Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 280-300 / Aktif Sayfa : 15
Endülüsün yetiştirdiği en büyük bilginlerden biri olan Şâtıbînin el-İtisâm (özgün uygulamaya sıkı sıkıya sarılma) ismini verdiği bu kitabı, bidatlere karşı Kitap ve Sünneti savunan, bidatin mahiyetine ve tehlikelerine işaret eden bir hazinedir. Bu eseriyle o, İslâmın özgün algılama ve uygulama biçimine ters olarak topluma yayılan hurafe ve bidatleri açıklamaya, kurtuluş yollarını göstermeye çalışmıştır. Yaşadığı dönemde böyle yanlış anlayışlarla kıyasıya mücadele eden Şâtıbî, toplumunu Kuran ve Sünnet çizgi
Tükendi
Niçin Endülüs’ü görmeli? Batı Avrupa’nın bu en uzak ülkesi için yorucu bir yolculuğu göze almaya değer. Yahya Kemal’e göre “zil, gül ve şal” ülkesidir Endülüs! Bizim için ise Endülüs, sırlarca Kur’an ahkâmıyla yönetilen bir Dârülislâm’dır. Turizm geliriyle Avrupa’nın en zengin dördüncü ülkesi İspanya, sıradan turistler için, yıldız futbolcuları, boğa güreşleri, Sambra, Fado ve Flamenkosuyla cazibe merkezi olabilir. Ancak bizim için Endülüs gezileri, birer sılayırahimdir. Bizim kültür ve tarih gezilerimiz iç
Yüzlerce soruya yüzlerce cevap verdik ve dedik ki; ‘Nedenler,niçinler nedendir bitmez,bir şeyi inkar için yok diyebilmek yetmez.’
Tükendi
"Öyle oturma; günahtır.", "Böyle yatma; ayıptır."gibi sözleri büyüklerimizden duyduğumuz çok olmuştur. Bazen mekruh "haram"ın yerini alır, bazen müstehap, "farz"ın makamına oturur. Allah'ın mübah kıldığını haram diye yaptırmazlar; "haram" fırsat bularak "helal" olabilir bu arada... Toplumumuzda bilgisizlik yüzünden hayali hatalarla yargılanan nice insanlar vardır. Kur'an-ı Kerim gibi bir kitap ve Hz. Muhammed (s.a.v.) gibi bir peygambere sahip olan yüce dinin mensuplarının, zaman zaman gelenek ve görenek
Bu çalışmada, risale yazma hususunda velûd bir âlimin iki risalesinin tercümeleri sunuluyor: Eyyuhe'l-Veled ve el-Edebu fi'd-Dîn. Eyyühe'l-Veled, bir öğrencisinin sorusu üzerine İmam Gazali'nin cevaben kaleme aldığı, her Müslüman'ın manevî hayatına temas edecek nasihatleri ihtivâ eden hacmen küçük ancak kıymet bakımından oldukça büyük bir eser. el-Edebu fi'd-Din ise İmam'ın muhalled eseri İhya'da izahatı uzunca verilen kulluk ölçülerinin veciz bir üslupla ifade edildiği bir risale hüviyetinde. Detayın
Enis Doko, “Allah’sız ahlak mümkün mü?” sorusunu sormakla insanlığın yüzyıllardır tartıştığı bir meseleye değiniyor. Ahlakın temel dayanağı din midir? İnançlı olmayan kimse ahlaklı olabilir mi? Ahlak zaten var mıydı yoksa toplumlar mı onu meydana getirdi? Ahlaki anlaşmazlıklar niye vardır? Bunlar ve bunlar gibi pek çok soruyla birlikte teorik ahlak argümanları, ahlaki önermeler sunularak mantık düzleminde masaya yatırılıyor. Bilim felsefesi, din-bilim ilişkisi, uzay-zaman felsefesi, kuantum fiziği gibi alan
Hayatta başarılı olmanın, ilerlemenin temeli Allah’a tevekkülden geçer. Allah’a güvenmeyen kimse, neye ve kime bel bağlayacaktır? Muhtemelen kendi gücüne, bilgisine ve kendisi gibi fani olanlara veya sebeplere güvenecektir. Türkçede bir söz vardır: “Güvendiğim dağlara kar yağdı.” Nice dost bildiğimiz insanlar, çoğu zaman bizi yarı yolda bırakmışlardır. Doğru şekilde anlaşılan ve kavranan tevekkül, insanın kalbine kuvvet ve huzur verir. Çünkü Allah’a güvenen, bağlanan kimse, olaylar arzu ettiği tarzda sonuçl
ARKA KAPAK YAZISI Bilginin aslına uygun olarak varlığını devam ettirmesinde önemli katkılar sunan yazının, hadislerin kaydında ne zaman ve ne kadar kullanıldığı uzun zamandır tartışılan bir konudur. Yazının kullanımı ile ilgili müspet ve menfi yönde varlık gösteren yaklaşımlar, meseleyi iki durumdan birini tercih etmek gibi sınırlı bir alana sıkıştırmış, birbirine muhalif değerlendirme ve kabuller belirsizlikleri ve soru işaretlerini arttırmıştır. Bu çalışma hadis kitâbetine etki eden unsurları dönemin dina
Kur’ân’da en teferruatlı olarak anlatılan dört konudan/ahkâmdan biri tesettürdür. “Tesettür/örtünme” meselesi, Kur’ân ve Sahih Sünnet’le sabit olup İslâm’ın uyulması gereken en temel emirlerinden birisidir. Tesettürün ferdî, ailevî ve içtimaî birçok faydası ve hikmeti vardır. Tesettür insanın yaratıldığı zamandan beri devam ede gelmektedir. Kur’ân’da ve hadîslerde tesettürün fizikî boyutunun yanında mânevî boyutuna, yani takvâ boyutuna da dikkatlerin çekildiği görülmektedir. Böylece tesettürün, Rabbimizin K
Dr. Kamil Yelek, Gasp ve İtlaf Bağlamında Hanefî Sorumluluk Hukuku isimli bu çalışmasında gasp ve itlaf bağlamında mala yönelik haksız fiillerden doğan tazmin sorumluluklarını ele almaktadır. Öncelikle çağdaş İslam hukuku literatürünün verilerinden hareketle şimdiye kadar ortaya konulan çalışmaların eleştirel okumasını yaparak bunların klasik İslam hukuk doktrinini ne ölçüde karşıladığını ortaya koymaktadır. Sonrasında gasp ve itlaf özelinde Hanefî mezhebinde sorumluluk hukukunun nasıl geliştiğini göstermey
İslâm ahlâkı, ilk aşamada Müslümanları muhatap alması sebebiyle belli bir dinî geleneğin ifadesi olmakla birlikte, sahip olduğu aklî unsurlar sebebiyle de tüm insanlığa hitap edebilecek bir genellik, bir evrensellik içerir. Ancak, günümüzde İslâm ahlâkının temel ilkeleri, değerleri, aklî ve evrensel boyutlarını yeni bir bakış açısıyla ele alarak analiz etmeye, yorumlamaya, hayatla bağı kurularak ahlâkî sorunların çözümüne yönelik uygulanabilir bilgileri üretmeye ihtiyaç duyulmaktadır. Müslümanlar “yeryüzünd
Apaçık ve anlaşılır bir hitap olarak nâzîl olan Kur’an’ın, -varoluşsal bir sebebe dayansa gerek- çoğunlukla kapalı yönleri merak edilip araştırılmıştır. Basit ve kolay ulaşılacak şekilde hibe edilenin değeri bilinememiş, ulaşmak için verilen emek sahiplenilmiş, O’nun verdikleri değil “ben”in yaptıkları değerli görülmüş, zamanla kendisi için yola çıkılan maksud unutulup yol hedefleştirilmiştir. Elinizdeki eser, araçların amaçlaştığı bu hengâmda Kur’an’ı anlamayı kolaylaştırma yolunda ortaya konmuş olmasına r
Yaşlı bir Arap’ın ömrü kadar olan doksan yıldan daha az süren bir dönemde, Müslümanlar imparatorluklarını ve inançlarını Asya ve Afrika’nın uzak bölgelerine taşıyıp Hüsrev’in imparatorluğunu yıktılar; Hindistan’da geniş toprakları ele geçirdiler; Suriye’de azametli bir hâkimiyet kurdular; Firavunlardan fethettikleri krallıklar üzerinde hüküm sürdüler; tüm Kuzey Afrika sahillerini istila ettiler; Akdeniz’i gemileriyle aştılar; fetihlerini bir koldan Konstantinapol surları önüne, diğer bir koldan da Moritanya
Yüce Allah tarihin muhtelif dönemlerinde gönderdiği peygamberler vasıtasıyla dünyevi yürüyüşlerinde insanlara destek olacak, uhrevi hayatlarında ise kurtuluşu vadeden mesajlar göndermiştir. Vahiy dediğimiz bu mesaj, gönderildiği peygamberin ve toplumun diliyle ve öncelikle o toplumu, sorunlarını ve sorularını muhatap alarak nazil olmuştur. Bu sebeple vahyin nazil olduğu çevre ve dönem, mesajın sağlıklı anlaşılması için çok önemlidir. Mesajın etkisi ve muhatap kitlesi nazil olduğu dönemle sınırlı olmasa da Y
Tarih; dini, kültürel, siyasi ya da başka sebeplerle gerçeklerin çarpıtıldığı, sübjektif te’liflerle doludur. Bir Hıristiyan Bahira Efsanesi başlığıyla tercümesini sunduğumuz bu eser, onlardan yalnızca birisidir. Tarihi verilerin dini sâikler uğruna tahrif edilmesi durumunda ortaya çıkabilecek sakıncaları çarpıcı bir şekilde ortaya koymaktadır. Eserin Arapça ve Süryânîce nüshalarını bulup ilim dünyasına takdim eden Amerikalı müsteşrik Gottheil’in, metnin değeri ile ilgili giriş cümleleri, kısa, öz ve nettir
İslâmî ilimlerin en önemli sahalarından olan kelâm ilmi, itikadî mezheplerce çeşitli birleşmeler ve ayrışmalar dâhilinde şekillenmiştir. Özellikle Eş’ariyye ve Mu’tezile kelâmcılarının geliştirdikleri anlayışlar, çeşitli ıstılâhlar bağlamında kâh ortak bir paydada buluşmuş kâh bir tartışma zemini oluşturmuştur. İmam Gazzâlî öncesi kelâmcılar, ünlü Mu‘tezilî âlimi Ebû Hâşim el-Cübbâî’den itibaren “hâlleri savunanlar ve savunmayanlar” şeklinde ikiye ayrılmıştır. İmâmü’l-Harameyn el- Cüveynî, bu noktada, alana
Kanadalı araştırmacı Hélène Thibault, devlet ve ulus inşası, iç savaş ve klanlar arası güç mücadeleleri, dinî canlanma, dindevlet ilişkileri, Sovyetlerden miras kalan kurumların faaliyetleri üzerinden Tacikistan’daki inceleme ve deneyimlerini aktarıyor. Yazar, Rusya’ya çalışmak için giden Tacik erkeklerinin geride bıraktığı ailelerinin dramlarını, ülkedeki boşanma, intihar ve çok eşliliğin artmasının arkasındaki sebepleri görüştüğü kişiler üzerinden sürükleyici bir dille anlatıyor. Orta Asya’nın tek İslamcı
Rivayetlere mesafeli duran görüş, sadece vahyin verileri ile ed-Din’in mesajının veya Resulullah’ın öğretisinin anlaşılabileceğini savunurken, rivayetleri önceleyen -hatta kutsayan- geleneksel anlayış ise tam aksine vahyin verilerini adeta görmezden gelerek siyer algısını bütünüyle rivayetlerden müteşekkil bir peygamber telakkisine sabitlemiştir. Hiç kuşku yok ki, bu telakki daha büyük problemleri beraberinde getirmiştir. Kısaca her iki yaklaşım da ciddi ölçüde problemli ve bize göre eksiktir. Aksine sağlık
Rivayetlere mesafeli duran görüş, sadece vahyin verileri ile ed-Din’in mesajının veya Resulullah’ın öğretisinin anlaşılabileceğini savunurken, rivayetleri önceleyen -hatta kutsayan- geleneksel anlayış ise tam aksine vahyin verilerini adeta görmezden gelerek siyer algısını bütünüyle rivayetlerden müteşekkil bir peygamber telakkisine sabitlemiştir. Hiç kuşku yok ki, bu telakki daha büyük problemleri beraberinde getirmiştir. Kısaca her iki yaklaşım da ciddi ölçüde problemli ve bize göre eksiktir. Aksine sağlık
Biz, Hz. Muhammed’in uygulamalarıyla beraber tarihi olayları takip ederek, İslam’ın bu olaylar içerisinde nasıl oluştuğunu göstermek niyetindeyiz. Bunu yapmakla şu faydaların sağlanacağını düşünüyoruz: • İslam’ın bir hayat dini olduğunu, hayatın gerçeklerine sırt çevirmediğini, tersine onların içine girerek onlara yön verdiğini görmek... • İslam’ın sırf nazari ve soyut fikri bir ideoloji olmayıp pratik ve ameli hayatta da rol oynamak, özellikle insanlar arasında adaleti gerçekleştirmek ve haksızlığı kaldırm
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 280-300 / Aktif Sayfa : 15