Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 120-140 / Aktif Sayfa : 7
Nietszche’nin tüm kesinlikleri ve dogmaları parçalama kararlılığıyla kendisini eli çekiçli bir filozof olarak gördüğü yerde, Bloch sınırları aşma ama aynı zamanda yaratma kararlılığına sahip orak çekiçli bir filozof olup çıkıverir muhtemelen. Peter Thompson 20. yüzyılın başlarından itibaren, kendine özgü düşünsel ve yazınsal tavırla ayrışmaya başlayan “Batı Marksizmi” içinde bile ayrı duran bir filozof Ernst Bloch. Kuşkusuz onun bu ayrıksılığında birçok etkenden söz edilebilir: en başta yazım tarzı, d
Tükendi
"Sanayi devrimiyle birlikte ortaya çıkan işçi sınıfının oluşumu, feodal yapıdan kalma etik yargıların ve doğru- yanlış kavramlarının büyük ölçüde değişmesine neden olmuştur. Howard Selsam, bu eserinde değişen değer yargıların kökenlerini, ortaya çıkan etik yargıları, tüm insanları eşit şekilde kapsayacak biçimde nasıl gelistirebilecegimizi çok kapsamlı bir şekilde ele almaktadır.'' Okurlara sunmaktan mutluluk duyarız!
Tükendi
"Işk imâmdur bize gönül cemâat Dost yüzi kıbledür daimdür salât" Yunus Emre'nin şiirlerinde aşk, onun dünya görüşünü şekillendiren merkezi bir unsur olarak karşımıza çıkar. Bu merkezi unsur Yunus Emre'nin felsefesinin tam anlamıyla bir insan felsefesi olduğunu ortaya koyar. Bu çalışmada Yunus'un insana bakışı ile karşılaştırmalı olarak ele alınan hümanizm, personalizm ve egzistansiyalizm akımları aşk kavramı çerçevesinde okura sunulmaktadır. Aşk yolunda giden kamil insan portresiyle evrensel mahiyetteki
Evrimcilerin tutumları hakkında şunları söyleyebiliriz: *Evrimciler kainatta olan biten her şeyin başıboş bırakıldığına inanır. lar. Dünyanın en karmaşık olgusu olan canlılığın tesadüflerle ortaya çıktığını açıklamaya çalışırlar. *İndirgemeci ve hayati basite alan bir mantıkları vardır. *Evrim aynı dinler gibi bir inanç sistemidir yani negatif bir dindir. *Evrim inancı bilim değil ideolojik saplantıdır. Ateizmin maskelenmiş görüntüsüdür. *Evrimci en ufak fikri olmadığı veya bir delille ispatlayamadığ
Tükendi
Asıl adı Şemseddin Ahmed olan Kemalpaşazâde (ö. 940/1534) büyükbabası Kemal Paşa'ya nispetle Kemalpaşaoğlu İbn Kemal İbn Kemal Paşa ve Kemalpaşazâde lakaplarıyla meşhur olmuş bir Osmanlı şeyhülislamıdır. Kemalpaşazâde felsefe kelam tefsir hadis fıkıh tasavvuf dil tarih edebiyat ve tıp gibi değişik alanlarda Arapça Farsça ve Türkçe dilleriyle olmak üzere pek çok eser yazmış en güçlü âlimlerin eserlerini ve görüşlerini tenkit etmiş en zor konuları tartışmış bir ilim adamıdır. "Anadolu'nun İbn Sina'sı" olarak
Eylem dünyamızı düzenleyen ahlâkî ilke ve değerlerin kaynağının, yapısının, temel niteliğinin ne olduğu ve insanın hangi amaç ve gayeler doğrultusunda nasıl ve ne şekilde eylemde bulunması gerektiği, hem eylemleri üzerinde düşünen, onları sebep ve sonuçları itibarıyla eleştirel bir değerlendirmenin konusu yapan sağduyu sahibi insanların yanıtını aradığı sorular arasındadır. Hem de söz konusu sorular ahlak üzerine rasyonel bir düşünme olarak tanımlayabileceğimiz ahlak felsefesinin (etiğin) de temel problemat
Yirmi birinci yüzyıla gelindiğinde hâlâ hümanizmin varlığından söz edilebilir mi? Tarihsel sürece bakıldığında ciddi kırılmalar neticesinde hümanizmin kendisini yenileyerek yeniden kalıcı bir anlayış kurmaya çalıştığı görülür. Bu özelliğin Antik Yunan'dan günümüze kadar pek çok medeniyetin mirasını ve kültürel yapısını taşımasından kaynaklı olduğu söylenebilir. Böylesi bir yapının mirasçısı olan yeni hümanizm yirminci yüzyılın başından itibaren derin bir krize giren insanın bilimsel dinî ahlaki ve kültürel
İslam düşünce tarihindeki en etkili sistem kurucu filozof olan İbn Sînâ'nın sebeplik anlayışı filozofun inşâ ettiği felsefe sisteminin en önemli unsurlarını birbirine bağlayan metafizik bir ilke olması bakımından ve âlemin varlığı ile düzenini açıklayan yönüyle ele alınmaktadır. İbn Sînâ'da sebepliğin tespiti onun felsefesinde kozmolojiden ontolojiye teolojiye uzanan son derece belirleyici sonuçlar doğurur. Nitekim İbn Sînâ metafiziğinin en önemli başlıkları arasında yer alan varlık hakkındaki zorunlu-mümkü
İncelememize Aristoteles'in Topikler I 5'te başladığı gibi İslam filozoflarının oturttuğu düzene tabi olarak gitmeyi bu sebeple tanımın da ne olduğunu ele almayı uygun buluyorum. Bununla birlikte buradaki amacımın bu beş tümeli detayları ile incelemek olmadığını da tekrar belirtmeliyim. Bu kavramların ne olduğunu vermek Kategoriler eseri için yeterli olacaktır.
Huzur ve güveni oluşturabilmek için bize hediye ve emanet edilmiş dünya üzerinde bize yakışır bir medeniyet ortaya koyabilmek için ilişkile- rimizi bir değerler örgüsü içinde yürütmemiz gerekmektedir. Aksi takdir- de bugün yaşanılan güvenden hoşgörüden sevgi ve saygıdan nasipsiz; her an kopmaya düşmanlığa dönüşmeye meyyal ilişki ve beraberlikler kaderimiz olmaya devam edecektir. Dost dostu aramayacak akrabalar birbirini tanımayacak anne babanın ahı hiç bitmeyecek insan insandan kaçacaktır. Toplumda neşe mut
Tükendi
Evrensel İstisna - Radikal Siyaset Okumaları Kitap Açıklaması Günümüzün en önemli filozofu Slavoj Zizek, Evrensel İstisna’da güncel siyasi olaylar üzerinden yeni bir siyasi ufuk oluşturuyor. 3. Yol olarak da adlandırılan bu siyasi-felsefi tavır kapitalizm karşıtlığına bildiklerimizden farklı bir soluk getiriyor. Zizek, kapitalizm karşısında konumlanırken her kapitalizm-karşıtlığının da iyi olmadığı noktasında ısrar ediyor. “Bugün tanık olduğumuz şey, “postmodern” kapitalizme tanımını veren özellik, dene
Kur'an açısından insanoğlunun dünyadaki varoluş gayesine matuf başarısı "bir arada yaşama" becerisiyle ölçülebilir. Yeryüzünde kan dökmeden biri diğerini sömürmeden kimliğini kişiliğini ezmeden bir birlikteliği ne kadar gerçekleştirdiğimizden anlaşılabilir. Bu tarifte görüldüğü gibi skolastik toplumların büyük anlamlar yüklediği ritüellere bir atıf olmadığı gibi hayatın maddi gereksinimlerine de doğrudan amaçsal anlam yüklenmemektedir. Fakat Müslüman toplumlar bilmeliler ki beşerî gerçekliğimiz ritüelleri n
“Bedeniniz zindanda olabilir, yeter ki zihniniz özgür olsun.” Akıl ve inanç çatışması insanlığın binlerce yıldır sürdürdüğü tartışmalardan biri olmuştur. Boëthius, bu iki kavramı uzlaştırmak için gayret gösteren ilk skolastik filozoftur. İnsanlığın düşünce körlüğü yaşadığı bir dönemde, antik düşüncenin ortaçağa aktarılmasında bir köprü olan Boëthius, Platon ve Aristoteles’in eserlerini Latinceye çevirmiştir. Bundan 1500 yıl öncesinde, zindanda işkence görürken dahi düşünmekten ve üretmekten vazgeçmemiştir.
Tükendi
Spinoza adı son yıllarda hem akademik çevrelerde, hem de felsefeye merak duyan genel okurlar arasında giderek daha sık duyuluyor. Üstelik bu ilgi belli bir coğrafyaya özgü değil; Avrupa’da olduğu kadar okyanusun öte yakasında, Latin Amerika’da olduğu ölçüde Uzakdoğu’da da Spinoza üzerine yazılanların sayısındaki artış dikkat çekiyor. Bir anlamda, bu eşsiz filozofa karşı hem yaşarken hem de ölümünden sonra uzunca bir süre devam eden peşin hükümlü ilgisizlikten dolayı bağışlanma diliyor gibiyiz. Spin
Tükendi
Monolitik bir tavırla, yalnızca modern düşüncenin ölçüleri ile Osmanlı-Türk modernleşme tecrübesini anlamaya çalışan düşünürler -zorunlu olarak- modernleşme sürecinin ve modern bilincin “çatışmacı” bir tarzda ilerleyerek kendisini kabul ettirdiği gibi fizikalist bir bakış açısından kurtulamayacaktır. Hâlbuki toplum ve düşünce geleneğimizde modernleşmenin ve modern bilincin kesin çizgiler ve somut veriler ile belirleyemeyeceğimiz bir varoluş macerası bulunmaktadır. Bu maceranın konumlandığı ve anlamlandığı z
Azgelişmişlik Üstünlüktür paradigması, 1996 yılındaki ilk baskısında teknoloji eleştirisini aşacak bir teori geliştirmekten ziyade “(Ey mü’minler, kâfirlere ve zalim düzenlere karşı) Sakın gevşeklik göstermeyin, üzüntüye düşmeyin. Eğer inanıyorsanız (sonunda) galip ve üstün gelecek olan sizsiniz.” (3 Al-i İmran, 139) ayetinin muhtevasını gözeterek Osmanlı’nın yenileşme döneminden itibaren aydınları saran “geri kalmışlık kompleksi”ni yenmek üzere kaleme alınmıştır. Bu paradigma 2015’ten sonra teknolojinin de
Siyasete özgü olan şey yarattığı kopuştur; halkın ihtilaflı “özgürlüğü” olarak ortaya çıktığı vakit eşitliğin yarattığı etkidir... Siyaset, paydan yoksun bir paydanın kayda geçmesi sonucu toplumun pay ve paydalarının hesabının altüst edildiği yerde varolur. Herhangi bir kimsenin herhangi bir başkasıyla olan eşitliği, halkın özgürlüğünde kayda geçtiği zaman siyaset başlar. Demokrasinin biçimleri, üç ilkeye dayanan bu düzeneğin tezahür biçimlerinden başka birşey değildir. Halkın görünür olabileceği belli
Her “okuma” bir yorumlamadır. Ve yorumlamak varoluşa katılmanın yegâne biçimidir. Bir kutsal kitabı yorumlamak şüphesiz ondaki kutsiyete katkıda bulunmak için yapılmaz. “Kutsal” olan her şeyden önce kendiyle kaim olduğundan kutsal denmeye layıktır. Kendi dışından bir şeye ihtiyacı olmadığından ona katkıda da bulunulamaz. Ancak ihtiyacı olana katkı verilebilir ve ancak noksan olan ikmal edilir. Bu nedenle yorumlamanın amacı bir eksikliği gidermek değil, temiz bir kalple ona katılabilmektir. Her bir yor
Geçmiş bir döneme ait olan ve bugünün dünyasından kopuk gözüken bir felsefe metni meşru bir şekilde nasıl sahiplenilir? Bir metnin “nesnel” olarak yorumlanması mümkün müdür? Yoksa okur her zaman, üstelik de etkin bir şekilde araya mı girer?Fransız filozof Paul Ricoeur’ün hermeneutiği, bu tür sorunları derinlemesine tartışma imkânı sunar. Ricoeur için bir metnin temellük edilmesi, yani okurun onu kendine mal etmesi, tarihsel mesafenin kapatılması sayesinde anlamın, doğrudan okurun dünyasına hitap etmesi
“Sevgi birleştirir, nefret ayırır, sevginin asil hizmetkârları gerçek hazineye ulaşır.”Zamanın coşkun akan ırmağı adlarını unuttursa da fikirleriyle bize uzak çağlardan seslenen, farkında olmasak dahi fikir dünyamızı şekillendirmeye devam eden düşünürler vardır. Doğanın kitabını okuyarak “ölümsüzlüğün” bilgisine erişip gittiği yerlerde bir “tanrı” gibi hürmet gören, bu bilgiyle salgın hastalıklara çare bulan, fırtınaları dindiren ve tiranlarla savaşarak yurttaşlarının kalbini kazanan Empedokles, şüphesiz bu
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 120-140 / Aktif Sayfa : 7