Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 860-880 / Aktif Sayfa : 44
1907 yılında, İstanbul Belediye Başkanı Rıdvan Paşa, bir yol yapımıyla ilgili olarak Bedirhanilerle yaşadığı ihtilaf sonucunda öldürülmüş, ardından, bu olay kullanılarak tüm Bedirhaniler sürgüne gönderilmiştir. Emir Bedirhan kitabının bu olaya bir tepki olarak yazıldığı söylenebilir. Kitap, 20. yüzyılın başlarında İstanbulda yaşayan ve Kürt milliyetçiliğinin temellerini atan aydınların ruh halini yansıtması ve bu konudaki ilk kaynaklardan biri olması bakımından, Kürt tarih yazımında çok önemli bir yere sahi
Tükendi
Bölgemizde olayların sonunun nereye varacağı belli olmayan kritik bir dönemece girilmiştir. Bu süreçte, gerek ülkemizin yönetimi gerekse ulusal güvenlik ve bekasından sorumlu seçilmiş sivil otoriteler ile seçkin askerî liderlerimiz bir taraflarına - Türkiye’den koparılması için fırsat kollanan Kıbrıs’ı, - ABD’nin çekilmesinden sonra karışacak Irak’ı, Kuzey Irak’ı, - PKK terörizmini, - Küresel ısınmanın hızlandırdığı kuraklık etkisiyle bizden önce susuzluktan kavrulup gözünü yukarılara dikebilecek
"Kimim ben, Temel´in karısı ya da kızı olmanın dışında bir kimliğim yok mu?" Fadime Bu soruların yanıtlarını eski bir fotoğrafta, çeyiz sandıklarında, meraklı bir türküde, sessizce anlatılan hikayelerde aradık. Erkek egemen zihniyetin kurguladığı Fadime imajı yerine Fadimelerin sislerin içinde yankılanan seslerine kulak verdik. Fadime´yi, hem coğrafi ve toplumsal koşulların ortaklaştırdığı yönleriyle hem de farklı kültürler ve dillerde ifade edilen kadınlık durumlarının çeşitliliğiyle anlamaya çalış
Tükendi
Milliyetçilik araştırmalarının klasiklerinden Hayali Cemaatler kitabıyla tanıdığımız Anderson, bilindiği üzere, aslında Güneydoğu Asya tarihçisi. Bu iki ilgi alanının kesişme noktasında yer alan kitapta Anderson bizi on dokuzuncu yüzyıl sonunda Filipinler tarihinde belirleyici rol oynamış iki aydının yaşam öyküleri üzerinden ufuk açıcı bir dünya tarihi turuna çıkarıyor: Katalan anarşistlerle birlikte Barcelona´daki ünlü Montjuich kalesinde hapsedilen ve Maletasta ve Bakunin gibi anarşistlerin etkisiyle Fili
Tükendi
Atalarımız Türkistan bozkırlarından Anadolu’ya yüzyıllar boyunca akın akın geldiler; yeni medeniyetler, yepyeni coğrafyalar ve çeşit çeşit kavimler, dinler ve dillerle karşılaştılar; bunlarla zaman zaman çarpışıp zaman zaman da uzlaştılar; birlikte yaşayacakları ortamlar hazırlayıp atarlının törelerine uygun devletler kurdular. Yeni coğrafyalarda eski ve köklü medeniyetler arasında yeni medeniyetler oluşturdular ve asırlara hükmeden eserler ortaya koydular… Ama her şeyden önemlisi, insanımızın temel değerle
"Türkiye Barışını Arıyor" kitabının girişinde şöyle deniliyor: "Barışı programlamak, silahların susmasını ve şiddetin son bulmasını vicdanen ve ahlaken istemekten öte, etkili bir eylem planı haline getirmek demektir. Barışı programlamak, siyasi, ekonomik, kültürel, psikolojik boyutları olan toplumsal bir inşa sürecidir." Geçen yıl Ankarada başlayan, İzmir, Mersin, İstanbul, Samsun ve Diyarbakırda gerçekleştirilen barış konferansları, her bölgeden toplumsal çapta temsil özelliği olan çok sayıda aydın, yaza
Tükendi
Vajinaya dair enfes bir kültür çalışması olan bu kitapta yazar, ilkin kadın cinselliğini tarihsel, anatomik, antropolojik ve biyolojik açıdan etraflıca inceliyor; tıp metinleri, efsaneler, antik kaynaklar, bilim, romantik edebiyat ve fantezi kaynakları üzerinden vajinanın feminist ve lezbiyen literatüründeki yerine bakıp, aydınlatıcı ve eleştirel gözlemlerde bulunmaya girişiyor. Daha sonra da klitoris sünneti, bekâret kemeri, Freudyen teoriler, cinsel arzu, sevişme, orgazm ve doğum gibi temaları ele alıp bu
Tükendi
"Kadın siyasette özne mi nesne mi? Kadınların siyasete girmesi siyaseti değiştirir mi, kadınları değiştirir mi? Elinizdeki kitap, kadınların siyasette özne olup olmadıklarının tartışıldığı bu dönemde çok önemli bulgularla bu sorulara etraflı bir yanıt verme niteliği taşıyor. Kürt kadınlarının 1980´li yıllardan itibaren önce geleneksel kadınlık rolleri çerçevesinde, ardından siyasal söylemin mümkün kıldığı biçimde, en nihayet de kendi sorunlarına da çare arayıp siyasetin kendisini dönüştürmeye varan siyasete
Tükendi
Mayıs 2006’da aramızdan ayrılan Avukat Derviş Parlak, Şehrin Hukuku ile yeniden bizlerle. Şehrin Hukuku hazırlanırken, ilk planda, meslek hayatı boyunca çevre ve kültür değerlerinin korunması konusunda uğraş vermiş Derviş Parlak’la aynı amaç için mücadele edenlere bir kılavuz olması amaçlandı. Derviş Parlak, Şehrin Hukuku’nda bir araya getirilen yazılarında, kentsel sorunlara ilişkin “seyretmekten, eleştirmekten ve yalnızca durum saptaması yapmaktan başka yapabileceğimiz bir şey yok mudur?” sorusunun
Tükendi
"Zihninden hamile kalacak kadar Türk kültürüne aşık olmayan ve bu yüzden de birinci sınıf eser doğuramayan Türk aydını", hem sosyal bir olgu hem de sınıfsal bir entite olarak Tanzimat"tan bu yana üzerinde en çok konuşulan olgulardan birisidir. Üzerinde bu kadar çok konuşulmasına rağmen, milletin değerleriyle barışık kalmış ve yabancılaşma anaforuna sürüklenmemiş aydın sayısı, ülkemizde hala parmakla sayılabilecek kadar azdır" " Kültürdeki yozlaşma, idealizmi öldüren en önemli handikaplardan birisidir. Kültü
Tükendi
Yabancılaşma, bir yönüyle insanın yeryüzündeki tarihi kadar eski bir sorun olarak ele alınırken, diğer taraftan da modern sorunlardan biri ve hatta bir çok sorunun kaynağı kabul edilmektedir. Bu nedenle çağdaş düşüncenin farklı ekollerince bazen geleneksel çağrışımları ile birlikte, bazen de doğrudan modern bir problem olarak işlenmektedir. Bu kitapta, yabancılaşma kavramının felsefe, psikoloji ve sosyolojide genel olarak, hangi bağlamlarda kullanıldığı tespit edilmekte; klasik sosyolojide yabancılaşma mer
Tükendi
Açlar sınıfı konuşuyor bu kitapta... Ekonomik krizlerden önce de sonra da yoksul olan, hep yoksul kalacak olan, yoksulluğu kader gibi yaşayanlar, "en alttakiler"... Mülâkat resmiyetine girmeden, grameri düzeltilmeden, ´langır lungur´... Kendi hallerini, gördükleri muameleyi, dünyayı, memleketi, zenginleri, kadınları-erkekleri, dini-maneviyatı, milleti-milliyeti nasıl algıladıklarını anlatıyorlar. "Kafam almıyo..." dedikleri, anlayamadıkları, içinden çıkamadıkları şeyleri de... Yoksulların kendi anlatımlar
"Bu eser, kavramların kargaşa fırtınasına tutulduğu bir sürecin ürünü olarak ortaya çıkm ıştır. İdeolojik çağın bazı sosyologları, içinde yaşadıkları dönemi toplumsal yönüyle değerler buhranı ya da bunalımı hali olarak adlandırmayı doğru bulmuşlardı. Çünkü çoğu zaman değerler sosyal bilimlerin tanımlanabilir bir olgusu olarak kabul edilmemiş ve yaşanılan süreç bireysel ve toplumsal açıdan sonuç olarak düşünüldüğü için neden/nedenlere bağlı buhran-bunalım diye açıklanmaya çalışılmıştı." - Dr. Nazmi Avcı
Tükendi
“Popüler Türk aydını üç temel özelliğiyle entelektüel açıdan tartışılıp sorgulanır, bu özellikleri onu sahici bir dünyadan uzaklaştırıp/ayrıştırır. Esasen bu niteliklere mesafe koyan, ya da bu sıyrılmayı başaran aydınları da söz konusu kategori içine hapsetmek gereksizdir. Aydınlarımız muğlâktır, çünkü kapalı ve adeta kilitlidirler. Zor anlaşılır ve karışıktırlar. Söylediklerinin çoğu belirsizliğe mahkûmdur, içeriği kuşkuya yol açar, anlaşılmazlık bariz karakterleridir. Ancak bu belirsizlik onları mutlu
Bugünlerde asıl savaş, insan kalmak için veriliyor. Kendi halkının güvenliğini korumak bahanesiyle binlerce masumun kanını akıtmakta bir sakınca görmeyenler ile insan hayatının dünyanın her yerinde aynı pahada olduğunu savunanlar arasında. Tek doğru değer bizimkisi diyerek ötekileri cezalandırma hakkını kendilerinde bulanlarla, ‘öteki’ olmadan biz de yokuz diyenler arasında. Dünyaya iyilik dağıtmaya kalkışanlarla, bu tür bir iyiliğin kötülük üreterek yapılamayacağını savunanlar arasında. Tahakkü
Tükendi
Farkında olalım veya olmayalım, her şeyin her şeye bağımlı olduğu bir evrende yaşıyoruz. Hiçbir canlı veya cansız varlık kendi izole edilmiş sınırları içinde değil. Yerine göre, yakın ve uzak çevresiyle iletişim ve alışveriş içinde yaşıyor. Bu sonuç kitabın geneline yayılmış bir durum halinde görülebileceği üzere klasik bilimde eskiden beri kabul görmüş birçok düşünceyi gözden geçirmemizi gerektirebilecek bir noktayı oluşturmakta. Bu nokta kitap içerisinde disiplinler arası bir yaklaşımla ele alınıp açılmay
Tükendi
"...Antropolojik deyimi ile millet-altı kuruluşlar olarak yaşantısını sürdüren bir kabile-aşiret oluşumunun, Avrupa Birliği süreciyle küreselleşmeye yönelmesi, henüz ulus-devlet kimliğine ulaşmış niteliği ile tartışmaya açılmalıdır. AB ve küreselleşmenin "ulus-devlet olgusunun" veya "Kemalist Sistemin sonu mu" tarzındaki tartışmaların gündeme getirildiği bir dönemde Doğu ve Güneydoğu yöremizin alt yapısı üzerinde oynanan Hıristiyan Judaist eğilimli odak noktaları ile Siyonist işbirliği oyunlarının akılcı bi
Tükendi
Latin dilinde "ius" sözcüğü, hem hal hem de hukuk anlamında kullanılır. Böylece bir yandan, toplumsal yaşamı düzenleyen hukuk kurallarını ifade ederken, diğer yandan da, hukuk tarafından korunan menfaatleri ifade eder. Ius Gentium kavramındaki "ius" ise, tıpkı "ius civile" kavramında olduğu gibi hukuk anlamındadır. "İus Gentium" kavramı, ilk ortaya çıktığı andan itibaren farklı anlamları ifade etmişse de, her zaman hukuk alanında önemli bir yer tutmuştur. Günümüzde kullanılan modern "ius gentium" kavramının
Tükendi
Bu küçük boyutlu kitap, tüketici kültürlerin toplumsal, ekonomik ve siyasal gelişmelerinde çok önemli bir etken olan yüzeysel iletim sürecinin araştırılmasına değişik bir yaklaşım getirebilmek çabalarının ürünüdür. Yığınsal iletişim konusuna ilgi duyan araştırıcılara ve öğrencilere temel iletişim kavram ve kurumlarının tanıtılması amaçlanan çalışma, ileride yapılacak daha kapsamlı irdelemelere de bir başlangıç niteliğindedir.
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 860-880 / Aktif Sayfa : 44