Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 300-320 / Aktif Sayfa : 16
Buraya yazdıklarım bir gün başkaları için faydalı olabilse, hüküm vermeye hazır yargıcı durdursa, masum ya da suçlu bahtsızları benim mahkûm olduğum ıstıraptan kurtarsa! İdam cezasına çarptırıldığını öğrenen bir mahkûm, infazından önce yaşadıklarını ölümsüzleştirebilmek için günlük tutmaya başlar. Bu kısa günlükte hayatının önemli anlarından sahnelere, son günlerinde başından geçenlere, hayata tutunmak için gösterdiği umutsuzca çabalara ve kendisini artık tanıyamayan küçük kızıyla son görüşmelerine de yer v
Beylik Çiftliği’nin sahibi olan Bay Jones her zaman yaptığı gibi o gece de kümesleri kilitledi, ancak pencereleri kapatmayı unutacak kadar yine sarhoştu. Yalpalayarak yürüdüğü avluda, elinde sallanan feneriyle, sağı solu aydınlatarak ilerledikten sonra ulaştığı arka kapıda güçlükle çizmelerini çıkartıp, kilerdeki bira fıçısından son bir bardak daha doldurarak Bayan Jones’un horlamakta olduğu yatağa doğru sendeleyip devrildi. Yatak odasındaki ışık söner sönmez, çiftliğin tüm binalarında bir hareketlenme, bir
Boğulmamak İçin Kısa Özet Bir bombardıman uçağı üstümüzde alçaktan uçuyordu. Birkaç dakika boyunca trene ayak uydurur gibi uçmaya devam etti. Karşımda hırpani paltolarıyla, görünüşe göre reklamcı tayfasının en alt tabakasından olan, muhtemelen de sokakta gazeteler için anket yapan iki kaba saba herif oturuyordu. Biri Mail, diğeri Express gazetesi okuyordu ve tavırlarından, beni kendi sınıflarından biri olarak değerlendirdikleri belli oluyordu. Vagonun diğer ucunda siyah çantalı iki avukat kâtibi, hukuki
Paris ve Londra`da Beş Parasız Kısa Özet Bozo’nun pansiyonunun geceliği dokuz peniydi. Beş yüz kişiyi barındıran, büyük, kalabalık bir yerdi; berduşlar, dilenciler ve küçük çaplı suçluların toplanma noktası olarak ün yapmıştı. Tüm ırklar, siyah ve beyaz bile eşit bir şekilde kaynaşıyordu. İçeride Kızılderililer vardı ve onlarla yarım yamalak bir Urduca’yla konuşunca biri bana *tum* (Urdu dilinde, sen) diye hitap etti -Hindistan’da olsaydım tüylerimi ürpertirdi bu. Renk ön yargısının sınırları dışındaydık.
Dava yazılışından bir süre sonra dünya sahnesine çıkan, yurttaşlık haklarının askıya alındığı, bir sivil itaatsizlik imasının dahi zulümle karşılandığı totaliter rejimlere dair bir öngörü ve eleştiri olarak yorumlanır çoğunlukla. Nazi Almanya'sına dair bir "önsezi" barındırdığı söylenebilir belki. Erişilmez bir otorite tarafından yöneltilen ve ne olduğu hiçbir zaman açıklanmayan bir suçlamayla karşı karşıya kalan Josef K.'nın davasında, mahkemeye dinsel ya da metafizik bir otorite de atfedilebilir. Kafka D
Andreyev’in Rusya’nın Rus-Japon Savaşı’ndan (1904) ağır bir yenilgiyle çıkmasının ardından kaleme aldığı Kızıl Kahkaha, savaşın akıl almaz mezalimi üzerine yazılmış en sarsıcı metinlerden biridir. Bir Rus subayının Mançurya’daki korkunç taarruz sırasında tuttuğu bölük pörçük günlük, onun ölümünden sonra savaşa katılmayan kardeşi tarafından tamamlanır. Genç subay kendi ordusunun mermilerine hedef olarak bacaklarını yitirmiştir. “Kızıl Kahkaha” onun için yaralı, sakatlanmış, paramparça bedenlerin; “kanla kızı
Fransa’nın bir liman kentinin denizci mahallesinde gezinirken duyduğu arya söyleyen sesi izleyerek tanımadığı insanların marazi hayatlarına dalan bir gezgin; patronuna kölece bağlılığı yüzünden korkunç bir eyleme sürüklenen karanlık, itici ve yabani bir hizmetçi; 1810 yılında İspanya’daki savaşta yaralanan, düşman bir ülkede amansız bir hayatta kalma mücadelesine girişen bir Fransız albay; 1918 yılının bir yaz gecesi Leman gölünde bulunup kurtarılan, ancak sonra yüreğini kavuran yurt özlemine yenik düşen bi
Dava yazılışından bir süre sonra dünya sahnesine çıkan, yurttaşlık haklarının askıya alındığı, bir sivil itaatsizlik imasının dahi zulümle karşılandığı totaliter rejimlere dair bir öngörü ve eleştiri olarak yorumlanır çoğunlukla. Nazi Almanya’sına dair bir “önsezi” barındırdığı söylenebilir belki. Erişilmez bir otorite tarafından yöneltilen ve ne olduğu hiçbir zaman açıklanmayan bir suçlamayla karşı karşıya kalan Josef K.’nın davasında; mahkemeye dinsel ya da metafizik bir otorite de atfedilebilir. Kafka D
Tükendi
İlk kez 1915’te Die Weissen Blaetter adlı aylık dergide yayımlanan Dönüşüm, Kafka’nın en uzun ve en tanınmış öyküsüdür ve yayımlanmasının üzerinden nerdeyse bir asır geçmesine rağmen hâlâ tüm dünyada en çok okunan kitaplar arasındadır. 17 Ekim 1912’de Felice Bauer’e gönderdiği mektupta Kafka, Amerika romanı üzerinde çalıştığını, ilerleyemediğini görünce sıkıldığını ve yataktan kalkamaz hale geldiğini, bu nedenle bir öykü yazarak ara vermek istediğini yazar. Dönüşüm işte böyle ortaya çıkar. Kumaş pazarlamacı
Tükendi
Fatma Aliye’nin yazarı olduğu Hanımlara Mahsus Gazete’de tefrika edilip kitaplaşan Levâyih-i Hayat -Hayattan Sahneler- adlı mektup romanı, Osmanlı kadınlarının gözünden aşk ve evlilik sorunsalına ışık tutar. Fatma Aliye, farklı kadınlıkları ve erkeklikleri ele alarak evlilik kurumunu, aile içi şiddeti sorgular; kadınların insanca yaşamalarının yolunun ekonomik özgürlük ve eğitimden geçtiğine vurgu yaparken aşk üzerine de felsefi bir tartışma yürütür.
Üç Yıl Çehov’un Rus edebiyatının büyük ustalarının mirasçısı ve güçlü bir yazar olarak kabul görmesini sağlayan yapıtlarından biridir. Yazar bu novellada evlilik kurumunu masaya yatırır. Evlilikte zamanın duyguları dönüştüren, kimi zaman da “sağaltan” etkisine; yıllar içinde paylaşılan deneyimlerin, birlikte göğüslenen felaketlerin “aşksız” başlayan evliliklerin bile ufkunda olgun sevgilerin belirmesine yol açabileceğine işaret eder. Moskovalı bir tüccar taşrada tanışıp, ilk görüşte âşık olduğu genç Yuli
Sabahattin Ali Yeni Dünya’da 1936-1942 yılları arasında çeşitli dergilerde yayımlanan hikâyelerini bir araya getirir. O her bir karakterini arayıp bulmuş, sanatında gerçeği esas almış ve kimi zaman gerçeğin kurgudan daha çıldırtıcı olabileceğini bizlere göstermiştir. Bunun en inandırıcı örneklerinden biri “Yeni Dünya” öyküsüdür. Taşra eğlencelerinin eskimiş, artık yüzüne bakılmayan bir çengisidir Yeni Dünya ve bu isme ancak bir Sabahattin Ali öyküsünde rastlanabilir.
Tükendi
- Kızıl (66 Sayfa)- Rahel Tanrıyla Hesaplaşıyor (72 Sayfa)- Satranç (102 Sayfa)- Mecburiyet (74 Sayfa)- Dadı (78 Sayfa)- Hayatın Mucizeleri (120 Sayfa)- Bir Kalbin Çöküşü (62 Sayfa)- Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu (72 Sayfa)- Yakıcı Sır (128 Sayfa)- Bir Kadının Yirmi Dört Saati (104 Sayfa)
Tükendi
Cümlelerin birbirini muhteşem bir uyumla yakaladığı eser, ölüm temasını gerçekçi ve çarpıcı bir kurguyla okuyucuya sunuyor. Farklı yaşamların ve farklı canlıların, farklı bir şekilde son buluşunun anlatıldığı derin tasvirlerde, hayatın anlamını, ölümü ve insanı sorgulayacaksınız. Ölümün heybeti ile buluştuğunuz her satırda bambaşka duygulara savrulacak, ölümün her canlı için kaçınılmaz bir hakikat olduğunu hatırlayacaksınız.
Nabizade Nâzım’ın en ünlü eserlerinden Zehra, bir “aşk ve intikam” romanı olarak tanımlanabilir. Tüccar Şevki Efendi, on yedi yaşlarındaki kızı Zehra’yı kâtibi Suphi ile evlendirir. Cicim aylarından kısa süre sonra Zehra’nın “kıskanç tabiatı” kendini gösterir ve sorunlar başlar. Ev işlerine yardımcı olsun diye alınan cariye Sırrıcemal’i ve kocasını kıskanır. Günden güne karısından soğuyan Suphi, Zehra’dan ayrılır ve Sırrıcemal ile evlenir. Zehra, intikam almaya karar verir ve Urani adında genç bir Rum kadın
Kimliği hakkında çok az şey bildiğimiz, Bizans döneminden İstanbullu hemşerimiz, Mabeyinci Pavlos, özgün adıyla Paulos Silentiarios... İS altıncı yüzyılda, İustinianos’un sarayında bir tür mabeyincilik görevi üstlenen (sessizliği sağlayan kişi) Mabeyinci Pavlos’un ismi, kendisine atfedilenlerle beraber 80’in üzerinde epigramma ile iki uzun şiiriyle (biri Pythia kaplıcaları üstüne, diğeriyse Ayasofya’nın yapılışı onuruna yazılan ve kilisenin açılışında halka okunan Ayasofya’nın Betimi [Kırmızı Kedi Yayınev
“Kara elmas”ın, poyrazın ve kurşuni havanın kenti Zonguldak’ta yetişen; çok sevdikleri ancak sıkıntıdan, yoksulluktan, acıdan, hastalıktan başka hiçbir karşılık görmedikleri hayattan 20’li yaşlarda ayrılan; ortak kaderi yaşayan üç sıkı dost edebiyatçı: Rüştü Onur, Muzaffer Tayyip Uslu ve Kemal Uluser. Elinizdeki kitap, bu üç sıkı dostun ardında bıraktığı eserlerin bir derlemesidir. Onların daha önce kitaplaşmış şiir ve yazılarının yanında, dergi/gazete arşivlerinde kalmış, ilgili çalışmalara dahil edilm
Tükendi
William Shakespeare’in en meşhur oyunlarından biri olan Othello, on altıncı yüzyılın Venedik ve Kıbrıs’ında geçer. Oyuna adını veren Mağrip kökenli komutan Othello, Venedik’in senatörlerinden Brabantio’nun kızı olan bağımsız ruhlu Desdemona’ya gönlünü kaptırır ve aşkına karşılık alır. Gelgelelim Othello’nun göründüğü gibi biri olmayan akıl hocası Iago, kötücül fikirleriyle her şeyin akışını ve herkesin hayatını altüst edecektir. Kaleme alındığından beri dünyanın dört bir yanında sahnelenen, türlü türlü u
Tükendi
Hakkında pek az şey bilinen Longos tarafından yazıldığı varsayılan Daphnis ile Khloe'nin Aşkı Antik Yunan edebiyatının ilk düzyazı örneklerinden biri kabul edilmesinin yanı sıra pastoral edebiyatın da ilk yapıtıdır. Yazarının kimliği netleşmemiş olsa da romanın okur üstündeki etkisi yüzyıllar sürmüş, nice yazara, ozana, heykeltıraşa, ressama, müzisyene ilham vermiş; Shakespeare'den Goethe'ye, Rousseau'dan George Sand'a, Colette'ten Yukio Mişima'ya birçok büyük edebiyatçının yapıtlarına esin kaynağı olmuş. İ
Gerçek bir olaydan esinlenen bu uzun öykü toprak kölesi Polikuşka'nın hikâyesini anlatır. Köyde sahtekârlıklarıyla tanınan Polikuşka'ya bir şans daha vermek isteyen toprak ağası hanımı, kasabaya ulaştırılmak üzere ona yüklü bir miktarda para emanet eder. Bütün bir köyün hayatını derinden sarsacak olayların fitili böylece ateşlenmiş olur. Savaş ve Barış, Anna Karenina gibi başyapıtlarıyla tanıdığımız Tolstoy'un, toprak kölelerinin hayatına ışık tuttuğu, derin psikolojik ve ahlaki analizler içeren bu öykü
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 300-320 / Aktif Sayfa : 16