Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 280-300 / Aktif Sayfa : 15
Son yıllarda yazılan serbest vezindeki şiir kitaplarının önemlilerindendir.İnsanın düşündüklerini, şiir tadında ifade etmesi ise ayrı bir başarıdır.Yazar, doğup büyüdüğü yörenin kültür yapısı,Yeşilliklerini,Bitki örtüsü ile bir arkadaşı edasıyla sohbet etmesi,Bu sohbetini ise şiir tarzında izah etmesi artı bir başarıdır.Şair, ayrıca bitkilerle sohbet ederken bunu da şiir tarzında kaleme alması iseFarklı bir tarz ve tat katmıştır.Bitkilerle konuşan şair olarak anılacaktır ÇİÇEK.Ayrıca aşklarına,Çektiği çilel
Tükendi
Aile Albümü’nde eski kuşaklardan ve günümüzden 80 şairin 127 şiiri yer alıyor. Bu şiirlerin ortak özelliği kişiyi eksen alan, bir anlamda vesikalık denebilecek şiirler olmaları. Kimisi çok bilinen kimisi ise biraz karanlıkta kalmış bu şiirler kendi dönemsel özellikleri ve temsil kabiliyetleriyle başka bir ışık altında yan yana getirilmiş bir edebi portreler galerisi oluşturuyorlar. Mungan’a kulak verelim:“Bu seçki sizde kucağınıza aldığınız bir ‘aile albümü’ hissi uyandırsın istedim; kendi hayatınızdan, yaş
Şiir bir şeyle çok şey söyleme sanatı.O şey, daima yarımdır.Emel uzunSöz bitmemişŞiir tamamlanmamışO yüzdenHer şiir yarımdır.
Suskun coğrafyamda acının atları beyaz çarşaflarını yırtıyor.Harlı bir su yüreğimin ezgisi olup çıkıyor anlamıyorum.On ikiye beş kala Leyla diye birini kalbime bağlamak istiyorlar.Ama benim kalbim kendi çölünde bir Mecnun olmak istiyor.Yaralı bir ceylanla birlikte dağlardan sürükleniyorsun.Bense nicedir gökyüzünden okuma notları çıkarıyorum.Tuzlu denizleri ve tuzlu çölleri işaretleyip geliyorum.Ve haritalar çiziyorum hiçbir insan ayağı değmemiş.İşte bunun için tatlı su nehirlerini çok seviyorumÇok seviyorum
Cemal Cengiz Gürkan şiir evrenimize “Alaca Kuş Ağıtı” adlı kitabıyla girmişti. İlk kitap için oldukça güzel şiirler söylüyordu. “Boynunu büken bir çiçeğin duruşuyla”, “kayıt düşüyordu defterine”. “Gülü yudumluyordu”. Vicdanın ve derinden derine bir başkaldırının şiiriydi Alaca Kuş Ağıtı. İkinci kitabında yatağını derinleştirerek geliyor sevgili Gürkan. Daha kısa ve daha yoğun şiirler söylüyor. Suları daha gümrah... “Gözyaşının yanında haddini bilen okyanustur şiir”, diyor bir dizesinde. Öyledir! İkisi de tu
Tükendi
Geçmişe uzan barış büyüten dallarınlaBırak, elemlerin okunsun saçlarındanSancılarının darp izleriOmurganda sağlam bir kemikVarsın, unutturmasın ruhuna çimdiğiniSerzenişin evrilsin tekâmüleIşığa hazırlasın utandığın yenilgileriniElif Burcu ÖzkanGeceye varmak zorKâinatın zembereğinden boşluğa çakılıyorumAma yağmur değilimSızıyorum, dört duvar arasındaBedenimden çıkamayan şeyle bölünüyorumRuhumu en ince yerinden kazıyıpNefes çekiyorumEsra Dökmen
Her yeni şiir kitabında kendini aşan Özgür Laleoğlu için zarlarımı bir kez daha atıyorum. Şiir yoldaşlığı adına. Cezmi Ersöz Coşkuları, sevgiyi, hüznü ve özlemleri doğaya savurmanın, insana dokunmanın başka yoludur şiir. Şiir aşktır. Bir insandan diğer bir insana akan sevgidir, öfkedir, hicivdir, sanatsal meydan okumadır. Özgür Laleoğlu’nun şiirlerinden bize ulaşan o güzel duygulardan, coşkudan etkilenmemek mümkün değil. Kemal Siyahhan
Tükendi
Türk-İslam tarihi açısından oldukça önemli bir yer tutan şehadet anlayışı, Halk, Klasik ve modern şiirimizde geniş bir şekilde karşılığını bulmasına rağmen bugüne kadar müstakil bir çalışmaya konu olmamıştır. Türk Şiirinde Şehadet adlı kitap, bu kültüre az da olsa ışık tutmak amacıyla kaleme alınmış; Türkiye’nin farklı üniversitelerinde görev yapan ve alanında uzman olan on dört akademisyenin konuyla ilgili titiz çalışmalarının ürünü olarak ortaya çıkmıştır. TBMM tarafından kabul edilişinin 100 Yıldönümü ve
Tükendi
Zaman tünelinde yolculuk yaptığımız gibi, bu duygu tünelinde de yolculuk yaparken, her türlü anılarınızı hatırlayacak ve sizi hislerden hislere sokacak, bambaşka bir yol alacaksınız...Bazı satırlarda kendinizi bulacak, bazılarında ise acıyı paylaşacak, belki de hayata bakış açınızı değiştireceksiniz.Her gönül bekleyemez...Sevdası büyük olan, yüreğine kazıyıp taşır bir ömür sevdiğini.Sen her gece okuduğum masalımsın!...
Tükendi
Hanginiz bilir, benim kadar, Karpuzdan fener yapmasını; Sedefli hançerle, üstüne, “Gülcemal” resmi çizmesini; Beyit düzmesini; Mektup yazmasını; Yatmasını, Kalkmasını; Bunca yılın Halime’sini Hanginiz bilir, benim kadar, Memnun etmesini? Değirmende ağartmadık biz bu sakalı! Kim bilir onun gibi şiir yazmasını? Yazdıklarıyla yüreklere dokunmasını? Bir durdurmasını, durdurup da düşündürmesini? Hayata onun gibi tutunmasını kim bilir? “Deli eder insanı bu dünya,” der. Geceler, yıldızlar, tepeden
Kütüphane raflarında farklı biçim ve düzenlerde birçok örneğine rastlanan antoloji niteliğindeki şiir mecmualarından seçilen beyitleri meraklılarının ilgisine sunan bu çalışma, binlerce beyit arasından seçilen yüz yirmi iki beyti içermektedir. Bu yüz yirmi iki beytin hangi kıstaslara göre seçildiğini ise Prof.Dr. Ömer Zülfe şöyle izah etmektedir:Örneklerin seçimindeki ilk kıstas, beyitlerin “Lâ-edrî” unvanını taşıması ya da şairine dair herhangi bir kaydın bulunmamasıydı. Kitabın adı da bu yüzden Sahipsiz S
Sizin için, insan kardeşlerim, Her şey sizin için; Gece de sizin için, gündüz de; Gündüz gün ışığı, gece ay ışığı; Sizin için mezarlar, mezar taşları, Hapishaneler, kelepçeler, idam cezaları; Sizin için; Her şey sizin için. Her şeyin insanlar için olduğuna inanır. İyinin de kötünün de… Güzelin de çirkinin de… Mutluluk da insanlar içindir mutsuzluk da… Hayat aklarla, karalarla hayattır çünkü. Ve grilerle… Bundandır ki Orhan Veli bazen bahtiyardır bazen bedbaht fakat illaki umutlu. Çünkü işi g
Zahrad mahlasını kullanan Zareh Yaldızcıyan (1924-2007) Batı Ermenice lehçesinin en önemli çağdaş şairi kabul edilir. Elinizdeki kitaptaki şiirler onun 1960 ile 2004 yılları arasında yayımladığı sekiz kitabından seçildi. 1940’lı yıllarda yayımlanan ilk eserleri kafiyeli ve vezinlidir ama şair kısa zamanda günün değişen şiir estetiği doğrultusunda serbest vezinle yazmaya başlar, eserlerini her türlü süslemeden arıtarak gerçek sesini bulur. Zahrad’ın şiirleri sade bir dille yazılmış, görünüşte basit ama çok k
Çık diye ateşten uzatsan elini Desen ki gel artık yandığın yeter Beni berbat zannedip, kendi halini Sütten çıkmış ak kaşık sandığın yeter Artık zaman bozuldu, bu zaman ahir Ahiri unutanın her anı zehir Bizi bizden başkası anlamaz zahir Olur olmaz herkese kandığın yeter Sen ayrısın, ben ayrı, dünyalar ayrı Yok, yan yana durmanın kimseye hayrı Herkes kendi yoluna desek de gayrı Şu gönlümde bir lahza kaldığın yeter Zehir bildim seni, aslın bal olsa da Gönüller anlaşır, diller lal olsa da Kavuşmak imkânsız b
Tükendi
"Yaşam yazdırır'' der bilge kadınlar. İnsan yaşadıklarından dolayı köhne kalabalıklar içinde tenhalaşıp yalnızlaşır. Bu yalnızlık, onu bir yaprak misali olgunlaştırır ve bir çırpıda savurur sonbahara. Yere vakitsiz düşen yapraklar, kendilerini ölgün bir toprağın koynuna bırakır. Bu ölgün toprağın koynuna sararmadan düşen yapraklar olur, yaşlanmadan ölen insanlar gibi. İşte en çok da bu acıtır insanın sol yanını. Yürek, bu paha biçilmez yükü kaldıramaz bir yerden sonra. Onları nadide tohumlar gibi mısra mısr
Tükendi
Umudun, sevdanın, özgürlüğün bir başka adıdır yazmak... Yazdıkça özgürleşen kelimelerin sihirli yolculuğunda, rengarenk çakıl taşları eşlik etsin hayallerinize... Seni düşürecek kadar, Heyecanlı ise yüreğin. Sevdayı özlemişsindir. Çünkü sevda; Bir yaz yağmurunda, Uçsuz bucaksız bir denize, Sere serpe uzanıp, Gökyüzüne bakarak, Hayatın yorgunluğunu Denize salıp, Hayallerinle sana gülümseyen, Gökkuşağına merdiven dayamaktır...
Tükendi
Bazen bir yürekten, bir topraktan Zorunlu ya da gönüllü sürgündeyiz Bazen bedenimiz yerindedir de Düşsel bir ülkede sürgündedir ruhumuz
Tükendi
yağmur birçok hikâyenin başlangıcıdır ölüm dedikse bildik bir yolculuğa çıkıyor herkes sarı bir kurdela takılıyor yakamıza sarı bir kurdela şairsem sallanır vakit kandil gibi ölüm ürperten bir aşkın adı aslında ey aşk ey kendini uçurumlara vurmuş kuşların öyküsü işte ellerimi kanatarak geçiyorum kıyından sırtına dağlar vurulmuş hatıralar ve keskin bir hüzne çarpıyor yüreğim
Tükendi
‘'İyilik yalnızca iyilerin anladığı dildir. Her iyilik başlı başınadır, tektir. Tekrarı yoktur. İyilik bir kez dokunduğunda dünya değişir. İyilik tekrar dokunduğunda dünya değiştiği için başkadır. Bu sebeple tekrar değildir.''
Dünya döndükçe az, döndükçe beyaz Uyandım ve azalan sulara buladım aklımı Ey doğusu bir avuç insanın, ey avucumda büyüyen şefkat Bu uzun rüyayı kim ki taşlardan oyup yerleştirdiyse içime Bir kuzgun salınsın ve dağılsın ince bileğinde bir haber Ölmeye yatıyorum n'olur gel Kan çektim yüzüme biraz
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 280-300 / Aktif Sayfa : 15