Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 300-320 / Aktif Sayfa : 16
Gençlik serisinin üçüncü kitabı... Bu çalışmada okudukça dinlendiren, ibret ve ders almaya sevk eden birbirinden güzel öyküler okuyacaksınız. okudukça hayatın anlamını zihninizde daha bir mana kazanacaktır... ''ya hacegan, bu uzun sefer riyazetin bir parçası mı?'' ''evet. Tevekkülü yaşayarak öğrenmeliyiz.'' ''Azığımız az gibi.'' ''Kanaat etmeyi de öğrenmeliyiz.''... ''Ya Hâcegan, Ne oluyorsun ki sabahtan akşama kadar dilin zikirde? ''Kuran'ın kendisi zikirdir. Zikir de yaşamdır. Ayetleri iyice incele bak. A
İlahi kelam kendi doğduğu mahalle ve coğrafyadan, kendileriyle diyalog hâlinde olduğu ilk muhataplardan, o zaman ve zeminden ne kadar uzaklaşmış ise kuşkusuz kendine yabancılaşma da o derece artmıştır. Dolayısıyla kendi vasatı ve bağlamından yalıtılmış kelam/kitap, ister istemez anlam teklif, tekellüf ve tahammüllerine mahkûm hâle gelmiştir. Öyle ki artık her bağlamda, tarihin her bir kesitinde herkese istedikleri her şeyi söyleyen bir metne dönüşmüştür. Totaliter dönemlerde, saltanatın meşru olduğunu,
Vaz‘î hüküm bir şer‘î hüküm teorisi olarak Şâri‘in hükümlerle birlikte bu hükümlerin varlığı hakkında mükellefe bilgi veren sebepler vaz‘ ettiği fikrine dayanmaktadır. Usûl ilminin bu kadim fikri müteahhirin Eş‘arî usûlcüler tarafından farklı yaklaşımlarla kavramsal olarak genişletilmiş ve nihayetinde vaz‘î hüküm tabir edilen şer‘î hüküm tasnif türü ortaya çıkmıştır. Bu tasnif türüne metodolojik açıdan bakıldığında sebep, şart ve mâni kavramlarının diğer vaz‘î hüküm kavramlarından ayrıştığı fark edilmektedi
Elinizdeki bu kitap Maûn sûresinin inişini hazırlayan Mekke toplumunun sosyal, dinî ve siyasi durumunu ele almakta ve daha sonra sûrenin tefsirini yapmaktadır. Bu çalışmada Mekke toplumunu okurken günümüz toplumlarıyla birçok ortak yanını bulacaksınız. Bu kısacık sûre, dinin emrettiği ibadetin aynı zamanda topluma karşı sosyal sorumluluklar yüklediği mesajını vermektedir. İbadet ediyorsanız topluma karşı sosyal sorumluluklarınız da vardır demektir. Bu çalışmada ibadetin insana yüklediği sosyal sorumluluk so
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki medrese ve dergâh geleneği bölgenin dinî, sosyal ve kültürel hayatında önemli bir role sahiptir. Bu rol, 19 yüzyılın ikinci yarısından itibaren artan bir etki ile devam etmiş ve yaklaşık bir yüzyıl sürerek 1980’li yıllara kadar varlığını hemen her alanda güçlü bir şekilde hissettirmiştir. Osmanlı Devleti’nin dağılması ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması aşamalarının yaşandığı bu sancılı süreçte bölgede birçok âlim yetişmiş ve bu âlimler çoğu zaman resmî otoritenin üze
Bu eserin tümü, hikmetler mecmuasıdır. Onda hakikat ehlinin ilahi ve kudsi alemleri beyan olunur. Yeryüzünde ve her yerde, kuvvet ve kudret ancak Allah'ındır. Ruhlar bu eserde gıda alırlar. Ancak kaynağımız Peygamber (S.A) yoludur. Sunduğumuz sofra, Peygamber (S.A) sofrasıdır. O da feyzini ilahi kaynaktan alır. Bu sofranın kaynağı kurumaz; feyzi yok olmaz..
Tükendi
İslâm’ın ilk döneminde Medine’de 169/786 tarihinde Ehl-i Beyt Nesli’nden Hüseyin b. Ali’nin başlattığı isyan, Medine yakınlarındaki Fah denilen yerde çok sayıda Ehl-i Beyt taraftarının Abbâsî orduları tarafından öldürülmesiyle sonuçlanmıştır. Şiîler tarafından Kerbelâ Vak‘ası’ndan sonra en acı olay olarak nitelendirilen bu faciadan, İdrîsî Devleti’ni kuracak olan İdrîs b. Abdullah canını kurtarabilmiş, iki yılsüren tehlikelerle dolu bir yolculuktan sonra İslâm Dünyası’nın en batısına, Kuzey Afrika’ya ul
İnsan halleri kitabı Diyanet TV de aynı adla yayımlanan programda gerçekleşen diyalogların deşifresi ile oluşmuştur. Kitapta değinilen konular pozitif psikoloji yaklaşımıyla ele alınmıştır. Mutluluk, merhamet, sabır, güven, ümit, cesaret, sahicilik, şükür, tevazu, diğerkamlık, cömertlik ve iyimserlik kavramları etrafında yapılan içten ve derinlikli sohbete kitabı okurken sizde katılacaksınız.
İslâm fıkhının hem bilgi hem de yürürlük kaynağı olan fetvalar, fıkıh-toplum ilişkisine dair en mühim kaynağı teşkil etmektedir. Osmanlı Devleti'nin yetmiş yedinci şeyhülislâmı olarak kayıtlara geçen Menteşizâde Abdürrahim Efendi, günümüze en fazla fetvası nakledilen şeyhülislâmdır. XVIII. yüzyılın ilk çeyreğine tekabül eden görev süresi içerisinde kendisine yöneltilen suallere verdiği fetvalar Fetâvâ-yı Abdürrahim olarak isimlendirilen derlemede bir araya getirilmiştir. Bu çalışmada Fetâvâ-yı Abdürrahim'de
Şefkat ve merhametin yüce sesi Annenin yavrusuna engin nefesi Amelde ihlâsın en derin ifadesi Gönül pınarından gelen damlalar!
Dün gitti, bilmiyorum ki yarına çıkacak mıyım, Öyleyse niçin her şeyi dert edip de kahrolayım? (Güvercin Gerdanlığı, İbn Hazm) Kaynaklarda hâfız, hadis ilimleri ve fıkhü’l-hadîs âlimi gibi vasıflarla anılan İbn Hazm, gerek zihnî kabiliyetleri gerekse dindarlığı bakımından çok seçkin bir âlim olarak tanıtılmakta; bütün İslâm ilimlerinde derinleşmiş olduğu, hükümlerini doğrudan Kitap ve Sünnet’ten çıkardığı, edebiyat ve şiirde mâhir, dil, siyer ve tarih konularında geniş birikime sahip olduğu belirtilmektedir
Tükendi
Mustafa Sabri Efendi Batı’lılardan etkilenerek İslâm’da reform yapılması gerektiğini düşünen reformistleri eleştirmiştir. Bunların arasında Haşim Nahit Bey de yer alır. Onun İslâm’da reform iddiasıyla yazdığı Türkiye İçin Necât ve İtila Yolları adlı kitabını İslâm’ın ruhuna aykırı gördüğü için cevap yazma ihtiyacı hissetmiştir. Dinde reformcu akımlara karşı son derece etkileyici bir şekilde mücadele veren müellif, bu zamanda asıl önemli olan meselenin İslâm’ın asıl kaynaklarına dönmek olduğunu vurgulamıştır
Tükendi
Bu kitapta Mustafa Sabri Efendi, Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem)’in dehasını ön plana çıkarıp mucizelerini ve nübüvvet esaslarını reddeden Ferîd Vecdî, Muhammed Abduh, Muhammed Mustafa el- Merâgî, Mahmud Şeltût, Muhammed Hüseyin Heykel gibi isimlere karşı, İsra ve Miraç olaylarının vaki olduğunu pek çok delil öne sürerek ortaya koyar. Bu isimlerin Batılılaşmanın etkisinde kalıp İslâm dinini Batılılaşmanın getirdiği yeni değerlere ve düşünce kalıplarına göre yorumladığını söyleyen Mustafa Sabri Efend
Şeyhülislâm Mustafa Sabri Efendi döneminin zorbalarına karşı verdiği mücadelenin dışında aynı zamanda pozitivist akımlardan etkilenerek üzerinde icmâ oluşan hükümleri tartışmaya açan reformculara karşı da ciddi bir duruş sergilemişti. Çok evlilik, resim, müzik, talak meselesi, tesettür, sigorta ve kumar gibi bir çok konuda kafaları bulandırmaya çalışanlara yönelik yazdığı yazılar, başyazarlığını yaptığı Beyanu'l Hak mecmuasında yayınlanmıştı.
Tükendi
Birçok âlimin sessiz kaldığı ve birçok münevverin basiretlerinin köreldiği bir dönemde ferasetiyle Kemalistlerin iç yüzünü deşifre eden Mustafa Sabri Efendi, İslâm'ın siyasi yönünü büyük bir vukufiyetle ortaya koyduğu bu eserini hilafetin ilga edilmesinden kısa bir süre önce yazmıştır. Müellif merhum, ümmet için hilafet sisteminin gerekli olduğunu savunur. Bu açıdan Kemalist ve İttihatçıların politikalarını destekleyen Ziya Gökalp, Ahmet Ağaoğlu ve Hamdullah Suphi gibi Türkçü aydınları da sert üslûplarla el
Tükendi
Asrının şâhidi bir âlim olan Mustafa Sabri Efendi, sadece Kemalist darbeye muhalefetini sürdürmemiş, Ehl-i Sünnet'in esaslarından çıkarak modernist yorumlarla İslam'a çağdaş hurafeler sokmaya çalışanlar da Şeyhülislâm'ın keskin kaleminden nasiplerini almışlardır. Elinizdeki eser Kur'an tercümesi meselesinin dışında tercümeyle namaz kılınması konusunu inceleyerek Mısır'daki modernist güruha cevap vermekte, aslında tercümeyle namaz meselesinin masum bir girişim olmadığını, bir süre sonra Kur'an-ı Kerim'i orta
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 300-320 / Aktif Sayfa : 16