Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
Özel nesnelere fazlasıyla hevesli, farklı alanlara meraklı, biriktiren, irdeleyen, çok okuyan, çok araştıran, yetmedi bir o kadar deneyen mimarlık fakültesi dekanı hatta rektör adayı Mustafa Ayas Ofyaz kendi kendine bir zekâ oyunu kurgular. Amacı ise bellidir: Tutkunu olduğu Şehri İstanbul’un 1800’lü yıllarını ziyaret etmek. Her detayı düşünür, planlar, bir araya geleceği tarihi kişileri uzun uzun inceler, dönemin tüm siyasi ve tarihi durumunu hatmeder, ayrıca açık rüya ile ilgili çalışmalarını da derinleşt
“Toynakların sesi yükseldi. Dağ taş, yaratılmış tüm mahlukat gözünü kapattı manzaraya şahit olmamak için, nafile. Biri gebe üç yavrusunu boynuzlarına takmış, tüyleri kırmızı-siyah ve yapış yapış bir dişi geyik yaklaştı kendinden emin... Boynuzlarından sarkan cesetler ve kan yağmurundan, geyiğin yüzünü seçmek mümkün değildi. Yine de gözlerinden müebbet bir karanlığın kendilerine doğru aktığı anlaşılıyordu.” Kimsenin bilmemesi gereken bir şey yaptılar. Elif, Ayşegül ve Cemi
Aynı şehirde aşka yelken açan üç kız arkadaşın şaşırtan, tutku dolu ve benzersiz aşkları! Aşkın adresi Paris! Esra Kalkavan, etkileyici kurgusuyla okurlarını Seine Nehri’ne, Eyfel Kulesi’ne, Ritz Paris’e götürüyor. Kendinizi şehrin sokaklarında dolaşır gibi hissedeceğiniz romanda, yakalanan aşklar, kaybedilen aşklar kadar tutkulu! “Verandanın tahta sütunlarında bulunan Hint esintili süslemedeki kırık aynalardan yansıyan güneş birden gözünü aldı. Sütuna iyice yaklaştı, süslemedeki aynalar ancak gözbebeğini g
Senaryo baştan yazılmıştı, herkes rollerini oynuyordu. Kimisi ağlıyor, kimisi gülüyor kimisi de alkışlıyordu. Hayat denilen bu oyunda herkes kendi kaderini yaşıyordu. Melike, kaderini değiştirmeye zorladıkça, battıkça batıyordu. Bütün çıkmaz sokaklar sanki ona çıkıyordu. Hüznü derinden derindi. Aile hayatı, ummadığından daha beter oluyordu. Çırpındıkça kaderine, kederine bir çözüm bulamıyordu. Aile binasının tuğlaları bir bir eksiliyordu. Bu sarsıntılı aile hayatında Melike artık ipleri yavaş yavaş koparıyo
Bugüne dek gazete ve televizyonda haber olmaması geçtiğimiz yüzyılda yaşanmış mendebur olayı değersiz kılmaz, tam aksine, ayrıntılara itina göstermeyip duyulmasını istemeyen birkaç insanın kabahati sayılmalıdır. Sözü edilen yerin, zamanın ve olayın aslı astarı var mı diye sonraki yıllarda köyü ziyaret eden az sayıdaki meraklı insan sayesinde, doğruluğu konusunda şüphe edenlere kulak asmayıp tüm insani, dünyevi ve uhrevi isteklerden sıyrılınca, şehirden uzaklaşarak buraya, bu köye yerleşen büyücü Tölge Ailes
-Günün sonunda genç kız not defterine su cümleyi yazmıştı, "İnsanoğlu varken görmeyip, yokken aramaktan ibarettir." - "Müziği Müzik Yapan Ses Değil Sessizliktir. Hayatta Aynı Şekilde Yaşananlardan Değil Yaşanamayanlardan İbarettir.'' - "Her ses bir nota, sessizlik müziğin kendisidir, her ışık bir aydınlık, karanlık ise güneştir. Var olanlar yok olduğundan emin olduklarımızın fedakarlıklarıdır." -. Haksız olduğunu biliyordu, pişmanlığının acısını çekerken çektiği acıların pişmanlığını duyuyordu. - "insanın i
Tükendi
bütün acılara karşın / hayat / içimize bir nota bırakır ya en bitik günümüzde / direnme notasını bir zarfa mı koyar / bir deniz çırpıntısıyla mı / savurur / yüzümüze neşe üşüşür hayatımıza / birden güç aşılar / iyi güçtür başeğdirmeyen /umut / altın kafesinden / çıkıverir / dolaşır tepemizde
“Hafif bir rüzgâr, köpeğin sarı tüylerini, adamın sarılı beyazlı sert saçlarını oynatıyordu. Adamın yüzünde manalı hatlar vardı. Sevilmemişlerin, çok üzülmüşlerin, sarhoşların, bir zaman güzelken çirkinleyivermişlerin, okumuşların, hasılı iç rahatsızların yüzlerindeki ifade… (…) Gözlerinin etrafında yedi sekiz çizgi, hayatında çok güldüğünü değil, yüzünü güneşe verip mavi gözlerini kıstığını ifade ediyor dersem, inanmalısınız! O, aynaya baktığı zaman, bu çizgilerin gülmekten değil, güneşe bakmaktan olduğu
“Hafif bir rüzgâr, köpeğin sarı tüylerini, adamın sarılı beyazlı sert saçlarını oynatıyordu. Adamın yüzünde manalı hatlar vardı. Sevilmemişlerin, çok üzülmüşlerin, sarhoşların, bir zaman güzelken çirkinleyivermişlerin, okumuşların, hasılı iç rahatsızların yüzlerindeki ifade… (…) Gözlerinin etrafında yedi sekiz çizgi, hayatında çok güldüğünü değil, yüzünü güneşe verip mavi gözlerini kıstığını ifade ediyor dersem, inanmalısınız! O, aynaya baktığı zaman, bu çizgilerin gülmekten değil, güneşe bakmaktan olduğu
bütün acılara karşın / hayat / içimize bir nota bırakır ya en bitik günümüzde / direnme notasını bir zarfa mı koyar / bir deniz çırpıntısıyla mı / savurur / yüzümüze neşe üşüşür hayatımıza / birden güç aşılar / iyi güçtür başeğdirmeyen /umut / altın kafesinden / çıkıverir / dolaşır tepemizde
Bana Bir Varmış... de! Bir Varmış Bir Yokmuş... deme! İçime dokunuyor... *Alavara *Bata-Çıka *Dingin Görünüm *Güz Afroditi *Günün Yüzü * Kartal’ın Akkartalına * Sone *Uzayda *Uzaktan-Yakından *Murakabe *Ars Longa Vita Brevis Est *Karşı-Saldırı *Kendi Kendinin Türbedârı *6 Mart *Bu Rüzgâra Bir Rüzgâr da Benden *Güneşle Güneş Banyosu *Piç Ali’nin Matitası *Aganda * Finito Della Musica * Ağrılı Cima *Yazla Yetinmek *Tomografi *Tühh Bize! *Requiem I *Paradoks Tersyüz *Ne ise Fâlim O Çıksın Hâlim *Doktor
Bana Bir Varmış... de! Bir Varmış Bir Yokmuş... deme! İçime dokunuyor... *Alavara *Bata-Çıka *Dingin Görünüm *Güz Afroditi *Günün Yüzü * Kartal’ın Akkartalına * Sone *Uzayda *Uzaktan-Yakından *Murakabe *Ars Longa Vita Brevis Est *Karşı-Saldırı *Kendi Kendinin Türbedârı *6 Mart *Bu Rüzgâra Bir Rüzgâr da Benden *Güneşle Güneş Banyosu *Piç Ali’nin Matitası *Aganda * Finito Della Musica * Ağrılı Cima *Yazla Yetinmek *Tomografi *Tühh Bize! *Requiem I *Paradoks Tersyüz *Ne ise Fâlim O Çıksın Hâlim *Doktor
Dışarısı soğuktu. Büyük kümeler halinde çıkan memurlar farklı yönlere dağılıyorlardı. Her akşam olduğu gibi karşı kaldırımdan bir grup meraklı, onların çıkışını izliyordu. Şeyhülislam ve sadrazamın dairesi dâhil olmak üzere tüm devlet birimlerinin içinde Rüyalar Sarayı, halk arasında en büyük ilgi odağıydı; yüzlercesine memurların çıkış saatini bekletecek kadar. İnsanlar, soğuktan yakalarını kaldırmış, sessizce devletin derin işleriyle ilgilenen gizemli memurları dikkatlice inceliyorlardı. Memurların yüzler
Tükendi
Yıllar yıllar evvel, üzerinde yaşadığımız şehirler henüz inşa edilmemişken; Kutsal Barış’ın Koruyucusu, Megara Kralı Byzas, ülkesini tehdit eden bir savaşla karşı karşıyaydı… Halkını savaştan korumak için günlerce düşündü. Bilgeleri topladı, yaşlıları dinledi fakat işin içinden çıkamadı. Ve bir gün, kâhinlere gitmeye karar verdi. Uzun yollar aştı, sabırla bekledi ve nihayetinde kâhinler ona yol gösterdi. “Halkınla birlikte Körler Ülkesi’nin karşısına yerleş,” dediler. Emanetler verdiler ona; denizin derinle
Tükendi
Mitat bir gıcık oldu, herkesin ama herkesin şu hayatta bir destekçisi vardı, kimin başına bir haksızlık gelse en az bir kişi çıkıp onun için “yalnız değildir” hashtag’i açardı. Mitat Karaman dışında. Olur da bir gün Mitat haksızlığa uğrarsa, başına bir iş gelirse bir kişi, bir Allah’ın kulu bile arkasından “yalnız değildir” diye yazmayacaktı. O bir istisnaydı. Mitat önceki tweet’lerini sildi. Kimliğini açık etme pahasına yeni bir tweet girdi, yeni bir hashtag açtı, kimsenin desteklemeyeceği, sons
Tükendi
Kötülük dünyanın bir yerinde altımızı oymaya devam ediyor. Dünya tarihinin en acımasız liderlerinden Hitler’in yolu Türkiye’ye, Tarlabaşı’nın tam orta yerine düşse ve kötülük tohumları karanlığın bağrında, yerin yedi kat dibinde yeniden filizlenmeye yüz tutsa, hatta Yermük’ten Trafalgar’a tünellerle bağlansa, dalga dalga yeryüzüne yayılsa… Ne olur? İkinci Dünya Savaşı’nın ardından insanlığın yeni bir hayat kurma uğraşı verdiği yıllarda, İnönü Türkiye’sinde sıradan bir memuriyet hayatı süren Ali Ulvi büyük p
“Saksıdan koparılmak. Bu sözü nereden hatırlıyorum? Ölümünden sonra şifreli deri çantasında bulduğum mektupta babam benim için söylüyordu. Zarfın üstünde adım var, yuvarlak damgadaki tarihte on yaşındayım. O zamanlar annemle yaşadığım eve postalanmış ama elime geçmemiş. Muhtemelen bana vermemişler. Babam, bunun olacağından endişeyle mektubun ve zarfın bir fotokopisini almış, bir gün bulacağım umuduyla çantaya bırakmış. Neden beraber yaşadığımız onca sene kendisi çıkarıp bana vermedi ya da bahsetmedi, bunu i
Tükendi
“Sıra dışı bir kalpazanlık serüveni.” Giancarlo, “Hedef üretim 10 milyon liret!” dediğinde, Alberto aldığı emre istinaden “Tamam patron” diyerek ivedilikle makinelerin başına geçti. Makineler, aynı bir köstekli saatin mekanizması gibi takır takır çalışıyordu. Çıkan sesler Giancarlo için adeta büyülü bir terapi gibiydi. Oturduğu koltukta gözlerini kapatarak kendisine kısa bir mola verdi ve zihninde çalmaya başlayan orkestraya konsantre oldu… İtalya Merkez Bankası darphane çalışanı Giancarlo’nun macera dolu h
ne kadınlar sevdim zaten yoktular yağmur giyerlerdi sonbaharla bir azıcık okşasam sanki çocuktular bıraksam korkudan gözleri sislenir ne kadınlar sevdim zaten yoktular böyle bir sevmek görülmemiştir *Gündelik Şeyler *Kavaklıdere Balladları *Varsağı *Jilet Yiyen Kız *Gözlüklü Hamdi’nin Notları *Ki
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3