Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
“Başlangıçta her şey soğuk, boş ve anlamsızdı. Kutsal Rüzgâr sular üzerinde okşar gibi anaforlarla esiyor, güneş ve ayın, burçlar ve yıldızların henüz yaratılmadığı zifirî gecede, gözleri mucizevî bir dokunuşla açılmış halde bizzat kendini, yani karanlığın yine ta kendisini gören kör tabiatı sanki teselli ediyordu. Onun uyanıp cisimleşmiş hâli olan diğer çelik canavarın belirsiz silueti ise satıhtaki zayıf aydınlığın hemen altında âdeta kımıltısızdı.” İhsan Oktay Anar’ın derin denizlerde kurduğu âlemde, o b
“Başlangıçta her şey soğuk, boş ve anlamsızdı. Kutsal Rüzgâr sular üzerinde okşar gibi anaforlarla esiyor, güneş ve ayın, burçlar ve yıldızların henüz yaratılmadığı zifirî gecede, gözleri mucizevî bir dokunuşla açılmış halde bizzat kendini, yani karanlığın yine ta kendisini gören kör tabiatı sanki teselli ediyordu. Onun uyanıp cisimleşmiş hâli olan diğer çelik canavarın belirsiz silueti ise satıhtaki zayıf aydınlığın hemen altında âdeta kımıltısızdı.” İhsan Oktay Anar’ın derin denizlerde kurduğu âlemde, o b
Tarih, kimseyi hatırlamayan bir ihtiyar. Ona yalnızca yazanlar inanıyor. Bir sabah, çiçekler içine çekiliverdi... Ertesi gün Otlukbeli Savaşı başlayacaktı. Başkent'te bekleyen Osmanlı askerlerinin çevresini yarım bir hilal gibi çevreleyen Akkoyunlu ordusunun heyecanla çarpan kalp seslerini duymak için yarasalar kadar iyi duymanız gerekmiyordu. Bu sesler ağaç gövdelerine çarpıyor, aşağı inip kökleri titretiyordu. Otlukbeli ovasında oyuklar açan her bir top mermisiyle onlarca asker ve bin yıllık ağaçla
Fabrikanın bacasının tüttüğü ilk gün başladılar can almaya. Dişlerine kan değmiş kurt sürüsü gibi denize daldılar. Yaş almış demediler, küçük demediler, yavrulama zamanı demediler. Köstence’nin göğü yağ kokusuyla doldu. İnsanlar öğürerek gezer oldu. Süngüyle vurmak başka ama tüfekle avlanmak dayanılır değildi. O tarraka, o gümbürtü! Dağlara kaçtım kaç defa. Mağaralara girdim. Solucanlarla çıyanlarla geçirdim günlerimi. Ama sabah olup gün doğunca o sesler yine her yanı tutuyordu. Deli İbram Divanı, öykücülüğ
Vatansız, İkinci Dünya Savaşı’nın gölgesinde geçen buruk bir aşk ve ölüm hikâyesi... Hitler’i ve Avrupa’yı unutmak için karısı Lotte’yle birlikte Brezilya’ya kaçan Stefan Zweig, bu “geleceğin ülkesi”nde yeni bir hayata başlayabilecek midir gerçekten; yoksa “dünün dünyası”ndan hatıralar, birer birer hayata veda sebebine mi dönüşecektir? Hacı Orman, geniş çaplı bir okuma ve ayrıntılı bir arşiv çalışmasına yaslanarak kaleme aldığı Vatansız’da, odağına Stefan ile Lotte arasında adım adım gelişen duygusal ger
Yeşilin içindeki yeşilleri göreceksin /Mavinin içindeki mavileri /Seslerin içindeki sessizliği /Artık beyninin gerisinden konuşacaksın /Soğancığından o sağır ama konuşkan /Beethoven’in kulaklarından /O sadelikte bir kallâvi kahve /Her yerin ağrıyacak sen ağaracaksın /Denizin ortasından yükselen bulutlarla Bir dolunayleyin /Bir ayağın gökte /Bir ayağın dal uçlarında /Yeni bir meyva olgunlaşıyor olgunlaşmış Düşecek dalından ölümsüz ölüm *Güle Güle *Övgü *İmana Geldim *Sadece Gerçeği Söyleyeceğim *Giderayak *
Yeşilin içindeki yeşilleri göreceksin /Mavinin içindeki mavileri /Seslerin içindeki sessizliği /Artık beyninin gerisinden konuşacaksın /Soğancığından o sağır ama konuşkan /Beethoven’in kulaklarından /O sadelikte bir kallâvi kahve /Her yerin ağrıyacak sen ağaracaksın /Denizin ortasından yükselen bulutlarla Bir dolunayleyin /Bir ayağın gökte /Bir ayağın dal uçlarında /Yeni bir meyva olgunlaşıyor olgunlaşmış Düşecek dalından ölümsüz ölüm *Güle Güle *Övgü *İmana Geldim *Sadece Gerçeği Söyleyeceğim *Giderayak *
Set İçerisindeki Kitaplar; - Kürk Mantolu Madonna - Kuyucaklı Yusuf - İçimizdeki Şeytan
Tükendi
“Leylâ Erbil acıyı, sevgiyi, inancı, ölümü ‘estetize’ etmekten kaçınır. Kişilerini trajik kahramanlara dönüştürmemeye özen gösterir. Onlar ‘Bizhalk’ın üyesidirler: Hatalı, yalancı, duyarsız, çıkarcı, zayıftırlar. Zaaflarını hoş görmez kişilerinin. Tam tersine onlara vurgu yapar. Erbil’de düzenin yandaşları gibi düzenin karşıtları da aynı acımasız ‘eleştirel bilinç’ önündedirler. Olumlu kişileri bile kurtulamaz eleştirilmekten. (...)‘Siyasal’ bir okumaya son derece açık ve uygun olan Üç Başlı Ejderha, yazar
Tükendi
“Leylâ Erbil acıyı, sevgiyi, inancı, ölümü ‘estetize’ etmekten kaçınır. Kişilerini trajik kahramanlara dönüştürmemeye özen gösterir. Onlar ‘Bizhalk’ın üyesidirler: Hatalı, yalancı, duyarsız, çıkarcı, zayıftırlar. Zaaflarını hoş görmez kişilerinin. Tam tersine onlara vurgu yapar. Erbil’de düzenin yandaşları gibi düzenin karşıtları da aynı acımasız ‘eleştirel bilinç’ önündedirler. Olumlu kişileri bile kurtulamaz eleştirilmekten. (...)‘Siyasal’ bir okumaya son derece açık ve uygun olan Üç Başlı Ejderha, yazar
Tükendi
Şehrin sokaklarında ihanet yürüyor bu şiirlerde; tanıdık birileri ölüyor, mahkûmlar koğuşlarında sevda, özlem, özgürlük, sevgili örüyorlar gizlice, genç ayrılıklar, tutsak mutluluklar yaşanıyor... Aykırı hayatların resmi geçitinde hep bir ağızdan söylüyoruz: “hayat zamanda iz bırakmaz / bir boşluğa düşersin bir boşluktan / birikip yeniden sıçramak için / elde var hüzün”... “Attilâ İlhan toplumcu şiirimize olduğu kadar, bireyci şiirimize de yeni boyutlar kazandırmıştır.”
Şehrin sokaklarında ihanet yürüyor bu şiirlerde; tanıdık birileri ölüyor, mahkûmlar koğuşlarında sevda, özlem, özgürlük, sevgili örüyorlar gizlice, genç ayrılıklar, tutsak mutluluklar yaşanıyor... Aykırı hayatların resmi geçitinde hep bir ağızdan söylüyoruz: “hayat zamanda iz bırakmaz / bir boşluğa düşersin bir boşluktan / birikip yeniden sıçramak için / elde var hüzün”... “Attilâ İlhan toplumcu şiirimize olduğu kadar, bireyci şiirimize de yeni boyutlar kazandırmıştır.”
“Önümüzde hayat... Her gün bir başka uykuya yatıp bir başka rüya göreceğiz. Halbuki zaman, ağır ağır bizimle beraber akan nehir, bir göle varıyordu. Bu gölde artık biz akmıyor, dalgalanıyorduk.” “Sarnıç” adlı öyküden. *Sarnıç *Kalorifer ve Bahar *Beyaz Altın *Bir Karpuz Sergisi *Mavnalar *Gece İşi *Hancının Karısı *Loğusa *Ormanda Uyku *Kim Kime *Park *Gaz Sobası *Plaj İnsanlar
“Önümüzde hayat... Her gün bir başka uykuya yatıp bir başka rüya göreceğiz. Halbuki zaman, ağır ağır bizimle beraber akan nehir, bir göle varıyordu. Bu gölde artık biz akmıyor, dalgalanıyorduk.” “Sarnıç” adlı öyküden. *Sarnıç *Kalorifer ve Bahar *Beyaz Altın *Bir Karpuz Sergisi *Mavnalar *Gece İşi *Hancının Karısı *Loğusa *Ormanda Uyku *Kim Kime *Park *Gaz Sobası *Plaj İnsanlar
“Geçsin diye beklediklerimizin toplamıyız aslında. Beyhude bir iç çekiş.” Yalnızlıkla sınanan bir hayat ezberinin farklı köşelerinde, farklı sebeplerden dolayı kaybolmuş bir adamın ve bir kadının romanı Bütün Ateşler Söndüğünde; karanlığı koyultan büyük bir yasın ve köksüzlükle birleşince en az o yas kadar yaralayıcı olan karşılıksız bir aşkın gölgesinde, tam da söz bitti derken kurulmaya başlanan yepyeni bir cümlenin, tesellinin ve telafinin, kaderde açılan o gediğin hikâyesi... Beklemek bittiğinde belire
En büyük hayalini gurura, vicdanını aşka yenik düşürme! Gidemezsin! Aşkın seni elleri ceplerinde, karşı kaldırımda beklerken, sen binlerce kilometre öteye uçamazsın. Seni ona sarılmaktan alıkoyan çok daha başka, büyük bir şey yoksa eğer... Vazgeçemezsin! Hayatının en büyük hayaline kavuşma ümidin varsa, o yoldan geri dönemezsin. Gururun seni ele geçirmediyse eğer... O hatayı yapamazsın! Karşı Penceredeki Kadın’san, sadece başkasının hayatını yaşamaz, gönüllü köleliğe evet demez, seni sen olmaktan alıkoyan ş
Tükendi
Hayatında her şey yolunda giderken bir insan iz bırakmadan ortadan kaybolabilir mi? Onlarca ipucu ve görgü tanığı olmasına rağmen bir kişinin duman olup uçması mümkün müdür? Suç dosyaları araştırmacısı Sezgi Aksu tarafından gerçek olaylardan derlenen, çözülemeyen kayıp vakalarını hayretle okuyacaksınız. Sırlarla dolu her hikaye sizi meraklandıracak, teoriler üretmeye ve sorgulamaya teşvik edecek. Sırra kadem basan kayıp insanların gizemi, tecrübeli dedektifler, yetenekli ajanlar ve donanımlı uzmanlar tarafı
Medarı Maişet Motoru Sait Faik’in kaleminden bir ilk romandır. Henüz Yeni Mecmua’da tefrika edildiği sırada (1940-41) dönemin baskıcı siyasi ortamında sakıncalı bulunup roman olarak yayımcı bulmakta zorlanacak ve Sait Faik’in annesinin maddi desteğiyle Ahmet İhsan Basımevi’nden 1944’te yayımlanacaktır. Ancak dağıtılmaya başlanmışken bakanlar kurulu kararıyla toplatılan roman, kimi paragrafları çıkarılarak Birtakım İnsanlar adıyla 1952 yılında okuyucusuna kavuşur. İş Bankası Kültür Yayınları olarak Medarı Ma
Tükendi
Medarı Maişet Motoru Sait Faik’in kaleminden bir ilk romandır. Henüz Yeni Mecmua’da tefrika edildiği sırada (1940-41) dönemin baskıcı siyasi ortamında sakıncalı bulunup roman olarak yayımcı bulmakta zorlanacak ve Sait Faik’in annesinin maddi desteğiyle Ahmet İhsan Basımevi’nden 1944’te yayımlanacaktır. Ancak dağıtılmaya başlanmışken bakanlar kurulu kararıyla toplatılan roman, kimi paragrafları çıkarılarak Birtakım İnsanlar adıyla 1952 yılında okuyucusuna kavuşur. İş Bankası Kültür Yayınları olarak Medarı Ma
Yedisine gelince okula gönderilmemek, dokuzunda dağlarda çobanlık yaparken akrabalarının tecavüzüne uğramak. On ikisinde yetmiş yaşında birine üçüncü eş olmak, on üçünde anne olmak, kendi gibi talihsiz kız çocukları doğurduğu için aşağılanmak… İtilmek, kakılmak, bir varile atılıp yakılmak. Erkek arkadaşı tarafından parçalanıp valize konulmak. Reddettiği patronu tarafından camdan atılmak. Dövülmek, sövülmek, yaftalanmak, satılmak, töre cinayetine kurban gitmek. Çocuğunun gözleri önünde boğazı kesilerek öldür
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2