Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 200-220 / Aktif Sayfa : 11
Bütün semavî dinlerde muhtaç insanların korunması teşvik edilmiş, ayrıca buna yönelik ilahi tedbirler alınmıştır. Zekât da bu doğrultuda emredilen bir ibadettir.Eser, zekâtın şartlarından, kimlere verilip verilmeyeceğine zekât verirken nelere dikkat edileceğinden, zekâtın hikmet ve kazanımlarına kadar birçok değerli bilgiyi okuyucuyla buluşturuyor.
Allah, yarattığı insan varlığının kerametini koruyabilmesi için zaman içerisinde peygamberler göndermiş ve kitaplar indirmiştir. Bu yolla gönderdiği mesajıyla hem metafizik hem de bireysel ve toplumsal hayatın bozulan ayarlarını tekrar düzeltmiş ve kaybolmaya yüz tutan o kerametin tekrar kazanılabilmesinin yollarını göstermiştir.Bu eser, ihmal edilen ya da yanlış anlaşılıp istismar edilen bazı konuları gündeme getirme amacıyla derlenmiş üç kitaplık bir serinin birinci kitabıdır.
Müslüman olmak demek, bütün boyutlarıyla hem maddi hem manevi bir başka ifadeyle hem fizik hem metafizik hayatı, Allah Teâlâ’nın koyduğu kurallara göre düzenleyip yaşamak demektir. Sonu ebedi kurtuluş olan bu kutlu görev inanç, ahlak ve amel üçgeninde tamamlanır.Bu kitap, işte bu üçgenin her bir köşesiyle ilgili unutulan veya ihmal edilen ya da yanlış anlaşılıp istismar edilen bazı konuları gündeme getirme amacıyla derlenmiş üç kitaplık bir serinin üçüncü kitabıdır.
Müslüman olmak demek, bütün boyutlarıyla hem maddî hem manevî bir başka ifadeyle hem fizik hem metafizik hayatı Allah Teâlâ’nın koyduğu kurallara göre düzenleyip yaşamak demektir. Sonu ebedî kurtuluş olan bu kutlu görev inanç, ahlâk ve amel üçgeninde tamamlanır.Bu eser, işte bu üçgenin her bir köşesiyle ilgili unutulan veya ihmal edilen ya da yanlış anlaşılıp istismar edilen bazı konuları gündeme getirme amacıyla derlenmiş üç kitaplık bir serinin ikinci kitabıdır.
Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Ey Muâz! Allah’ın kulları üzerindeki hakkı ve kulların Allah üzerindeki hakkı nedir bilir misin?” Dedim ki: Allah ve Rasûlü daha iyi bilir. Buyurdu ki: “Allah’ın kulları üzerindeki hakkı, O’na ibâdet etmeleri ve hiçbir şeyi O’na şirk koşmamalarıdır. Kulların Allah üzerindeki hakları ise, kendisine şirk koşmayan kimselere azap etmemesidir.”
Tükendi
Din, insanı özgür kılan, ona yeni ufuklar açan, zamanın ötesine geçmesini sağlayan bir aygıt mıdır veyahut aklını inhisar altına alıp, insanı köleleştiren ve kopmaz bağlarla onu bağlayan bir aygıt mı? Diğer bir deyişle dindar bir birey için din hayatın anlamı, yaşamın ziyası mıdır, yoksa özgürlüğünün önünde aklını perdeleyen kalın bir örtü mü? Kanaatimize göre bu soruların cevabı salt bir din kavramı üzerinden verilemez. Cevabın objektif ve sağlıklı olması ancak, muhatap olunan din, içinde yaşanılan zam
Buyruklar, aleviliğin temel yazılı kaynaklarından olup hangi seviyeden olursa olsun her alevinin bildiği ve önem atfettiği eserlerdir.1 toplumun kabaca dede soylular (hz. peygamberin soyundan geldiğine inanılan seyyitler, dedeler) ve talipler (dede-soylu olmayan, normal alevi bireyleri) olarak nitelendirildiği gelenekli alevilikte daha çok dedelerin elinde bulunan bu eserler, "öğretinin" açıklandığı temel referans kaynaklarıdır. zira isminin de çağrıştırdığı üzere yolun kurucularının "buyrukları "nı içermek
Bu çalışmamız; ilahi vahyin zirvesi olan, tarih boyunca belağat ve fesahatiyle en meşhur ve maharetli edip ve şairleri önünde secde ettiren, en güzel Kelamullah olan Kur'an'ın öğrenme ve öğretilmesine ve onun hıfzına gönül verenlere, O'nu hayatın her anında yaşayanlara, O'nu gönlünün baharı ve gözünün nuru bilenlere, ömrünün en güzel yıllarını hafızlık çalışmasına ayıranlara, hafızlığa iştiyak duyanlara, evladını hafız yetiştirmek isteyenlere, hafız talebe yetiştiren tüm insanlara, tüm Kur'an âşıklarına, et
Tükendi
Ahlâk, hangi inanç ya da dünya görüşünden olursa olsun insanlar için varoluşsal bir meseledir. Ahlâk üzerine felsefe yapmak şeklinde tanımlanan etik alanında belirgin bir şekilde öne çıkan konular arasında görecelik de yer almaktadır. Ahlâkî görecelik ya da rölativizm, ahlâkî değerlerin kişiye, topluma ve zamana göre değiştiğini, tüm zamanlar ve tüm insanlar için evrensel ya da nesnel bir ahlâkın olmadığını savunur. Bu iddia, ahlâk ile ilgili birçok hususu yakından ilgilendirmektedir. Ahlâk nedir, iyi ve kö
İslam Medeniyeti özelinde müsamaha kavramıyla anlaşılabilecek olan hoşgörü, başkasının var olma hakkına saygı duymak şeklinde düşünüldüğünde, farklılıkların normallik haline geldiği modern toplum yapısı için oldukça önemli hale geldiği görülmektedir. Başkasının kendisi olarak var olmasına rıza göstermek, bireyin ötekini bir tehdit olarak değil bir imkân olarak görmesine zemin hazırlayacaktır. İslam medeniyetinin tarihi seyrine bakıldığında bu imkânın bir zenginlik kaynağına dönüştüğü müşahede edilmekte
On dokuz ve yirminci yüzyıllar İslâm düşüncesinde yeni arayışların başladığı bir dönemdir. Batı karşısında bilim, teknoloji, toplum ve ekonomiden nazarî bilimlere kadar pek çok sahada geri kalmış Müslüman dünyanın düşünürleri de mevcut duruma çözüm arayışları noktasında ciddî bir mesai içerisine girmişlerdir. İşte İslâmî ilimler bünyesindeki yenilenme ve sorgulama çabalarının bir ürünü de Yeni İlm-i Kelâm adını verdiğimiz dönem ve literatürü olmuştu. Elinizdeki eser, modern dönemlerde eleştirilere konu olmu
İfk, en büyük günahlardan sayılan, masum, temiz bir kadına iftira etmek. İfk, en kötü söz, en çirkin yalan, en büyük iftira... Haset duygusunun en zehirli meyvesi. nDağlar ağırlığınca bir imtihan nve tahammül süreci. Nemrudi bir yangının nortasında kalan, Nuh tufanına denk gözyaşı döken, ciğerlerinin yangınından gözyaşları kuruyan Hz. Aişe ve onunla aynı acıları yaşayan Hz.Muhammed ile Hz. Safvan. Yaralanmış kalpler birlikte çarpıyordu Medine sokaklarında! Mescid-i Nebevi bir hüzün evi olmuştu. Sema, gözyaş
Çünkü Kur’an, boş kalpleri dolduran, tatmin eden ve dirilten Allah kelamıdır. Kur’an’la tanı- şanın kalbi yumuşar. Neticede Allah’ın dinine teslim olur. Kur’an’ın nazil olmaya başladığı zamandan itibaren onu dinleyenler Kelime-i Şehadet ge- tirerek Müslüman olmuşlardır. O’nu duyanlar tövbe ederek huzur ve saadet yolunu bulmuşlar. Onu okumaya, anlamaya başlayanlar sevgi, yar- dımlaşma, üstün ahlak ve faziletlerle olgunlaş- maya başlamışlardır!..
İman, insanın en değerli hazinesidir. Karanlık ile aydınlık bir olmadığı gibi, inanan insan ile inanmayan insan da bir değildir. İna- nan insanın, Allah katında ve insanlar yanında üstün yeri ve değeri vardır. Allah, mümin olan kullarını sevdiği gibi, insanların güvenini kaza- nanlarda bu inanan insanlardır. İmanlı insan, huzurlu ve mutlu kişidir. Çünkü inanan insan, bir gün Allah’ın huzurun- da yaptıklarının hesabını vereceğine inandığı için, Allah’a ve insanlara hatta diğer canlılara karşı olan görevlerin
Şunu unutmayalım ki, sabır ve şükür mey- vesinden yoksun bir iman ağacı, çürümeye ve yok olmaya mahkûmdur. Şu halde şükretme- miz gereken yerlerde şükreden, sabır göster- memiz gereken durumlarda da sabreden bir kul olmaya gayret göstermeliyiz. Sahip oldu- ğumuz nimetlerin kadrini, kıymetini bilmeli, bu nimetlerden yoksun kaldığımızda ise sabrın gereğini yerine getirmeli, ümitsizliğe ve talaşa kapılmamalıyız.
İslam Dünyası ve Türkiye olarak Din’in anlaşılması noktasında son iki asırdır hep bir arayışın, tereddüdün, şüphenin ve tartışmanın içinde bulunuyoruz. Sürekli tartışıyor, bölünüyor, azalıyoruz. Doğru nerede, kim haklı, ne yapmalıyım?… Bunun adı "kriz”dir ve biz, bizi bu krizin içine kimlerin ittiğini dahi düşünmeden tabir yerindeyse başımızı bir o yana bir bu yana vurup duruyoruz.Bizi içten içe çürüten bu gidişi durdurmak ve dengeyi yakalamak zorundayız. Modern hayat bizi vakum gibi içine çekerken ömür ser
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 200-220 / Aktif Sayfa : 11