Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 980-1000 / Aktif Sayfa : 50
"Nejla'yla geçirdiğimiz günler benim için bir ayrıcalıktı. Aslında kendisi yaşama ayak uydurmaya çalışan bir çocukken, benim yaşamıma çeki düzen vermişti. Bu süreçte onunla yaşar, eğlenir ve büyürken, yaş, durum, mertebe hiç etkili olmadı. laman zaman d mu benden küçüktü, ben mi ondan, fark etmedi. Zaten üzerimdeki etkisinin sırrı da buydu herhalde. Bilgeliğini hissettirmeden aklıma işlerdi... Şu an net olarak görüyorum, o benim yaşam kayna-ğımdı. Çok kısa bir süre bu güzelliğe maruz kaldım. Yeterince değe
Tükendi
Gizemli bir aşk mektubu ulu orta ilan edilir ve sosyal medyada paylaşılırsa ne olur? Mektubu yazan kişi, daha önce arkadaşlarının gözünde gururlu ve çekici kimliğiyle erişilmez biriyken birdenbire durumlar değişir. Herkesin gizli egosu iş başındadır artık. Duygular dizginlenemez bir biçimde harekete geçmiştir ve... Sevda bir öfke anında düşünmeden giriştiği cesur eyleminin bedelini fena ödeyecektir. Olaylar hiç hesaplayamadığı şekilde gelişir ve kararlaştırılan zaman sona erdiğinde o, kendi kurduğu aşk tuza
Tükendi
M. o akşamüstü, göğsündeki garip sızıyla geçmişi olmayan, anısız bir güne uyandı. Belleğiyle gözlerini açtığı anın arasına yerleşmiş, kendini bir varlık olarak kavramasına engel olan bir boşluğun kıyısındaydı. Nedenini bilmeden titriyordu: Saat altıydı; küçük bir bavul, uyanır uyanmaz yolculuğa çıkacakmış gibi ayaklarının dibinde duruyordu. M. bir sabah, neden yaptığını, nereye varacağını bilmeden garip bir yolculuğa çıkıyor. Trenin ritmik ve yeknesak gürültüsü içinde M., bölüm bölüm geçmişe gidiyor. Yaşam
Tükendi
Edebiyat dünyasında yok sayılmış, bütünüyle unutulmuş bir yazar: Hasan Cahit Doğanay. Ve onun mecalsiz yığınların insafına terk edilmiş romanı Hindi'yi anlamaya, anlaşılır kılmaya çalışan bir başka yazar. Roman içinde roman, yazar içinde yazar. Ersan Üldes mizahın teskin edici diliyle insana, insan ilişkilerine, yaşama, ölüme ve yazmaya, yazar olmaya dair zorlu, sorgulayıcı ancak oldukça keyifli bir yolculuk vaat ediyor ve Doğanay'dan devraldığı düşsel mirası yenilikçi bir romana dönüştürüyor. Hindi'nin R
"Ziyafet olarak bu mu hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı? Şüphesiz biz onu zalimler için bir imtihan aracı kıldık. O, cehennemin dibinde biten bir ağaçtır. Onun meyveleri sanki şeytanların kafalarıdır. Cehennemlikler ondan yiyecekler ve onunla karınlarını doyuracaklardır. Sonra onlar için bunun üstüne kaynar sudan karışık bir içecek vardır. Saffat Suresi, 62-66-67. ayetler Para, cehennemden yeryüzüne düşen zehirli çiçek olan zakkumdan öte değildi... Dibi görünmeyen tuzak olup akılları baştan alan girdap misa
Tükendi
Düş Kesiği, bir sabah uyandığında kendisini yazdığı romanın karakteri ?güvenlik görevlisi M' olarak bulan 'gereksizyazarın' tuhaf ve sarsıcı hikayesini, incelikle örülmüş bir kurguyla veriyor. 2010 yılında Oğuz Atay Roman Ödülü'ne değer görülen Düş Kesiği, hem insanın en temel bilgisinin hem insanın en temel yanılgısının kendisi hakkında olacağını farklı açılardan bakarak savunuyor; varetmenin sorumluluğuyla, idealin ve tutkunun kanatıcı tarafına eğiliyor.
Tükendi
Kadının toplum hayatının dışına itilmeye ve sadece "eşlik ve annelik" görevleriyle tanımlanmaya çalışıldığı günümüz Türkiye'sinde; anneliğiyle barışık, eşini seven, "üniversite mezunu bir ev kadını" Seher'in -ve elbette toplumumuzdaki bir çok kadının- yaşadığı sorunları ve ikilemleri eğlenceli bir üslupla anlatırken, çözümün elbette kadının ekonomik özgürlüğünü kazanıp, kendini ifade edebilmesi, sorunlarını kendi çözebilecek güçte olabilmesi olduğunun altını çiziyor yazar Betül İstanbullu Kadınların maruz
Tükendi
Hem edebiyat dünyamız hem de dünya edebiyatı adına tehlikelerle dolu bir roman! Dünyayı fethedecek bir kitap yazmak uğruna "Aşk Romanlarının Unutulmaz Yazarı" ile maceraya hazır mısınız? Batılıların hoşlanacağı bir roman konusu bulmaya? Anadolu'yu Orhan Pamuk ve Elif Şafak'ın izinde uçan halılarla geçmeye? Natalie Portman'dan gelen gizemli mesajları çözmeye? İki ihtiyar gangsterle beraber CIA'den kaçmaya? Havada uçuşan bıçakların hedefi olmaya? Tuna Kiremitçi'den çılgın bir oryantalizm ve edebiyat komedisi
1907 yılında Galata Kulesi'nin eteklerinde inşa edilmiş, art nouveau tarzıyla göze çarpan, yüzyılı aşkın bir süredir tarihe tanık olmuş ve zamanın tüm acımasızlığına inat ayakta durmayı başaran Papadopulos Apartmanı... Fotoğrafları ve enstelasyonlarıyla tanıdığımız M. Altar Kaplan, bu defa anlatıcı kimliğini ortaya koyarak bizleri Galata'da, farklı olduğu kadar da tanıdık bir dünyaya davet ediyor. Papadopulos Apartmanı'nda, renkli kişilikleri ve göndermeleriyle günümüz insanını, yaşadıklarını, özellikle d
Yunusları korumak için bağışlanan unutulmaz bir roman: "Özlemin Beni Savuran" "Belki de ben suçluyumdur. Suçluluk duygusu nasıl yaşanır bilir misiniz? Neden suçlu olduğunu bilmeden, kendini bildin bileli suçlu hissetmek. Sanki doğmam yeterli olmuş gibi. Suçlu. Ne yaptım ben, bunca suçlanmak için? Neden hep kaçıyorum? Neden hep saklanıyorum? Neden hiç korkmuyorum? Neden hep ölümün peşinden gidiyorum?" Tartışmalı romanların yazarı Meltem Arıkan bu kez özgürlük ve aşk arasında kalan yaşamları anlatıyor. "Özle
Tükendi
"Hatıra bırakmadığınız yeri özlemezsiniz..." Yılmaz Karakoyunlu'nun yeni romanı Sahilde Zaman Bitti, Midilli'nin Kydonia köyünden gelip Ayvalık'a yerleşen bir ailenin kızı olan Müfide Nükhet ile aralarında belli belirsiz bir sevda olan çocukluk arkadaşı Mehmet Sulhi Bey'in öyküsünün yanında, Pertev Mihri Bey ile "Ayvalık Fıstıkçısı" Macide Hanım'ın onlarla iç içe geçen öykülerini de anlatıyor. Karakoyunlu romancılığında ilk kez, bir kahramanın "ruh" hali de görünüyor romanda: Müfide Hanım, öldükten sonra
Tükendi
Anadolu'da bulunan ve Fransız Naverra Kralı'na ait olan madalyonun, herkesin peşinde olduğu Kutsal Kase ile ne ilgisi vardı? Yüzyıllar boyunca birçok Batılı gizemci, araştırmacı, simyacı, gezgin ya da gizli örgüt kurucuları neden İstanbul'a ve Anadolu'ya gelmişlerdi? Bir Madalyon, İki Öykü serisinin ikinci kitabı olan MADALYON'da, bu soruların cevaplarını bulacaksınız. Anadolu'da bulunan gizemli bir madalyon. Bir anda kendisini bu gizemin içinde bulan Ali ve peşinden sürüklediği Ermeni asıllı güzel kız M
Tükendi
Araba kumarhanenin önünde durdu, Nizam aceleyle indi arabadan, koşar adımlarla kumarhaneye girdi, piyano sesi yoktu, köşk sessizdi, yandaki salona yürüdü, piyanonun kapağı kapatılmıştı, gözleriyle salonu taradı, Anya pencerenin yanındaydı, sigara içiyordu. Nizam'ın kendisine doğru yürüdüğünü gördüğünde, yüzünde ilk kez bir şaşkınlık izi gördü Nizam. Gidip kadının karşısında durdu: - Adınız ne? - Neden soruyorsunuz? - Çünkü kimse yokken, sabahın aydınlığında ikimiz burada yalnızken adınızı söyleyip söylemeye
Yaşadığım çağ Türkiye'sinde amacından saptırılmış spor denilen yozluğu Gol Kralı romanımda anlattım. (Aziz Nesin) Sporla, özellikle futbolla biraz ilginiz varsa, Kerkenez Sevim'i bilirsiniz. Hem futbol hem de yüksek sosyete çevrelerini yakından tanıyorsanız, o zaman hem Kerkenez Sevim'i hem de Ferferik ailesini iyi tanırsınız. Hani şu Kerkenez Sevim, geçen yılki kotra yarışlarında "Birinci gelecek tekneyi kullanana sürprizim var!" diyen kız. Sonra bu sürpriz, gazetelerin hem spor sayfalarına hem de sosyete
Aziz Nesin Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz´ı önce radyo oyunu olarak yazdı. Kazandığı büyük başarı üstüne sahne oyunu haline getirdi. Israrlar üzerine senaryosunu yazdı; çoğu tiyatrocudan olduğu gibi, bu kez de filmciden telif hakkını alamadı. Bir haftalık gazetede çizgi romanı yayımlandı. Ardından televizyon senaryosunu yazdı. Okurların isteği, çevrenin baskısı artınca sonunda Yaşar Yaşamaz, şu an elinizde tuttuğunuz roman oldu. Kitabın giriş yazısını kaleme alan Meral Çelen bu. büyük ilgiyi Yaşar Yaşamaz´ın ağ
Yüzyıldan yüzyıla zıplayan, İstanbul'dan Caponya'ya, oradan gerisingeri Galata'ya uzanan, film tadında absürd, tarihî bir roman... Bu kitabın sayfaları arasından, bir idam mahkûmunu alnının çatından vuran tuhaf cengaverler, mezarlıkta harakiri yapıp karnına gizlediği altınları boşaltan bıyıklı Caponlar, Kanuni misali mektuplar döşenerek etrafa nam salıp racon kesen 10 yaşında kabadayılar, satranç üstatlarını gözü kapalı yenebilen şairler, Kapitalizmin kitabını yazan tekelci köpoğulları fırlayabilir... Henüz
Tükendi
12 Eylül darbesinin ardından ortadan kaybolan, öldüğü sanılan Demir'in yirmi yıl sonra ortaya çıkması geçmişe ışık düşürürken, kırklı yaşlarını süren eski arkadaşları için yüzleşme ve hesaplaşma kaçınılmaz hale gelir. Ne var ki olan biten ancak kırık camdan yansıdığı kadarıyla görülebilecektir. "Onlarca kırmızının hiçbiri asfaltın üzerindeki küçük noktaya benzemiyor. Benzeri olmayan bir ton bu, tutkuyla ölüm arasında emsalsiz bir ara ton. Ayaklarıyerebasmayan, kataloglarda olma-yan başıbozuk bir ton. "Şeh
Tükendi
Ben konuşsaydım, size konuşmanın nasıl bir şey olduğunu anlatırdım. Ben konuşmayı hep bir şeylere benzetirim. Konuşmak, pazar sabahı altı buçukta uyandıktan sonra, o günü pazartesi sandığınız için kalkıp okula gitmeye hazırlanırken, tatil olduğunu fark edip tekrar uyumaya benzer. Konuşmak, yolda giderken bir köpeğin sizi çok sevip peşinize takılmasına benzer. Konuşmak, çayınız çok sıcak diye annenizin birazını döküp üstüne soğuk su eklemesine benzer. Konuşmak, çok sevdiğiniz bir şeyi, tokanızı ya da terliğ
Tükendi
Sensizliği okumayı bilir misin sen, varlığında bile yokluğunu okumayı? Okudukça yokluğuna yazmanın ne demek olduğunu bilir misin? Yokluğumda nasıl yaşadın diye sordun mu bana? Yaşamadım. Yokluğunda yaşamak uğruna hiçbir şey yapmadım. Nefes aldım biraz, genzimi yaktı yokluğun, yutkundum ben sensizliği. Şimdi ha varmışsın yanımda ha yokmuşsun. Sonuçta verdiğim nefes gibi verdim ben seni ellere. Bir o kadar hızlı bir o kadar değerli verdim seni. Sen giderken benden, ben gittim kendimden. İkimiz de aynıydık iş
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 980-1000 / Aktif Sayfa : 50