Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 296 kayıt bulunmuştur Gösterilen 120-140 / Aktif Sayfa : 7
BU ESER, MEVLANA CELALEDDİN-İ RUMİ'nin, yine ?SONSUZLUĞU" anlatan "FİHİ MA FİH" eserinin bu yüzyıldaki eşdeğeridir.. Eser aynı zamanda, İBRAHİM HAKKI ERZURUMİ'nin ?MARİFETNAME" isimli kıymetli eserinden ve fikirlerinden de etkilenmiştir. "SONSUZLUĞUN SONSUZLUĞU", ilerde açıp genişleteceğim, sadece kendimin içinde yol kat ettiği, kimsenin dahil olmadığı ve/veya olmayacağı, BEN'de ve şimdiki bu ZAMAN'da ve AN'da söylenmiş, YAPILMIŞ, EYLEMSEL düşünceler'den ibaret olacaktır, kendi içinde, ve/veya kendine özgü,
Tükendi
Sistematik Kelâm adı altında sunduğumuz bu kitap, esas itibariyle İslâm inançlarını, başka bir ifadeyle İslâm düşüncesini konu edinmektedir. Hareket noktası, Kuran-ı Kerim ve Hz. Peygamber (s.a.v.)in öğretileridir. Konular incelenirken İslâm mütefekkirlerinin yorumlarına yer vermekle beraber, karşılaştırma imkânı sağlamak için yeri geldikçe yabancıların düşüncelerine de temas edilmiştir. Bu çalışmadan başta İlahiyat Fakülteleri öğrencileri yararlanacağı gibi üst seviyede İlâhiyat bilgisine sahip olmak ist
Tükendi
İşrâkîlik, Şihâbüddin es-Sühreverdî (öl.587/1191) tarafından sistem-leştirildiği kabul edilen, özgün ve köklü bir düşünme biçimini temsil etmektedir. Bu durumda İşrâkîliğin araştırılması, sadece bu ekolün anlaşılması için değil, aynı zamanda bir bütün olarak İslam felsefesi geleneğinin de anlaşılması için önemlidir. Ancak, hem tarihsel süreçte hem de İslam felsefesinin kurucu epistemolojilerine ilişkin son yıllarda yapılan araştırmalarda İşrâkîliğin çok az ilgi gördüğü, yeteri kadar araştırılmadığı ve anlaş
Bu medeniyetin gerilemesinin asıl sebebi Müslüman akıldaki fay hatları ve yanlış zihinsel kodlar sonucu oluşan, İslam içinde fakat İslam'ın temellerine, tevhidi dünya görüşüne aykırı karşıt teolojilerdir. Hala saldırıya maruz kalan İslam Medeniyeti, meydan okuyucu yönünü korumakla beraber bunun önündeki en büyük engel Müslümanlardaki akıl tutulması, aşırılaştırılmış metafizik düşünce ve en temelde bütün bunlara sebep olan bilgi sisteminin dejenerasyonudur. Müslüman akıldaki bilgi sistematiği aslına döndürül
Tükendi
İslam Felsefesi'nden kasıt, niteliği İslamî olan bir felsefe değildir. Niteliği dinî olan herhangi bir felsefeden zaten söz edilemez. Felsefe, kaynak itibarıyla insan aklının ve insan tecrübesinin bir ürünüdür. Oysaki din, akıl zemininde temellendirilmeye çalışılsa bile kaynak itibarıyla ilahî olduğuna inanılan bir bilgidir. Dinin muhatabı akıl, araçsal bir değere karşılık gelirken; felsefenin muhatabı akıl, herhangi bir araca değil, bir ölçüye, bir kritere karşılıktır. Felsefede, akla takaddüm eden, onun f
Tükendi
İbn Sînâ'dan (ö. 428/1037) sonra pek çok düşünce geleneği bu filozofun felsefî mirasıyla bir şekilde ilişkiye geçmek durumunda kalmıştır. Bu noktada bir mütekellim olarak Fahreddin Râzî (ö. 606/1210) ve onun İbn Sînâ felsefesiyle ilgili çalışmalarının ayrı bir yeri vardır. Râzî'nin, eserlerinde kullandığı kendine özgü tasnifi, meseleleri ele alış tarzı ve ulaştığı sonuçlar ile farklı entelektüel disiplinler arasında kurduğu yakın ilişki, kendisinden sonra hâkim bir yaklaşıma dönüşmüştür. Râzî sonrasında bu
Klasik İslam felsefesi geleneğinde Aristoteles'in İkinci Analitikler'i bağlamında gelişen burhân çalışmaları, sadece bilimsel bilgiye ulaşmak için teorik bir çerçeve sunmakla kalmamış, aynı zamanda en temel ilkelerini metafizikten alan ve vardığı bilimsel sonuçları yine metafizikte sorgulayan bir bilim ve felsefe zihniyetinin de inşa edilmesini sağlamıştır. Bu bilim ve felsefe zihniyeti, İslam dünyasında XII. yüzyıldan sonra özellikle mantık biliminin diğer konularına ilgi duyan düşünce geleneği tarafından,
Tükendi
?Her ütopyada, sol ilahiyatın izleri vardır. Gizlidir bu. Dünyevidir. İyilikçidir. Dünyevi olanı, ilahi bir dille kurar. Vaadçidir. Ve aşkındır, şu anki maddi koşulların aşılmasıyla varılacak bir yeri tarif eder. Felsefe ve bilim, bunun parçalarını bulmaya çalışırken, semavi dinler, doğdukları zamanın bilgisini ve felsefesini kapsayarak ütopyayı ilahi bir tüle sarar. Din, gerçeğin üzerindeki tüldür. Peygamberler bu dili kullanarak varlığın ?bütünsel' olarak kavranmasına aracı olurlar. Parçalanmış maddeler d
Tükendi
Mu'tezile düşüncesinin anahtar kavramlarından olan tevlîd, mezhebin uluhiyet, tabiat ve insan fiilleri hakkındaki görüşlerinin anlaşılması bakımından merkezi bir öneme sahiptir. Erken dönemden itibaren, en çok tartışılan konu olan kader ve insan filleri hususunda cebr ve ihtiyar arasında sıralanan çeşitli izah denemelerinden bir de tevlîd teorisidir. Adalet ilkesi gereği insan özgürlüğü ve sorumluluğuyla ilgilenen Mu'tezile, failin kudret mahallinde doğrudan gerçekleştiği fiile mübaşir, onun dış dünyada seb
İslam düşüncesinde Allah-âlem ilişkisi bağlamında beliren en büyük sorun, ezeli varlık ile yaratılmış varlıkları arasındaki nedensel ilişkiyi izah noktasında ortaya çıkmaktadır. Meselenin bir ucunu, sonsuz varlığın naslar çerçevesinde nasıl doğru bir biçimde anlaşılacağı oluştururken, diğer tarafta ise sınırlı varlığın kendini ve içinde olduğu tabii düzeni anlamlandırma çabası durmaktadır. Kelâmda Nedensellik, ilk dönem kelâmında Müslümanların tabiat ve insan hakkındaki fikir yürütmelerinin teolojik arka p
Tükendi
Türk medeniyeti İslâmiyet içinde teşekkül eder. Zihniyet dünyamızı ve hayat felsefemizi Müslümanlık yoğurur. Her şey din etrafında döner. Felsefe hayatla doğrudan temasa geçerek hikmet şeklini alır. Düşünce fikir hâlinde kalmaktan kurtulur, Tasavvurla icraat arasındaki fark ortadan kalkar. Manzara Selçuklu ve Osmanlı asırlarında böyledir. Modernleşme dönemindeyse iklim değişir. Cevdet Paşa'nın şimdi ne o var ne bu var dediği bir döneme girilir, kökleri kurutulan şeylerin yerlerine yenilerini koymaktan vazge
Tükendi
Çağdaş din felsefesinin en önemli isimlerinden olan Amerikalı analitik felsefeci Plantinga, 1960'lardan sonra, akademide Tanrı'nın "ölmediği" ve teizmin "akademik olarak saygıdeğer" olduğu düşüncesine katkı yapanların başında gelir. Plantinga'ya göre, Tanrı inancı rasyonel olmanın yanı sıra; rasyonaliteden daha güçlü bir anlamda kullandığı "güvence" niteliğine de sahiptir ve bu nedenle "bilgi" olarak görülebilir. Eser, Tanrı inancına, önermesel bir delile ihtiyaç duymaması anlamında "temel" ve gerekçelendir
Tükendi
Günümüzde öne çıkan ve örnek alınan din felsefesi modellerinin ancak düşünce ve tartışılabilir konu üreterek teoloji, felsefe ve bilim alanında işlevsel olabildikleri görülmektedir. Bu nedenle, geleneksel kültürümüz içten ne kadar zengin olursa olsun, bugün düşünce ve tartışılabilir konu üretmeksizin, din felsefesinde belli bir aşamayı yakalama ve özgün anlamda din felsefesi yapma olanağından söz edilemez. Okuyucu, bu eserde, bütüncül ve eleştirel din felsefesi modeli ışığında, din ve bilgi, din ve sevgi,
Aşkın kaynaklı Vahyin tarihe girişinin tarihsel-toplumsal zemini, İslamın doğmaya başlaması, metin olarak tarihte, tarihle ve tarih aracılığıyla hatta yardımıyla Kurânın kuruluşu; onda geçen hâdiseler, ilişkiler, terim, kelime, kavram, inanç ve uygulamalar; Peygamberin kendisine ve davranış tarzına (Sünnet) dâir anlatılar; kurucu ve kurulan kelime, kavram, inanç, uygulama ve diğerlerinden müteşekkil Hadisler; Kurâna ve Peygambere dayandırılan geleneksel kela-mî, hukukî ve tasavvufî inançlar, fikirler ve tat
Batı felsefesine ve felsefe problemlerine hakim, enerjik, gayretli ve çok verimli olarak bilinen Filibeli Ahmed Hilmi'nin kaleme aldığı "Allah'ı İnkâr Mümkün mü?" isimli eser, Allah'ın varlığını ispat gayesiyle yazılmıştır. Bu eser, bir yandan materyalist ve ateistlerin ileri sürdükleri iddiaları net bir şekilde muhakeme ve bertaraf etme imkânı verirken, diğer yandan zihnimizi bulandıran pek çok cevapsız soruyu gidermemize yardımcıdır.
Tükendi
Geniş bir zaman-mekân kesitinde vücut bulan Osmanlı felsefesi, genel olarak felsefenin özelde ise İslâm felsefesinin en seçkin tezahürlerinden biridir. Kendinden önceki etkin felsefe geleneklerinin son derece yaratıcı ve özgün sentezlerini içeren bu felsefe, tevarüs ettiği felsefî imkânları en üst seviyede gerçekleştiren eşsiz bir entelektüel birikimi ifade eder. Bununla birlikte bu birikim, çok katmanlı karmaşık bir yapının etkisiyle henüz gereken ilgiyi görebilmiş değildir. Kronolojik bir sıra içerisinde,
Seyyid Şerif Cürcânî (ö. 816/1413), aklî ve naklî ilimler sahasında kaleme aldığı pek çok eseriyle kelâm, tasavvuf ve felsefe arasındaki katı duvarların yıkılarak daha geçişken bir anlayışın hâkim olduğu klasik sonrası dönemin kuşkusuz en önemli isimlerinden biridir. Etkisi sebebiyle es-sened (otorite), üstâzü'l-beşer (insanlığın hocası) ve "on birinci akıl" gibi sıfatlarla nitelenen Cürcânî'nin şaheseri Şerhu'l-Mevâkıf'ı okumak, anlamak ve üzerine hâşiye yazmak, asırlar boyunca bir âlimlik göstergesi olara
Tükendi
Fazlur Rahman'ın ismi daha çok İslam ve çağdaşlık, İslami yenilenme gibi konularla birlikte anılsa da onun akademik kimliğinin temelini İslam felsefesine dair çalışmalar oluşturmaktadır. Fazlur Rahman'ın doktora çalışmasıyla başlayan bu alana yönelik katkısı hayatının sonuna kadar devam etmiştir. İslam felsefesi çalışmalarının onun üzerindeki etkisi sadece bu alanla ilgili teliflerinde değil aynı zamanda onun İslam ve yenilenme gibi konularda yazdıklarında da görülmektedir. Bu kitap, Fazlur Rahman'ın İsla
Tükendi
Gazâlî, İslâm düşünce tarihinin en dikkat çekici isimlerinden birisidir. Onun kelâm, felsefe, tasavvuf ve fıkıh gibi disiplinlerin tarihinde bir dönüm noktası teşkil ettiği, hatta eserleriyle İslam toplumlarının dini algılayış ve yaşayışlarında da derin izler bıraktığı, bilinen bir gerçektir. Etkileyici hayat hikâyesiyle o, zihinlere, ömrü boyunca hakikatin peşinde koşmaktan vazgeçmeyen bir entelektüel, tarih boyunca filozoflara yöneltilmiş en derinlikli eleştiriyi kaleme almış bir kelâmcı, dinî ilimlere di
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 296 kayıt bulunmuştur Gösterilen 120-140 / Aktif Sayfa : 7