Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 267 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Bilen, bilim yapan insan giyotinle tehdit ediliyordu. İnsan zekâsı ''Tanrı'' tarafından ''bağışlanmış'' ve bu teklik bütün çokluğu yaratmıştı. İnsan bilgisini derinleştirdikçe, bilim de gelişiyordu. İnsan eliyle ve beyniyle madde ve bilinç üretiyor ve bu diyalektik bir ilişkidir. Bütün bu süreçler birbiri içine geçmiş birbirini tamamlayan bir yapısal döngü içinde birbirini bütünleyen süreçler olup; bu süreçler giderek fizyolojik, ekonomik, sosyal, siyasal ve psikolojik toplumsal süreçlere dönüşüyor. Doğa in
Tükendi
Gelişmekte olan ülkelerde görülen yoğun çevre yıkımının önlenmesinde çevre bilincine sahip birey ve kuruluşların duyarlılıkları neredeyse tek umut ışığıdır. Kamuoyunun aydınlatılması ve karşı çıkmasını sağlayan en önemli etkenlerdir. Ekonomik baskı ile yönlendirilen, görmez, bilmez ve söylemez duruma getirilen basının ördüğü duvarların delinebilmesi ancak onların sistemli ve bilinçli çabasıyla mümkün olabilmektedir. Bu kitap çevreye duyarlı ve çevre bilincine sahip gerçek çevrecilere yönelik olarak temel çe
Işık için Kutsal Kitap, Tanrı’nın ilk buyruğudur diyor. Ben de şunu eklemek istiyorum: Işık, hayatın tüm alanları için karanlığa karşı çakan ilk kıvılcım, gerçeğe açılan yolun eşiğidir. Nitekim uzun yıllardır bu yoldaki arayışımı sürdürüyorum; hayatın, insanların, kitapların yaydığı ışıkla aydınlanmanın umudunu taşıyarak…
Tükendi
Onurlu yaşamak, ekonomik olanaklardan eşit pay almak, sağlıklı bir konutta yaşamak, hangi etnisite, din, mezhep ve kültürden olursa olsun öz benliklerimizi, kimliklerimizi, özgürce ifade etmek, her kademede toplumsal yönetime katılmak, kadın-erkek eşitsizliğine son vermek, doğayı-ekolojik yaşamı korumak ve sınıfsız-sömürüsüz bir dünya düzeni kurmak istiyorsak, komünlerde örgütlenmeliyiz. En kötü toplum yönetimi, mitolojiye ve dogmatizme düşürülmüş toplumdur. Eğer, toplum bilimleri, mitoloji ve dogmatizmi aş
Tükendi
Elbette değişeceğiz, değişmek zorundayız da; ancak bozulmamalıyız! Eğer üretmeden tüketiyorsak, bozuluyoruz. Bunu hayatın neresine koyarsanız koyun öyledir. Ben bunu Çerkesliğe koymayı, Çerkesliğe kafa yormayı ve evet değişerek ama Çerkes kalarak mücadele vermeyi anlatıyorum. Tarihler değişiyor, nesiller ve araçlar değişiyor, doğrular ve yöntemler değişiyor; biz de değişmeliyiz. Burada önemli olan, bu değişimi Çerkes kalarak yapabilmek. Ben buna: "Geleceği örgütlemek" diyorum. Diyorum ki; gelin değişeli
Tükendi
Bu kitapta genel siyasi fıkra ve esprilerden çok, diktatörler ve diktatörlükle ilgili olanlar yer almaktadır. İstihbarat servislerinin silah olarak kullanmak amacıyla ürettikleri fıkralar zamanla değişik ülkelerde kendi baskı simgelerine uyarlanarak kulaktan kulağa fısıldanmıştır. İstihbarat savaşı fıkraları ile değişik devir ve ülkelerde farklı isimlerle uyarlananlardan isimler çıkarılarak “diktatör” denmekle yetinilmiştir.
Tükendi
Kesilip yok oluyor her geçen gün ormanlar Cezasını çekecek bunun masum insanlar Bir hayırsız yüzünden nice fidanlar yandı Arkasından bataklık sel erozyon kaldı Çabuk tedbir almazsak yeşili bulamayız Sonra bozkıra döner bu yurtta kalamayız Hep birlikte çıkalım bir orman yarışına Birer fidan dikelim dağın taşın başına Yeşile hasretlikten göç ettik ta Asya’dan Ağaç dik ey kardeşim çöle dönmesin vatan Ağaçtır bu ülkenin zümrüt yeşili süsü Ağaçtır ölürsen de mezarının örtüsü
Tükendi
Dünyada fiyat biçilemeyen tek şey deneyimdir… Bu kitapta, zorlu yaşamlarında tecrübe ettikleri olayları çarpıcı sözcüklerle ifade eden Doğu, Batı ve İslam büyüklerinin altın değerindeki aforizmalarını bulacaksınız… Büyük bir emekle derlenen insanlığın ortak değeri bilgelerinin yol gösterici sözleri, en karanlık anlarda bile yolunuzu aydınlatacaktır…
Tükendi
12 Eylül Faşist Darbe Yönetiminin işkence laboratuvarı haline getirdiği Diyarbakır 5 No’lu Zindanı, süreç içinde insanlık onurunu yok etmeye çalışan faşist işkencecilerle, insanlık onurunu korumaya çalışan bir avuç devrimci tutsağın savaş alanına dönüştü. Yemek yemek, su içmek, oturmak, tuvalete gitmek ve hatta gülüp ağlamak gibi en insani ihtiyaçların bile emir komutaya bağlandığı; ‘‘kurallara’’ uymayanların lağım kanallarında süründürüldüğü, gece gündüz demeden coplarla ve kalaslarla dövüldüğü, aç ve
Tükendi
Ekrem Sami Kızıltan, otobiyografik özellikler taşıyan bu ikinci kitabında, “Bu da benim Paris’im,” noktasından sesleniyor. Belki de Charles Baudelaire’den bu yana “modernitenin başkenti” sayılan bu esrarengiz şehre ilişkin on yıllara varan yaşanmışlığını, fotoğraf kareleri biçiminde yanıp sönen anekdotlarla önümüze seriyor. Şaşırtıcı karşılaşmalar, kırık dökük hüsranlar, delip geçen aşklar, kopup dağılan yoldaşlıklar, siyasal kavgalar ve toplumsal faaliyetler ile şekillenen bir gözlemler dosyası oluştur
Tükendi
‘‘Kapat’’ deyince adam hemen kapağı üzerime kapattı. Aynı anda araba tekrar yoluna devam etti. Girdiğim çukurda kendimi ne sağa ne de sola çevirebiliyordum. İçinde öylesine iki büklüm olmuş durmuştum. Bu da yetmiyormuş gibi, egzozdan çıkan dumandan neredeyse boğuluyordum. Korkudan adamı da çağıramadım. Çağırsaydım da zaten sesimi duymayacaktı. Ben bu girdapların içinde dalıp giderken arabanın birden durması ile çukurun içinde irkildim. Tak tuk sesler geldiyse de ne bir şey anlaşılıyor, ne de doğru dürü
Tükendi
Birtürk Özkavak, bu kitabında; duru, kendi yolunda akıp giden, ama içine girilebilir ve onunla yol alınabilir bir şiiri kuruyor. Yan yana geldiklerinde birbirlerini bütünleyip renk çeşitliliği oluşturan dengeli görüntüler çıkarıyor gözlerimizin önüne. Bir taraftan şiirlerden bölümler okuyor, diğer taraftan da o görüntüleri birleştirip içtenliğin fotoğrafını bütünlüyoruz. Pek çoğumuzda özlem olarak yer etmiş şeylerin hak edişini kendi beni üzerinde somutlayıp, bizi de yolculuğuna yoldaş ediyor. Rahmi Emeç
Tükendi
Aklımın susmak bilmeyen arsızlığına sebep olsalar da, Ben hep, kırmızı ışıkta geçmeye meyilli cümleler kurdum. Çünkü ruhumu, Külahıma da, pabucuma da anlatılamayacak masallarla uyuttum. Peki, mutlu muydum? Belki biraz… Ama her daim umutluydum.
Tükendi
“Topum Buluta Düştü” ile dağlara özgü güneşlerde yandım, rüzgârlarda savruldum. Yayla çayırlarını kokladım, köy türkülerini yaşadım. Onun çocuk dünyasında sevimli Tom Sawyer'ın maceracılığını, Anne Shirley'nin doğa ve yaşam tutkusunu gördüm. Onda Sait Faik'in "sıradan" addedilen insana duyduğu sevgiyi, Yaşar Kemal'in böcekleri, kuşları, otları, çiçekleri, dağları taşları gözüm gözüm gözlemleyip anlatışındaki ustalığı buldum. Doğup büyüdüğüm Karadeniz coğrafyasının 30 - 40 yıl önceki köy ve yayla yaşayışını,
Tükendi
Cengiz, çalıştığı şirket tarafından elektrik santralları konusunda eğitilmek üzere Almanya’ya gönderilir. Ancak, antisosyal kişilik bozukluğu vardır ve çevresindeki insanlarla ilişki kurmakta başarısızdır. Üstelik ilk kez yurtdışına çıkmaktadır ve dilini, kültürünü, özellikle de değer yargılarını hiç bilmediği bu ülkede tam bir yıl geçirecektir. Kısa sürede olanlar olur ve gururu ile oynadığını düşünerek ilk cinayetini işler. Gerisi çorap söküğü gibi gelecektir…Cengiz yastığı kaldırıp kurbanının yüzünü ince
Tükendi
Kıymetli okurlar, bu kitap üstat bir yazarın eseri gibi kaleme alınmış değildir. Bu kitap 21. yüzyılın başında iktidara gelmiş Hükümet’in siyasi, askeri, ekonomik ve sosyal alanda yaptıkları yanlışlıkların bir kısmına karşı sert tepki mektuplarımın bir araya getirilişidir.Unutulmamalıdır ki, her olay kendi zamanına ve şartlarına göre değerlendirilir ve anlam kazanır. Okurken mektup / dilekçe tarihine dikkat edilmelidir. Ben bir yazar değilim, yazdığım mektuplar bir iktidar mensubunun gazetede okuduğum yanlı
Tükendi
Gördüklerimizi, duyduklarımızı ve yaşadıklarımızı elin İzlandalısına anlatsak mümkünü yok inandıramayız. Eminim, ya abarttığımızı ya da ülkenin en önde gelen muhalifi ya da en yalancısı olduğumuzu düşünecektir. Ülkemizde olup bitenleri Malmö’de birine anlatsak, "Buraya yerleşmek için böyle söylüyor" diye düşünecektir mutlaka… Malmö, göçmenler kenti ya… Bizdeki olup bitenler, abartılı bir gerçeklik mi yoksa gerçekliğin kendisi mi bunu en iyi kim bilebilir? Ülkemde yaşananları gördükçe, çevreme kulak verdikçe
Tükendi
“Milletimiz çiftçidir. Köylü, Türkiye’nin gerçek sahibi, efendisi, gerçek üreticisidir. Yedi yüz yıldan beri kanını akıttığımız, kemiklerini yabancı topraklarda bıraktığımız, emeğini elinden aldığımız, fedakârlıklarını nankör bir davranışla karşıladığımız köylüye gereken saygı gösterilecektir. Mutluluk ve refah, köylünün hakkıdır. Tarım sektörünün emeği, modern iktisadi tedbirlerle en yüksek düzeye çıkarılmalıdır. Köylünün bilgisini arttırmak, teknik araçlar kullanmasını sağlamak ve emeğinin karşılığını ver
Tükendi
gönlüme kim düşse bu aralarseni alır gider annemo bilir kim sever beni kim sevmezsarışın ve üstelik ağlayanher kadın için ölünürbir sabah uyanırsınızbakarsınız güneşi güve yemiştirışıklarını toprak emerkenbiri çıkar çok geç derharam olur toprağa yağmur
Tükendi
yine bir yangın düşer içimegecenin en ıssız saatlerinde.sızlar yaram en yorgun yerinden.ne dilde söz,ne gözde fer kalmıştır.derler ki;bir tek meyuslar bilirsabahı olmaz geceleri.bir de kimsesizler…o geceler ki,aklı geçmiş mevsimler peşinde.
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 267 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1