Türkçe şiirin büyük ustası, Olvido ve Fahriye Abla'nın şairi, bütün şiirleri bir arada...
Hoyrattır bu akşamüstüler daima.
Gün saltanatıyle gitti mi bir defa
Yalnızlığımızla doldurup her yeri
Bir renk çığlığı içinde bahçemizden,
Bir el çıkarmaya başlar bohçamızdan
Lavanta çiçeği kokan kederleri;
Hoyrattır bu akşamüstüler daima.
Dalga dalga hücum edip pişmanlıklar
Unutuşun o tunç kapısını zorlar
Ve ruh, atılan oklarla delik deşik;
İşte, doğduğun eski evdesin birden,
Yolunu gözlüyor lamba ve merdiven,
Bütün Çocuklar, bir kez olsun, anne ve babalarını cezalandırmak için ölmeyi düşünmüştür mutlaka.
Ve nedense hep ağlamışlardır düşün sonunda.
Belki bu öykü de bir cezalandırma
Ağlama?
Bunları oku. Denize karşı bir sigara yak. Tek şekerli, demli bir çay koy masaya, çok neşeli bir müzik çalsın mutlaka, kapat gözlerini, gülümse, çünkü...
BÜTÜN KADINLARIN KAFASI KARIŞIKTIR, çünkü...
Bir gün bir anda, bazı kızgınlıklarını unuttuğunun farkına varacaksın, artık pek düşünmediğini, çü
MIRILDANMALAR İçimden dedim, beraber yürüyelim olur mu Varsın gemilerimizi taşıyamasın sular Varsın yarı yolda uyuya kalsın Bize gönderilen bahar... İçimden dedim, beraber yürüyelim olur mu Varsın gölgemiz olsun hüzün Dilediği gibi uzatsın can evimize ayaklarını Varsın annemiz olsun tütün Hayat daha sert vursun yumruklarını. İçimden dedim, ilmeği kaçmış bir hayat bizimkisi Nedir alnımızdan öpmek için izimizi süren Kalmış mıdır kalesi düşmüş bir şehrin cazibesi Nedir yalnız bize yakışan bu serüven. Bu serüve
Avuç içinde saklanacak kadar küçük bir şey olsa aşk.... Keşke, saklayıp her yere götürebilsen. "Gönülçelen" hiçbirşey kalmasın üzerinde. Bırak onu, bırak kendi evinde. Kimse kimsede o kadar yol alamaz. Sakın bilmediğini söyleme, bilmezden gelme: Biri en fazla magmasını geçer diğerinin. sıra çekirdeğe gelince.... Her aşk, çamur gibi bir eriğedönüşür; yol, insanın çekirdeğinevarınca.
Özellikle yazdığı İstiklal Marşı sayesinde Türk milletinin gönlünde yer edinen Mehmet Akif Ersoy, yazdığı şiirlerle toplum meselelerini dile getirmekle kalmamış, onun çözüm yollarını da göstermiştir.
Bu seçmeleri hazırlarken Safahat'ın mutlaka okunması gereken bir eser olduğu düşüncesinden hareketle her okuyucunun Akif'in şiir dünyasıyla tanışmasını sağlamayı amaçladık.
Akif'in ideal bir gençlik hayalinin olduğunu ve bu gençliği Asım diye isimlendirdiğini biliyoruz. Milli şairimizin bu düşüncesini gerçekleş
Sen miydin o, yalnızlığın mıydı yoksa
Kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi
Dilimizde akşamdan kalma bir küfür
Salonlar piyasalar sanat-sevicileri
Derdim günüm insan arasına çıkarmaktı seni
Yakanda bir amonyak çiçeği
Yalnızlığım benim sidikli kontesim
Ne kadar rezil olursak o kadar iyi
Sen miydin o, yalnızlığın mıydı yoksa
Kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi
Dilimizde akşamdan kalma bir küfür
Salonlar piyasalar sanat-sevicileri
Derdim günüm insan arasına çıkarmaktı seni
Yakanda bir amonyak çiçeği
Yalnızlığım benim sidikli kontesim
Ne kadar rezil olursak o kadar iyi
Aradığım değil, bulduğum Sen,
Esaretim değil, cesaretim Sen,
İstanbul'dan ziyade, İstanbul'u özlediğim Sen,
Sen İstanbul, İstanbul Sen...
Bütün cesaretimle korktuğum Sen,
Avazımın çıktığı kadar sustuğum Sen,
Giden Sen, dönmemi bekleyen Sen,
Sen İstanbul, İstanbul Sen...
yürüdükçe yüzleri maskeli insanlar çıktı karşıma
sokak köpeklerini jurnalleyen monologlar çıktı
yolun karşı tarafı çiftlere ayrılmış bando cümbüşü
bu tarafı fi tarihinden yazgılı, serkeş
başım gözüm üstüne
bir tohumu bahar düşünden uyandıracak
Derin bir rüyadayım
Asla uyanamam çığlığına.
Kör olurum cahil bir budaktan
Hatta sararıp düşen yapraklar
Yol etmiştir ömrümüzün rıhtımına.
Deniz öyle tuz kokar,
Gökyüzü öyle mavidir,
Balıklar keyiftedir kıvançlı.
"Bu özgürlük benimle
Yaşanan sana uzak" der gibidir.
Kadındır aşkı, tutkuyu, ayrılığı, vuslatı, kanımızı ateşleyen. Enerjiyi ve belki nefret ve dahi ihaneti, sadakati yaşatan. Bu sebeptendir, ‘Kalemimdeki Kadın Kokusu' diyor şair. Dünden yarına uzanmak için yazdığı mısraların arasında kaybolmaya,
Sevgi sonu olmayan bir çukurdu
Ona sadece düşenler sarıldı
Ya da sarılanlar düştü
Hepimiz güvendik, aldatıldık, dağıldık, toparlandık, kimi zaman toparlanamadık. Hepimiz ortak kaderde buluştuk: Aşk...
Neydi aşk? Kime ne hissettirdi? Can mı yaktı yoksa mutlu mu etti? Onu sevdik mi yoksa onu sevmeyi mi sevdik?
Bu bir sevgiliye hitap! Bir aşkın dışavurumu...
61
Ben,
Hırçın dalgalardaki
Kâğıttan bir gemi.
Sen,
En derin denizlerdeki
Bir tufan misali...
***
Yüreği sevgiyle dolu yürekler için ne de zor özlemek, beklemek ve umut etmek... Bu dizelerin arasında dolaştıkça belki kendinizden bir parça bulacaksınız...
Komik bir tarafı var bu sırrı saklamanın
Kuşlar da uçar kanatlanıp içine,
Cama yaslanan yanak elbet ağlamak ister
Ve kartlar açılınca yüzmeyi bilmeyenler
İçin söylenen şarkı
Yağmurdur ama diner.
Büyükler vardır sonra, mürüvvet denen simyanın
Peşinden giden avcı, hep gerisin geriye
Bilir ki çiçeğini bir fakire verirse
Soldurur onu fakir ama titrer üstüne.
Ablalar vardır sonra, aynalardan çıkmayan
Boğulur beyaz atlı, mıhlanır göğe turna.
Küçükler vardır sonra, ölmek nedir bilmeyen
Bırakmazlar bir türlü uyku
Acıyla gülümser İbrahim´in şiiri. Ne gösteriş, ne riya. Onun şiiri, parıldayan bir diş, buluttan sıyrılan güneş, kabuğu kalkmış yara, bir günahtan arta kalan pişmanlık, dumanı üstünde bir bardak çay, ne varsa yani kendiliğinden ve açık, işte öyle. Onun şiirlerini okurken aniden sesler kesiliyor, ortalığı derin ve hüzünlü bir sükut kaplıyor.
- Mustafa Kutlu, Yeni Şafak -
İbrahim Tenekeci var, şair. Tenekeci, şiirden uzaklaşmış bir çok insanı şiire döndürebilecek bir kaleme sahip.
- Haşmet Babaoğlu, E Edebiya
Çocukluğumdan beridir kırk yıldır okuyup yazsam da düşünce ve edebiyat dünyasına yirmi yıl önce hece şiiri ve türkülerle dalmıştım. Tarifi zor duygulardı. Zihnimin farklı düşüncelere daldığını, yüreğimin hopladığını hissediyordum. Anadolu'nun farklı kültürel motifleri, ozanların haklı haykırışları beni derinden etkilemişti. Türkü sevdası beni hece şiiri ile tanıştırdı. Bu alanda teknik ve edebi bilgiler okudum, ustalardan ders aldım. Derken türkü dünyasının etkisi beni de hece şairi (Ozan) yapmıştı artık. Y
Geceleri küçük dozlarda, şiirler
kalbi parçalayan
ayrık kızları üzen
daha da üzen, üzmek için yazılmış
ilaç kutuları sessizce bölüyor
küçük küçük mutluluk parçalarını
oralarda neşe, didem madak, cam kâseler parçalanıyor
bunları ancak sen saklayabilirsin
kangren eden anıları
muayene için kesilen fiş
hani arkasına sıkıntıdan
kısa şiirler yazılan g
özyaşları damlalarının üzerine aktığı
holokost kâğıtları gibi
kadın şairlerin kanlarıyla yazılan
küçük şiirler gibi morkara
nedensiz yere kahreden
sadece sesleriyl
Her zaman bir açık kapı arıyorum. Sana giden yolların baharında. Bana güldür, cennettir. Bahçelerin en güzeli de senli olandır. Bu gecedeki soğukluk, Yokluğundan. Ellerin ellerime değmediğinde, Buz keser bu narin bedenim. Sana giden yolların baharında, Sensizliğin gecesinde. Gecelerin zemheri soğuğunda, Sana divane bir ben. Yürürüm yavaş adımlarla, Sana giden yolların baharında. Gecelerin zemheri soğuğunda, Buz tutmuş deli bir ben.
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 360-380 /
Aktif Sayfa : 19
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.