Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 170 kayıt bulunmuştur Gösterilen 120-140 / Aktif Sayfa : 7
Sayfalarca yazılan şiirler, ona ithaf olunan yaşama dahil olmamış suskular, hepsini bir bir döküyorum buraya, acaba onun okuyacağını bilsem yine bu kadar kahramanca davranır mıydım? Bazen yazamıyordum onu, mutluluğu, ona olan aşkımı yazacak kelimeler bulamıyordum. Yazıyor yırtıyor, yazıyor siliyordum. Çünkü hiç biri yakışmıyordu ona, sevgisine... Yüreğimde askıya alınmış hayaller, sonsuza kadar gerçekleşemeyen, gerçekleşmesi mümkün olamayan düşler… Aslında bunları, kendimi gerçekle yüzleştirmek için yapıy
Tükendi
Yarına dair umutları güçlü tutmanın en güzel yöntemidir aşk ve bu açıdan bakıldığında, aşk aslında yarına dair umuttan başka bir şey de değildir aslında. İkili ilişkilerde işleyen süreç daha çok "an"dan ibaret olmamakla birlikte, insanın gerçek yaşamı içeren keskin duyguları ve algıları, hayatın "an"larından çok, ziyan edilen zamanlarıyla ölçülmekte ve "an"lar genellikle geçmişe ve geleceğe kurban edilmektedir. Geçmişin paha biçilmez değeri ve geleceğin akıl almaz esrarı, kaçan bu "an"ların mezarlıkla
Tükendi
Yetmiş yaşındaki sütçü Nuri, karısı ölünce; ´genç bir kız alırsan sen de onunla gençleşirsin´, diyen komşusuna kanarak, Doğu´dan başlık karşılığında getirdiği on dört yaşındaki kimsesiz bir kızla evlenir. Fakat işler hiç de umduğu gibi çıkmaz. Köyün alay konusu olmasının yanında yetersizliği yüzünden de bunalıma girer. Çocuk yaştaki kız ise bir yandan kendisinden 56 yaş büyük, yabani bir adama karılık yapmanın işkencesini yaşarken bir yandan da satılmışlığına ve kendisini ezenlere karşı isyan eder...
Tükendi
Bilinen şu ki; insan dinamik bir yaratıktır. Bireyler sadece yaşadıklarından değil, hayatın tüm eylemlerinden etkilenir, öğrenir, ders alır ve gelişerek insanlaşırlar. Zaten insanoğlu için hayatı yaşam yapan dinamik de insanın bu insanlaşma sürecinden başka birşey değildir. Bu şiirlerin yazarı Yusuf Demir, şiirlerini kendi insanlaşma sürecini baz alarak yoğurmuş hayatın temel dinamikleriyle. Ve bu temel dinamiklerden yola çıkarak ortaya koymuş şiirin doğal imgelerini. Sonuçta ortaya okudukça anlaşılan
Tükendi
Tülin Erbaş 1966 yılından beri Kanada´da yaşamaktadır. Kanada´da edebiyat çalışmaları kapsamında çeşitli derneklerde çalışmalar yapmış, bu dernekler adına konferanslar düzenlemiş ve bu konferanslarda Türk edebiyatının tanıtımına yönelik faaliyeklerde bulunmuştur. Kada Yazarlar Derneği başkanlığını yapmış, çalışmalarıyla çeşitli ödüller almıştır. Bal Söyle yazarın yayınevimizden çıkan 4. kitabıdır ve kitapta Türkiye´nin yakıngeçmişine dair çeşitli olaylar irdelenerek Kanada´dan bu olayların nasıl göründüğ
Tükendi
İnsanın insanlaşma sürecinin bir göstergesi de feodal ilişkilerin karanlık atmosferinin insan zihni tarafından aydınlatılmasına yönelik çabalardır. İnsan yaşamını kendi ekseninden sıyırarak, bireylerde kimlik bunalımı ve yokoluş duygusu yaratan kimi kavramlar vardır. “Töre” kavramı, kendi özündeki mutlak değerden koparılarak, çağdaş insanı kişiliksizleştirme yöntemine dönüşmüş kavramlardan biridir. Rüçhan Altuğ bu kitabında daha çok güneydoğu illerimizden gazetelerimize ve diğer medya organlarımıza ya
Tükendi
Dışarıda hızlı ve serin bir rüzgâr esiyor. "Yağmurun habercisi... Dökülen yapraklar rüzgârın her üfleyişinde üç-beş adam boyu yukarıya döne döne savruluyorlar ve aynı figürle aşağıya iniyorlar. Ağaçlar çıplak bedenlerinin titremelerinden çıkan seslerle rüzgârın müziğine vokal yapıyorlar. Oraya, buraya uçuşan kuşlar, sesleri tükenmiş, soğuktan küçücük vücutları kımıldamaz hale gelmiş, kendilerini rüzgâra teslim etmişler savrulup duruyorlar. Tabiattaki tüm varlıklar zaman-mekân kavramı içerisinde kendilerini
Tükendi
Söz yani dil aslında gündelik bir olgudur. Kişinin gündelik yanıdır. Toplumla alışverişini kişi bu gündelik tarafı ile yapar. Bunun içindir ki en fazla bu tarafından yıpranır. Gerçekte ise ikili bir durum söz konusudur. Hatta hayli karmaşık ve karşılıklı bir ilişkinin kalıbıdır kişi ile dilin birlikteliği. Biri diğerinin anlatımıdır. Anlatım işlevi dilindir, fakat dile bu işlevi yükleyen onun sağılıp çıktığı kaynak, dilin bütün olumsuzluklarının da geri döneceği varlık’tır. Varlığın toplumsal algı merceğind
Tükendi
Usta bir ozan, mısralarında ne güzel dile getirmiş; İnançsız yaşamak ölümden acı, Kalmaz ki insanın öküzden farkı... İnanmak, inanç..! Bazen çözemediğimiz olaylara, bazen içinde yaşadığımız kötülüklerin tesellisine, bazen de güç ödevlere kalkışmamız, kişiliklerimizi süsleyen inançlarımız uğrunadır. Bizim, bu taptaze, şirin, masum inançlarımız üzerine kurulur ayak oyunları, düzenbazlıklar... Bunun içindir ki kimi zaman; aşılacak nice engeller aşılmaz, verilmesi gereken mücadeleler veri
Tükendi
Sergilerde Çocukluğum En çok kırık merdivenlerden kovuldun dilin sessiz kapıların yanık iziydi yine konuş çarşı telaşınla avuçlarını çizen ressamınla cevizli oturaklardan kalkışını tenha halini ve giderken işçilerle sırtında taşıdığın taş çuvalları zahmetsiz bakışlarını iğdiş katran geceleri...
Tükendi
I. Dünya Savaşı´nda Osmanlı´nın son dönemleri, çetelerin kol gezdiği, devlet otoritesinin yerini çetelerin aldığı Anadolu´da yaşama tutunma kavgası, gerçek yaşamlar ve gerçek tarihsel bir roman..
Tükendi
Ayrılığın hiç bir mantığı yoktur. Bu kitap ayrılık karşıtıdır. Bu kitap ayrılığı savunmamaktadır. Ayrılık gereksizdir, inciticidir. Sanılanın aksine, bugünün modern ve hızlı yaşam tarzında sevgiye dayalı birlikteliği korumaya daha fazla ihtiyacımız var. Ayrılık süreci bizleri ters yönlere sürükler. Ayrılık bitişe, tükenişe gider. O anda gerçeği gösterecek işaretlere ihtiyaç duyarız. Bundan yoksun olmak ise talihsizliğin en kötüsüdür. Yaşanan ayrılıklar kalpsizlerin dünyasına uzanan bir kapıyı aralar. Ka
Tükendi
"Yurtsuz Sevda´da uzunlu kısalı kırk altı tane şiir yer alıyor. Bu şiirler genelde yaşama sevincini yansıtırken, insanın doğa ve toplumla olan mücadalesini de göz ardı etmiyor ve temiz bir dil işçiliği taşıyor. Yıldırım kırsal kesim orjinli olmasına karşılık şiirlerinde buna benzer bir havaya rastlamak oldukça güç. Yine de Yıldırım´ın Türk Halk şiiri geleneğinden yararlanarak yeni açılımlara yöneldiğini ifade etmek olası." - Zühtü Bayar, Kitap Gazetesi, 1 Ağustos 1995 "...Cafer Yıldırım Halk şiiri gelen
Tükendi
İstanbul İstanbul Yaşlı dul Ben sana Köle kul Sen bana Karadul Gel burul Git durul İstanbul.
Tükendi
Yazının bulunuşundan bugüne yaklaşık beş bin yıl geçti. Bu zaman diliminde yaşayan birçok insan, kendi çağlarıyla birlikte geleceğe de yön verdiler. Büyük insanlık ailesinin fertlerinin içinde, korkaklar, akıllılar, aptallar, dahiler, kahramanlar ve önderler vardı. Bu kitap, tarihin çeşitli dönemlerinde yaşayarak iz bırakmış 40 tanıkla karşı karşıya getiriyor bizi; hem de bu karakterlerin en ilginç ve bilinmeyen özellikleriyle. Kitabın sayfalarının arasında; boy kompleksli Napolyon´dan, IQ canav
Tükendi
Her gün birileri ölüyor ve daha fazlası da doğuyor ama biz, bizden doğanı ve bizden öleni umursuyoruz. İnsanlık sorularının hiçbirisi gerçek, inandırıcı yanıta ulaşmıyor. Bütün bu görüntülerde, ölümcüllüğe doğru hızla dönmekte olan bu çarkı bir anda durdurabilmekten aciz, denizin dibindeymiş gibi ağır hareket ettiğimiz; acımasız zamanın içinde üst üste çekilmiş karmaşık fotoğraflar gibi duruyoruz. Dünyadaki şiddet ve acıyla, talihsizliğin pençesinden, insanın kendini kurtaramayacağı kaygısını yüreğimi
Tükendi
Yaşama alanlarımız içerisinde varolan şeylerin gördüklerimizden ibaret olmadığını hepimiz biliriz aslında. Biliriz ki; en klasik anlamda, bakmakla görmek birbirinden farklı şeylerdir. Zaten bir bireyi, duyarlılık ve duruş açısından diğer bireylerden ayıran şey de etrafında olup biten olaylara karşı verdiği tepkiler değil midir. Bu açıdan bakıldığında şiir; şairin bir birey olarak, etrafındaki olaylara verdiği tepkiyi okura sunduğu bir zihin jimnastiğidir. Ali Narçın; daha önceki kitaplarında olduğu
Tükendi
Gömse kendisini Şeytanminaresi Yaşam kumun dibi Dalgalar kıvransa Bir sağı başında Bir solu yanında Kumsal ıslak tuzlu Yol yanı başında.
Tükendi
Sen gittin gideli Gülün katmeri değil anne Belki yüreğin katmeridir hüzün Bütün acılar yurt bana.
Tükendi
Arga´da bir döneme damgasını vuran Tahir ile Nigar Bir de Balaban Öyküsü, bazı olumsuz nedenlerden dolayı tamamen unutulmuş ve zamanla hafızalardan silinmiştir. Bu acıklı aşk öyküsünü yeniden dillendirip edebiyatımıza kazandırmak için, yıllarca kah Tahir oldum, kah Nigar oldum ve kah Balaban... Ulaşabildiğim her veriyi titizlikle inceledim. Bulduğuum her bilgiyi yan yana, alt alta, üst üste koydum ve öyküyü eksiksiz bir şekilde anlatan fotoğraf karesini bulmaya çalıştım. Hep istedim ki Tahir, Ngar ve de Bal
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 170 kayıt bulunmuştur Gösterilen 120-140 / Aktif Sayfa : 7