Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4
Alphonse Daudet, Natüralizm Akımı’nın temsilcilerindendir. Fransa’nın güneyindeki insanları ve yaşanan olayları duygusal bir kara mizahla kaleme almıştır. Bu kitap yirmi dört kısa öyküden oluşur. Her birinde ayrı bir hüzün bulacağınız savaşı, yoksulluğu, açlığı, sevgiyi, bencilliği, mutluluğu ve birçok şeyi dokunaklı bir dille anlatır.
Tükendi
Öylece koşuşturup dururken kırlarda, hayatın lezzeti içinde, aniden sıçrar geçersin, farkında mısın, boynunu bükmüş bir çiçek seslenir, ‘dikkat et, üzerime basacaksın!’, ah yavrucak, kim korkuttu seni, kimler çiğnedi, acımasız, farkında değil misin, pek de değil… Durakalırsın, şaşakalır… ‘Bana mı dedi?’. Geçip gidersin az sonra, belki, lakayt. Eskimiş bir ağaç çağırır seni, ‘gel, biraz gölgelen, sırtını yasla bana, korkma!’, öylece vaz geçersin koşuşturup durmaktan. Hayat da böyledir, sırtını sağlama almaya
“Ferdinand von Schirach'ın en dar alanda bile çelişkileri kavrama ve büyük duygular barındıran alanları birkaç kelimeyle tasarlama yeteneği beni tekrar tekrar şaşırtıyor. Metinlerini bu kadar eşsiz kılan, duygusallıktan uzak doğruluk ve olağanüstü insancıl empatinin biraradalığı karşısında tekrar tekrar gözyaşlarına boğuluyorum.” –Michael Haneke Ferdinand von Schirach, Ceza kitabında on iki davayı ve bu davaların belirlediği on iki kaderi anlatıyor. Suç kitaplarında olduğu gibi, insan kaderini belirlemenin
“Hayatın penceresi önünde ömür boyu sadece mevsimlerin geçip gittiğini görmenin ahmaklığı herkesi sarmışsa da o bir günün, onun içinde yankılandığı seslere kulak verdiğinde nasıl dünyaya sağır olduğunu anlamıştı. Kendiyle barışmaktansa, sürekli doğru bildiği yanlışları yine ona kendisi söylesindi, bir başkasının söylemiş olduğu doğrunun kendinde yanlış anlaşılma ihtimali daha yüksekti ki bir insanın hayatında doğrular ve yanlışlar birbirinin üzerini örten gölgeler gibi. Ruh ise çektiği bütün acılarda insanı
Tükendi
Başkana İki Ölü Balık Gönderen Adam, on dört öyküden oluşan yaratıcı içeriği ve ustaca anlatılmış benzersiz hikâyeleriyle okurları Londra metrosundan Türk harabelerine, Latin Amerika ülkelerinden Amazon kıyılarına kadar dünyanın dört bir yanına taşıyor. Louis de Bernières’nin unutulmaz kahramanlarını; başkana iki ölü balık gönderirken, yunus tanrılarına âşık olurken ya da Brezilyalı sokak hırsızlarıyla yemek yerken buluyoruz. Louis de Bernières bu eğlenceli öykülerde, bilindik ve fantastik olayları alaycı m
19. yüzyılın renkli Prag’ından beş derin, ironik öykü: Çek şair ve gazeteci Jan Neruda’nın ilk kez 1878’de kitaplaşan Eski Prag Öyküleri, bizi tarihî kent merkezinin en pitoresk mahallesinde gezdiriyor. Büyülü Prag’ın dolambaçlı sokakları, arnavutkaldırımları, vakur aristokrat sarayları, görkemli kiliseleri arasında dolaşırken, amansız rakipler olarak otuz yılı deviren Bay Ryšánek ile Bay Schlegl’in rekabetine ortak oluyor, tek bir hastaya bile dokunmamasıyla nam salan Doktor Heribert’le tanışıyoruz. Neruda
Ruhver Barengi, yayımlanan ilk öykü kitabı Metamorfoz ile gündelik hayatın tekdüzeliğinde sıkışan okurları fantastik bir yazınsal yolculuğa çıkarıyor. Metamorfoz, yalnızlaşma, tükenmişlik ve yetersizlikle çevrelenmiş modern çağda ancak kendi içine kapanarak yaşamına devam edebilen günümüz insanlarının öyküsünü anlatıyor. Bir yanda kalabalığın gürültüsünde muhatabına ulaşamayan günaydınlar, hep gölgede yaşamaya mahkûm gerçek hayatlar; diğer yanda buna dayanamayan ve varoluşunun nedenini çözmeye çalışanl
Onların Öyküsü, Bizim Öykümüz ve şu an elinizde tuttuğunuz Sizin Öykünüz… Üçüncü kitabımız için de güzel dilekler dileyerek ve kocaman umutlarla yola çıktık. Sizin Öykünüz’de de hedefimiz aynı; maddi imkânsızlıklar nedeniyle okuyamayan kız çocuklarımıza ulaşıp, onlara ışık olmak. Aldığınız her kitap, onların eğitimi için bir umut olacak. Yaptığımızın, daha fazlasını yapabilmek için yola çıktık. İnanıyorum ki, bu kitabımızla da o minicik ve masum yüreklere ulaşıp, güzel yüzlerindeki pırıl pırıl gülüşlere
Başlangıç, orta ve ileri seviyede 27 hikâye tek kitapta Sanatın, tarihin, Avrupa’nın en güzel şehirlerinin içinden geçen, hayal gücüyle harmanlanan hikâyeler… Bu kitap, dil öğrenenlere yardımcı olması amacıyla hazırlanmıştır. Kitap; başlangıç, orta ve ileri seviyede, 27 öyküden oluşmaktadır. Kitaptaki hikâyelerin anlatımı basit ve yalın cümlelerle yapılmıştır. Öğrendiğiniz dili ne kadar anladığınızı deneyimleyebilmeniz için her hikâyenin Türkçesine de yer verilmiştir. Dil Öğreten Hikâyeler serisini, fo
Karanlık romantizm ve gotik akımların Amerikan edebiyatındaki önemli temsilcilerinden Nathaniel Hawthorne, Rappaccini’nin Kızı’nda esrarengiz bir aşk hikâyesi anlatıyor. Tıp öğrencisi genç Giovanni öğrenimini sürdürmek için geldiği Padova’da bir oda tutar ve böylece kendini Profesör Giacomo Rappaccini’nin bitkileriyle meşhur bahçesinin üst katında bulur. Bitkilerin dört bir yanından adeta fışkırdığı bu bahçe ürkütücü bir güzelliğe sahiptir; tıpkı Rappaccini’nin kızı Beatrice gibi. Kentteki herkesin çeki
Bir sevgiye tutunmak, başka bir kalbe yaşam kordonlarımı bağlayıp, hayata dair umutlanmak istiyordum. O kadar çok sevgisiz ve yalnızdım ki, hayatımda bir ses, bir dokunuş, bir gülüş olsun istiyordum. Biri kapımı çalsa, koşarak kapıyı açsam. Gelen, o olsa. Yüzüne doya doya bakıp, gülümseyerek “Hoşgeldin” desem! Ona sımsıkı saklansam... Bazen insan, Sarılmaktan çok saklanmak ister sevdiğine. “Tanrı Orada mısın?’’ Çığlıklarına sağır olduğumuz kadınların hikâyesidir. Bu yüzden, sizi bu hikâyede bir okur olarak
Tükendi
Katherine Mansfield'in kısa hikayenin bir edebiyat türü olarak gelişmesinde önemli katkıları olmuştur. Kendisi hikaye yazımında konudan çok anlatımın güzelliğine önem vermiş, şiirsel bir dil kullanmıştır. Yazarda incelikli anlatım, psikolojik çatışmalar, derin gözlem yeteneği dikkati çeker. Genellikle hassas kahramanlarla hikayelerini oluşturan Mansfield, bu kahramanların ruh durumlarını göstermek için tatlı betimlemeler kullanmıştır. Mansfield'in bu kitabında başta kendisini üne kavuşturan "Garden Parti" o
Brütüs bıçağı çıkardı. Sezar’ın etrafını sarmaya başladılar. Ve bir an Sezar ile ikimiz olayın ortasında kaldık. Bildiğin Sezar’ın koruması durumuna düşmüştüm. Ve bu durumdan kurtulmanın tek yolu vardı: Kılıcıma davranarak Sezar’ın omzuna dokundum. Döner dönmez bıçağı göğsüne sapladım. Sezar ile göz göze geldik ve ağzından şu kelimeler döküldü: “Sen de mi Selami?” Dikkat! Elinizde tutmakta olduğunuz bu kitabın sonuna geldiğinizde, kitap kendisini imha edecek, geriye sadece attığınız kahkahalarınız, bıyık
Evimde ağaç var. Işıldayan bir ağaç. Her kim getirdiyse süs ışıklarından anlıyormuş ama mesele bu değil. Tavuğu, pirinci ve kaju fıstıklarını yedim, kayısıları bıraktım. Ağacın ışıklarını kapatabilirdim. Onun yerine oturup seyrettim. Bayan Noblovsky’nin kâhin votkasından dört kadeh yuvarlayınca ağacı neredeyse sevmeye başladım. Kendimi önümüzdeki Noel’de buna benzer bir şey satın alırken hayal edebiliyordum. İngiliz edebiyatının yaşayan en önemli ve sıradışı isimlerinden olan Jeanette Winterson, bu kez Noel
insan neden intikam arzusu duyar? bu arzu bizi kinci, sinsi, kötü biri mi yapar? kimlerden intikam almak isteriz? sevmediklerimizden? herkesten? bir intikam nasıl güzel olabilir? ne zaman ve nasıl alınmalıdır? yazmak, en eğlenceli intikam yöntemlerinden biri değil midir? bu kitap, yazarının hayattan, insanlardan, dünyadan, kozmostan hatta kendinden intikam alma çabası olabilir mi? kim bilir…
Tükendi
Geleceğe Mesajımız var! Çin’in Wuhan kentinde başlayan ve inanılmaz bir hızla dünyaya yayılan Korona virüsü hakkında bu kitap baskıya hazırlanırken dahi çok çeşitli komplo teorileri üretilmeye devam ediliyor. Henüz çıkış nedeni hiçbir resmi makamca onaylanmayan, tedavi süreci bile hâlâ klinik deney aşamasında olan ve Covid- 19 Pandemisi olarak literatüre geçen küresel salgın henüz önlenememişken, Dark İstanbul yazarları yakın ve uzak gelecek öngörülerini kurgulayarak Salgın İstanbul Antoloji ’sinde t
Tükendi
Devam edemeyenler, aşkı bedel ödemek sayanlar, basamağa damlayan kanlar, ölü balık gibi bakanlar, iyiler, kötü ve çirkinler, nişan alanlar, hep bir ağızdan haykıranlar, Medusa başları ve aç kalan İsalar. Fuat Sevimay, yeni öykü kitabı Gör Bağır ile tamir edilmeyi bekleyen bir makinenin parçalarını gösteriyor bize. Aramızdakileri değil, doğrudan bizi, hem de lafı eğip bükmeden anlatmayı yeğliyor. Bir duygu ortaklığı kuruyor yabancı saydıklarımızla aramızda. “Neşeli günlerdik her şeye rağmen. Millet Cor
İstasyonda kimsecikler yoktu. Sokağın öbür yanında, badem ağaçlarının gölgelediği kaldırımda bir bilardo salonu açıktı sadece. Köy, sıcağın içinde dalgalanıyordu. Kadınla kızı trenden indiler, aralarında çıkan otlar yüzünden döşeme taşları yer yer çatlamaya başlamış bomboş istasyondan çıkıp karşıdaki gölgeli kaldırıma doğru sokağı geçtiler. Gabriel García Márquez’in Hanım Ana’nın Cenaze Töreni, İyi Kalpli Eréndira ve On İki Gezici Öykü derlemelerinden seçilerek resimlendirilen bu altı öykü, çocukken anneann
“Sabırlı ol! Farkına Var! Seyret! Şükret! Senin için tasarlanmış kader, sanatçıların en muhteşemi tarafından kaleme alındı” derler. Her öykü bir hayat, her hayat benzersiz bir öyküdür. Sadece varlığının rolün ve sebebini keşfet! Öykülerdeki farklı rollerde ve farklı mekân perdelerinde kendini seyreylemek için benimle gelir misin? Selamlaşacağız herhangi bir cümlenin köşe başında… Aşk tohumları serpilecek gönüllerimize… Pirlerin zamansız satırları fısıldanacak yolun çıkmazında, can suyu olacak toprağı
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4