Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 296 kayıt bulunmuştur Gösterilen 80-100 / Aktif Sayfa : 5
Oryantalist çalışmalarla Doğu toplumlarına ilişkin üretilen bilgi, Doğu'yu tanımlayıcı ve açıklayıcı olmaktan öte Batı kimliğinin pekiştirilmesi gayesini güder. Bu yüzden oryantalist bilgi nesnel olmaktan ziyade, oldukça öznel ve siyasi bir bilgidir. Bu, tarihten siyasete, dinden gündelik hayata kadar Doğu'yla ilgili tüm alanlar için geçerlidir. İngiliz Oryantalizmi ve Tasavvuf'ta Süleyman Derin, Batılı önyargıların ve öznel yaklaşımların ‘İngiliz oryantalistler' ve ‘tasavvuf' örneğinde ne şekilde tezahür e
Yakın zamanda ebediyete uğurladığımız İslam düşünürü Muhammed Âbid Câbirî ömrü boyunca akıl ve din bağlamındaki çalışmalarıyla gündemde kalmayı başarmıştır. Islam âleminin değişen koşullara uyum sağlaması açısından modernite ve yeniden yapılanma sorunlarına yoğunlaşmış ve Müslümanlar olarak modernliğin neden gerçekleştirilemediğinin cevabını aramıştır. Bu doğrultuda aklın, tarihsel ve yapısal konumunun analizini yapmıştır. Bu eserde "Islam düşüncesine göre akıl nedir?", "Farklı bilgi kuramlarının akılla i
Bir anlam varlığıdır insan; yeryüzünde de ancak anlamlandırabildiği ölçüde vardır. Anlamlandırmak ise büyük oranda çevremizde olup bitenleri açıklamak, çözümlemek ve anlamak-ile mümkündür. Açıklayamadığımız ve çözümleyemediğimiz olgu ve olayları anlayamayız; anlayamadıklarımızı da anlamlandıramayız; anlamlandıramadığımız için de ad yani sınır koyamayız; sınır koyamadığımız için de tanımlamayız; tanımlayamadığımız için de idrâk edemeyiz, yani olgu ve olayları kendi süreçleri ve örüntüleri içinde yakalayamayı
Tükendi
Tarihten günümüze yaşamaya çalıştığımız coğrafya büyük bir şiddet sarmalı içinde kıvranmaktadır. Bu konudaki en önemli sorun ise dinsel ve seküler ayrımının yapılamamış olmasıdır. Ekonomik, politik ve toplumsal sebeplerden ötürü şiddete başvuran insan, ne yazık ki bunu dinsel bir ifadeyle etiketlemektedir. Sonuçta huzur ve esenlikle anılması gereken İslam dini, intihar bombacılarının dilinde şiddet içeren bir söz hâline gelmektedir. Bu eser, son yıllarda yaşanan ve yaşanmakta olan şiddeti hayatımızın bir p
Tükendi
Abdülkâhir el-Cürcânî bilim hayatının ilk dönemlerinde sesbilimden cümle yapısına dilbilimin her alanında eserler veren uzman bir dilbilimci iken, sonraki dönemlerde iktidar ve bilim çevrelerindeki gelişmelerin de etkisiyle edebî eleştiri, belâgat ve dil felsefesi alanlarına yönelmiştir. Onun bilim kariyeri dikkat çekici gelişim ve dönüşümlere sahne olmuştur. Fakat geldiği son noktadan geriye dönüp bakıldığında bu kariyerin sanki tek bir şeye adandığı gözlenir: sözdizimi nazariyesi. Cürcânî'nin ilk dönem es
İslam felsefesiyle ilgili modern çalışmalar içerisinde mantık alanındaki araştırmaların diğer disiplinlere yönelik araştırmalar karşısındaki nisbi yetersizliği yanında bu araştırmaların genelde İslam mantık tarihinin İbn Sînâ sonrası dönemini ihmal etmiş olması da dikkat çekicidir. Mantıkla ilgili bu manzaranın ortaya çıkmasında muhtemelen İslam felsefesi tarihinin İbn Sînâ-Gazzâlî sonrası dönemi hakkındaki özgünlük tartışmalarının etkisi bulunmaktadır. Söz konusu dönemde "özgün İslam düşüncesinin üretilmed
Aristoteles'in metafiziği uzun asırlar boyunca felsefi düşünce geleneği içinde etkili olmuş ve değişik kültür ortamlarında paradigma kurucu bir unsur olarak yaşaya gelmiştir. Modern dönemlerde de felsefi araştırmaların temel konularından biri olmuş olan Aristoteles'in metafiziği çok değişik bağlamlarda mercek altına alınmış ve üzerinde binlerle ifade edilebilecek ciddi çalışmalar ortaya konulmuştur. Büyük İslam Filozofu İbn Rüşd, kendi telifi olan eserlerinin yanında Aristoteles külliyatına yazmış olduğu ş
Tükendi
İslâm kültür mirasının en zengin ve geniş parçasını oluşturan İslâm felsefesi, genel olarak Müslüman filozoflar ile İslâm medeniyeti ortamında yetişmiş diğer filozofların ortaya koymuş oldukları felsefî düşüncedir. İslâm felsefesi, İslâm'ın âlem, eşya ve insan, yani dünyaya ve hayata bir bütün olarak bakan temel esasları üzerine inşa edilmiş bir düşünce sistemidir. İnsanlığın inanç ve düşünce sistemlerinin buluştuğu bir zemin üzerinde bu felsefe, İslâm kültürü ortamında ortaya çıkmış, özellikle tercümeler v
Bu kitap öznenin ahlâkî açıdan kendisini inşa etmesini konu edinmektedir. Elbette ki böyle bir inşayı gerçekleştirmek de onu ele almak da zordur. Çünkü öznenin ahlâkî bir yaşam biçimini edinmesini izah etmek için; beslenme, cinsellik, arzu, öfke ve düşünmek gibi insanı özne kılan bir çok etken hakkında düşünmek ve bu etkenlerin ilişki ağını ve çevreyle olan ilişkisini çözümlemek gerekmektedir. Dahası özneyle barışık olan bir yaşam biçimini sıradanlaştıran birtakım kendilik pratikleri örnekleri ortaya koymak
İmânda süje (inanan) obje (inanılan) düalizmini ortadan kaldırarak mümkün değildir. Mistik tecrübede bu dualitenin yok olduğunu kabul etmek ontolojik açıdan tamamen imkansızdır. Süje durumundaki insanla obje durumundaki Tanrı aynı varlık alanına ait değildirler. Bu takdirde mistik tecrübeyle ulaşıldığı ileri sürülen birlikte imanın ortadan kalkması, onun yerini marifet, vecd vs.nin doldurulması mümkün olamaz. Dolayısıyla mistik ya da sûfi hiçbir zaman imanı aştığını söyleyemez. Süjeobje ikiliğini esas alan
Bu kitabı oluşturan yazılar, Edebiyat başlıklı yazıya kadar 1974-1975 yıllarında Aylık Diriliş Dergisi'nde başyazı olarak, ondan sonrakiler ise 1976'da Diriliş Pazartesi-Perşembe Günlüğü'nde yayınlanmıştır.
Bilinen tasavvurlardan bilinmeyen tasavvurlara geçişte, tanım mihenk taşıdır. Terim anlamıyla tanım/had, ortak ve ayırt edici unsurları kapsayan söz demektir. Burada tanım, bir şeydeki iki durumu tanımlar, birincisi, o şeyin cevherini/zatını tanımlar, ikincisi ise, onunla, kendisi dışındaki şeylerden ayıranı tanımlar. Burada tanım, tanıtımın/resmin zıddına, özlerden oluşmaktadır. Bu yüzden ta'rif, tanıtımı da kapsadığından tanımdan daha geneldir.  Çalışmamız, ağırlıklı olarak İslam Felsefesinde Tanım Risale
Prof. Dr. Kenan Gürsoy ile yapılmış olan bir dizi sohbetten oluşan bu eser, on iki başlık altında çağın problemlerini, kültürel, entelektüel, manevi buhranları, insanın özne olmaklığına dair sıkıntıları ele almakta ve bunlar karşısında kendi düşünce geleneklerimizden hareketle çözüme yönelik imkânlar bulunabileceğine işaret etmektedir. Bu bağlamda tasavvufla bütünleşen bir tefekkürün ufukları, tasavvufa ilişkin olduğu düşünülen kavramların felsefî bir dikkatle yeniden işlenebileceği ve böylece oluşabilecek
Tükendi
Son iki yüzyılın tarihi, dünya hakimi Batı ve yükselen Batılı değerler karşısında İslam dünyasının düştüğü yılgınlığın da tarihidir. Bu yılgınlık, İslam coğrafyasında doğup büyümüş pek çok insanı Batının din dışı düşünce ve hayat tarzına ram etmiş; diğer birçok zihni de "İslam modernizmi" gibi "sentez" arayışlarına sürüklemiştir. Bu akıma karşı "gelenek"in günümüzdeki en önemli savunucularından biri, Seyyid Hüseyin Nasr'dır. Son çalışmalarını topladığı elinizdeki kitabında Nasr, Batının seküler bilimine
Son iki yüzyılın tarihi, dünya hakimi Batı ve yükselen Batılı değerler karşısında İslam dünyasının düştüğü yılgınlığın da tarihidir. Bu yılgınlık, İslam coğrafyasında doğup büyümüş pek çok insanı Batının din dışı düşünce ve hayat tarzına ram etmiş; diğer birçok zihni de "İslam modernizmi" gibi "sentez" arayışlarına sürüklemiştir. Bu akıma karşı "gelenek"in günümüzdeki en önemli savunucularından biri, Seyyid Hüseyin Nasr'dır. Son çalışmalarını topladığı elinizdeki kitabında Nasr, Batının seküler bilimine ka
Tükendi
"Közname"mizin Biiznillah Taala kendi nevinin bir ilki olup, cehennemden bir katre közü masaya yatırıp üzerinde gerek seküler gerekse uhrevi sadetten beyin jimnastiğimizin aslında bu güne kadar ihmal edilen veya ehemmiyeti hep görmezden gelinen bir konuyu ele aldığımız bir eserdir.
Tükendi
Şeyh Sadi-i Şirazi'den menkuldür. Bulutlar ab-ı hayat yağdırsa dahi söğüt dalından asla meyve yiyemezsin. Soysuz kimseyle vaktini geçirme, çünkü hasır kamışından şeker yiyemezsin, tespiti; özle curufat arasında ne denli bir tefrikat olduğunu en bariz şekilde ortaya koymaktadır.
Tükendi
İnsanın yaratılış sebebi duadır... Günümüzde huzursuzluğumuzun sebebi, inandığımız Allah'a güvenmememiz, mutsuzluğun sebeplerini yanlış adreslerde aramamızdır. İsterken muhtaçmış gibi değil de, hak etmiş biri gibi istiyoruz, sanki kendimiz istemek zorunda değiliz de, Allah vermek zorundaymış gibi davranıyoruz. Unutmayın, bizler Allah'ın kullarıyız. Amacımıza ulaşamayınca hemen sırtımızı dönüp, "İstiyorum ama bir türlü vermiyor!" diyemeyiz. O vermese, isteme arzusunu da vermezdi. Rahmanın kapısı isyan değil
Tükendi
Doğu bilimleri tarihinde İbn-i Arabî düşüncesiyle ilgili ilk defa böylesine kapsamlı bir çalışmaya sahibiz. William Chittick, İbn-i Arabî'nin başyapıtından pek çok bölümü tercüme edip, onları dinbilimsel bağlamına oturtarak metafizik tasavvuruyla ilgili hem İslam dünyasında hem de Batılılar arasında var olan pek çok yanlış anlaşılmayı gideriyor. Chittick, bunu son derece açık ve anlaşılır bir biçimde yapıyor. Bu kitap, İslâm maneviyatıyla ilgili çalışmaların en önemli kilometre taşlarından biri olarak kalac
Tükendi
Kısa Tanıtım: Usûlü´l-fıkh ilminin ana kaynaklarından biri... Şafiî´nin, Gazzalî´nin, Sadru´ş-şerî´a´nın, İbnu´l-Kayyim´in ve Şevkanî´nin eserleriyle beraber fıkıh ilminin temel taşlarından kabul edilen bu kitap, diğerlerinden mekâsıdu´ş-şeria´ya yani dinin gayesine ayırdığı geniş alan ile ayrılmaktadır. El-Muvâfakât, bu ve diğer yönleriyle sahasında eşsiz bir eserdir.
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 296 kayıt bulunmuştur Gösterilen 80-100 / Aktif Sayfa : 5