sarımlık tütün
bir tutam çayır bir uçumluk düş
döktüm çantamı
hayat güzel yok artık üzecek yerleri
amaçsız yürüdüm şükür ateşlendim
unuta unuta dinlendim üflendim
sönerse söner şu avuç kadar ateş
sönsün dedim
ne taşıdım
ne taşırdım onca yıl
gezdirdiğim çantaları
eskittiğim çantalar
eskittiğim çantalar
içinizde yalnızca tutuşmamış kibritlerim var
Nurullah Genç'in hayata armağan ettiği kelimeler, şiirin en güzel duraklarına götürüyor okuru yeniden.
Yanarım; öyle bakma yüzüme yağmur gibi
Dağıt kalbini saran hasret bulutlarını
Damlasın gözlerine sonsuzluk usaresi
Dalgınlık evlerinin en güzel melikesi
Sevemem; tozlu raflar arasına girmeden
Çöllerim kandır benim
Sevemem; karanlığı bir daha devirmeden
Aşkım isyandır benim
“Azizim Taşer… Bilmem Yelken dergisini bir süredir benim yönettiğimden haberin oldu mu? ... Dinamo’dan tut Dağlarca’ya, Aziz Nesin’den Tarık Dursun’a ya da Ceyhun Atuf’a kadar çeşitli arkadaşların yardımı ile tam bir amatör dergisi kişiliğiyle yapıyoruz bu işi… Senden özellikle tiyatro konularında yazılar rica edecektim fakat Baki Süha’nın Cumhuriyet’te yayınladığı şiirleri okuyunca utandım ben ki daha bir bacakken 1943’teki, Hürriyet (kitabındaki) şiirlerini okumuş ezberlemişimdir, Suat Taşer’in öyle bir
Bursa şehrim olsan benim
Şehre küstün olmam senin
...
Ben Pırpırella kuşuyum
Koca çınardan tazelenen dal gibi
İfadesiyim yeniden dirilmenin
Doğmayan çocuğun ölmemesiyim
Acı gün göstermemek için
Çifte kaşıkla karıştırıyorum
Şeker atmadığım hayatımı
Bir fikir ve dava adamı Mehmet Akif Ersoy'u İstiklal Marşı'mızın yazarı olarak tanıyoruz. Unutulmaz "Çanakkale Şehitlerine" şiiriyle de gönlümüzde ayrı yer edinen şairimizin "Safahat" kitabı, nesiller boyunca başucu eserlerimizden biri olmuştur. Bütün şiirlerini topladığı "Safahat", aynı zamanda pek çok manzum hikâyeyi de bünyesinde barındırmaktadır.
Safahat'ta yer alan, başta "Küfeci", "Seyfi Baba" gibi unutulmaz manzum şiir-hikâyeleri, genç nesillere aktarmak için aslına sadık kalarak günümüz Türkçesi'yle
Her mısrası dehanın gümüş çivileriyle çakılmış, sapasağlam şiirler!
gidiyorum bu, en görmüş geçirmiş okuru bile hayretlere gark edecek nitelikte bir kült kitap! Ah Muhsin Ünlü, Modern Türk Şiiri'nin keçiyollarında, uçurumlarında, zirvelerinde hünerli bir samuray, muzip bir derviş, fiyakalı bir çita gibi dolaşıyor.
Daha önce yayınlanmamış şiirlerin de yer aldığı bu genişletilmiş baskıyı kıvançla sunuyoruz.
Arzularım muayyen bir haddi aşınca Ve kulaklar sözlerime sağırlaşınca Bir ihtiras duyup vahşi maceralara Çıkıyorum bulutları aşan dağlara. Tanrıların başı gibi başları diktir, Bu dağları saran sonsuz bir genişliktir, Ben de katıp vücudumu bu genişliğe, Bakıyorum aşağılarda kalan hiçliğe. Bu dağların bir rakibi varsa rüzgârdır. Rüzgâr burda tek başına bir hükümdardır. Burda insan duman gibi genişler, büyür. Bu dağlarda ıstıraplar, sevinçler büyür. Buralarda her düşünce sona yakındır, Burda her şey bizden uza
"Bahar şiirle karşılansın diye devşiriyorum iklimleri,
Deviniyorum da bununla.
Ekmek, un, papaya yapıyorum,
Kesilmiş üçgenlerden.
Yarım kalmış cümlelerden, düş.
Ben bu şiiri kaybettim,
Pan, flütünü çaldığında.
Kesirler kaldı hayranlık duyduğum paydadan."
Şiirde öyle merkezi bir hal var ki;
Atlaslardan çıkıp biraz boşluğa bakmak,
Anahtar çoğu zaman.
Şiirde keskin bıçak yarasını iyileştiren şifalı merhem var.
Damıtılmış dizelerin saf kokusu,
Eter'e varan Simya'nın yolu.
Şiirde dünyanın boşluğu var.
Kanat çırp
Evde Kalmış - Şiirler Kitap Açıklaması
Nadir Göktürk, kendine özgü müziğiyle pek çoğumuzu etkilemiş, şarkılarının çoğu belleğimize kazınmış Ezginin Günlüğü'nün kurucularından, besteleriyle gruba haklı bir şöhret kazandıran ustalardan. Besteci, söz yazarı, müzisyen kimliğiyle pek çok unutulmaza imza atan Nadir Göktürk bu kez bir şiir kitabıyla çıkıyor sevenlerinin karşısına. Kitaptaki şiirlerin kimi, kitap adının taşıdığı anlama uygun: Evde tutmuş onları yıllardır, saklamış, paylaşmamış. Yıllardır başka şiir
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.
Fakat anlatır. Her şeyi söylemenin mümkün olduğu o yeri bulur, yola viran olur ve sonunda oraya varır. Her nisan bir yaş daha genç, her bahar biraz daha âşık bir adamdır o ve ne kadar sever insanları, yaşamayı, güzel havaları…
Anlatır, anlatır; öyle bir anlatmaktır ki onunki sonunda Türk şiirinin en güçlü şairlerinden biri olur.
Dünyayı bambaşka gözlerle baktığı bir pencereden seyrettikleriyle anlatma
Bir uçurumun kenarındayım sanki
Martı sesleri karışmış dalgaların sesine
Denizin gölgesinde kaybolmuş hasret yağmurları
Efil efil cemreye düşmüş özlemin sancıları
Kırık bir saatim ben duvara asılı
Varlığımla yokluğum arasında kaybolmuş her anı
Zaman taciri değilim ben
Zamansızların en büyük zaafı.
Gözlerim kararıyor
Bu ne körlük
Ne de görgüsüzlüktü
Bu belki bir buğu
Belki de bir düştü
Bir kuş gördüm
Yuvasına düşkün
Bir ağaç tanıdım
Dalına küskün
Gözlerimde bir buğu
Yavaş yavaş adımlarla
Gelen insanlar
Seçemiyorum tenini
Duyamıyorum sesini
BEN BUYUM
Bir söz vardır beni tarif eder
Olduğu kadar olmadığı kader
Benim bütün yazdığım şiirler
Elimin dilimin döndüğü kadar.
Eksik kusur aramayın dostlar
Olmadığı kader olduğu kadar
Benden daha iyi yazanlar var
Devede kulaktır sadece Oktar.
Mehmet Oktar
özlüyorum zaten yanındayken de özlüyordum ki
kâh içime alıyorum kokunu gözlerini gülümsemeni
kâh yanımda oturtuyorum her halini
yine de senin yerini tutmuyor
o kahrolası uzaklık duygusu işte
elimi uzatıp dokunmadığımdan oluyor hepsi nedense
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 300-320 /
Aktif Sayfa : 16
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.