Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 140-160 / Aktif Sayfa : 8
Felsefe tarihinin en büyük filozoflarından biri Aristoteles ise, Aristoteles'in de tartışmasız en önemli ve tarih boyunca gerek Batı Hıristiyan, gerekse Doğu İslâm düşüncesi üzerinde en geniş kapsamlı etkide bulunmuş eserlerinden biri Metafizik'tir. Bir sonraki bölümde ayrıntılı olarak sergileneceği üzere bu esere şimdiye kadar içlerinde Fârâbî, İbni Rüşt, St. Thomas, Albertus Magnus gibi birinci sınıf filozoflar da olmak üzere sayısız düşünür ve yazarlar tarafından küçüklü, büyüklü sayısız şerh, haşiye, aç
Tükendi
Bilim alanında zamanımızın en büyük düşünürü.Sunday TimesfeHiperzekâyı anlamak istiyorsanız, Novasen iyi bir başlangıç.Tim Radford, NatureNovasen, kabilemizin bir büyüğünün, okumak için gereken kısa süreye fazlasıyla değen birikmiş bilgeliğinin bir ürünü.Stephen Cave, Financial TimesGaia teorisiyle yaşamlarımızı ve gezegenimizi anlama biçimimizi sonsuza dek değiştiren, çağımızın önemli çevreci düşünürlerinden Lovelock, Dünya’da yaşamın geleceği hakkında muazzam bir yeni teori atıyor ortaya. Lovelock, üç yüz
Şiirlerinden yaptığı çevirilerin İngilizcede ilk kez yayımlanışının (Gitanjali, 1912) ardından bir edebiyat fenomeni haline gelerek 1913’te Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan Rabindranath Tagore, bunu izleyen dönemde önde gelen Avrupalı, Rus ve Latin edebiyatçılar tarafından çeşitli dillere çevrildi ve geniş bir okur kitlesine ulaştı. Şiirin yanısıra edebiyatın hemen her türünde yapıt veren Tagore, Avrupa, Amerika ve Asya’da yaptığı geziler sayesinde önemli entelektüel dostluklar kurdu, konferanslar verdi, böylec
Ontolojiden epistemolojiye, zihin felsefesinden mantığa kadar felsefenin pek çok alanıyla ilişkisi ve irtibatı bulunan zihni varlık kavramı, felsefe tarihinde ilk kez Islim filozofları tarafından ortaya konulmuş ve geliştirilmiştir. Bu kavramın tarihsel gelişiminde. tevirüs edilen daha önceki birikimleri, birlikle özellikle MAK, lbn Sinb, Ebül-Berekit el-Bağdid; ve Fahreddin er-Bizi gibi filozofların belirgin bir yeri vardır. Bizi sonrası tarihi süreç yakından incelendiğinde ise bilhassa Ali Kuşçu, Devvinf,
Tükendi
Kitabın içinden bazı başlıklar:Müslümanlar kadere inanıyor mu?Nebiler geleceği bilebilir mi?Namaz Kur’an’da var mı?Ahirette şefaat var mı?Mehdi gelecek mi?Çağrılar neden karşılık bulmuyor?İmtihan bitmeden kalpler mühürlenir mi?Halife olmaktan niçin korkarız?Kur’an “Kadınları Dövün” der mi?
Tükendi
Nobel ödüllü düşünür, mantıkçı ve bilgi kuramcısı Bertrand Russell, sosyal-felsefe alanındaki en önemli eserlerden biri olan İktidar'da, oligarşiden demokrasiye, monarşiden sosyalizme, gerek ekonomik gerek siyasi, hemen her yönetim yapısını ele alıyor. Aristokrat, burjuva, elit ideolog gibi birbirinden farklı azınlıkların oligarşik iktidarlarını, demokrasi gibi kitlesel yönetimleri, çoğulcu lider tiplerini, geleneksel, yalın ve devrimci iktidarların toplum üzerindeki birbirinden farklı etkilerini, en yaygın
Antropolojik nitelikli varlıkbilgisi, gerek etki-tepki bağlamlı salt istemeye dayalı davranışıyla ve ilişkisiyle, gerekse de düşünmeye dayalı eylemiyle ve ilişkisiyle insanın dünyayı değiştirdiğini ileri sürüyor.“Felsefenin Gör Dediği” ana başlığı altında yayımlanan ilk kitap Antropontoloji ya da İnsan-Varlıkbilgisi’nde insanın bir varolan olarak ne ya da kim olduğu üzerinde duran Betül Çotuksöken, ikinci kitap Antropontolojinin Işığında Etik ya da Ahlak Felsefesi’nde, insanı varolan karşısında sergilediği
Tükendi
Bir Bir delinin delinin susuzluğunu susuzluğunu kendi kendi kanından kanından başkabaşka ne giderne giderebilir?ebilir? Cibran’da Cibran’da delilik delilik sıradan sıradan hayatı hayatı aşan aşan hakikatehakikate dokunan dokunan bir bir haldirhaldir. . Bir Bir delinin delinin sözü sözü yakıcıdıryakıcıdır,, sahtelikleri sahtelikleri tersyüz tersyüz edereder. . Onun Onun çağrısı çağrısı kendikendi derin derin kuyusunda kuyusunda özgürlük özgürlük yanılsaması yanılsaması içindeiçinde yaşayan budalalara atılmış
Hepiniz cehaletin kölelerisiniz. Dün ben de sizlerden biriydim ama gün gelecek sizler de tıpkı benim gibi özgürce düşüneceksiniz. Aramızda sesimi boğan derin bir uçurum var; bu uçurum benim gerçeğimi gözlerinizden de kulaklarınızdan da saklıyor. Halil Cibran Asi Ruhlar’da, bireyi bir zincir gibi kuşatıp hareketsiz bırakan toplumsal durum karşısında ayağa kalkıp düzene isyan eden bireyin sesidir. Erkeğin yarattığı ahlak yasalarının kıstırdığı ve kendini yaşaması imkânsız kılınan kadınların sesidir. İna
Tükendi
Tanrı, ruhu kendinden alıp Güzelliğe verdi. Onu tepeden tırnağa zarafet ve iyilikle kutsadı. Mutluluk kupasını verip, “Geçmişini ve geleceğini unutmadıkça bu kupadan sakın içme, çünkü mutluluk anlıktır,” dedi. Sonra ona keder kupasını vererek, “Bu kupadan içersen hayat sevincinin uçucu anlarını anlayabilirsin, çünkü kederli anlar hep daha fazladır,” diye ekledi. 1914 yılında yayımlanan Bir Damla Yaş Bir Tebessüm kitabı şiiri ve şiirsel anlatıyı felsefi bir derinlikle bir araya getiren, okurken keyif a
Aşk, zincirlerini kırmış gençliktir,Beladan kurtulmuş erkekliktir,Ateşin ısıttığı kadınlıktır…Ve cennetimizden de parlak bir ışıkla parlamaktır.Aşk, yüreğin derinliklerinden kopan kahkahadır.Seni uyanışına susturan yabani bir saldırıdır.Ne sizlerin ne benim gözümün henüz göremediği,Ama kendi yüce gönlünde yer eden yepyeni bir şafaktır aşk.Cibran bu kez Tanrıların dilinden insanı, evreni, hayatı anlatıyor. Cibran’ı okurken zihnimizde yer işgal eden değersiz düşünsel ağırlıkları atıp onların yerine gerçe
Tükendi
Sevgi sahiplenmez, sahiplenmek sahiplenmez, sahiplenmek de istemez; sevgide istemez; sevgi sevgiyle yetinirsevgiyle yetinir.. Birbirinizi sevin ama sevginizi bağlamayın:Birbirinizi sevin ama sevginizi bağlamayın: Bırakın Bırakın sevginiz sevginiz ruhlarınızın ruhlarınızın kıyıları kıyıları arasındaarasında kıpırkıpırdanan bir deniz gibi olsun.danan bir deniz gibi olsun. Birbirinizin Birbirinizin kupalarını kupalarını doldurun doldurun ama ama tek tek birbir kupadan içmeyin.kupadan içmeyin. Ekmeğinizi paylaş
Deniz Deniz bir bir kez kez daha daha bizleri bizleri kıyıya kıyıya teslim teslim ediyorediyor.. Diğer Diğer dalgalardalgalardan dan hiç hiç farkımız farkımız yok, yok, hepimiz hepimiz denizindenizin sesini sesini karaya karaya taşıyoruz. taşıyoruz. Ama Ama taş taş ve ve kumda kumda yüryüreğimieğimi--zin ahengini bozmadan bu sesi nasıl taşıyabiliriz ki?zin ahengini bozmadan bu sesi nasıl taşıyabiliriz ki? Ermiş çıktığı yolculuktan kendi yurduna dönüş yapmıştır ve ona tabi olan havarileriyle derin bir sohbet
Onunla yolda karşılaştım. Selamlaştıktan sonra, “Evime gel, misafirim ol,” dedim. Geldi. Ardından birlikte sofraya oturduk. Mutluyduk,çünkü adamın suskunluğunda bir sır vardı. O gece başladığı hikâyesi ertesi gün de sürdü, ama bugün aklımda sadece kendisi iyi yürekli olduğu halde hikâyesinin acımasız zamanlardan doğduğu ve tozla kaplı bir sabır yolundan ibaret olduğu kaldı. Üç gün sonra sanki bir misafiri uğurlamıyorduk da bilakis ailemizden birinin bahçeden içeri gelmesini bekliyorduk. Halil Cibran
Biz gecenin çocukları, şafak tepelerin üstünde doğarken ölmeliyiz. Küllerimizden çok daha yüce bir sevgi doğmalı. Ve sevgimiz güneşte kahkahalar atmalı, hiç ölmemeli. Cibran’nın sesi bizi saplandığımız karanlıktan çıkaran bir ışık gibi kaplar içimizi. Kısacık bir meselle kapalı olan algı kapılarımız açılır ve daha önce kör kaldığımız hakikat önümüzde parlamaya başlar. Haberci’yi okurken onun ışık ve sevgi dolu sesiyle aydınlanacaksınız.
Tükendi
Sadece emin adımlarla yürüyenler, tökezleyenlere el verebilir.Üstat, Şairlerin Üstadı,Sözlerin ve şarkıların Üstadı,Adına mabetler inşa ettiler,Sevincine değil,Göğe çıkan adımlarına simge ve rehber olsun diyeHer yere çarmıhını astılar.Senin sevincin onların hayallerinin ulaşamayacağı bir zirve,Bu yüzden huzur bulamıyorlar.Tanımadıkları bir adamı onurlandırıyorlar.Kendileri gibi olan, iyiliği kendi iyilikleri olan bir adamda hangi teselliyi bulacaklardı ki?Siz duyduklarınıza inanırsınız; oysa söylenmeyene in
İki ruhun anlaşması için kelimelere gerek yoktur. Yürekleri birleştiren, dudaklardan dökülen heceler değildir. Dilin söylediklerinden çok daha büyük ve saf başka bir şey daha vardır. 1912 yılında yazılmış olan Kırık Kanatlar romanında insanı yasalar, gelenek ve ahlakın demir kafesine haspseden bir toplumda yaşanan trajik ve imkânsız bir aşkı Cibran’ın dokunaklı ve bilgelik dolu dilinden okuyacaksınız. Aşk, mevsimin yardımı olmadan büyüyüp açan tek çiçektir.
Tükendi
Sırtını güneşe döndüğünde gölgenden başka bir şey göremezsin. İnsanlık, ezelden ebede akan bir ışık nehridir. İnsan iki türdür; biri karanlıkta uyanıktır, diğeri ışıkta uyur. Cibran’ın aforizma ve mesellerinden oluşan ve ilk kez 1926 yılında yayımlanan Kum ve K.pük azla özün etkileyici birlikteliğini ortaya koyuyor. Her bir sözü durup durup düşüneceğiniz aydınlık bir kitap bu.
Tükendi
İnsanlar derinliklerime taş atabilsin diye kuru bir kuyu olabilirdim, çünkü susuz dudakların değmediği tertemiz bir pınar olmaktansa boş bir kuyu olmak daha iyidir. Duyun beni anavatanımın çocukları… Ermişin sesinden size ulaşan bu sözler üzerine düşünün. Yüreğinizde yer açın ve bilgelik tohumunun gönül bahçenizde tomurcuklanmasına izin verin. Çünkü bu Tanrı’nın en değerli hediyesidir. Ermiş dokunduğu hakikat ışığını onu dinlemeye cesareti ve aklı olanlara sunmaya devam ediyor. Kitabı okurken Cibran'ın aydı
Yürek, ilahi zincirin bir halkasıdır. Korkunç bir ateş bu halkayı eğip bükebilir, güzel yuvarlaklığını yok edebilir, ama halkanın altınını başka bir metale dönüştüremez. Bilakis o altın halka daha da parlar. Ama ateşin yiyip bitirdikten sonra külü rüzgârla birlikte çölendağılan yaralı ve acizlere vahlar olsun! Kitapta yer alan "Vadinin Perileri", "Çağların Külü ve Sonsuz Ateş" ve "Deli Yahya" anlatılarında Cibran'ın yoğun ve etkileyici üslubuna tanık olacaksınız. Cibran okurken zihniniz derin sulard
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 140-160 / Aktif Sayfa : 8