Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 149 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
"Türk Edebiyatında Hü Şiirleri", tematik bir antoloji. İfrani geleneğimizin yıldızlaşan şairlerinin yazdığı ve "Hü" kavramını işleyen şiirlerden bir derleme. Ahmed Yesevi'den Hacı Bayram-ı Veli'ye, Hatayi'den Hüsameddin-i Uşşaki'ye, Şemseddin-i Sivasi'den Sun'ullah Gaybi'ye, Hüseyin Vassaf'tan Abdülaziz Şenol'a, Enis Behiç Koryürek'ten Abdurrahim Karakoç'a kadar, yüzyılları kapsayan bir zaman dilimindeki "Hü" anlayışının panoramasını göreceksiniz bu kitapta. Ayrıca, bu şiirlerden bestelenmiş olanlarının not
Sarı Abdullah Efendi 17. yüzyılın önemli sûfî müelliflerinden biridir. Bıçakçı Ömer Dede ile başlayan; İsmail Mâşukî, İdrîs-i Muhtefî, Sütçü Beşir Ağa gibi isimlerle silsilesi devam eden Bayrâmî-Melâmî (Hamzavî) geleneğe ve Celvetî yoluna mensup müellif oldukça zengin içerikli eserler kaleme almıştır. Bu eserlerin içinde en hacimlisi Cevâhir-i Bevâhir-i Mesnevî adını verdiği, Mesnevî-i Mânevî'nin ilk cildinin şerhi niteliğinde olan beş ciltlik kitabıdır. Bu şerh, Mesnevî'nin ilk cildine yapılan en geniş şer
Tükendi
Seyyid Muhammed Nûru'l-Arabî gibi kendisi de çok sıkı bir İbn-i Arabî takipçisi olan Şeyh Bedreddîn Vâridât'ı vahdet-i vücûd idrakiyle kaleme alarak içinde mebde ve meâd, ahiret, kıyamet, haller ve makamlar hakkında eşsiz bilgileri vermiştir. Nûru'l-Arabî de bu meseleleri öncelikle kendi vücut ülkesinde keşfetmiş, şerhini tecrübî bilgileriyle kaleme almıştır. Varidât'ı Arapça olarak şerh etmiş olan Nûru'l-Arabî esere "El-Letâifü't-Tahkîkât Fî-Şerhi'l-Vâridât Li'ş-Şeyhi'l-Bedrüddîn" ismini vermiştir. Vâridâ
Tekirdağ Mürefte'de Duyün-ı Umumiye başkatibi olan Şeyh İsmaill Hakkı Zühdi Efendi; 19. yüzyılda Osmanlı'nın çöküş sürecine, bürokrasi içinden tanıklık etmiş bir zattır. Aynı zamanda Halveti-Cerrahi tarikatının Mürefte Zaviyesi şeyhi olan İsmail Hakkî Zühdî Efendi, modernleşme sürecinde geleneksel tavrı sürdüren mutasavvıf bir şairdir. Kendisi, bir yandan ihvanını klasik tasavvuf düşüncesine göre terbiye etmeye çalışırken modernizmin Türk insanını yozlaştırmasının en çarpıcı halini ihvanının değişmesinde gö
Ali Örfî Efendi'nin "Dîvan-ı Niyazî-i Mısrî Şerhi" ilk defa gün yüzüne çıkmaktadır. Melamî azîzlerinden olan Selanikli Ali Örfî Hazretleri,Melamî pîri Muhammed Nuru'l-Arabî'nin (ö. 1885) yetiştirdiği erenlerdendir. Gürice'nin Polyan beldesinde doğmuştur. Gençliğinde ticaret için Mısır'a giderek uzun zaman kalmış daha sonra Selanik'e gelerek orada ikamet etmiştir. Alim ve arif bir zat olan şarih Selanik'te, Yalılar'daki evinde tâliplerin irşadıyla meşgul iken 1885 senesinde bekaya göçmüştür. Kabri Selanik Me
Eşrefoğlu Rûmi, 14. yüzyılın ortalarında İznik'te doğmuş, ilk tahsilini İznik'te yapmış, daha sonra Bursa'ya giderek Çelebi Sultan Mehmed Medresesi'nde ise tahsil hayatına devam etmiştir. Önce Bursa'nın ünlü velilerinden Emir Sultan'a intisap etmek istemişse de Emir Sultan Onu Hacı Bayram-ı Veli'ye göndermiştir. Hacı Bayram Hazretleri'nin huzûrunda manevi terbiyeden geçen Eşrefoğlu, Hüseyin Hamavi'den de Kadirilik icazeti alarak Bayramilik ve Kadirilik erkanlarını mezc etmiş, bu sebeple kendisine nispet edi
Tükendi
Türk Edebiyatı'nın en temel eserlerinden birisi olan Divan-ı Hikmet'in, yayınevimiz tarafından ciltli ve lüks olarak baskısı yapıldı. Ahmed Yesevi konusunda birçok yayını bulunan Hayati Bice'nin, 23 yıllık emeğinin mahsûlü olan bu eser, bilinmeyen yazmalardan elde edilen yeni şiirlerin de eklenmesiyle en mükemmel metin halini aldı. Asıl klasiklerimizden birisi olan Divan-ı Hikmet'i yayınlamaktan dolayı tarifsiz bir onur duyuyoruz. Okuyucunun takdirini kazanmak ümidiyle... "İlk kez 1993 yılında Hoca Ahmed Y
Tükendi
"Nereden Gelip Nereye Gidiyor İnsan" adıyla yayınladığımız bu eser, Denizli'nin Bekilli ilçesinin Deşdemir köyünden Molla İbrahimoğlu Mehmet Emîn Efendi tarafından 1919-1924 yılları arasında "Hakîkatten Bir Bahis veya Teşrîh-i Hak" adıyla kaleme alınmıştır.Bu kitap bir insanın laboratuarsız, referanssız, dipnotsuz, felsefesiz sadece tefekkür ve tezekkürle yahut akıl ve gönül yoluyla hangi âlemlere kadar uzanabileceğini göstermesi bakımından önemlidir. Mehmet Emîn Efendi bu eserinde; insanın yaratılış macera
Terzi Baba adıyla bilinen Necdet Ardıç'ın kaleme aldığı bu eser; nefs-i emmare, nefs-i levvame, nefs-i mülheme, nefs-i mutmaine, nefs-i razıyye, nefs-i marzıyye, nefs-i safiye olmak üzere nefsin yedi mertebesini ve isimler tevhidi, fiiller tevhidi, sıfatlar tevhidi, zat tevhidi ve insan-ı kamil olarak bilinen "hazerat-ı hamse"yi konu edinmektedir. Kitabın son kısmında ise, insanlık aleminin seyrini; umumi seyr, bireysel seyr, senelik seyr, günlük seyr, nefes seyri ve anlık seyr başlıkları altında okuyabilec
Tükendi
Türk tasavvuf edebiyatının tarihi seyri sürecince pek çok isim eserleriyle gönüllere seslenmiştir. Şehir merkezlerinden taşraya kadar estetik zevkle yetişmiş bu zatlar, Türk-İslam medeniyetine hizmet etmişlerdir. Bu isimlerden biri de Armağan Efendi'dir. Elmalılı Vahib Ümmî'nin halifesi olan Armağan Efendi'nin elinizdeki şiirleri, kendi ifadesiyle her söylediği irfân olan, ölü gönüllere aşk ve irfân veren şiirlerdir.Eser, dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Armağan Efendi'nin hayatı ve sanatına yer
Tükendi
19. yüzyıl Melâmîlerinden Ali Örfî Efendi'nin "Babamda ben baba iken babam doğurdu anamı / Anamda süt emer iken, anam doğurdu babamı" mısralarıyla başlayan şiiri Türk edebiyatının en önemli şathiyelerinden biri kabul edilir. Hemen hemen her kelimesi sırlı mecazlarla örtülü, hatta anlaşılması güç bazı taşkın ifadeler içeren bu şiiri Mustafa Tatcı edebî ve tasavvufî yönden şerh ediyor, şiirdeki manâ perdelerini aralıyor. Aynı zamanda bu küçük ama derin çalışma, Yûnus Emre'nin izinden giden sûfî şairlerin oluş
Tükendi
‘Aşktan Söyler Bu Dilim' Mustafa Tatcı'nın yirmi yıla yakın bir süredir bazı gazete, dergi ve televizyonlarda yaptığı konuşmalardan ve henüz yayımlanmayan geniş versiyonlarından derlenmiş bir söyleşiler güldestesidir. Tatcı, bu konuşmalarında Türk Tasavvuf Edebiyatının ince ayrıntılarının yanında Yûnus'un kimliğini, divanını, Türkçe'ye yüklediği manâyı, düşüncelerinin derinliğini didik didik etmekte, konuyla ilgili neler yapıldığını ve nelerin yapılması gerektiğini anlatmaktadır. ‘Aşktan Söyler Bu Dilim'in
Tükendi
Tarih kitaplarına baktığımızda galipler ve mağluplar çıkar karşımıza. Mazlumlar ve zalimler. Tarihin en sevdiği renklerdir siyahla beyaz. Oysa Kimsenin Rüyası, bir devri zıtlıklardan beslenen algıların ötesinde ele alıyor. İyinin içindeki kötüye, kötünün içindeki iyiye doğru çeviriyor başını. Satırları bize tarihin her zaman yazıldığı gibi yaşanmadığını gösteriyor. Yazar Bayezid ile Cem'in hikâyesinde bir kişinin anlatımıyla yetinmiyor. Şahitler tutuyor kendine. Âşık bir kadın oluyor öznesi. Bir meczup olu
Yûnus'un, "Aşk sultânı Tapduk durur Yûnus gedâ bu kapıda" dizesiyle tanıttığı Tapduk Emre, sahilsiz ummânlardan biridir.Bu eserde elimizde kalan üç beş satırlık bilgiyle onun izine düştük. İzinin tozuna yüz sürmek için... Tapduk Emre XIII. asırda Anadolu'nun kalbinde, Nallıhan'ın "Emrem Sultan" köyünde yaşamış bir ahî babası, bir aşk ve gönül adamı, Hak dostu bir erendir. Onun bugüne kadar menâkıpnâmelerdeki bilgiler içinde gizlenip kalmış birkaç satırlık hayat hikâyesi elinizdeki bu eserle biraz daha aral
Tükendi
Çocuğunuz parkta veya okulunun bahçesinde en son ne zaman oyun oynadı? "Beş taş"ı duydu mu mesela? "Aç kapıyı bezirgânbaşı" dedi mi hiç? "Birdirbir" oyununu oynadı mı veya "ayakkabı saklamaca"yı? Onları en son ne zaman yönlendirdik bu oyunları oynamaya? Çocuklarımızın ekran başından kalkıp tekrar parklarda, bahçelerde oyun oynamaya başlamaları için hazırladık bu kitabı. Prof. Dr. Necati Demir'in yıllardır Anadolu'yu karış karış dolaşarak derlediği binlerce çocuk oyunundan bir seçki bu kitap. Anadolu'dan
Tükendi
İbrahim Has aslen Kastamonulu olup İstanbul'da tahsil görmüş, Şabanî şeyhi Hasan Ünsî Efendi (ö. 1723) tarafından yetiştirilmiştir. Erenler Kitabı, Erenlerden Aşk Sözleri, Kerpiç Koydum Kazana, Tasavvufi Mektuplar, Tasavvufî Konuşmalar adlarıyla neşrettiğimiz eserlerine ilaveten nutk-ı şerîflerini topladığı "Divan-ı İlahiyât" gibi âbidevî iki mecmûa daha bırakmıştır. Toplam 1001 ilâhîden oluşan bu iki divan bugüne kadar neşredilmemiştir. Elinizdeki "Şiirin Has'ı-İbrahim Has'tan Halvet Şiirleri Seçkisi" adıy
Tükendi
"... Çünkü evrenle insan arasındaki dengeyi biraz da seyahat sağlar." Seyyah Olayım Bir Zaman, kültür hayatımızda, tasavvufî yaşayışta, edebiyatımızda, kısacası medeniyetimizin çeşitli şubelerinde seyahatin yerine işaret ediyor. Çalışmanın ilk bölümünde seyahatin medeniyetimiz için ifade ettiği anlam -nispeten- teorik bir zemin üzerinde inceleniyor, seyahat ve seferle ilgili bazı kavram ve terimler ele alınıyor. İkinci bölümde, özellikle Klasik Türk Edebiyatı ve Türk Halk Edebiyatı geleneklerinin seyahat v
Delâilü'l-Hayrât, Şeyh Muhammed b. Süleyman el-Cezûlî (ö. 870/1465) tarafından derlenen önemli bir salavat mecmuasıdır. Şazeliyye tarikatının Cezûliyye kolunun kurucusu olan Şeyh Cezûlî'nin bu risalesi müridleri arasında bir tarikat evradı olarak çok okunmuş ve dolayısıyla çok sayıda istinsah edilmiştir. Delail'i sadece Cezûliyye veya Şazeliyye mensupları değil diğer tarikat mensupları, hatta bir tarikata bağlı olmayan Müslümanlar dahi, faziletine inanarak düzenli bir biçimde okumuşlardır. Delailü'l-Hayrat
Tükendi
"Kalemime yoldaşlık eden defterlerden alıntı ve notlardan, roman taslaklarından, yıllar içerisinde verdiğim söyleşilerden, bana edebiyat zevki ve şevki veren şair ve yazarların eserlerine dair denemelerimden oluşan bu kitap için ister istemez açıldı eski defterler! Evet, her birimiz kendi defterimizin seyyahıyız; hem yazarı hem okuruyuz vesselam." "Kendi defterimizin seyyahıyız" cümlesiyle açılan bu kitapta Leyla İpekçi, okuru, 20 yılı aşan omancılığının ve 30 yılı aşan yazın hayatının sırlı odalarına dave
Tükendi
Mehmed Nasûhî Efendi, 17.-18. asırlar arasında Medîne-i Üsküdar'da yaşamıştır. Bu büyük azîz, yaşadığı yıllarda Karabaş-ı Velî lakabıyla tanınan aslen Kastamonulu olan Halvetî-Şabanî şeyhi Ali Atvel Hazretleri tarafından yetiştirilmiştir. Halef ve selef her iki azîz yaşadıkları yıllarda halktan ve devlet ricâlinden pek çok kişiyi sohbet ve eserleriyle hakîkat yolunda irşad etmişlerdir. O, aynı zamanda şiirlerinde Yûnus Emre'den beri devam edip gelen ve Niyazî-i Mısrî'de zirveye ulaşan "ledünnî dil"in tercü
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 149 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3