Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 260-280 / Aktif Sayfa : 14
"Bugün bir saatliğine Rasülallah Efendimizi evimde misafir etseydim nasıl davranırdım? Dükkanıma giderken önümde Efendimiz yürüseydi ardında nasıl yürürdüm? Bulunduğum mecliste Nebiyy-i Ekrem Efendimiz de bulunsaydı nasıl otururdum? Efendimizin yaşadığı saadet devrinde yaşasam O'na hürmetim nasıl olurdu?... diyebilen ve bunları aziz hayatlarında uygulama fırsatını bulan, yatarken O'nun sevgisine bürünüp yatan, kalkınca O'nun gül kokusunu alma düşüncesiyle kalkan müminlere selam olsun...
XVII. yuzyıl Osmanlı alim ve burokratlarından Beyazizade Ahmet Efendi de ifade ettiğimiz bu kanaati taşıdığı için, Ebu Hanifenin inanç sistemini ve duşunce dunyasını ortaya koymak uzere çalışma içine girmiş ve eserlerinden derleyip, konularına göre tertip ederek el-Usulul-munife lil-İmam Ebi Hanife adıyla bir telif meydana getirmiştir. Herkesin şerh ve haşiye ile meşgul olduğu bir dönemde böyle bir çalışma yapmakla da buyuk bir hizmet görmuştur. Biz de bu duygularla söz konusu eserin edisyon kritiğini yapıp
Ümmet Bilinci adını taşıyan, kuramsal herhangi bir iddia taşımayan bu kitabımızda öncelikle, içerisinde yaşadığımız dünyanın, içerisinde yaşadığımız tarihsel dönemin ve İslam insanıyla birlikte insanlığın vicdanı olmaya çalışılmıştır. İnsan hakları kavramı, Müslümanlar söz konusu olduğunda anlam ve önemini kaybediyor. Müslümanlar söz konusu olduğunda, otoriter liberalizm ya da otoriter demokrasiler savunulabiliyor. Emperyalist Batı, “demokrasileri” insani bir içerik taşıdığı için veya bir değer sistemi olar
Sünnetin bünyesindeki önemli meselelerden biri de İslâmi edebiyatta muhtelif yönlerden ele alınmış, zamanın şart ve imkânları nisbetinde işlenmiş olan nesih konusudur. Ancak bu konu, zaman zaman yeniden ele alınma ve yeni çalışmalara ihtiyaç duyma istidadındadır! Bu bakımdan gerek teorik nesih meseleleri ve gerekse örnekler üzerinde oldukça toplu, mukayeseli bilgi edinmek isteyenler için bu eserin hizmet vereceğini ümit etmekteyiz. Ayrıca bu çalışmanın en mühim neticelerinden birisi belki de birincisi sünn
Türkçe Anlamlarıyla Kuran-ı Kerim’i Anlama Kılavuzu Bu eser; temel düzey Arapça bilgisine sahip Türk okuyucular için kaleme alınmıştır. Kitapta Kur'an-ı Kerim'in 30 Cüz'ünde yer alan ayetleri oluşturan sözcük, ifade ve cümle yapılarından faydalanarak çeşitli alıştırmalar tertip edilmiştir. Kur'an-ı Kerim'in hedef dil Türkçe'de okuyucu tarafından daha iyi anlaşılmasına katkı sağlamak, kitabın en önemli hedefleri arasındadır. Bir meal çalışmasından öte, kalıcı ve keyifli bir öğrenme sürecine vesile olma maksa
İslam düşünce geleneğinde Ehl-i Hadîs'in kelâm ekolleri içerisinde değerlendirilmesi yerleşik bir temayüldür ve bu algının kültürel ve tarihsel nedenleri vardır. Bizim çalışmamız Ehl-i Hadîs'in kelâma ait olup olmadığını, tarafların din anlayışları, dinin kaynaklarına yaklaşımlarını el-ilim bağlamında tartışır. Ulaşılan sonuçlar ise kaynakların el verdiği imkânlar ile sınırlı tutulmuştur. Çalışmada sosyal bilimin metin yorumlama teknikleri ile yetinilmiş, verinin imkân tanımadığı yorum ve çıkarımlardan ise
Fıkıh usulünün temel konularından biri olan şer'î/teklîfî hükümler (cumhura göre); vacip, mendub, mubah, mekruh ve haram olmak üzere beşe ayrılmaktadır. Bunlardan mubah, "mükellefin yapma ve terk etme arasında muhayyer olduğu" hukukî serbest alanlar olup diğer şer'î/teklifi hükümlere göre uygulama alanı oldukça geniştir. Klasik fıkıh usulü kaynaklarında genel olarak mubahın dar anlamda tanımı ile yetinilmiş, şartlara ve ihtiyaçlara göre farklı hükümler alabileceği üzerinde ayrıca durulmamıştır. Şâtıbî (ö. 7
Elinizdeki kitap din psikolojisi, din sosyolojisi ve din eğitimi gibi alanlarda gerçekleştirilen nicel araştırmalarda kullanılan en temel istatistiksel analizleri içermektedir. Konuyla ilgili örnekler de bu alanlarda yapılan araştırmalardan verilmektedir. Kitabın amacı, söz konusu alanlardaki araştırmacılara giriş niteliğinde bilgiler sunmak ve nicel metotların din bilimleri alanındaki uygulanabilirliğine dair fikirler vermektir. Kitapta nicel analizler belirlenirken Türkiye’de söz konusu alanlarda en sık r
Sahabe, dini bizzat Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellemden alan ve insanlık tarihinde benzeri olmayan eşsiz nesildir. Çünkü onları, hidayet ve hayrı dünyanın her tarafına götürmek ve Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemin ashabı olmak için Allah Teâlâ seçmiştir. Bu sebeble, onların yaşantıları ve sözleri, her Müslüman için önemli bir kaynaktır. Zira onların sözleri müslümanı en iyi zamana, Asr-ı Saadete götürür. Müellif de onların bu yol göstericiliğini vurgulamak ve bizlere de ışık olması için onlar
Tükendi
“Kalp bir kale gibidir. Şeytan onu ele geçirmek için her an fırsat kollamaktadır. Onun oraya girmesini engellemek için her an uyanık bulunmak, onun giriş yerlerini kapatmak veya oralarda nöbetçi bulundurmak gerekir. Kaleyi iyi tanımayanlar bu işi yapamaz. Bu görev her Müslüman için farzdır. Şeytanın sızma yollarını bilmeksizin kalbi ona karşı savunmakta başarıya ulaşılamaz. Şeytanın kalbe girmek için kullanacağı yollar ve sızma yerleri kulun bir takım sıfatlarıdır. Bunlar çoktur.” *** Asrının müceddidi Hücc
“Sevdiği insandan ilim, amel veya onun vasıtasıyla onun ötesinde bulunan bir hedefe varmayı elde etmek için değil sadece Allah için sevmektir. Sevginin bu derecesi, derecelerin en yüce, en ince ve en sırlı derecesidir. Bu tür sevgi de mümkündür. Çünkü sevginin çok olmasının alameti şudur: Sevgi, sevgili ile ilgili bulunan her şeye sirayet eder. Uzaktan olsa dahi sevgili ile münasebeti bulunan her şeye geçer. Bu bakımdan şiddetli bir şekilde herhangi bir insanı seven bir kimse, o insanın sevdiklerini de seve
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin hayatını muteber eserlerden sahih kanallarla gelenleri seçip ayırt ederek hazırlayan dünyaca ünlü Hindistanlı ilim adamı Safiyyurrahman Mubârekfûrî bu eserini Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin hayatını ana hatlarıyla öğrenmek isteyenler için hazırlamıştır. Bu eser daha önce yazarın uluslar arası ödüle layık görülen Rahîkul-Mahtûm isimli ünlü eserinin bir özeti mahiyetindedir.
Elmalılı, yaşadığı dönemde ilmî birikimi, üstlendiği resmî görevler ve farklı konularda verdiği yüksek tahsil dersleri vesilesiyle geniş bir kitle ile temasta bulunmuş; öğrencilerinin, ilim, sanat, edebiyat ve irfan ehlinin kendisini sık sık ziyaret ettiği ve istişarede bulunduğu bir şahsiyet olarak, farklı alan ve çevrelere etki etmiştir. Gerek yurt içinde gerek dünyanın farklı coğrafyalarında bulunan ilim ehlinin gösterdikleri rağbet ve fikirlerine verdikleri önem, kendisine yazılan mektuplarda ifadesini
Engellilik; ister insanların kendi ihmal ve kusurları sonucunda ortaya çıksın, ister insan iradesi dışında gelişen bir nedenle oluşsun, insan aklını hep meşgul edegelmiştir. İnsanı ve onun davranışlarını merkez alan Kur’an’ın insan aklını meşgul eden engellilik konusunda neler söylediği bu durumu anlamlandırmaya çalışan herkes için merak konusudur. Bu araştırmada İslam dininin temel kaynağı olan Kur’an’ın engelliliği nasıl değerlendirdiğinin tespit edilmesi hedeflenmiştir.
Tükendi
Muhteva yönünden "Bediüzzaman Beşleme"sinin devamı olan "Nur Hareketi Serisi"nin beş kitabı, gözden geçirilmiş yeni baskısıyla yeniden sizlerle... Nehir Roman tarzının özelliklerini taşıyan 5 kitaplık seri, Nur Hareketinde bir dönemin âdeta tarihi kabul edilebilir. * 1970'lerden 2000'lere Risale-i Nur Hareketi'nin serencamı... * Nur Talebelerinin iman ve ihlâs ile ortaya koymuş oldukları unutulmaz hizmetler... * İçtimaî-siyasî hadiseler karşısında Nur Talebelerinin oynadıkları roller ve aldıkları ta
Tükendi
İnsan bir yolcudur. Çocukluktan gençliğe, gençlikten ihtiyarlığa, ihtiyarlıktan kabre, kabirden haşre, haşirden ebede kadar yolculuğu devam eder. Bu yolculuğun en mühim safhaları “dünya hayatı”nda yaşanır. Esasen dünya, ebedî hayata hazırlık için Rabbimizin tayin ettiği müddet zarfında kalınan bir imtihan meydanıdır. Bu imtihanın seyrini ve neticelerini ise büyük ölçüde insanın ‘tercihleri’ şekillendirir. İşte, büyük İslâm âlimi ve mütefekkiri Bediüzzaman Said Nursî, Küçük Sözler isimli eserinde, Kur’
Tükendi
Risale-i Nur Külliyatından Sözler isimli eserde geçen Yirmi Üçüncü Söz, insanın bu dünyaya gönderiliş maksadını ve asıl vazifesini ortaya koyan; insanı ‘insan’ eden temel unsurun “iman” olduğunu, iman etmemenin ise insanı “gayet aciz bir canavar hayvan” hükmüne getirdiğini orijinal temsillerle izah ve ispat eden, iki “mebhas”dan müteşekkil mühim bir risaledir. “İnsan, iman, ibadet, dua” gibi anahtar kelimelerle özetlenebilecek Yirmi Üçüncü Söz tanzimi, “insan, dünya ve kâinatın mahiyeti; insanın bu dünya
Tükendi
Bediüzzaman Said Nursî, uzun ve bereketli ömrünün en güzel meyvesi olarak kaleme aldığı Risale-i Nur Külliyatının bütününde terennüm ettiği manaları, Münacat isimli bu eserinde muhteşem bir üslûpla hülâsa ediyor. Ve bütün kâinatın tasdikindeki İlâhî hakikatlere dayanarak, Cenab-ı Hakka dua ediyor, niyazda bulunuyor. Kur’ânî tefekkürün gönülleri fetheden cazibesine en güzel örneklerden biri olan Münâcât, başlı başına bir iman ve dua abidesidir. Bediüzzaman bu eseri için “Kur’ân’dan ve münâcât-ı Nebeviy
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 260-280 / Aktif Sayfa : 14