Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 100-120 / Aktif Sayfa : 6
Mustafa Müftüoğlu çok sık kullandığı “Yalan Söyleyen Tarih” tabiri dolayısıyla sıklıkla “Tarih yalan söyler mi?” sorusuna muhatap olur. Bu soruya vermiş olduğu cevap, bu kitabın yazılış amacını ve içeriğini en güzel şekilde ifade etmektedir. “Tarih yalan söyler mi? suali, haklı bir sual! Elbette, mevcut tarih usulüne göre bu şerefli ilmin yal an söylememesi gerekir. Ancak bizde nice zamandan beri, bazı tarihçil erce(!) usule/metoda -maalesef- itibar edilmemiş ve birtakım uydurma vesikalar, dostça meth veya
Mustafa Müftüoğlu, yakın geçmişimizdeki bazı olayların perde arkasını ele aldığı bu kitabı yazma amacını şu sözleri ile ifade etmektedir: Ülkemizde henüz tam, gerçek, mufassal bir “Millî Mücadele Tarihi” yoktur, yazılmamıştır. Millî Mücadele’ye dair yayınlanan bazı araştırmal ar elbette vardır. Ancak bunlar kâfi değildir. Yazılanl arın mühim bir kısmı “resmî görüş” çerçevesindedir. Pek çok gerçeğe parmak basılamamıştır. Yayınlanan bazı tetkikler de kanunî mevzuat dolayısıyla noksan dır; olaylar, yazılabildi
Ahmed Cevdet Paşa, “Tarih ilmi çok lüzumlu ve pek faydalıdır. Tarih; halka geçmiş zamanın olaylarını, okumuşlara da hadiselerin sırlarını öğretir.” der. Doğrudur ancak bu pek doğru ve güzel söze rağmen Osmanlı İmparatorluğu’nun hatta cumhuriyet döneminin pek çok olayı henüz karanlıktadır ve günümüz tarih anlayışı bu söylemden maalesef çok uzaktadır. Karanlıkta kalan bu noktaları aydınlatmak ise tarihçilerimizin görevidir. Mustafa Müftüoğlu bu eserinde; tam bir tarihçi şuuru içinde ve ilmin ışığında “Cumhuri
Son yıllarda Türkiye’nin baş döndürücü gündeminde yer alan olayların aslında tarihî sürekliliğin bir parçası olduğu tezine işaret eden yazıları kapsayan kitap, belli başlıklar altında, gündemdeki bazı hususları kucaklayıp geçmişle bugün arasında bir köprü vazifesi görmektedir. Kitap, bir milletin tarihsel birikiminin elverdiği ölçülerde kendi edebiyatının, efsanelerinin, dilinin, hukukunun, sanatının, yönetim biçimlerinin, dininin ve felsefesinin toplamı olması sebebiyle yaşanılan mekân, sahip olunan kültür
Türk tarihinin şifreleri hangi boylarda saklı? Türklerin kara kutusu Töles boylarının önemi ne? Türk ismiyle kurulan ilk devlet Göktürkler kimlerdir? Göktürk modeli, Türk yönetimlerine nasıl referans oldu? Bilge Kağan, Türk milletine ne vasiyet etti? Yazıtları nasıl okumak lazım? Türk ilinin yüreği Ötüken nasıl bir yer? Papa Roma’yı esirgemesi için Attila’ya nasıl yalvardı? Çin sarayını yanındaki yiğitlerle bastığı anlatılan Kürşad kimdir? Türk ordusunun kuruluşu neden Mete’ye dayandırılıyor
Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi, toplumsal, ekonomik ve kültürel tarihinin ilk elli yılı hakkında yazılı kaynaklardan sahip olduğumuz bilgilere şahsi tanıklığı ile katkıda bulunabilecek kişilerin teker teker aramızdan ayrıldığı günümüzde, onların bu tanıklığını gelecek kuşaklar için kayıt altına almak her zamankinden acil bir görev olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu ihtiyaca cevap vermek amacıyla 35 ilde 282 kişiyle görüşülmüş, bu görüşmelerden elde edilen kayıtlar, olduğu gibi bu kitaba aktarılmış ve her
Tükendi
Dünya turuna hazır mısınız? Kahramanlarıyla, kötü karakterleriyle ve muhteşem haritalarıyla birbirinden olağanüstü on beş uygarlık. Detaylı, öğretici ve birbirinden renkli çizimlerle bezeli bu Tarih Atlası gizemli uygarlıkların kadim tarihine ışık tutuyor. Kendi çağlarına damga vuran imparatorlar, korsanlar, kâşifler, mucitler ve daha fazlası… Tüm uygarlıkların dünya tarihine yaptıkları katkıları keşfederken maceranın tadına varacaksınız.
Ortaçağ ekonomi tarihi üzerine çalışmalarıyla dünya çapında tanınan Carlo M. Cipolla, Para ve Akdeniz Uygarlığı’nda paranın kısa tarihini gözler önüne seriyor. Cipolla gündelik hayat üzerinden örneklerle ulaşım maliyeti, kitap fiyatları üzerinden fiyatların göreli değerini, toplumun mevcut koşullarını nasıl değiştirdiğini ve kültür üzerindeki etkilerini araştırıyor.
Gazi Mustafa Kemal 15 Ocak 1923’de; “Eskişehir’i ve Eskişehirlileri çok iyi tanırım. Milli Mücadele yıllarında büyük vatanseverlik ve üstün bir cesaretle mücadelemizin daima yanında olmuş, bu mücadeleye çok geniş yardımlarda bulunmuşlardır. Gördüğüme göre halk aydın ve faaldir. Toprak verimlidir. Az zamanda zayiatı telafi ve fedakarlıklarıyla iftihar edecektir” diyordu. Eskişehir bilinmeyen yönleri ile geçmişten günümüze köprü olan, çağdaş toplumsal yapısı ile öne çıkan çağdaş bir şehir. Bilinmeyen Eskişehi
Tükendi
Osmanlı bilim insanı ve aydını Kâtip Çelebi (1609- 1657); tarih, coğrafya, bibliyografya ve biyografya ile ilgili önemli çalışmalar yapmıştır. Ona ve daha ziyade bilimsel birikimine dair bu eser; temel İslami bilimlerden, tarihe, kuşatıcı ve doyurucu bir çalışmaya imza atmakla birlikte, sosyal psikolojiden toplumsal tarihe, din sosyolojisinden siyasal alana kayda değer bir katkı da sunmaktadır. Bu eser; Kâtip Çelebi’nin ilmi tutumu ve eserleri üzerine bir arkeoloji, onun yaşadığı dönemin deneyimini günümüze
Tükendi
Mustafa Kemal Atatürk’ün sofrasında yenenler, içilenler, mutfak harcamaları ve personel masrafları Atatürk’ün sofrası hakkında şimdiye kadar çok şey söylendi, makaleler ve ciltler dolusu kitaplar yazıldı ama o sofraya gelen yemekler pek merak edilmedi, yemeklerin hazırlandığı mutfak ve mutfağın nasıl işlediği araştırılmadı. Mustafa Kemal Paşa’nın yaşadığı ve bazen uzun, bazen kısa müddetlerle kaldığı yerlerin; yani Çankaya’nın, Dolmabahçe Sarayı’nın, Florya Köşkü’nün ve diğer mekânların ortak özellikl
Tükendi
Mustafa Kemal Atatürk’ün sofrasında yenenler, içilenler, mutfak harcamaları ve personel masrafları Atatürk’ün sofrası hakkında şimdiye kadar çok şey söylendi, makaleler ve ciltler dolusu kitaplar yazıldı ama o sofraya gelen yemekler pek merak edilmedi, yemeklerin hazırlandığı mutfak ve mutfağın nasıl işlediği araştırılmadı. Mustafa Kemal Paşa’nın yaşadığı ve bazen uzun, bazen kısa müddetlerle kaldığı yerlerin; yani Çankaya’nın, Dolmabahçe Sarayı’nın, Florya Köşkü’nün ve diğer mekânların ortak özellikl
Özel Hayatın Tarihi’nin beş ciltlik araştırmasında “özel,” alanında uzman yazarlar tarafından kişi, beden ve mahremiyet kavramları odak noktası alınıp inceleniyor. Roma İmparatorluğundan günümüze, domus’lardan apartmanlara, hayatın evrimi mercek altına alınıyor. Bu kapsamlı dizinin ikinci kitabında, “Ortaçağda özel hayattan söz edilebilir mi?” sorusu cevaplanırken Batı Roma İmparatorluğunun çöküşü, 11-15. yüzyıl edebiyatı yanı sıra feodal Avrupa’da köylüler ile aristokratlar arasındaki ayrım gözler önüne se
Özel Hayatın Tarihi’nin beş ciltlik araştırmasında “özel,” alanında uzman yazarlar tarafından kişi, beden ve mahremiyet kavramları odak noktası alınıp inceleniyor. Roma İmparatorluğundan günümüze, domus’lardan apartmanlara, hayatın evrimi mercek altına alınıyor. Bu kapsamlı dizinin ilk kitabında, Roma İmparatorluğunun zengin panoraması ardında yurttaşların ve kölelerin gündelik hayatını keşfedip erişkinlikten cinselliğe, evlilikten aileye uzanan özel ve kamusal alanların ayrımı gözler önüne seriliyor.
Özel Hayatın Tarihi’nin beş ciltlik araştırmasında “özel,” alanında uzman yazarlar tarafından kişi, beden ve mahremiyet kavramları odak noktası alınıp inceleniyor. Roma İmparatorluğundan günümüze, domus’lardan apartmanlara, hayatın evrimi mercek altına alınıyor. Bu kapsamlı dizinin ilk kitabında, Roma İmparatorluğunun zengin panoraması ardında yurttaşların ve kölelerin gündelik hayatını keşfedip erişkinlikten cinselliğe, evlilikten aileye uzanan özel ve kamusal alanların ayrımı gözler önüne seriliyor.
Özel Hayatın Tarihi’nin beş ciltlik araştırmasında “özel,” alanında uzman yazarlar tarafından kişi, beden ve mahremiyet kavramları odak noktası alınıp inceleniyor. Roma İmparatorluğundan günümüze, domus’lardan apartmanlara, hayatın evrimi mercek altına alınıyor. Bu kapsamlı dizinin beşinci kitabında, iş hayatında ve şehirde, evde ve ailede, birey ve devlet temelinde bireysel kimlik ve onun gizemleri gözler önüne seriliyor.
“Öğle yemeğinden sonra yeni evli çift sığınağın koridoruna çıktı. Hitler’in üstünde siyah pantolon, yeşilimsi mavi asker ceketi, beyaz gömlek vardı ve kravat takmıştı. Eva Braun siyah bir elbise giymişti. Herkese son kez veda ettiler. Odalarına çekildiler. Herkes koridorda bekliyordu. Bir silah sesi duyulur gibi oldu. Saat 15.15’te odanın kapısını açtılar. Eva Braun’un dudakları yuttuğu siyanür hapından büzülmüş, Hitler’in şakağından akan kan donmuştu. Cesetleri asker battaniyesine sarıp üst bahçeye çıkardı
INSCRIPTIONS, CULTS AND URBAN FABRIC
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 100-120 / Aktif Sayfa : 6