Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 360-380 / Aktif Sayfa : 19
Konak Çiftliği’nin hayvanları, kendilerini ezen ve sömüren efendileri Bay Jones'u devirip çiftliği ele geçirdiklerinde tüm hayvanların özgür ve eşit olacağı yeni bir dünya yaratabileceklerini düşünürler. Fakat çok geçmeden kurnaz domuz Napoleon önderliğinde, devirdikleri tiranlığın yerini bir başka zalim yönetim alır. Ünlü İngiliz yazar George Orwell, 1917 Rus Devrimi ve sonrasında yaşanan olaylara eleştirel bir bakış açısı getirdiği alegorik romanı Hayvan Çiftliği’ni 1943 yılı sonlarına doğru tamamlar a
Aleut adalarındaki Akatan’da yaşayan Naas adlı bir kabile reisi, atalarının başlattığı kan davasına rağmen düşmanı olan Unga’ya âşık olur ve onunla evlenir. Ancak Unga düğün günü bir denizci tarafından kaçırılınca Naas bunu gururuna yediremez ve yollara düşer, onları bulmak amacıyla dünyayı dolaşır. Zorluklar ve engellerle dolu bu yolculuk bir gün sona erdiğinde hep hayal ettiği gibi intikamını alabilecek, sevdiği kadına kavuşabilecek midir? Jack London, sevdiği insan uğruna kıtaları aşıp ölümle burun bu
“Mutluluk, mutluluk, mutluluk!” Annesini ve babasını kaybettikten sonra teyzesi ile yaşamaya gelen küçük Pollyanna’nın hikâyesi, yediden yetmişe herkesin yüreğine dokunacak. Tertemiz kalbi, sonsuz sevgisi ve iyimserliğiyle Pollyanna, yalnızca kasabadaki yeni dostlarına değil, hikâyesini okuyan herkese iyilik var olduğu sürece dünyanın değişebileceğini bir kez daha hatırlatıyor.
“Bu kadar üzülme, gülümsemeye devam et. Unutma, gülümsemek yapılacak en güzel şeydir.” Alp Dağları'nın tatlı kızı Heidi'yi hepimiz biliriz. Çoğumuz dostluğu, cömertliği, sevgiyi ve her şeye rağmen hayata dört elle sarılmayı ondan öğrendi. Heidi'nin kimi zaman yürek burkan kimi zaman gülümseten sıcacık hikâyesi, bu kez yetişkinler için roman tadında evlerinize, kitaplıklarınıza konuk oluyor.
“Genç bir kadının, kendine umut etme iznini bile vermediği bir aşkın sözünü almasının ona neler hissettirmiş olabileceğini kimse tahmin edemez.” Kız kardeşlerinin, zamanında uygun bir evlilik yapamamış olduğunu düşünen Leydi Bertram ve Bayan Norris, onun dokuz çocuğundan birinin bakımını üstlenmeye karar verirler. Bu çocuk, dokuz yaşındaki sessiz, akıllı ve güzel Fanny Price’tır. Mansfield Park köşkünün sahibi Sir Thomas, eşi Leydi Bertram’ın yeğenini yanına aldırır ve onun, kızlarıyla birlikte iyi bir eğit
Asıl adı Alonso Quijano olan La Manchalı İspanyol asilzade Don Kişot saf ve hayalperest bir kişiliğe sahiptir ve en büyük zevki kadim romantik çağların gezgin şövalye hikâyelerini okumaktır. Ancak okuduklarından o kadar etkilenir ki sonunda aklını kaçırır ve artık son demlerini yaşamakta olan şövalyelik kurumunu yeniden ayağa kaldırmak gerektiğine inanmaya başlar. Bu yüzden, evinin mahzeninde çürümekte olan, atalarından yadigâr paslı mızrağı, kılıcı ve kalkanı alıp zırhını kuşanır, ona küheylan gibi görünen
Halil Cibran, gençlik döneminin ürünü ve sonraki yapıtlarının habercisi olan Meczup’ta, toplum önünde büründüğü maskelerden kurtulup gerçek benliğini kucaklamayı başaran insanoğlunu anlatır. Kendini her türlü yüzeysellikten arındırıp hakikatin peşine düşen, bu arayışın sonunda varış noktası yalnızlık ve özgürlük olan kişi, toplumun gözünde meczuptur. Cibran’ın kötülük, ikiyüzlülük, adaletsizlik, konformizm ve tamahkârlık karşısındaki eleştirel tutumu; bu dünyayla, burada sürdürdüğü varoluşla, yaşadığı zaman
Los Angeles’te komutanlık yapan Monasario adaletten ve insanlıktan uzak sadece kendi çıkarlarını düşünüp halka olmadık eziyetler yapmakla kalmıyor, her gün kafasına göre yeni bir kanun çıkarıyordu.Aslına bakılırsa, korku imparatorluğu kurduğu söylenebilirdi.Dan Alessandro’nun Üniversitede okuyan, çok iyi kılıç kullanan, şiir yazan ve gözü pek oğlu Don Diyago şehre gelir. Onun şehre gelişiyle birlikte adalet dağıtan Zorro diye bir kahraman ortaya çıkar.Pek çok zorbalığı önleyen Zorro, sonunda komutanı yakala
Tükendi
“Bir gün hayatım gerekirse sana, gel al onu!” Anton Çehov’un dört büyük tiyatro eserinden ilki olan Martı, talihsizliklere ve mutsuzluklara dayanan bir aşk, taşra yaşamından kaçış, aynı zamanda sanatsal çatışmalar hakkında acı-tatlı bir komedi. Aşk ve dostluğun karmaşıklığının en yüce edebi incelemelerinden biri.
Tükendi
Prens, sağlam temellere sahip olmalıdır, aksi takdirde yıkılıp gider. Kötülükleri doğduğu anda teşhis edemeyen bir prens, bilge olamaz. Onun savaştan başka sanatı olmamalıdır. Savaş öyle önemlidir ki, prens olarak doğanların yerini pekiştirirken, sıradan vatandaşları da prens konumuna yükseltir. Prensin iyi olmamayı öğrenmesi ve iyiliği ihtiyaca göre kullanmayı bilmesi gerekir. Prens, halkla dost olmalıdır, aksi takdirde zor günlerde çaresiz kalır.
Tükendi
Usta yazar Jack London klasikleşmiş eseri Beyaz Diş'te, Kuzey Kutbu'nun zorlu doğasında hayat ta kalmaya çalışan bir kurdun nefes kesici hikâyesini anlatıyor. Doğduğu günden itibaren kendini bir mücadelenin içinde bulan Beyaz Diş, başına gelen olaylarla adım adım insanların dünyasına giriyor. Yaşamak ve acı çekmemek için çeşitli kurallara uymak zorunda olduğunu öğreniyor. Beyaz Diş'in gözünden dünyaya bakarken vahşi doğanın mı yoksa insanların mı daha acımasız olduğuna karar veremeyeceksi
Define Adası’nın bugün dünya edebiyatının en “klasik” klasiklerinden biri olmasının temelinde, olağandışı bir macera öyküsü anlatmasının ötesinde, insan davranışlarının ardında yatan çelişkili yönleri, insan ruhunun çapraşıklığını olanca derinliğiyle gözler önüne serişi yatar. Dr. Jekyll ve Mr. Hyde Robert Louis Stevenson’ın gece düşlerinin, karabasanlarının bir ürünü ise, Define Adası da gündüz düşlerinin yaratısıdır. Üvey oğlu Lloyd’la aralarında bir oyun olarak doğan bu serüven romanı o gün bugündür y
Edebiyat tarihinin en sarsıcı metinlerinden biri olan Dorian Gray'in Portresi, yazıldığı dönemde okurların ve eleştirmenlerin hedefi olmuş, büyük tepki çekmiştir. Oscar Wilde'ın tek romanı olan kitap, genç ve yakışıklı Dorian Gray'in öyküsünü anlatır. Ressam Basil Hallward tarafından portresi yapılan bu genç adam kendisi yerine portresinin yaşlanmasını diler. Ebedi gençlik karşılığında ruhundan vazgeçen Dorian Gray, insanı insan yapan değerlerden giderek uzaklaşacaktır. Oscar Wilde, güzelliğini korumak uğru
Jean-Jacques Rousseau (1712-1778) Aydınlanma'nın en önemli düşünürlerindir. Onun 1762'de yayımlanan Toplum Sözleşmesi, toplum yaşamına ilişkin en temel kitaptır. Rousseau Toplum Sözleşmesi'nde egemenlik, devlet, mülk, halk, yürütme, yasama, yargı, demokrasi gibi kavramları incelemiş ve etkisi günümüze kadar uzanan bir çerçeve oluşturmuştur. Rousseau'nun "egemenliğin bölünmezliği" ve "egemenliğin devredilmezliği" gibi ilkeleri ve "egemen gücün sınırlarına" dair yaptığı çözümleme, bugün hâlâ geçerliliğini
Nietzsche, ölümünden sonra yayımlanan başyapıtında, çoğunluk karşısında azınlık bile olamayacak bir azlığı ifade ederken, o zamana kadar sağır kalınmış doğrulara kulak verecek yeni bir vicdanın doğuşunu muştuluyor, tıpkı bir peygamber gibi. O günden bugüne çok şeyler değişti. Hıristiyanlığa lanet okuyanlar, hele ki bu coğrafyada, hiç az değil. Keza yeni bir vicdanın doğuşunu bekleyenler de. Ama söz savını koruyor hâlâ: "Bu kitap en azlarındır."
Bir İdam Mahkumunun Son Günü
Tükendi
Tiyatro öykücülüğünün kilometre taşlarından biri olarak nitelendirilen Anton Çehov, oyun tadında kaleme aldığı eserlerinde 19. Yüzyıl Rusyasının toplumsal dalgalanmaları üzerinden proletarya ve burjuva sentezini yapar. Birbirlerine karşı sürekli bir mücadele halinde olan bu iki toplumsal sınıf kavramını gündemde tutar ve kültürel yaşamın çatışmaları, zorlukları, aşkları ve özlemleri üzerinden bir toplumsal tablo çizerek, yoksul ve ayrıcalıklı sınıfların hayatlarını felsefi ve politik bir motifte ele alır.
Jack Londonın 1912 yılında kaleme aldığı Kızıl Veba, 2013te başlayan tehlikeli ve ölümcül bir salgını anlatıyor.Bedene nüfus ettiği andan itibaren çok kısa bir sürede öldüren veba mikrobu, insanlığın kaderini değiştirir ve modern dünya, salgına teslim olur. Uygarlıklar yıkılır. Yağmacılar şehirleri harabeye çevirir.Hastalıktan kurtulmuş çok az sayıdaki insan ise ilkel bir şekilde kabile hayatı yaşar.Salgından 60 yıl sonra sağ kalan tek kişi olan Profesör James Howard Smith, teknolojiden ve medeniyetten yoks
Dostoyevski’nin bir gazete ilanından esinlenerek yazdığı ve psikolojik tahlillerin ön planda olduğu bu öyküde, 16 yaşındaki genç bir kızın çaresizlik sonucu 41 yaşındaki bir adamla evlenmesi ve kadının intiharıyla sonuçlanan bir son anlatılıyor. Sevgisini dile getiremeyen ve karısını sürekli aşağılayan, aşağıladıkça daha çok aşık olan hastalıklı bir adam bastırdığı duygularını, hastalıklı bakış açısını vicdani bir sorgulamaya dönüştürüp, kendi kurduğu mahkemede, okuru bir yargıç gibi görüp, vicdan muhaseb
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 360-380 / Aktif Sayfa : 19