Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 140-160 / Aktif Sayfa : 8
Bedenin Tarihi serisinin ikinci cildi duyumculuk perspektifindeki dönemde başlıyor; beden duyum alanına giriyor, “dokunaklı öznellikten, cinsel istekten, duyarlılıktan yana” konumlanıyor. 19. yüzyılla beraber yenilenen gelenekleri, meydana gelen devrimleri, duyarlılığın güçlenmesini inceliyor. Serinin ikinci kitabında her biri alanında uzman tarihçiler Fransız Devriminden Büyük Savaşa uzanan zaman dilimini mercek altına yatırıyor. Beden üzerinde kesişen bakışları, bedenin acılarını, sıkıntılarını ve sefalet
Tarihsel bağlamda bakıldığında, Balkanlar tam olarak tanımlanamayan, ürkütücü bir bölge olarak hafızalara kazınmış ve çoğu zaman olumsuz noktaları ile değerlendirilen, etnik çatışmaların olduğu, her daim yeni çatışmalara gebe olan küçük bir bölge olarak görülmüştür. Balkanlar Tarihi, Balkanları olumlu yönleri ile ele alarak kültürel, tarihsel ve sosyal özellikleri ön plana çıkartıyor ve bölgedeki uyumu bizlere göstermeyi amaçlıyor. Ünlü tarihçi Andrew Wachtel bölgeyi dünyanın en büyük dört medeniyetinin bir
Tükendi
Üç bin yıldır dünya tarihinin kavşağında bulunan İran, Doğu ile Batı’nın kesişme noktasında yer alır. Karşı karşıya geldiği medeniyetlere etkide bulunmasıyla bilinen İran medeniyeti sınırlarının çok ötesine uzanmıştır. Bu kitap, İran kültürünün Akdeniz’den Hint Okyanusu’na ve İpek Yolları boyunca Çin’e kadar uzanan çeşitli nüfuslar arasında tarih öncesi çağlardan günümüze kadar yayılmasının izini sürüyor. İran’ın dünya tarihine yaptığı katkıların çeşitliliğini kilit şahsiyetlerin rollerini vurgulayarak sunu
Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi, on yedinci yüzyıl klasiği olarakhem zevkle okunabilecek bir edebiyat eseri hem de dil, tarih, dinler tarihi, sanat tarihi, tasavvuf tarihi, yerel tarih, halkbilimi, topografya ve araştırmacıları için kaynak niteliği taşımaktadır. Asya, Avrupa ve Afrika’da gezip gördüğü yerler için yalnızca onun kullandığı bir dil ve bakış açısı ile tanıklık eden Evliyâ Çelebi, on ciltlik dev eserinin birinci cildiyle aynı zamanda ilk Türkçe “İstanbul Monografisi”ni de yazmıştır. Adlarını vermiş
DÜNDEN BUGÜNE BALKANLAR’DA TÜRK VARLIĞI Sovyetlerin dağılmasından önce ve sonra bir Türk dünyasından bahsedilmiştir. Bu Türk dünyasının, daha doğrusu Türk kültür dünyasının “Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar uzanan alanı kapsadığı” kabul edilmiştir. Ama ne hazindir ki, başta Balkanlar olmak üzere, bu Türk dünyasının tarihi ve kültürü üzerinde yeterince çalışılmamış ve dünyaya tanıtılmamıştır. Ana hatları ile yazdığım bu “Dünden Bugüne Balkanlar’da Türk Varlığı” adlı çalışmam ümit ediyorum bu alanda ça
Tükendi
Nasihat'ül-Mülûk’ta  Insanin yaradilis amacini esas alarak siyaset düsüncesini ortaya koyan Gazâlî, varliga hizmeti görevlerin en aslisi ve en asili kabul ediyor. Dünya mülkünde bir süre konaklayacak insanogluna ve bu mülkte sinirli bir zamanda egemen olacak devlet idarecisine ölümü hatirlatarak mülkün yönetimine iliskin hem teorik hem de hikmetler dünyasi ile harmanlanmis tavsiyeler dile getiriyor. Mülkü aydinlatacak, varliga sükûn ve huzur verecek, insani serefli bir varlik olarak yasatacak ilkeleri dile
Tükendi
İnsanların özgür biçimde yaşaması için hayati öneme sahip olan sivil toplum ve kuruluşları insanlığın dikkate alması gereken en öncelikli maddelerinden birisidir. Zira akıl, kalp, vicdan ve sair özellikleri haiz olan insanın bu vasıflarına uygun olarak yaşayabilmesi için, bedenen olmadığı gibi adı ne olursa olsun hiçbir şeklide baskı altına alınarak siyaseten, fikren, dinen ve sair vasıtalarla özgürlüğü sınırlandırılmamalıdır. Sivil toplumun ilk şartı hür insanların mevcudiyetidir. İnsanlar; ister yaratıcıd
Tükendi
Tarihin çirkin portrelerine şöyle bir atf-ı nazar ettiğimizde ilk temsilcinin, öz kardeşinin kanını dökmekten çekinmeyen, yüzü ve gönlü kara Kabil olduğunu görürüz. Onun çılgın koşusu devam etti ve asırlar içinde bir çok takipçisi fitne ve kin tohumlarıyla yeryüzünü yaşanmaz hâle getirdi. Geçmişin tozlu sahifeleri arasında dolaşırken sık sık karşımıza çıkan bu çirkin yüzler, yüreklerimizi hep korku ve tiksintiyle doldurmakta... İnsan şeklindeki bu yaratıkların nereden kopup geldiklerini ve nereye koştukları
Cumhuriyet tarihinin önemli şirketlerinin yaratıcı kurucularını ve şirketlerin yolculuğunu göreceğiniz bu kitapta, hayatımıza dâhil olmuş ve hala olmaya devam eden birçok markanın öyküsü yer almaktadır. “Arolat’ın insan gerçekliğine ilişkin ilgisi salt bir portre çizimi değildir. O, değişimle ilgilidir. Bu nedendir ki, Hakkâri’de Zap Suyu üstünde bir ‘Gençlik Köprüsü’nün kurulmasına olanca gücüyle çaba göstermiştir. Fiziki ortamın insan yaşamında engel olmadığına inanmıştır oldum olası… Kendisinden önce 199
Tükendi
Bilinen tarihi dikkate aldığımızda, Kafkasya Hedef Alanı, ilk güçlü ve küresel devletlerden itibaren bir rekabet, mücadele ve savaş alanı olmuştur. Asyavrupa Hakimiyet Sahası’na hâkim olan büyük devletler mutlak bir şekilde Kafkasya Hedef Alanı’nı ele geçirmek istedikleri gibi, Önasya ve Asyafrika Hâkimiyet Sahası’na kontrol eden küresel güçler de doğrudan veya dolaylı olarak bir şekilde Kafkasya Hedef Alanı’na müdahil olmuşlardır. Kafkasya Hedef Alanı’nda Kimmerler ile Asurlular arasında başlayan rekabet v
Tükendi
.Bu kitap, Osmanlı Devleti döneminde Yahya Bin Muhammed Hamideddin’in, kısa ismiyle İmam Yahya’nın çıkardığı isyanı ve isyandan önce çıkan ayaklanmaları İngiliz yazılı basınına göre işlemektedir. 1904 yılı öncesi birçok ayaklanma çıkaran İmam Yahya, bu yıl itibariyle de bir isyan başlatmış ve 1911 yılına kadar süren bu vahşi isyan, Yemen’in Osmanlı Devleti’nden ayrılmasına sebep olmuştur. Yemen’deki yönetim değerlendirildiğinde, Osmanlı Devleti’nin buraya ilgisiz kaldığı görülmektedir. Bu durum bölgenin baş
Tükendi
Abstract Both ancient written sources and archaeological finds provide evidence that the ancient city of Tralleis was established on the plains of the southern skirts of Mount Kestane (Mesogis). The excavations performed at the site of the ancient city of Tralleis have unearthed the Gymnasium, the Northern and Western Workshops, the Western Necropolis, Underground Tunnel System and the Villa Sectors, all of which are dated to the Roman era, as well as the Episcopal Church, which is dated to the Early Byzant
Tükendi
Amerika tarihi üzerine pek çok kitap kaleme almış tarihçi Davidson'un bu eseri Avrupalıların gelişinden İkiz Kulelerin yıkılışına dek geçen yaklaşık 500 yıl içerisinde Amerika kıtasında olup bitenleri kısa bölümler halinde aktarıyor. Davidson bu tarihi yazarken hem nalına hem mıhına vuruyor: ABD'nin yükselişini, devletin güçlü ve müdahaleci olmakla birlikte demokratik yapıdan ödün vermemesine, ulusal birliğini sonuna kadar savunmasına ve diplomasi becerisi ile ittifak arayışı içinde olmasına bağlıyor. Öte y
Tükendi
Türkiye, Rusya, İran ve Çin gibi zengin ve köklü tarihe sahip devletler, modern dünyaya uyum sağlamak için çırpınırken pek çok âlim şahsiyet yetiştirdiler. Hiç şüphe yok ki bunlardan birisi de Rusya mahkûmu Türk boylarından olan Başkurtlara mensup Zeki Velidi Togan’dır. Bıraktığı eserlerin ilmî derinliğinden açıkça anlaşıldığı üzere, fevkalâde kabiliyetli bir kimse olan Togan, erken yaşlarda Arapça, Farsça ve Rusça gibi mühim dilleri öğrenmiş ve daha 21 yaşında iken kaleme aldığı Türk ve Tatar Tarihi isimli
Tarihin en büyük komutanlarının yaşam öyküleri, muharebe tecrübeleri, uyguladıkları taktikler ve stratejiler… Dünya tarihinin en büyük komutanlarını tüm yönleriyle inceleyen OSPREY Büyük Komutanlar Serisi, Georgiy Jukov ile devam ediyor… Jukov (1896-1974), II. Dünya Savaşı döneminde Kızıl Ordu içerisinde etkin ve dominant bir karakterdi. Stavka’da üst düzey Genelkurmay yetkilisi olarak hizmet veren Jukov, bir kritik sahadan/sektörden diğerine geçerek gerektiğinde danışman, koordinatör ve fiili cephe komutan
Tükendi
Eski Türk yazıtlarında geçtiği biçimiyle “Altun Yış” veya daha bilindik adıyla Altaylar... Türk Hanedanı’nın doğduğu bu dağlar, Çin belgelerine göre şekli itibarıyla (miğfer) aynı zamanda onların isim kaynağı olmuştu. Yazıtlar gibi, Çin kaynakları da Altaylar için “Jin Şan” yani kelimenin tam anlamıyla “Altın Dağ” diyordu. Bu çalışma, Altın Dağ’ın ormanlarından çıkan halkların öyküsünü anlatır... Fin dil bilimci Matthias A. Castrén (1813-1852) “Altay” dillerini müstakil bir aile olarak tanımlayıp inceleyen
Tükendi
Şarki Türkistan Tarihi, Doğu Türkistan’ın millî bağımsızlık savaşının liderlerinden Mehmet Emin Buğra tarafından 1940’ta yazılmıştır. Eserde kısa bir genel dünya tarihi, Türk tarihin başlangıcı fasıllarından sonra Doğu Türkistan tarihi başlangıcından 1940 yılına kadar anlatılmaktadır. Doğu Türkistan’da yaşayan hiç kimsenin kendi tarihini millî bir bakış açısıyla ya da en azından objektif kriterlere bağlı bir kaynaktan öğrenme imkânı yoktu. Kabil’de, Çinlilerin ideolojik bakışıyla yazılanlardan başka kaynakl
Bu çalışma, 1938-1950 yılları arasındaki Türkiye’de iktidarda olan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve “Millî Şef Dönemi” olarak adlandırılan bu dönemdeki siyasî ve sosyal olayları, CHP’nin yapısı, işlevi, faaliyetleri, TBMM’nin durumunu, dönemin ideolojisini, ekonomik ve sosyal göstergeleri çok partili hayata geçiş çabalarını ele alınmaktadır. Bu eserle ve daha yazarın daha önce yayınlanan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ve Serbest Cumhuriyet Fırkası adlı kitaplarıyla aslında bulunduğunuz gündeki politikalar
Tükendi
Santa Maria Draperis’le, okur tek bir yapının başlığı altında, aslında Beyoğlu’nun geçmişine ve çok yönlülüğüne doğru bir yolculuk yapıyor. İtalya, Fransa, İspanya, Avusturya-Macaristan, Çekoslovakya, İngiltere, Bizans, Kıbrıs, Yunanistan, Litvanya, Slovenya, Hollanda, İsviçre, Vatikan ve Osmanlı birçok yönüyle Beyoğlu’nda sahne alıyor hem tarihleri hem de dilleriyle, tek bir yapı içerisinde birbirlerine kaynaşıyor, çok geniş bir coğrafyayı bu yapıda temsil ediyor. Dinler, mezhepler, tarikatlar, İmparatorla
Türk milleti, 14 Mayıs 1950 seçimlerinde ilk defa bir iktidarı bizzat kendisi değiştirerek ülkeyi kimin yöneteceğini tayin etmiştir. Demokrat Parti ile birlikte milli irade, kayıtsız şartsız üstün irade olarak kabul edilmiş ve on yıl boyunca açık veya örtülü herhangi bir ortağı olmadan Türkiye’de hüküm sürmüştür. Demokrat Parti’nin 10 yıllık iktidar döneminin bugünleri bile kuşatan tarihsel önemi; bir yandan yönetime milleti, diğer yandan demokrasiyi millete taşımasından gelmektedir. Demokrasi şuuru, bu dön
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 140-160 / Aktif Sayfa : 8