Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 160-180 / Aktif Sayfa : 9
Atatürk’ün en büyük kurumu olan Cumhuriyet, tüm karşıdevrimci ataklara karşın 100. yılına varmıştır. Atatürk ile bir avuç aydının yarattığı devrim ise çok büyük bir tarihsel dönemeçtir ve dünyanın o güne dek yaşadığı atılımların hemen hemen hepsini içerir. Usta gazeteci Işık Kansu, Türkiye Cumhuriyeti'nin içine düşürüldüğü açmazın çıkış yollarını gösteriyor, Cumhuriyetçilerin temel özelliklerinin umudu yitirmemek olduğunu vurguluyor ve şöyle sesleniyor: “Cumhuriyetçilere teneffüs yok. Soluk almadan
Tükendi
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda, bağımsızlık mücadelesinin bir parçası olarak, tıpkı yeni ortaya çıkan diğer ulus-devletler gibi kendi kendine yetmenin ve çağdaşlaşmanın yollarını aradı. Bunun en önemli ayaklarından birini de hiç kuşkusuz iktisadi kalkınma oluşturuyordu. Aslıhan Aykaç, Devletin İşçisi Olmak-Nazilli Basma Fabrikası’nda İşçi Sınıfı Dinamikleri’nde, kalkınma çabalarını içeren dönemi tüm dünyadaki gelişmelerle paralel biçimde inceliyor. Özellikle işçi sınıfı oluş
Tükendi
Osmanlı sosyalist hareketinin farklı bileşenlerinin teorik öncülleri ve benimsedikleri siyasal stratejiyi oluşturan temel ilkeler durağan olmaktan ziyade sürekli olarak değişen ve evrilen bir biçime sahiptir. Bu bileşenler hem kendi fikrî ve örgütsel pratikleri hem Osmanlı sosyalizminin diğer bileşenleriyle olan etkileşimleri hem de uluslararası sosyalist ve işçi hareketindeki fikrî arayış ve stratejik yönelimlerden beslenmişler ve kendi yapılarını buna uygun biçimde dönüştürmüş
Tükendi
“Tarih yapanlar tarih olmadıkça, anılar yayınlanamaz...” demişti. Ancak büyük bir titizlikle günlük tutmuş ve tarihe ışık olmuştu. Yorumsuz, tartışmasız, soğukkanlı ve net ifadelerle devlet adamı ciddiyetini yaşamı boyunca yansıtmıştı. Tarihin en devingen dönemlerinin birinde yaşamış, birbirinden cesur, analitik zekâyla hızlı karar verip, sonuç almaya dönük pratik hamlelerle art arda önemli adımlar atabilen güçlü karakterlerden biriydi. Fevzi Çakmak hakkında bugüne kadar çok şey yazılmış, çok kitapta bilgil
Çağımızın en büyük çevre felaketlerinden birini, Çernobil Nükleer Santrali’ndeki patlamayı konu edinen bir kitap bu. Kuşkusuz ki ele alınması zor bir konu. Ama hatalarımızdan ders çıkarmak için onları öğrenmek de, anımsamak da zorunlu… Nükleer fizikçi Deniz Mert İçöz’ün yazdığı bu öykü, böylesi felaketlerin bir daha yaşanmaması için bir bilinç uyandırmayı amaçlıyor. Döndü İçöz’ün özgün fotoğraflarla birleşen üç boyutlu maketleri, her şeye rağmen umudun hep var olduğunu fısıldıyor.
“Osmanlı devleti; ancak kuruluşundan yüz elli yıl sonra İstanbul'un fethi ile kendini pekiştirdi. Ve bu tarihten de bir yüzyıldan daha fazla bir zaman (Kıbrıs'ın alınmasına kadar) gücü gittikçe arttı, yüceldi. Osmanlı Devleti büyüklüğünün en yüksek derecesine erişince, yüz elli yıl konumunu korumaya gücü yetti. Ve bundan sonra da XVIII. Yüzyılın ortalarına, yâni Küçük Kaynarca Antlaşmasına kadar hızla bir çözülmeye ve gerilemeye doğru yol almaya başlamıştır.” Hammer; aslen Avusturyalıdır. Latince ve
Roma’nın ilk imparatoru Augustus, İS 3 Nisan 13’te vasiyetini yazar ve ölümünden dört ay önce Vesta rahibelerine teslim eder. Üç rulo halindeki bu vasiyetin ikinci rulosu, Augustus’un şahsen gerçekleştirdiği hizmetleri anlatan belgedir. İmparator, Res Gestae olarak tanınan bu belgenin tunç levhalarla kazınıp kendi anıt mezarının girişine asılmasını emretmiştir. Ölümünden sonra bu vasiyet yerine getirilir, hatta bu levhalar çoğaltılıp imparatorluğun çeşitli eyaletlerine gönderilerek bütün yurttaşlarca okunm
Alp Er Tunga/Efrasiyap, Türklerin “dünyayı yönetme ülküsü”nün bayrağı ve simgesidir. O, Türklüğün Turan hayalinin başlangıç noktası ve temel felsefesidir. Tarih boyunca Turan hayali ile yaşayanların ilk ve gerçek hakanıdır. Bu Turan hakanı ile ilgili bilgiler; destanlarda, efsanelerde ve eski yazılı kaynaklarda yer almış, çok az bir kısmı günümüze kadar ulaşabilmiştir. Alp Er Tunga; Türk tarihini başarı, şan ve şeref ile süsleyen Oğuz Kağan, Bilge Kağan, Sultan Alparslan, Fatih Sultan Mehmet ve Gazi Mustafa
Tükendi
Havacılar -İplikleri, çizgi çizgi, aydan günden- Gökkubbeyi kartallarım, örmüş ünden… Geçmekteyken bu takım altından biz, Onlar geçecek -kanat kanat- üstünden! Arif Nihat Asya (Kova Burcu, 1967)
Tükendi
Memleket yangın yeriydi. Genç yaşlı, kadın erkek demeden yıllar süren bir savaşın içindeydiler. Çocuklar bile meydanlarda yiğitçe savaşıyorlardı. Düşman dört bir yanda, yıllarca komşu görünenler pusuda, asker yorgun, açlık kapıdaydı... Tüm bunlara dur demenin vakti gelmiş de geçiyordu. Anneler, babalar, gençler, çocuklar ve yaşlılar millî mücadelenin korkmaz bir neferi olarak vatanı korumak, düşmanları ülkeden kovmak ve özgür bir gelecek uğruna o büyük önderin, Mustafa Kemal'in peşinden gidiyordu. Nice Must
Anadolu’daki efeler isyanının görgü tanığı ve örgütleyicisi, Girit doğumlu Zekai (Kaur), Harbiye öğrencisi iken Balkan Savaşı’na katıldı. Birinci Dünya Savaşı’nda teğmen rütbesi ile Hicaz’da İngilizlere karşı savaştı. Hicaz savaşlarında iki kurşun ciğerine girip vücudunu delip geçti. Delik yerlerini iki parmağı ile tutarak ölüme direndi, atı onu kışlasına geri götürdüğü için hayatı kurtuldu. Savaşın son döneminde İzmir Sarı Kışla’ya tayin oldu. İzmir’in işgalinden sonra, İç Batı Anadolu’ya kaçıp emperyalizm
Oğuzların tarih sahnesindeki görkemli mevcudiyetlerine rağmen, Oğuzca üzerine çalışmanın bazı güçlükleri vardır. Bu güçlükler, uzun zamandır Türkoloji sahasını meşgul etmektedir. Gerek bunları gidermek, gerekse Oğuzcanın birçok yönünü ele almak hedefiyle yola çıkan Oguz Bitig, Türkler arasında en kalabalık nüfusa sahip boy olan Oğuzların dil ve kültürlerini incelemektedir. Bu çalışma ile, tarihsel ve modern zamanlarda konuşulan Oğuzca, önde gelen alan uzmanları tarafından çeşitli yönlerden değerlendirilmekt
Tükendi
Her millette bazı olumsuz şartlar meydana geldikten sonra kimi insanlar sivrilerek, toplumun desteğini alırlar. Böylece toplumlar bir lider etrafında önlerindeki olumsuz şartları bertaraf ederler. Örneğin Vietnam’da Ho Şi Minh, Güney Afrika’da Nelson Mandela, Hindistan’da Gandi kalabalığın arasından sivrilerek topluma önderlik etmiş, onların gelişmesini sağlamış kişilerdir. İşte Roosevelt, Mussolini ve Atatürk de kendi toplumlarının kalkınması için her türlü mücadele vermiş son derece müstesna kişiliklerdir
Eser içerik bakımından Emevîler dönemi adliye teşkilatı ve çeşitli alanlardaki yargı hukuku uygulamaları konularından oluşmaktadır. Bu anlamda üç ana başlık altında kadıların kısaca biyografisi, adliye teşkilatı ve yargı hukuku uygulama örnekleri incelenmiştir. Emevîler dönemi adlî uygulamalardan yola çıkılarak ele alınan çalışmanın temel iki hedefi, adliye teşkilatının kurumsal anlamdaki işleyişi ve dönemin hukuk temelinde sosyal hayatının genel tasvirini ortaya koyabilmektir. Bu eserde mahkemelerdeki yarg
Devletimizin kurucusu ve "çağdaş Türkiye" idealinin bayraklaşan sembolü Mustafa Kemal Atatürk'ün gerek hayatını, gerekse düşüncelerini konu alan araştırmalar son yıllarda ciddi bir artış göstermiştir. Şüphesiz yapılan araştırmaların çokluğu, bu büyük insanın hayatı ile ilgili bilgilerin ve düşüncelerinin geniş kitlelere ulaştırılması bakımından sevindirici bir gelişmedir. Fakat Atatürk, "doğru" anlaşılıp, kitlelere "doğru" anlatılmalıdır. Bunun için de çalışmaların "doğru" ve "sağlam" kaynaklara dayandırılm
Timaş Tarih Hatırat Kitaplığı, Kurtuluş Savaşı kahramanlarının yazdığı hatıralarla büyümeye devam ediyor! Sakarya Savaşı’na dair yazılmış hatıraların yok denecek kadar az olduğu bir dönemde Tuğba Aydeniz, büyük dedesi Musa Kâzım Sakarya’nın hatıralarını yayıma hazırladı. Aydeniz’in, adını Bir Sakarya Savaşı Gazisinin Hatıraları koyduğu bu hatırat, dönemi canlı bir şahidin gözünden aktararak bir “ilk”e imza atıyor. I. Dünya Savaşı yıllarında başarılı eğitim hayatını yarıda bırakan, bir yaş küçük olmasına rağ
Vakıf kurumu, hayır işlerinin ve kamu faaliyetlerinin yürütülmesinde genel olarak İslam toplumlarında özelde ise Osmanlı İmparatorluğu’nda yaygın ve etkin bir kurum olarak -kültürel, ekonomik, politik ve sosyal alanlarda- birçok araştırmanın konusunu teşkil etmektedir. Tahta bulunan padişahın başta annesi, hanımları, kızları ve kız kardeşleri imparatorluğun birçok yerinde kurmuş oldukları vakıflar aracılığıyla hem kendi dönemlerinde hem de vefatlarından sonra hayırseverlikle yâdedilmeyi başarmışlardır. Vakı
Millî Mücadele öncesinde Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı sebebiyle halk perişan bir vaziyette bulunmakta yeni bir savaşı kaldıracak güce sahip görünmemektedir. Ayrıca kaynakların çoğu tüketildiğinden yapılacak bir savaşta en büyük problemlerden birisi ordunun yedirilip içirilmesi, beslenmesi yani iaşesi olacaktır. Ordu terhis edilmiş, Doğu Anadolu’daki mevcut bir askeri birlik istisna düzenli bir ordudan bahsetmek mümkün görünmemektedir. Mustafa Kemal Paşa, Nutuk’ta ülkenin içerisinde bulunduğu durumu;
bu kitap, Osmanlı´nın maddî güç ve imkân bakımından ihtişam devrini yaşadığı XVI. yüzyılda sûfîlerin Anadolu topraklarındaki faaliyetlerini, devlet adamları ve medrese çevreleriyle olan ilişkilerini anlatmaktadır. Bu yüzyıl, tasavvuf tarihi açısından ilk bakışta çelişkilerle dolu bir zaman dilimi olarak karşımıza çıkar. Zira, kaynaklarda dönemin padişahları bir yandan tasavvuf ehli olarak takdim edilirken, diğer yandan bir kısım tarîkat şeyhlerini idam ettirdiklerinden söz edilmektedir. Yine devrin önemli s
Tükendi
“Siyasi alan söz konusu olduğunda, köylüler siyasette pasif unsurlar olmaktan ziyade, siyasetin daha aktif bileşenlerine dönüştüler. Köylüler, çok partili sistemin ortaya çıkardığı yeni araçları kullanarak açıkça siyasallaştılar. Buna göre, hem siyasette hem de toplumsal hayatta, köylülerin sesi giderek daha fazla duyulabilir hale geldi. Daha önce büyük ölçüde görmezden gelinen köylüler ve diğer alt sınıflar, siyasetin kendi çıkarları için dönüştürücü bir güç olabile
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 160-180 / Aktif Sayfa : 9