Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 267 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
Dünyayı değiştirme iddiasıyla yola çıkan devrimciler, kendilerini ne kadar değiştirebildiler? Yeni bir insan yaratma çabası içindeki devrimci militanların kendi kimlikleri, savundukları ideolojiyle ne kadar uyumlu? Devrimci bir kimliğe sahip olmayanların devrimci bir politikaları olabilir mi? Kimlik ve politika arasındaki diyalektik bağı, Türk ve Kürt Solu nezdinde ele alan bu kitap, yukarıdaki soruları samimiyetle yanıtlıyor...
Tükendi
Bir tarafta ev baskınları, işkenceler, kayıplar ve ölümler... Diğer tarafta umut ve yaşam mücadelesi... Kaçak ve sürgün hayatın umutsuzluğundan, dostluğa ve yoldaşlığa uzanan bir yakınlaşmanın hikâyesi... Her ne kadar kışa dönse de mevsim, tipiye inat açar kardelenler. Yok sayar zemheriyi. Oysa bir müjdedir bahar, umududur bütün renklerin. Yerden bir avuç toprak alıp avcunun arasından süzerken, "İmanım... İnsanın dünyası işte bu bir avuç toprak. Bu toprak, ömrümüzün başı ve sonudur. Ayaklarının altında d
Tükendi
baş döndüren mide bulandıran bir çağdan geçiyoruz yine gebe yine de umut yoldaşımız vakitsiz ölenlerin yasında boğuluyor yeni doğanlarımızın çığlığı yine de doğum haksızlık sarmaşık, sarmış dolanmış yollar kapalı yine de yolculuk haklılıktan çıldırmak mümkün yine de akıl tarihi kaydedenler kör avukatlarımız dilsiz, hâkimler sağır davamız mahşere kalmış yine de adalet
Tükendi
nereden tanışıyoruz ki seninle evvel zaman içinde kalbura dönmüş cümle kapısından geçilirken ipek mendili açmayan bezirgânbaşından ele hizmet güne kısmet o kapı tokmağından
Tükendi
"Birilerinin bizi mecbur bıraktığı, bize tahsis edilmiş gibi duran ‘ucuz düşler imalâthanesi'nde ömür tüketeceğime ben, kendi ‘kişisel kuyu'mun derinlerine dalıyorum. Siz de dalın kuyularınıza. Boğulmayacağınızı göreceksiniz. En dipte, derinde, her birimizin kuyularını bir diğerine bağlayan ortak ırmağımızın suyu var..." Bu sözler, "Sessiz Ayakkabılar"ın sahibine, Gülümser'e ait. Belki de size! Çünkü çoğu kez hayat gibidir edebiyat. Özellikle de yazmak, yaratmak. Sonu kestirilemeyecek bir serüvene dönüşür.
Tükendi
Her zaman İstanbul ile kıyaslanma haksızlığına uğrayan Ankara, sevginin ve bağlılığın kenti olmuştur. İstanbul aşkın kentidir, her medeniyetin notaları arasında müzik yapmış bir sazendedir. İki şehir arasındaki çizgi, sevginin köklülüğü ve sürekliliği ile aşkın hevesi ve kısalığı kadar başkadır. Başka Kent Ankara'nın anılarında dolaşırken, petrol bulunan Ankara Garı inşaatından, Kale'nin gizli geçitlerine, Dikmen'de kayak yapan Ankaralılardan, Ulus Tenis Turnuvalarının yapıldığı yıllara uzanacaksınız. Ankar
Tükendi
Mavi iplere dizili Yuvasında bir dünya Nefretten uzak süzülür Yurdu kuşatır Bir baştan bir başa Ne firavunların ihanetini Ne Nemrut'un acımasızlığını Yıkılınca kum sarayları Bitince fermanları Restore edilmeyen tanrıları Şimdi bardakta yaralı Kınalı eli Bir baştan bir başa Derya seli
Tükendi
Sır olur birden baskıyla yıkanan kent Sokaklarda bir faili meçhulle Bitmeyen umutlarla Cesaretle Dolup taşmalı bütün şehirler Tek bir vücut Haykırmalı hep bir ağızdan özgürlüğü Düşenlerin ardından değil gözyaşları Yüreğimizde taşıyarak onurunu Uğurlarken sonsuzluğa Taşmalıyız şehirlerden Yeniden doğacak günleri kucaklayıp
Tükendi
Unutma sevgilim; Güneş her battığında gözlerinde ben doğacağım Ve karanlık gecelerde ışığın olacağım. Unutma sevgilim; rüzgârın her esişinde Saçlarında gezeceğim Ve fırtınalı denizlerde limanın olacağım Unutma sevgilim; her yağmur yağdığında Şimşek olup çakacağım Ve damla damla birikip yanağından sızacağım Unutma sevgilim; Aşk masalını yeniden yazacağım Ve Mecnun'a inat Bir ömür senin için çöllerde yanacağım
Tükendi
Tarih onu "Che'nin İntikamını Alan Kadın" olarak ansa da Monika Ertl, bir kadın hayatına kaç hayat sığdırılabileceğinin benzersiz bir örneğidir aslında. Yaşamının her döneminde değişimin, dönüşümün ve kendini aşmanın hakkını veren kuraldışı bir insandır. İçinde doğduğu ve yetiştiği Nazi Almanya'sından sinemacı genç bir kadına, Bolivya'da ve Güney Amerika'da dönüştüğü toplumsal devrimci duyarlılıktan tüm dünyada cesaretiyle tanınan bir hak savunucusuna... Tüm bunların yanında bir evlat, bir genç kız, sonra e
Tükendi
Çalıntı tuğlalarla cami yapıldığı doğru mu? Fakirler ve Çingeneler için ‘‘askıda ciğer'' uygulaması! Seyhan Nehri'nin önceki adı neydi? Dinen günah olan faiz, nasıl helal hâle getirilirdi? Şeftali sokağı nerededir ve neden adı Şeftalidir? Vali Halil Paşa'nın karısının kolyesi neden rehin alındı? Bakkala borç yaparak geçinen vali kimdir? Halil Paşa gerçekten çarşıyı yaktı mı? Salgın hastalıkların nedeni ve önüne geçilmesi. Adana'da ilk dans kursu neredeydi? Tuvalet çukurları nasıl temizlenirdi? Müslümanlar n
Tükendi
Güner Kuban, bu kitabın kahramanı Aliena gibi Atina'nın Pire Limanı yakınlarında doğdu. Babası ilk TBMM Milletvekilli Reşit Bey, Çerkes Ethem Bey'in ağabeyi olduğu için yaşadıkları haksızlıklar nedeniyle sürgün çocuğuydu. Dört yaşına kadar çocukluğunu Atina'daki Snt. Joseph okulunda geçiren Güner'in ilk adı Maria Josephine idi. İstanbul'daki Alman Lisesi'ni bitirdikten sonra Almanya'nın Stuttgart şehrinde mimarlık tahsil etti. Paris' den başlayarak dünyanın çeşitli metropollerinde mesleğini sürdürmüştür. Dü
Tükendi
Masa başında pineklemekle geçirilen bir meslek gibi algılanır bankacılık... Oysa dışarıdan görüldüğü gibi masa başında, bilgisayar karşısında tembelce oturarak geçmez mesai saatleri... Hep bir acelenin ve yoğunluğun içindeyizdir. Çoğu zaman bankada mı yoksa acil servis de mi çalışıyorum diye düşünmüşümdür hep; çünkü bu kadar acil durum ancak hayati tehlike söz konusu olan bir iş yerinde olabilir. Bir havale, konut kredisi veya senet ödemesi, bir kalp krizi veya beyin kanaması kadar acil olamaz ki... Hastane
Tükendi
Kendinizi yalnız mı hissediyorsunuz? Kafanız hep karışık mı, ‘‘Ben ne yaptım ki? Yanlış mı davrandım?'' gibi sorular kafanızı devamlı kurcalıyor mu? Sanki eskiden daha özgüvenli, mutlu ve geleceğe karşı ümidiniz vardı da şimdi yokmuş gibi mi düşünüyorsunuz? Kendinizi tanımadığınız hissine kapılıyor musunuz? Sık sık ağlama nöbetleriniz, sinir krizleriniz oluyor mu? Doğruları bildiğiniz hâlde, kendinizle yüzleşmekten korkup ve duygusal bağımlılıktan ötürü kendinizi partnerinize teslim etmiş gibi hissedi
Tükendi
Serim Hece'nin mektubunu postaya verdikten sonra bir sebepten yetişemediği trenin, yolcumuzun o pek maceralı yolculuğu yaptığı tren olması nasıl bir tesadüftür bizim için? Oysaki Hece trene binebilseydi; kim bilir, belki de devlet görevlisi restoranda yolcumuzla konuşurken, o sırada arkasındaki boş masada Hece oturuyor olacaktı. Bilemeyiz, evet. Tıpkı elimizde bulunan, bitmiş olduğunu varsaydığımız bu kitabın gerçekten bitip, bitmediğini bilemeyeceğimiz gibi. Evet, bilemeyiz...
Tükendi
Nazım Hikmet'ten Sabahattin Ali'ye, Sait Faik'ten Tahsin Yücel'e, Doğan Hızlan'dan İlber Ortaylı'ya, Sartre'den Haldun Cezayirlioğlu'na... Ayvalık'tan Salihli'ye, Bostanlı'dan Bergama'ya, Buca'dan İsfahan'a... 1 Mayıs'tan 23 Nisan'a, 19 Mayıs'tan 11 Mayıs'a... Coronadan depremlere, ihalelerden adam kayırmalara, kütüphanelerden sokak isimlerine kadar ‘‘Dereden Tepe''den yazılar...
Tükendi
İnanmakla geçti koca ömrümüz, Sağı belli değil, sol belli değil. Hep hüsranla, viran olmuş günümüz, Adam belli değil, puşt belli değil. Felek nedir, bize böyle ettiğin? Güçlüler kervanına binip gittiğin, Horoz gibi sokaklarda öttüğün, Tavuk belli değil, kaz belli değil. Adalet mevta oldu, iltimas doldu, Bu güzel ülkenin renkleri soldu. Korkağın hası kahraman oldu, Ödlek belli değil, er belli değil. Saz bozulmuş, akort ayar tutmuyor, Zamlar kazık olmuş, ocak tütmüyor, Ülke viran yeri, bülbül ötmüyor, Çakal
Tükendi
rastgele değil elbet her seferinde buradan ayağa kalkmak rastgele değil yetmiş iki millet buraya akmak kanar Bektaş'ın yaraları alıç dalları saramaz olur vakit gelir kızıl börkler giyilir davul vurulur sur üflenir cümlesi Şah Kalender gibi başından geçer Hakk'tan geçmez yiğitler Ulaş gibi serden geçer devrimden geçmez damarlarımızı döven demirciler gibi ay ışığı acılarımız servilerden taşıyor şimdilik suskun metafor gibi Hürcan, Mehmet, Cemil ve hepsi Kızılırmak gibi koşuyorum denize varmak için adlarınız
Tükendi
Asi bir şehrin Şirin mi şirin bir dağ köyünde Gözlerimi açmışım yaşama Karanlık gece Zifiri kış Anam gebe Babam marabadan da maraba Cennet mi cehennem mi Kurtlar sarmış dört yanımı Ben ağlamışım Büyük bir şehrin varoşlarında Konuşmayı öğrenmişim Ben gibi olmayanlardan Dil bilmem onlar gibi gülmem Korkaklığa vursa gülüşlerim Parıldayan yıldızlar altında bir öfkeyim Gâh o tarafa gâh bu tarafa Unutulmuş bir gerçeğim
Tükendi
Sen! Bu kitabı elinde tutan ve modern yaşamın kaosunda derinliğini gitgide yitirip küçük ‘an'larla mutlu olmaya çalışan okur. Kendi ülkenin belki de hiç gitmediğin bir köşesinde yaşanan olaylarda benliğine, özüne dair unuttuğun ne varsa yeniden bulacaksın... Belki haritada bile bulamayacağın bu yerde Sofi olup ‘hiç'liğe ulaşacak, orada tamamlanacaksın. Çocuk duasındaki bir kadının acısını içselleştirip, onun gibiler için dua edeceksin. Ya da aşkın derinliğini iliklerine kadar hissedip uykuların firar edecek
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 267 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3