Kaynak Yayınları, bir derleme yaparak aydınlanma yolumuzda bir kilometre taşı olan Kur'an Ansiklopedisi'nin önemli maddelerini yeniden okurlara sunmaktadır. Bu kitap, ansiklopedinin Allah, Kur'an, Dua ve İman maddelerinden oluşmaktadır. Bu eserde bugüne kadar Turan Dursun'un Allah, Kur'an, Dua ve İman konusunda kaleme aldığı bütün yazıları bir araya getirildi. İlk kez tamamı bir arada! - Allah kelimesi nereden gelir? İslam öncesi "El Cahiliye" Arapları, "Allah" derken neyi kast ederlerdi? - Allah'ın varlı

BİRİNCİ BÖLÜM İman ağacının kökü İmana erdirene minnet borçluyuz İmanın hakikatine saygı İman bir insan hakkıdır Kadere imanın hakikati İman en büyük imkândır Takvâ imanın takviyesidir Tekfirin kayrağı akıl değil nakildir İslam imanın ürünü olarak İslam aklı (1-2-3) İmanın iktidarı mı, Şeytanın iktidarı mı? Vesvese: Gönle düşen gölgeler İKİNCİBÖLÜM Pazarlıksız imanın kahramanları: Firavunun büyücüleri Korkuya iman, iman değildir Grinin tonlarından siyah-beyaza doğru Allahın boyasının sentet

Din eğitiminde, çocuklarımıza imanın şartının 6, islam'ın şartının da 5 olduğunu öğretmek, geleneksel hale gelmiştir. Bütün ilmihal kitapları da bu metotla hazırlanmış, din eğitimine büyük faydaları ve katkıları olmuştur. Ancak bu tasnifi esas alarak hazırlanan eğitim kitaplarının, ilmihallerin, din eğitiminde verimlilik ve faydalılık açısından eksik kaldığı zaman içinde ortaya çıkmıştır. Geçmiş yıllarda da bu eksiklik ve yetersizlik din alimlerimizce görülmüş; ortaya çıkan kifayetsizliği gidermek için, iyi

Toplum hayatını ve insanlar arası ilişkileri düzenleyen iki çeşit kural vardır. Birincisi, maddi ve hukuki kurallar; ikincisi, manevi huzur ve mutluluğu, ilerleme veyükselmesi, bu kuralların uygulanmasına ve yaşanmasına bağlıdır. Cemiyette insanları yalnızca maddi ve hukuki müeyyidelerle idare etmek, disiplin altına almak mümkün değildir. Bunun yanı sıra manevi ve ahlaki değerlere de gereken önemin verilmesi; bu değerlerin yaşanması ve yaşatılması hususunda ciddi bir gayretin gösterilmesi şarttır. Zaten ahl

Tasavvufun tenkide tâbi tutulmamasının, birçok nedeni olmakla beraber en önemli nedeni, yapılacak eleştirinin dinin özünde var olan derûnî hayata yapılmış gibi yansıtılması korkusudur. Nitekim bu yüzden kelâm, fıkıh ve hadis gibi İslâmî ilimlerde gördüğümüz sistematik tenkid ve reddiye geleneğinin, tasavvuf söz konusu olduğunda oldukça sönük geçtiği görülmektedir. Diğer taraftan fâkih ve mütekellimlerin zamanla ihmâl ettiği derûnî hayata sûfîler sahip çıkınca, onların din adına meşrûiyyetleri ümmet tarafınd

Herkes için mukadder olan, canlılarda yaşamsal fonksiyonların tamamen durması anlamına gelen "ölüm" hadisesi herkes tarafından görülecek ve yaşanacak olan en önemli gerçekliklerden biridir. Başlangıçtan bu yana, insanoğlunu çok derinden etkilemiş olan bu hadise, insanı aynı konu üzerinde çeşitli ve birbirinden çok farklı düşüncelere sevk etmiştir. Ölüm olayı karşısında yaşanan âcizlik ve ölüm sonrasına ilişkin bilgi yetersizlikleri, bütün toplumlarda konuyla ilgili olarak çeşitli inanç, âdet, töre ve törenl

Bir dine inanma durumunda olan her fert, muhatap olduğu temel esasların akla ve bilimsel verilere uygun olup olmadığına bakma ihtiyacını hisseder. Bu arada psikolojilik olarak mensubu bulunduğu dini kendine göre akli ve mantıki bir takım yorum ve açıklamalarla sağlam bir zemine dayandırmak ister. Bu sebeple inandığımız prensiplerin, bizleri aklen ve kalben tatmin etmesi gerekir. Aksi halde bu esasların hiçbir bağlayıcılığı ve davranışlarımıza müspet bir tesiri kalmayacak, dolayısıyla tahkiki bir imana varıl

Fert ve toplum olarak insanı dinî-ahlâkî anlamda en ideal seviyeye ulaştırabilecek bir potansiyele sahip Kurana, manevî değerlerden yoksun modern hayatın girdabında kaybolmaya yüz tutan günümüz insanlığının her zamankinden daha fazla ihtiyacı olduğu tartışmasızdır. Çünkü günümüzde insanlığın sahip olduğu teknik imkânlar ve maddî refah, onu gerçek anlamda huzurlu olmaya, hakve adalet ölçülerine dayalı bir yaşamı inşa etmeye yeterli kılmadığı açıkça gözlemlenmektedir.Kuranın ısrarla üzerinde durduğu gibi, ins

Asr-ı saadetten uzaklaştıkça İslam düşüncesine aykırı fikirler çoğalmaya başlamıştır. Bu sebeple İslam âlimleri güçlerini birleştirip İslam inancı ile ilgili delilleri bir araya getirerek sağlam eserler vermişlerdir. Bozuk fırkalara cevap yazarak hatalı görüşleri akli ve nakli delillerle çürütmüşlerdir. Bu cümleden olmak üzere İmam Lakanînin kaleme aldığı itikatta Eşariye ekolünün görüşlerini ihtiva eden Cevheretüt-Tevhid (Tevhid İncileri) adlı manzum metni orijinal bir eserdir. Bu metne birçok şerh ve haşi

Kitabud-Tevhid; müceddid, İmam Muhammed b.Abdulvahhabın tevhid konusunda yazılmış en büyük, en faydalı ve en değerli eseridir. Müellif, bu eserinde; tevhidi, tevhidin faziletlerini, tevhidin zıddı olan büyük şirki, tevhidin vacib kemalini götüren küçük şirki, bidatleri, tevhidin usullerini, kısaca tevhid konusunu bütün veçheleriyle ve ana hatlarıyla anlatmıştır. Ayrıca tevhidî ibadete, isim ve sıfatlara ve Allahı birlemeye özel vurgu yapmıştır. Her bölümde tevhidin bir yönü ayet ve hadislerle delillendir

Kişiye kabirde sorulacak dinin esaslarına ilişkin üç soru: Rabbin kim? Peygamberin kim? Dinin nedir? sorularıdır. Bu konularda Kitap ve Sünnet çerçevesinde bilgilenmek dünya ve ahiret saadeti için vazgeçilemez bir gerekliliktir. Bu üç meselede kişiye delilleri ile dosdoğru bilgiler vermek için kaleme alınan bu kitap yazıldığı günlerden itibaren kabul görmüş, ilim ehli mescidlerde halka ve ilim talebelerine bu bereketli eseri şerh etmişlerdir. Hatta ehl-i sünnet arasında ilim talebesinin ilk ezberleyeceği me

Yazar; Muhammed İsmail ed-Dehlevî, Ahmed el-Akhisarî, Muhammed b. Ali et-Tehânevî, Şah Veliyyullah Dehlevî, Allâme Alûsî, Muhammed b. Yahya el-Kandehlevî gibi Hanefî mezhebi ilim adamlarının şirk ve çeşitleri hakkında kaleme aldıkları şeyleri bir araya derlemiştir. Kabirleri kireç ve benzeri şeylerle boyamak, kabirler üzerine kubbe ve türbe yapmak ve kabirleri aydınlatmak gibi konularda Hanefî mezhebinin ilk kaynakları olan Bedâius-Senâi, el-Bahrur-Raik, Tuhfetul-Fukaha, Tebyinul-Hakâik gibi eserlerden önem

TEVESSÜL ALLAH'A YAKLAŞTIRAN MEŞRU BİR SEBEPTİR Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat'in alimlerinin tamamı tevessülün meşru olduğu ve kulların Yaradanlarına yaklaşma konusunda meşru ibadetlerden biri olduğu hususunda görüş birliği etmişlerdir. Bu konuda Kuran ve sünnet ile Selef-i Salihînin ve büyük imamların uygulamalarını delil getirmişlerdir. Ancak bazı müslümanlar, tevessülün nasıl olduğunu; ya kör taklidden, ya bazı ayet ve hadisleri alıp bazılarını almamaktan, ya da zayıf hadislerle amel etmekten dolayı yan

?Bütün insanlar hata yapar." ?Hata yapanların en hayırlısı ise tevbe edenlerdir. " Kul Rabbini tanımış olsaydı O'nun yanında tedbir almaktan kaçınırdı. Bütün insanlar hata yapar. Hata yapanların en hayırlısı ise tevbe edenlerdir. Dünya sahabeler in kalplerinde değil avuçlarındaydı. Bil ki fakirlerin varlığı, zenginler için Allah'ın bir nimetidir. Rızık konusunda sebeplere sarılmak, Allah'a tevekküle engel değildir.

Allah Teala'dan öğrenilen bir şey insanı hakiki ilim, hakiki iman mertebesine ulaştırırsa da: kulun imanın sıhhat şartlarından biri olan "yakin" mertebesine yükselmesi, düşüncesine ve yaratılan varlıkları araştırarak kendisinde bir yakin hasıl etmesine bağlıdır. kul ancak o zaman taklidi imandan kurtulup, tahkiki iman seviyesine yani iman-ı hakiki makamına yükselmiş olur.

Derviş dede'nin misafir geldiği oba obaların en bahtiyarı sayılırmış. Herkes onun sohbetini dinlemek için can atarmış. Derviş dedenin bazı kerametlerini görenler de varmış. Birçoğu ona evliya gözüyle bakarmış. Onun duasını almak duaların en güzeliymiş. Yaylaya sadece onları görmek onlara hikayeler anlatmak için gelirmiş.

Arapça olarak kalem alınmış bulunan bu kitap, altı iman esasını muhtevidir. Kitap, dinin tarifi, kısımları, imanın tarifi gibi konuların bulunduğu giriş (medhal) kısmı ile başlamakta, ardından altı iman esası yer almaktadır. Kitabın tertibi, Birinci esas, Allaha iman, İkinci esas, kader ve kazaya iman, Üçüncü esas peygamberlere iman, Dördüncü esas kitaplara iman, Beşinci esas meleklere iman ve altıncı esas ahiret gününe iman şeklindedir. Ayrıca kitabın her bir bölümünün sonuna konuyla ilgili serbest o

Kuran-ı Kerimin birçok yerinde Ne de az düşünüyorsunuz! diyor. Bu ikazıyla insan gibi aklı olan ve muhakeme yapabilen bir varlığı tefekküre davet ediyor. Tefekkür, sıradan bir düşünmenin adı değildir. Önümüze büyük bir kitap gibi serilen bu evrende meydana gelen her olayın hikmetli ve sebepli olduğunu düşünmenin ve bilmenin adıdır tefekkür. Tefekkür etmek, imanı arttırır ve derinleştirir. Çevremizde cereyan eden ve basit gördüğümüz olayların nice hikmetle dolu olduğunu görmek ve anlamak, insan olmanın gereğ

Yüce Peygamberimiz Hz.Muhammed (a.s.)ın Allâh (c.c.)tarafından Kitap ve Sünnet ile tebliğ ettiği kesin olarak bilinen ilâhî esas ve hükümlerin tamamına mutlak ve pazarlıksız olarak inanıp her birini ayrı ayrı tasdik etmeye îman, inanılması gereken ve kesinlik ifâde eden ilkelere de zarûriyât-ıdîniyye denilmektedir. Bu ilkeleri bir bütün olarak ele almak ve pratik hayata hâkim kılmak esastır. Kimlik ve kişilik kazanmada, sağlam bir karaktere sahip olmada yol göstericibir düsturdur. Çağdaş yaşamın çifte stand